Daha önce buz dolu fıçıya girerek korkularının üzerine giden Çağla Şıkel son olarak ise bir kulübede aç, susuz 'karanlık inzivaya' çekildi.
Çağla Şıkel'in karanlık inziva deneyimi hakkında hissettiklerini de sosyal medya hesabından anlattı.
"Karanlık inzivadada yaşadığım aynı hissi yaşadım. Kapı kapanır kapanmaz ne zaman açılacak? diye düşünen zihnimden kurtulmam birkaç saniyemi aldı ve sadece nefesime odaklandım… Meditasyon yapıp yapmadığımı dahi bilmiyorum ki… Meditasyonun zaten kendi kendine olduğu, gözümü açsam da zifiri karanlık, BEN , en derinlerim ve nefesim arasında geçen 11 saat .. Bir gece öncesinden son yemeğimi 18:30 gibi yiyip 24 saati yemek yemeden ve su içmeden tamamladım. Aynı zamanda vücudumun kendini yenilemesine fırsat tanıdığım büyülü saatler… Kendime hiç bu kadar yaklaştığımı hissetmemiştim. Hiç kimsesiz hiçbir şeysiz ve zamansız olma hali… Kimi zaman bir cenin gibi kıskıvrak kimi zaman genişleyen kabına sığmayan yaşamın kendisiydim… Ah o kuş sesleri… Bir an bile susmadılar buradayız seni bekliyoruz der gibi… En derin en uzun kendimle baş başa kalışımdı… Yine kelimelere dökmekte başarısız olduğun bir deneyim…"
Ve yine beni cesaretlendirdiğiniz için teşekkür ederim… Çetin Çetindaş… Kendisi karanlık oda deneyimini şöyle anlatıyor… Bu pratik her şeyden önce insanın kendini bilme ve içindeki gücü ortaya çıkarma sürecine hizmet eder. Karanlıkta kalmanın melatonin sentezini körüklüyor olması, antioksidan kapasitesinin artmasına, hücresel boyutta onarım kapasitesini artırmasına ve hatta telomer kısalma hızının yavaşlamasına zemin hazırladığını belirten araştırmalar bulunmaktadır. Yani bu süre içerisinde yaşlanmayı durdurarak, kendimizi baştan yaratıyoruz diyebiliriz. Bu pratiğin amacı da tam olarak bu: önce anne rahminden dünyaya geliyoruz, daha sonra yaşadığımız tüm deneyimler ışığında bu sefer bilinçli olarak karanlık bir odaya çekilip kendimizi yaşamın rahminden yeniden doğuruyoruz. Kaya Kalpa adı da işte buradan geliyor.