Derinliği kalpten geliyor: Ayça Ayşin Turan

Oyuncu Ayça Ayşin Turan ile deneyimlerinden gelecek planlarına sakince ilerleyen bir düşünceler fırtınasında bir araya geldik. Yeniliklerin şafağında, anı yaşama isteğimize katılın ve sohbetimize kulak verin.


Hayatın tüm dengelerini, derinlikli bir yaşam aşığı olarak kalbinde yumuşatıyor ve anın bilinmezliğe açılan her ihtimalinde, sevginin kıymetini bilerek yoluna devam ediyor. Ayça Ayşin Turan, biricik bir ay ışığı gibi yörüngesini aydınlatırken; şimdi birlikte parlıyoruz. Bize katılın…

Elele Aralık/Ocak sayından

RÖPORTAJ: SİMAY ENGÜR
FOTOĞRAF: JİYAN KIZILBOĞA
STYLING: MİNA TANAY, BURCU ÇAM (816 STYLING)
SAÇ: MUTLU AHMET SİNAN
MAKYAJ: AYNUR KABAK
FOTOĞRAF ASİSTANLARI: MUSTAFA BERBER, EMRE TAŞTEKİN
STYLING ASİSTANI: EBRU YILMAZ
SAÇ ASİSTANI: ROJİN BOTAN
DİJİTAL İÇERİK KOORDİNASYONU: BARAN ALIŞKAN

Derinliği kalpten geliyor: Ayça Ayşin Turan - Resim : 1

Ayça Ayşin Turan, acil çıkış kapısı ‘gülmek’ olan insanlardan bana kalırsa. “Çok sevin, çok sevilin!” sözleriyle son bulan röportajımız; onun umutlu, neşeli, hayata aşık duruşunun ve aurasını tamamlayan güzel gülüşünün dengeli bir sonucu olarak karşınıza çıkacak. Hikayenin sonunu, en başından söyledim. Kapak çekimi hikayesinin son anı da tıpkı bu akıştaki gibi, Ayça Ayşin kapıdan ilk adımını attığı anda belliydi aslında… Neden derseniz; pek çok başarılı karaktere hayat vermiş, sosyal medyada altı milyonu aşkın takipçisi olan ve tartışmasız güzelliğe sahip bir oyuncu söz konusu olduğunda; minik kaprislere baştan hazırlıklı olmanız gerekiyor. Deneyimle sabit! Ama onun stüdyoya girişinde; ünlü olma halini çoktan sindirmiş, özgüveni yüksek, iletişime açık ve hayranlık uyandıran bir enerji vardı. Onun hikayesindeki başarı, asla tesadüf değilmiş. Kesin bilgi… Sohbetimiz sırasında ‘hangi konuda sonsuza kadar tembellik hakkınızı kullanmak istersiniz?’ diye sorduğumda şöyle yanıtlıyor: “Röportaj sorularına cevap vermeme konusunda, sonsuza kadar tembellik hakkımı kullanmak isterdim. Ama görüyorsunuz ki bunu yapmıyorum…” İşte buna, cesur bir itiraf derim. Bu diyaloğun çok sonrasında, ben de bir itirafta bulunmak istiyorum: Kapak çekimine gitmek konusunda, sonsuza kadar tembellik hakkımı kullanmak istiyorum bazen. Ama bu dileğim, Ayça Ayşin Turan’da ters etki yapıyor… O, kesinlikle koşarak stüdyoya gitmek isteyeceğiniz, enerjisiyle tüm ekibi sarmalayan, komik, sıcak ve eğlenceli biri. Bundan dört yıl önce, ilk dergi kapak çekimini Elele ile gerçekleştirmişti. Geçen süre zarfında Ayça Ayşin Turan artık gerçek bir yıldız olarak karşımızda duruyor. Şimdilerdeyse, dijital bir platformda yayınlanacak ‘Sen İnandır’ filminin başrolü olarak seyircinin karşısına çıkacak olmanın heyecanını yaşıyor. Karadeniz’in dengeyi asla garanti etmeyen havasından, kaotik İstanbul’a uzanan hikayesinde, her ne olursa olsun zihnini umudun kıyılarına ulaştırmaya olanak tanıyan Ayça Ayşin Turan’ı dinlemek, size de iyi gelecek; biliyoruz.

