Ercan Yazgan'a ilgili bir anısını şöyle anlatıyor:
"Çok yıl önce sanırım hala lisedeydim. Ercan Yazgan - Cihat Tamer Tiyatrosu'ndayım Kadıköy Halk Eğitim merkezinde oynuyoruz, biletler günler öncesi bitmiş, sandalyeler satılmış salon ful. 15:00 matinesi saat 17:40 gibi bitti. Saat 21:00 suareye 3 saatten fazla var.
Ben de iki oyun arasında eve gidip biraz dinlenmek istedim. Ev çok yakın Moda'da. Arası yürürsen en çok 15 dakika. Geldim eve, yemek yedim, annemle oturdum, sohbet falan saat 20:00 gibi çıkıp tiyatroya geldim ki kuliste herkes oturmuş beni bekliyor.
Ne oldu dedim. Babam kalktı ve 'Bak, eğer oyuncu olacaksan önce şunu bil, bir oyuncu oyun oynayacağı kulise en az 2 saat önce girmelidir' dedi ve odasına geçti. Hiç o kadar utandığımı hatırlamıyorum.
Sonra sonra düşündüm o zaman cep telefonu yok, sosyal medya dediğimiz dünya da… Biri seni acil aradığında şimdi her yerden bulabilir, ama o zaman böyle bir şansı yok. Bana ciddi bir şey olsa ya da en basiti evde uyuyakalsam… İşte o bana iyi bir ders oldu ve son oldu. Şimdi en az 2 saat önce giriş yaparım ben o tiyatro salonundan içeri"