“Gardırobumda ‘asla’ya yer yok”

Röportaj: Sinem Gürleyük
Fotoğraf: Tayfun Çetinkaya

Hikayeniz nerede, ne zaman, nasıl başlıyor?

İstanbul’da doğdum ama annem ve babam ben 2.5 yaşındayken boşanma kararı alınca ilkokula başlayana kadar anneannemle birlikte Ankara’da yaşadım. İlkokul için tekrar İstanbul’a taşındım. Lisedeyken zayıf ve uzun boylu bir kız olduğum için annem beni bir ajansa kaydolma konusunda ikna etti ve akabinde lise üçüncü sınıftayken ilk kez modellik yaptım. Kendi fotoğraflarımı gördüğümde çok şaşırmıştım. Yine aynı dönemde şimdiki menajerim Cem Tatlıtuğ ile tanıştım, onun da yönlendirmesiyle modelliği bırakıp oyunculuk eğitimi almaya başladım.

Hangi dönemeçlerden geçerek bugüne ulaşıyor hikayeniz?

Herhalde en büyük dönemecim Cem Tatlıtuğ ile tanışmam. Fotomodellik yapıyordum ve fotoğraflarımı kendisine mail attım, o da ‘fotoğraftaki sensen çalışabiliriz’ diye geri döndü. Onun sayesinde oyunculuğu denemeye karar verdim, dersler almaya başladım, ilerleme kaydedince de bu işe yoğunlaşmaya karar verdim. Set ortamı da hoşuma gitti. ‘İstanbul Hatırası’ ilk işimdi, sonrasında ‘Araf Zamanı’ ve ‘Sakarya Fırat’ geldi. Hepsi benim için önemli tecrübeler oldu. Yavaş yavaş ilerlediğim ama geri adım atmadığım bir yol aslında bu… Umarım bundan sonra da hep ileri gitmeyi başarabilirim.

‘Kara Para Aşk’la yolunuz nasıl kesişti?
Ay Yapım, hep çalışmak istediğim bir yapım şirketiydi ve görüşmeler sonrası Nilüfer karakteriyle bu işte yer almış oldum.

Nilüfer karakteri geriye dönüp baktığınızda kariyerinizde nasıl bir iz bırakacak sizce?  

İnsanların beni tanıdığı karakter oldu. İnişleri çıkışları olan biri olduğu için oyunculukla ilgili bana çok şey kattı. O yüzden her zaman bende çok ayrı bir yeri olacak.

‘Kara Para Aşk’ı kısaca özetlemenizi istesem...

Benim için set olarak huzurun, eğlencenin, arkadaşlığın olduğu; izleyiciler için de farklı aşkların, heyecanın, aksiyonun olduğu bir dizi.

Makyaj çantanızın favori ürünleri neler?
Armani fondötenim ve Mac maskaram en kıymetli olanlar.

Formunuzu nasıl koruyorsunuz?
Çok yemek yiyen biri değilim. Hep diyette gibiyim bu yüzden. Boş vakitlerimde de pilates yapıyorum.

10 sene sonrası için kendinize koyduğunuz hedefler var mı?
O kadar uzun süreli plan yapmıyorum ama tabii ki kariyerimde iyi bir yerde olmak, düzenli bir ilişki, iyi aile bağları her daim olmasını arzu ettiğim şeyler.

Kendinizi kötü hissettiğiniz anda size iyi gelecek şey ne oluryor?
Kahve ve çikolata. Yakın arkadaşlarım. Annemle konuşmak.

Aşk hayatınızın neresinde duruyor şu anda?
Ben aşkı hayatının merkezine koyan insanlardanım; bana iyi geliyor aşk. Şu anda da çok güzel bir ilişkim var ama tabii ki işim ve ailem de çok önemli.

Evlilik, çocuk gibi planlar size ne kadar yakın?
23 yaşındayım. Hayatımda güzel bir insan var. İlişkimiz yolunda gidiyor. İşimle de ilgili yapmam gereken daha uzun bir yol var önümde. Yaşım henüz evlilik için genç diye düşünüyorum. O yüzden evlilik ve çocuğa biraz uzağım.

Uzak durduğunuz bir desen, kesim ya da renk var mı?
Hayır yok, her şeyi kendi tarzıma bir şekilde uydurabiliyorum.