Derinliği kalpten geliyor: Ayça Ayşin Turan - Resim : 2

Hayatınızın nasıl bir dönemine denk geldik, şu sıralar neler yapıyorsunuz?
Yıllar önce ilk dergi kapağımı birlikte çekmiştik. Görüşmeyeli de epey uzun zaman oldu. Bu süreçte herkes gibi benim de hayatımda çok şey değişti... Ben değiştim, büyüdüm ve olgunlaştım. Kendi özgürlüğümün farkına vardığım, kendimi keşfettiğim, hayata bakış açımın değiştiği bir dönemdeyim diyebilirim. Sanırım hayatımın en sakin ve kendimle baş başa kaldığım dönemi. Bu dönemde kendime fazlasıyla zaman ayırabiliyorum. Spor yapıyorum, senaryo okuyorum, ailemle, sevdiklerimle vakit geçiriyorum. Bu farkındalık, kendinle baş başa kalma hali, beni kendimle yolculuğa çıkardı ve benim bile bilmediğim özelliklerimi keşfetmeme sebep oldu. Kısacası sakin, huzurlu ve keşif dolu bir dönemindeyim.

Önümüzdeki süreçte yayınlanacak, Netflix’in yeni yapımı ‘Sen İnandır’ filminde başrol olduğunuzu biliyoruz. Sizin için nasıl bir yolculuk oldu, karakteriniz ve filmin konusuyla ilgili ipuçları vermeniz mümkün mü?
Sen İnandır, naif bir çocukluk aşkı hikayesi. Film ve karaktere dair bir şeyler söylemek için sanırım çok erken. Ama bir dergide çalıştığını söyleyebilirim, sizler gibi… Biraz da işkolik bir kadın. Filmimizi Asos’ta çektik. Benim için çok keyifli bir süreçti. Yazın ortasında, Asos’ta film çekmiş olmanın da keyfini çıkardım diyebilirim. Set saatini beklerken ‘ben bir denize girip geleyim’ fikri, şu an düşündüğümde bile iyi hissettiriyor. Bir de tabii ki yıllar önce okul olarak gördüğüm Karagül dizimde çalıştığım yönetmenim Murat Saraçoğlu’yla tekrar çalışmak harika bir tecrübeydi.

Derinliği kalpten geliyor: Ayça Ayşin Turan - Resim : 3

2011 yılından bu yana Dinle Sevgili, ardından Karagül, Sevimli Tehlikeli, Ada Masalı, Hakan: Muhafız ve daha pek çok başarılı film ve dizide rol aldınız... Yola çıkarken, bu başarıların yanı sıra; ünlü olma haliyle birlikte gelen popülerlik, sektördeki hırslar ve egolar da başından kabul ettiğiniz, kendinizi hazırladığınız durumlar mıydı? Yoksa deneyimledikçe öğrendiğiniz ve zaman zaman kalp kırıklığı yaratan sürprizler olarak mı karşınıza çıktı?
Farklı karakterlere hayat vermek, beni mutlu ediyor. Oynadığım her karakterin duygu ve düşüncelerini yaşayabilmek, bambaşka bir karakter ortaya koymak, çok başka bir duyguydu. Beraber rol aldığım oyuncuların, yönetmenlerin bana kattıkları da bu yolu güzelleştiren en önemli deneyimlerim oldu. ‘Hırslar ve egolarla çok fazla karşılaştım’ desem yalan olur. Bu konuda kendimi şanslı hissediyorum. Hayalini kurduğum bu yola çıkarken tabii ki popülerlikten dolayı neler yaşayabileceğimi düşündüm ve kendimi hazırladım. Ancak deneyimledikçe benim hazırlandığım gibi olmadığını anladım. Popüler olmak, her ne kadar büyülü görünse de içinde bulunduğunda insanı gerçekten ürkütüyor.

