Uzun ve mutlu evliliğin sırrı
Günümüzde evliliklerin neredeyse yarısı boşanmayla sona eriyor. Peki büyük bir sevgi ve heyecanla başlayan ilişkiler neden sürdürülemiyor?
Dünyanın en ünlü çiftlerinden Angelina Jolie ve Brad Pitt'in bile boşanma kararı alması ilişkilerin neden bu kadar hızlı tükendiği sorusunu bir kez daha gündeme taşıdı. Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan’a göre, evrendeki gizli psikolojik kanunlardan biri olan ‘karşılıklılık’ ilkesi evlilikler için de geçerli. “İyi bir evlilik için ciddi bir bedel ödenmesi gerekir” diyen Tarhan, “'Eşimle nasıl mutlu olurum, birbirimizin ihtiyaçlarını nasıl anlar ve gideririz?' sorusu yaşam felsefesi haline gelirse zorluklar aşılacak ve eşler yollarına mutlu bir şekilde devam edecektir” diyor ve evlilikle ilgili önemli değerlendirmelerde bulunuyor...
Karşılık ödemeden
mutlu evlilik mümkün değil!
İyi para kazanmak için
nasıl çok çalışmak gerekirse, iyi bir evlilik için de ciddi bir bedel ödenmesi
gerekir. Mutluluğu, karşılığını ödemeden elde etmek, evlilikte de mümkün
değildir. Karşılıklılık ilkesi
unutulur, eşler emek vermeden, yorulmadan, çile çekmeden mutlu bir evlilik
yaşamak isterlerse, buna ulaşmaları mümkün olmayacaktır. Mutlu evlilikler,
yatırım yapılmış, bedel ödenmiş, zorlukları aşmak için tarafların birbirlerini
anlamaya çalıştıkları evliliklerdir. Böyle evliliklerde eşler, küçük bir
sıkıntıyla karşılaştıklarında, ‘bu kadın ya da adam beni mutlu etmiyor’ diyerek
yeni bir arayışa girmezler.
Evliliği götüremiyorum
değil engeli nasıl aşarım
Eşlerin evlilikleri
sırasında bir engelle karşılaşmaları halinde “Bu evliliği götüremiyorum” demek yerine
“Bu engeli nasıl aşarım?” diyerek çözüm üretmek için çaba sarf etmesi
gerektiğini vurgulayan Tarhan'a göre, çiftler bekledikleri mutlulukları
yaşayamadıklarında, aynı gemide olduklarını unutmayıp hemen gemiyi terk etme
hesabı yapmamalı, kendi kimlik ve kişiliklerini ezdirmeden, evliliği nasıl
yürüteceklerini düşünmeli. Her problemin mutlaka bir çözüm yolu vardır veya
bulunabilir.
'Eşimle nasıl mutlu olurum' yaşam felsefesi olmalı!
"‘Yeni eşime olan davranışlarımı düşündüğüm zaman, ona eski eşime yapmadığım fedakarlığı yaptığımı görüyorum. Önceki eşimle birbirimize gereken fedakârlığı gösterebilseydik, sanırım boşanmazdık..."
Boşandıktan sonra ikinci evliliğini yapan birinin söylediği bu sözü hiç unutamadığını belirten Tarhan, "Kişi burada eski eşine vermediği değeri yeni eşine verdiğini itiraf etmektedir. Halbuki ilk evliliğinde de bu kadar verici davranabilse ve onu anlayabilseydi fırtına aşılacak, ardından kaliteli bir evlilik ortaya çıkacaktı. İnsan, önüne hoşlanmadığı bir şey çıktığında hemen yolunu değiştiriyorsa, aynı şeyi evlilikte de yapabilir, ufak bir sorunda evliliğini bitirme yoluna gidebilir. Evlilikte, ‘Eşimle nasıl mutlu olurum, birbirimizin ihtiyaçlarını nasıl anlar ve gideririz?’ sorusunun yanıtını aramak yaşam felsefesi haline gelirse, zorluklar aşılacak ve eşler yollarına mutlu bir şekilde devam edecektir” diyor.
İlişkiyi en çok
alışkanlıklar yıpratıyor
Her evlilik bir müddet
sonra alışkanlık haline geliyor. Bir şeyin alışkanlık halini almaması için,
farklı şekillerde sunulması gerekiyor. İnsan, eğer ilişkilerini renkli ve çeşitli
hale getirebilirse, alışkanlık tehlikesinden kurtulabilir. Toplumlarda her şeyi
klasik yaşayarak mutlu olan insanlar da vardır ama yeni şeyler keşfetmenin de
mutluluğu ayrı. Evlilikte yaşına uygun davranabilmek önemli. Beyne sadece
belli zevk alanları öğretilirse, o olmadığı zaman yaşam sebebinin ortadan
kalkacağı düşünülür. Örneğin eşler, cinsellikleri zayıfladığında farklı zevk
alanları keşfedebilirler.
Suçlayıcı olmak yerine
duyguları açmak önemli
Evliliği
ayakta tutan unsurların başında sevgi, saygı ve güven geliyor. Aldatma ise evlilik bağlarını zayıflatan hatta ortadan kaldıran bir
durum. Aile terapilerinde eşlere, cinsel sadakatin
önemi ve kişilerin geçici olarak zevklerini ertelemeleri gerektiğinin
vurgulandığını belirten Prof. Dr. Tarhan, bu terapilerde tarafların birbirini
suçlaması yerine ‘duyguları açmak’ üzerinde durulduğunu belirterek, şunları
söylüyor;
Eşinle paylaştığında
mutlu olduğun 20 madde!
“Çiftlere, ‘eşinle
paylaştığın zaman seni mutlu eden yirmi madde sıralar mısın?’ deriz. Hastalar
ikinci seansa geldiklerinde, çoğu zaman bu yirmi maddeden ancak altı, yedisini
yazmış olurlar. Halbuki aynı soru evlilikten önce sorulsaydı, yirmi maddeyi
kolayca dolduracaklardı. Terapi esnasında bu paylaşımların sayısı artırılmaya,
yirmiler yetmişe, seksene çıkarılmaya çalışılır. Eşler beraber paylaştıkları
güzellikleri ve karşı tarafın ihtiyaçlarını yeterince bilmediklerinden, ortaya
suçlayıcı, yargılayıcı ve birbirlerinin kusurlarını ön plana çıkarıcı bir tablo
çıkar. Onlar, evlilikte karşılaştıkları meseleleri problem haline getirmeden
çözmenin yollarını bulamazlar. Karşıdakinin hoşlanmadığı bir konuyu, duyguları
yıkan bir biçimde çok sık tartışmak, ruhu acıtan bir şeydir, sizi karşı tarafın
gözünde sevimsiz yapar. Çiftler böyle durumlarda birbirlerini mutlu eden
alanlardan uzaklaşır.