Bu sezon en çok sevdiğiniz     trendler neler?
Rahat ve cool duran kocaman kazaklar ve uzun maskulen kabanlar.

Topuklu ayakkabı mı spor ayakkabı mı?
Kesinlikle topuklu.

En çok alışveriş yaptığınız semtler, şehirler nereler?
Nişantaşı, Galata, Taksim en çok alışveriş yaptığım yerler...

En sevdiğiniz markalar hangileri?
Balmain, Dolce&Gabbana ve Marc Jacobs en sevdiklerim.

Tasarımlarını giymekten mutluluk duyduğunuz tasarımcılar kimler?
Özgür Masur ve Özlem Kaya en başta geliyor.

Bugüne kadar aldığınız en iyi ve en kötü güzellik tavsiyeleri neler?
En iyisi makyaj öncesi yüze krem uygulaması. Kesinlikle baz olarak harika duruyor. En kötüsü ise saçım için aldığım 10 çeşit bitki karışımıydı ve hiçbir işe yaramadı.

Cilt bakımınız için neler yapıyorsunuz?
Sabah-akşam düzenli kullandığım sabun, tonik ve kremlerim var ve asla makyajımı silmeden uyuyamam.

Olmadan yaşayamayacağınız bir güzellik ürünü var mı?
Yüz kremim ve maskaram.

Neye çok sinirlenirsiniz?
Saygısızlığa.

En son ne için ağladınız?
Niğde’deki hayvan barınağından fotoğraflar paylaşılmıştı birkaç gün önce. Görünce ağladım. İnanılmaz görüntüler vardı. Onlar da canlı ve hepimiz onlara yardım edebiliriz. Bize muhtaç canlıları alıp, sonra sokağa atmayalım. Sokak hayvanlarına kötü davranmayalım ve barınaklara gidip ziyaret edelim. Onları sevelim, yemek götürelim! Daha fazlası değil, bu kadarını hepimiz yapabiliriz bence.

‘Keşke’lere çok takılır mısınız yoksa ‘her şeyin bir sebebi ve bir sonucu var’ deyip kendinize ders çıkaran biri misiniz?
Kesinlikle kötü olan her şeyde bir hayır var. Bu yüzden olmuyor diye düşünürüm. O yüzden de hep bir şey isterken ‘hayırlıysa olsun’ derim. ‘Keşke’lere yer vermemeye çalışıyorum hayatımda.

Stilinizi nasıl tanımlarsınız?
Gardırobumda aslaya yer yok. Hiçbir kıyafet için ‘asla giymem’ demem. Benim tarzımı en iyi anlatan parçalar ise İspanyol paça pantolonlar, göbeği açıkta bırakan bluzlar, dolgu topuk ayakkabılar ve uçuşan uzun ceketler diyebilirim.

En çok para harcadığınız parçalar neler?
Dönem dönem değişiyor. Bir dönem ayakkabıyken zaman zaman takı olabiliyor.

Nasıl bir mücevherle ödüllendirilmek istersiniz?
Ben zümrüt ve elmasın bir arada olduğu her mücevheri ödül olarak seve seve alabilirim.

Bu çekim için seçtiğiniz kıyafetlerin bir anısı var mı?
Evet, bazılarının benim için farklı anıları var. Mesela çiçekli elbisemi ‘Kara Para Aşk’ için gittiğim ikinci görüşmede giymiştim ve bana uğurlu geldiğine inanıyorum.

Nasıl bir alışveriş kadınısınız?
Çok kolay alışveriş yaparım, saatlerce bir mağazada kalmam mesela. Gördüğüm an ‘benim olmalı’ dediğim şeyleri alır çıkarım.
‘Acaba mı?’ dediğim şeyleri artık almıyorum. Çünkü aldığımda genelde giymediğimi fark ettim.

Sizin için şık olmak ne demek?
Yerine uygun vücudunu tanıyarak giyinmek. Bir kadın kıyafetleriyle kendini ifade edebildiğinde gelen özgüvenle, kendine baktırmayı ve şık olmayı başarır bence.

Kararsız kaldığınız bir günde ne giyersiniz?
Genelde jean ve tişörtle kendimi sokağa atıyorum kararsız kaldığım günlerde.