Bugüne dek, oyunculukla ilgili hayallerinize gölge düşüren; ama sonrasında sizi daha kararlı adımlarla yola devam ettiren bir zorluk yaşadınız mı? Çünkü “Bizi durduran, yürütür” aslında...
“Bizi durduran, yürütür” tam Akrep burcu lafı oldu sanırım. Hayalleriniz ya da hedefleriniz, adını ne koyduysanız… Onlar sağlamsa, ne istediğinizi biliyorsanız, önünüze çıkan engelleri yıkıp geçersiniz. Düşseniz bile yeniden kalkmasını bilirsiniz. Bazen benim de düştüğüm zamanlar oldu; ama yol uzun ve yürümem gereken daha çok mesafe var.

Derinliği kalpten geliyor: Ayça Ayşin Turan - Resim : 4

Bir oyuncu olarak iz bırakmak, sizin için ne kadar önemli? Bundan çok uzun yıllar sonra, sizinle ilgili ne söylenirse ‘tamam, başardım!’ diyebilirsiniz?
Yaptığımız işin en güzel yanı olabilir; iz bırakabilmek... Benim için de çok önemli, çok değerli bir şey. Bunun tarihten günümüze gelen birçok örneği var. Yıllar geçti üzerinden ama hala Kemal Sunal filmlerini izleyip gülümsüyoruz. ‘Tamam, başardım’ diyebilir miyim, ya da neye göre böyle bir şey denir bilmiyorum. Sadece daha fazla öğrenmeye ve öğrendiklerimi en iyi şekilde uygulamaya odaklıyım. Yıllar sonra insanların seni izleyip, seni ölümsüzleştirmesini başarabilmişsen, o zaman ‘tamam’ diyebiliriz herhalde.

‘Kalabalık’ kelimesi, size şu anda ne hissettiriyor? Çocukluğunuzda; 7 kardeş ile geniş bir ailede büyürken hissettiğiniz ‘kalabalık olma’ hissiyle, bugün etrafınızda hissettiğiniz kalabalık arasında duygusal farklar var mı?
Sanırım bildiğim yerden geldiği için deneyimlerimi avantaja çevirerek, kalabalığın içinde istediğim zaman yalnız kalmayı başarabilenlerdenim.

En eski ‘mutlu’ hatıranız nedir?
‘En eski mutlu hatıralarımız’ denince, bir çoğumuz sanırım çocukluğa gideriz. Benim için de öyle. Çocukken geçirdiğim zamanlar, doya doya oyunlar oynayabilmek ve hayattaki tek derdinin okulda girdiğin sınavların olması sanırım en güzel zamanlardı.

Derinliği kalpten geliyor: Ayça Ayşin Turan - Resim : 5

Dışardan soğuk ve mesafeli görünen bir yapım var; ama tanıyanlar bilir ki aslında çok duygusal bir insanım. Bu yüzden de birçok şeyi içime atarak yaşardım. Şimdi şimdi fark ediyorum ki duygularımı içime gizlediğimde dışarıdan görünen mesafeli kadın, ben değilim.

 

Hayata, yetişkinliğin getirdiği huzursuzluktan uzak, çocuk saflığıyla ve umutla baktığınız konular var mı? Yoksa hayata karşı iyimser olmak, size çoğunlukla uzak mı geliyor?
Başka türlüsünün çok mümkün olmadığını düşünüyorum. Mümkünse bile zorlukları daha fazlaymış gibi geliyor. Hayata umutla bakıyorum, yaşadığım durumlar karşısında da empatiyle yaklaşıp, pozitif olmaya özen gösteriyorum. Her zaman söylerim yine söyleyeyim: Her şeyin başı sağlık. Ve her şeyin hayırlısı oluyor günün sonunda…

