Evlilik sürecinde yaşanabilecek sorunlara dikkat!
Evlilik öncesi ve sonrasında karşınıza çıkabilecek zorluklarla nasıl başa çıkabilir, bu dönemi ilişkinizi yıpratmadan nasıl atlatabilirsiniz?
Evlilik kararı almak her ne kadar mutlu bir dönemin başlangıcı olsa da bazen sorunları da beraberinde getirebiliyor. Özellikle de genç evlilerin aileleriyle ilgili yaşadıkları sorunlar çoğu zaman şaşırtıcı olabiliyor. DBE Davranış Bilimleri Enstitüsü'nden Uzman Klinik Psikolog Emre Konuk, evlilik hazırlıkları yapılırken yaşanan sıkıntıları, evlilik sürecinin nasıl yönetilebileceğini, evliliğin ailelerin güç savaşı haline gelmesinin nasıl önlenebileceğini ve evlilikte karşılaşılabilecek risk faktörlerinin neler olduğunu anlattı.
Sınırlar baştan çizilmeli
Evlenme kararı verildikten
ve tarih belirlendikten hemen sonraki sürecin keyifli bir şekilde geçmesi
gerekirken aksine çok yoğun ve insanı yoran bir süreç yaşanabiliyor. Eve alınacak
halı, oturma düzeni, buzdolabı gibi bütün bunların kararının verilmesi söz
konusu olduğunda, bazen evlenecek iki genç insan işin en başında sınır
koyamadıklarından pasif kalabiliyorlar. Aileler ve özellikle de anneler; söz
sahibi olmak, yakınlığı sağlayabilmek, kopuşun acısını dindirebilmek için
sürece müdahale edebiliyorlar. Uzman Klinik
Psikolog Emre Konuk'a göre, evlenme kararı aldıktan sonra, iki gencin evlilik sürecini nasıl
yöneteceklerini belirlemesi gerekiyor. Alınması gereken ihtiyaçlardan maddi
anlamda verilmesi gereken kararlara kadar birçok aşamanın evlenecek olan iki
insan tarafından tek tek ele alınıp sürecin belirlenmesi önemli. En başında
bu detaylar partnerler tarafından belirlenir ve kararlar verilirse, hayat daha
kolay ve sorunsuz geçiyor.
Aile desteği önemli ama...
Evlilik öncesinde ve sonrasında karşılaşılabilecek risk faktörlerinin de doğru bir şekilde yönetilmesi gerektiğini belirten Konuk, bu riskleri şöyle sıralıyor:
- Hor görme: Tartışmalarda aşağılama, küçük görme, iğneleme, küçümseme, alay etme anlamına gelen sözler, jest ve mimikler hor görmeye yol açıyor.
- Eleştiri: Tartışmalarda kişiliğe yönelik suçlamalar olabiliyor.
- Suçlama ve savunma: Tartışmalarda
şikâyeti suçlamadan ayırmak gerekiyor. Suçlanan bir insanın kendini savunması
doğaldır. Ama evlilik ilişkisinde kişinin karşı suçlamaya girmeden de olsa
kendini savunması, ne yazık ki bir işe yaramıyor. Tersine, savundukça karşı
taraf suçlamalarına devam ediyor. Çünkü aslında, kendimi savunduğumda
karşımdakine, ‘problem bende değil sende’ demiş oluyorum. Doğal olarak bu oyun
yukarıdaki sırayla oynanmıyor. Taraflar duruma göre birini bırakıp diğerini
kullanabiliyor.
- Duvar örme ve küsme: Tartışmanın bir noktasında taraflardan biri ilişkiden çekilebiliyor ve tepki vermemeye başlayabiliyor, yani etrafına bir duvar örebiliyor.
- Taşma ve duygusal
kopuş: Duvarını ören kişi hiçbir
tepki vermez hale gelerek eşinden uzaklaşırken evliliğinden de uzaklaşıyor.
- İlişkiyi tamir: Kırıcı bir tartışmadan sonra ilişkiyi tamir etmek için çaba harcanmıyor veya bu konuda başarısız olunabiliyor.
Uzak durulması
gereken kişiler ve diğer risk faktörleri ise şöyle:
- İlişkinin başında, eşlerden birinde alkol veya madde kötüye kullanımı varsa,
- Eşin beğenilen, değer verilen en az birkaç özelliği yoksa,
- Anne/baba, arkadaşlar karşıysa,
- Eğitim/kültür farkı bir rahatsızlık olarak yaşanıyorsa,
- İlişkinin ana motoru seks ise,
- Eş evlilikteki sorunları anneye veya babaya bağlıyorsa,
- “Evlenince düzelir” diye düşünülüyorsa,
- Beraberlik/eş sıkıcı bulunuyorsa,
- Durmadan “aslında ne demek istendiği” anlatılmak zorunda kalınıyorsa,
- Taraflardan biri hami, koruyucu rolünde ise,
bu kişilerin evlilik için yanlış tercih olabileceği düşünülmeli.