54 yıllık aşk: Tek isteğim Betül'den önce ölmek...
54 yıllık bir evlilik... Bugün kaybettiğimiz usta sanatçı Cüneyt Arkın ve eşi Betül Cüreklibatur'ın evlilikleri yarım asırı devirmişti. Yeşilçam'ın usta ismi Instagram mesajlarında sık sık eşine ve ailesine olan düşkünlüğünü paylaşıyordu. En büyük korkusu da eşine ilişkindi...
Türk sinemasının jönü Cüneyt Arkın'ı kaybettik... Usta sanatçı kalp durması sonucu yaşamını yitirdi. Hastaneden yapılan açıklamada, "Türk sinemasının değerli oyuncusu Sayın Cüneyt Arkın kalbinin durması sebebiyle ambulansla geldiği Liv Hospital’da bütün yeniden canlandırma çabalarına rağmen hayatını kaybetti. Liv Hospital Ailesi olarak Türk sinemasının dev oyuncusunu kaybetmenin üzüntüsü içindeyiz" denildi... Cüneyt Arkın sadece sinemadaki kariyeri değil eşine olan aşkıyla da sıkça gündeme gelen bir isimdi...
Cüneyt Arkın, Instagram hesabından hayattaki en büyük korkusunu şu sözlerle anlatmıştı: "Hiçbir şeyden korkmadığım kadar eşimi kaybetmekten korkuyorum. Karımı, canımı, bebeğimi, Betül’ümü kaybettiğim an ben de yok olurum.."
Cüneyt Arkın aynı paylaşımında yarım asırı deviren evliliklerinden fotoğraflar da paylaşmıştı.
Çift yıllar önce verdikleri bir röportajda (2008) nasıl tanıştıklarını şöyle anlatmıştı:
Betül Hanım'ı gördüğünüz anı hatırlıyor musunuz?
Arkadaşımın verdiği bir davetti. Uzaktan bir profil gördüm. Sarışın bir kız. Başını bükmüş, yalnız, tek başına. 'Niye eğlenmiyor?' dedim. O durumları çok yaşamışımdır kalabalık içinde. En kötüsü odur, kalabalık içinde yalnızlık. Benden biriymiş gibi geldi bir anda, sanki parçammış gibi.
Betül Cüreklibatur ise 2018 yılında yayınlanan bir röportajında tanışma anlarını şöyle anlatıyor:
B.C.: Arkadaş toplantısında. Fahrettin çok hoş adamdı, çevresi kadınlarla doluydu. Eee bir de ünlü… Ama ben pek oralı olmadım, lafın kısası benim sessiz duruşum onun dikkatini çekmiş.
“Bu kız bana niye yanaşmıyor” diye...
B.C.: Evet. “Herkes peşimde koşarken bu kadın neden bana bakmadı” egosu ile başladı. Tanıştık ve çok farklıydı o. Egosuz, bildiğin köyden gelmiş, özünü kaybetmemiş bir adam gibi. Tanıştık, derken birbirimizin vazgeçilmezi olduk ve bir yıl sonra evlendik.