Şu anda 30 yaşındasınız. Özellikle 20’lerin sonları, insanın kendini inşa etmeye çalıştığı bir dönem oluyor. Yanılıyor muyum? Kendinizi, hayatınızı belki de ‘yenilemeye’ karar verdiğinizde, en çok hangi karakter özelliğinizi geride bırakmak, törpülemek istemiştiniz? Ve başarılı oldunuz mu?
Çok doğru. Hep duyardım; ‘bir kadın 30’una geldiğinde değişir, hayattan ne istediğini daha iyi bilir ve her şeyi daha net görür’ diye. Gerçekten de öyleymiş. Yeniden doğmuş gibi hissediyorum ve yeni bir başlangıç gibi... Genelde dışardan soğuk ve mesafeli görünen bir yapım var; ama tanıyanlar bilir ki aslında çok duygusal bir insanım. Bu yüzden de birçok şeyi içime atarak yaşardım. Şimdi şimdi fark ediyorum ki duygularımı içime gizlediğimde dışarıdan görünen mesafeli kadın, ben değilim. Artık içime atmadan, duygum ne ise paylaşmaya özen gösteriyorum. ‘Hayır’ diyebilmeyi öğreniyorum. Kırıldıysam, söylüyorum. Her şey daha kolay oluyormuş böyle.

Derinliği kalpten geliyor: Ayça Ayşin Turan - Resim : 6

Bireysel sınırlarınız olarak tanımlayabileceğiniz, söz konusu onlar olduğunda asla taviz vermeyeceğiniz karakteristik özellikleriniz var mı?
Çok var, herkesin vardır. En başta adaletsizlik benim için en sert sınır diyebilirim. Kim olursa olsun, sadece bireysel olarak bana yapılan da değil üstelik. Birbirimize karşı adil olabildiğimizde her şeyin daha güzel olacağına dair inancım, sanırım hiçbir zaman bitmeyecek ve adaletsizliğe karşı savaşım...

Peki, hangi tür davranışlar, o insandan koşarak uzaklaşmanıza sebep olur?
Az önce söylediklerimle benzeşecek belki; ama burada da yine ‘adalet’ diyeceğim. Bireysel olarak; karşısındaki insana saygısı olmayan, empatiden uzak ve her zaman ‘ben’ diyen insanlar varsa bir ortamda, koşarak kaçarım, arkama bile bakmam.

Arkadaş grubunuzun en çok ‘hadi eğlenelim!’ diye arananı mısınız, yoksa ‘hadi dertleşelim!’ diye mi?
Kesinlikle ‘dertleşelim’ diye arananıyım. İyi bir dinleyiciyim. Yargılamam, anlamaya çalışır, yanında olurum. Bir yandan da gerçekten doğru gördüğüm ne ise arkadaşımın üzüleceğini bilsem de gerçeği söylerim. Bana da böyle yaklaşsınlar isterim. Bu yüzden de arkadaşlarımla çok köklü bir ilişki kurduğumuzu düşünüyorum.

Derinliği kalpten geliyor: Ayça Ayşin Turan - Resim : 7

Aileme de aşkla bağlıyım, işime de, sevdiklerime de. Aşk, böyle bir kavram benim için. İnsan aşktan, aşık olmaktan neden korksun ki…

 

İlk görüşte aşk yaşadığınız, ‘burada yaşamak istiyorum!’ dediğiniz bir şehir var mı? En çok hangi özelliği sizi etkiledi?
Ah, bunu yine söylüyorum! Hiç gitmedim ama Prag’ın bende ayrı bir yeri var. Nedenini sorarsanız inanın hiç bilmiyorum. Çok masalsı bir şehirmiş gibi geliyor. Her soruda Prag cevabını verdiğim için muhtemelen benimkiler yakında ‘eee yettin, git artık’ diye isyan bayrağını açacaklar. ‘Burada yaşamak istiyorum’ konusuna gelirsek de insan mutluysa, huzurluysa her yerde yaşayabilir. Buna inananlardanım. Şehir değil de aslında içindekiler orayı yaşanır hale getiriyor. Sevdiklerinleysen ve güvende hissediyorsan, her yeri yaşanacak hale getirebilirsiniz.

Bir yeri ‘ev’ yapan en güçlü duygu nedir sizin için? Sinop’tan İstanbul’a üniversite okumak için geldiğiniz günden bugüne, ‘evim artık İstanbul’ diyebiliyor musunuz?
İnsanın doğduğu, büyüdüğü toprakla bağı hiç kopmuyor bence. Her ne kadar oradan gitse bile; her zaman ayrı ve özel bir yeri oluyor oranın. Bir yeri ev yapan en güçlü duygu, sevdiklerinle huzur içinde yaşamak ve oraya ait olma duygusu. İstanbul, büyülü bir şehir. Gidip uzaklaşmak istesen de bir şekilde tekrar içine çekebiliyor. ‘Evim artık İstanbul’ diyebilirim.

Derinliği kalpten geliyor: Ayça Ayşin Turan - Resim : 8

Bir yeri ev yapan en güçlü duygu, sevdiklerinle huzur içinde yaşamak ve oraya ait olma duygusu. İstanbul, büyülü bir şehir. Gidip uzaklaşmak istesen de bir şekilde tekrar içine çekebiliyor.

 

‘İşte yaşamak bu!’ dediğiniz anlarda, nerede ve ne yapıyor olursunuz?
Anın konusuna göre değişir. Bazen ailenle, sevdiklerinle beraber yaptığın bir pazar kahvaltısı. Bazen de yorgun bir set sabahı yataktan çıkmamak bile ‘işte yaşamak bu!’ dedirtir insana...

Hangi konuda sonsuza kadar ‘tembellik hakkı’nızı kullanmak isterdiniz?
Kendini anlatmak! Röportaj sorularına cevap vermeme konusunda, sonsuza kadar tembellik hakkımı kullanmak isterdim. Ama görüyorsunuz ki bunu yapmıyorum…

Size ‘aşık olmak’ desem, yüzünüzde gülümseme mi yaratır; yoksa korku mu? Aşkı nasıl tanımlıyorsunuz?
Aileme de aşkla bağlıyım, işime de, sevdiklerime de. Aşk, böyle bir kavram benim için. İnsan aşktan, aşık olmaktan neden korksun ki…

Dijital platformlar, pek çok alternatifi de hayatımıza kattı. Artık televizyonun sınırlı akışındansa, büyük bir içerik okyanusuna sahibiz. Ancak diğer yandan da ‘fast food’ mantığında bir içerik tüketimi söz konusu. Siz ne düşünüyorsunuz? Oyuncu olan bir izleyici olarak; siz son dönemde hangi türde dizi ve filmler izlemeyi tercih ediyorsunuz?
Dijital platformlar, bu konuda izleyiciyi de hızlandırdı. Pandemi hayatımıza girdiğinden beri, içerikleri daha hızlı tüketir hale geldik. Yeni bölümü televizyonda bir hafta beklerken üst üste bir sezon izlemek, daha tercih edilir gibi görünse de bir sonraki sezonu aylarca beklediğimiz gerçeğiyle de karşılaştık. Tıpkı bir projede oynamak için birbirinden farklı karakterler olmasına dikkat ettiğim gibi, izlediğim içeriklerin de tekrar olmasından kaçınıp, farklı konular, birbirinden farklı içerikler izlemeyi seviyorum.

‘Boş bir gün’ sabahtan, akşama kadar nasıl ‘mükemmel bir güne’ dönüşür sizin için?
Evde vakit geçirmeyi, dinlenmeyi sevenlerdenim. Sabah kahvemin eşliğinde bir film açmak, benim için mükemmel günün tanımı...

Derinliği kalpten geliyor: Ayça Ayşin Turan - Resim : 9

Moda ve alışverişle ilişkiniz nasıl? Kıyafet alırken, ne giyeceğinize karar verirken çok zaman harcar mısınız?
Bu bahsettiğiniz insan ben değilim! Tabii ki her kadın gibi ben de alışveriş yapmayı severim. Özellikle teknoloji, benim vazgeçilmezim. Kıyafet tercihleri konusunda da daha yalın olmayı tercih ediyorum. Bir jean bir tişört giydiğinde bile aksesuarlarınla şıklık yakalanabileceğine inanıyorum. Bu noktada da işimiz gereği, işi profesyoneline bırakmayı tercih ediyorum. Beni tanıyan, tarzımı bilen ve üstüne daha ne katabileceğini düşünen bir stylistim var.

Ayça Ayşin Turan’ın stil imzası nedir; olmazsa olmaz bir kıyafet, aksesuar var mı?
Blazer ceket, crop top ve jean. Bu benim!

Cilt bakımı, spor ve beslenme rutininiz nasıl? Son dönemde size daha sağlıklı hissettiren, düzenli olarak uyguladığınız bir yöntem var mı?
Cilt temizliğime çok önem veririm ve dikkat ederim. Beslenmeme elimden geldiğince dikkat ediyorum ama çalışmadığım zamanlarda da kendimi ödüllendirmeyi seviyorum. Hayatımda her zaman spor oldu ve olmaya da devam ediyor. Daha sağlıklı hissettiren, düzenli uyguladığım net bir şey yok; ama su içmenin çok önemli olduğunun farkına varıp buna dikkat etmeye çalışıyorum.

Duruşu, tarzı ve hayata bakışıyla sizi etkileyen, ilham veren, hayranlık uyandıran kadınlar kimler?
Kendi ayakları üstünde durmaya çalışan girişimci kadınlar... Onlara bayılıyorum ve hep var olmalarını istiyorum. Vazgeçmeden, hangi şartlar altında olursa olsun kendilerini inşa eden, hedefleri doğrultusunda ilerleyen kadınlar... Dünya onların varlığıyla çok daha güzel.

Gönlünüzde yatan büyük bir hayaliniz var mı? Mesleğinizdeki gelişim dışında size kalıcı bir mutluluk ve huzur sağlayacağını hissettiğiniz bir hayal...
Var tabii ki! Gerçekleştiğinde ilk sana söyleyeceğime söz veriyorum. Ama şimdilik benimle kalsınlar…

Derinliği kalpten geliyor: Ayça Ayşin Turan - Resim : 10

2023 yılına girmeye hazırlanırken, zannediyorum ki en çok gülmeye ihtiyacımız var. Kaygısız ve sadece o anı doya doya yaşayarak gülmek! Sizin pozitif enerjinizin Elele’nin yeni yıl sayısına çok iyi geleceğini biliyoruz. Şimdi, okuyucularımıza tam da Ayça Ayşin Turan’lık bir yeni yıl mesajı bırakabilir misiniz?
Kırışana kadar güldükleri, hayatlarından neşenin, mutluluğun, sevincin eksik olmadığı ve hayallerinin gerçek olduğu; herkesin ailesinin, sevdiklerinin kıymetini bilip, onlarla huzurlu, sağlıklı, çok şahane bir yıl geçirmelerini dilerim. Bir gerçek var ki giden zaman geri gelmiyor. O yüzden kıymet bilmek, çok önemli. Çok sevin, çok sevilin!

 

SERBEST ATIŞ

  • Işınlanmayı bulan ilk insan olmak isterdim. Hop, Prag’tayım!
  • Görünmezlik süper gücüm olsun isterdim.
  • Meryl Streep ile birlikte bir anım olsun isterdim.
  • Açlığın 2023 yılında yok olmasını isterdim.
  • La La Land’te Mia karakterini ben canlandırmak isterdim.
  • Giden zaman geri gelmiyor. Kıymet bilmenin çok önemli olduğunu herkesin anlamasını isterdim.