30 soru-cevapta Gökhan Alkan
Oyunculuk onun için yaşama tutkusu, ömrünün sonuna kadar bu şekilde var olmak istediğini söylüyor. En büyük korkusu kalp kırmak, ah almak! Kendini tadında bir romantik, aşkı da disiplinli bir disiplinsizlik hali olarak tanımlıyor.
İnsanların karakterleri hakkında önemli ipuçları veren durumlar vardır; gerçeğe en yakın hallerinin kendini belli ettiği durumlar yani… Kendi gibi olmayanlara karşı nasıl davrandıkları, güç, iktidar, şan şöhret duygularıyla nasıl başa çıktıkları, empati kurma yetenekleri, zor şartlara uyum sağlama yetenekleri, kısacası kendini var etme şekilleri gibi… Bunlardan en az birine karşı bile direnç gösterebilmenin önemini anladığınız anlar da vardır tabii, bir şubat sabahı Rumelifeneri’nde 4 derece soğukta ve nefes kesen rüzgarın gözlerini yaşartmasına rağmen objektife inatla bakan Gökhan Alkan’la bir çekimde olmak gibi. Muhteşem Yüzyıl’la tanıyıp sevdik onu. Kocamın Ailesi, Gurbette Aşk Bir Yastıkta ve Her Şey Yolunda Merkez gibi dizilerle iyice ısındığı oyunculuk kariyerinde Seviyor Sevmiyor dizisiyle ekranlara geldi son olarak. Fanatik hayran kitlesi heyecanla bekemede!
1- Müjdat Gezen Tiyatrosu’nda iki sezon oynadıktan sonra kendi tiyatronuzu kurduğunuzu biliyoruz. Neler yapıyorsunuz şu an?
Kendi tiyatromda iki oyun çıkarıp bir yıl boyunca oynadık, sonra Her Şey Yolunda Merkez dizisine başlayınca yoğun temponun içine girip maalesef tiyatromu arkadaşlarıma devretmek zorunda kaldım.
2- Sahneye çıktığınız ilk günü hatırlıyor musunuz, neler hissetmiştiniz?
Hatırlamaz olur muyum! Çok büyülüydü. Sahnedeyim. Hazırız, bekliyoruz. Dekor kırılmış, kaynak yapılması lazım, teknik sorumlumuz başka bir işle ilgileniyor ve oyunun başlamasına 10 dakika var. Kimse anlamıyor tabii, herkes sanatçı. Ben üniversitede öğrenmiştim, hemen aldım, hallettim. Herkes şaşırdı ama perdenin arkasında seyirciler oturuyor, heyecanla bizi bekliyor ve konuşmalarını, sesleri duyuyorum. Çok güzel hissediyordum, sonra anın keyfini çıkarmaya başladım. Dedim ki kendime; yıllardır hayalini kurduğun, olman gereken yerdesin, yaşa. O gün bugündür aynı heyecanla yaşıyorum ve sete de aynı heyecanla gidiyorum.
3- Tiyatro oyunculuğundan dizi oyunculuğuna geçiş süreci nasıl oldu?
Tiyatro oyunculuğu yaparken aynı dönem arkadaşlarımın kayıtlı oldukları ajanslar vardı, onlardan gittikleri dizileri, reklam görüşmelerini öğreniyordum, bazen yalnız, bazen onlarla beraber gidip seçmelere katılıyordum. O heyecanlı ama yorucu seçmelere gidip gelme ve geri dönüş bekleme döneminde hiç yılmadım ve hep en iyisini yapmak için çalıştım. Küçük düşünmedim, küçük hayaller kurmadım, büyük oynadım, o yüzden bana şaşıran çok arkadaşım vardı ama kulak asmadım. Sonunda Türkiye’nin en iyi projelerinden Muhteşem Yüzyıl’da konuk oyuncu olarak kamera karşısına geçtim, ondan sonra da güzel ve tempolu dizi süreci başladı.
4- Oyunculuğa dair hedefleriniz neler?
Oynamayan yani rol kesmeyen, duyguları yaşayan ve yaşatan bir aktör olarak ömrümün sonuna dek bu şekilde var olmak. Çünkü böyle yaşama tutkumun kaynağı, psikolojik olarak zevk alıyor olmam. Yarışım kendimle. Tek hedefim en iyi olmak.
5- Dizilerden ya da sinemadan oyunculuğunu çok sevdiğiniz
ya da kendinize rol model olarak aldığınız isimler var mı?
Çok var ama isim verip ruhuma onların daha önceki performanslarından etkilenmiş de yapmış yaftasının yapıştırılmasını istemiyorum. Bu arada bunu hisseden sevenlerim bir şekilde ulaşıp, doğru benzetmeleri yaptıklarında çok heyecanlanıyorum. Bence insanlar hayatta yakaladıkları heyecanları ve güzel anları harcamamalı, o yüzden bana özel kalsın.
6- Takip ettiğiniz yabancı diziler var mı? Hangi tür dizileri izlemeyi seversiniz?
Son iki ve başarılı olmuş projem bilindiği üzere Güney Kore uyarlamasıydı ve 2016 yılında Güney Kore’den özel ödüle layık görüldüm. Bu sebepten yola çıkarak onların sosyokültürel yapılarını, psikolojilerini, tepkilerini incelemek adına Güney Kore dizilerini izliyorum.
7- Sinirli, üzgün ya da mutsuz olduğunuz anlarda sakinleşmek, rahatlamak için neler yaparsınız?
Hayata ve canlılara karşı saygılı, sabırlı ve sakin bir yaklaşım içindeyim. Böyle yaşamayı ve yaşatmayı seviyorum. Derdim insan olabilmek. Bu kavgayı verirken uçlarda olduğum anlarda kol kırılır yen içinde kalır atasözünü hatırlamaya çalışıp yastık, yorgan yumruklamak, alabildiğine fütursuzca koşmak, avazım çıktığı kadar bağırmak gibi yöntemlerim var. Başkasına zarar vermektense kendimle bu işi çözmem gerektiğini düşünenlerdenim. Çünkü insan ne yaparsa kendine yapar. Her şeyi özelimizde yaşayıp, başkalarına yansıtmamalıyız. Bir de 10’a kadar sayma yöntemi var tabii, derin nefes alıp vermek bayağı etkili, aklın çalışması lazım.
8- Sizi en çok ne mutlu eder?
Sağlıklı olmak. Büyük pencereden bakarsak; yeni bir ülke ya da şehir görmek, gezmek, tanımak. Yeni yemekler yemek ve yeni insanlarla tanışmak. Küçük samimi penceremden bakacak olursak evimizde akşamları ailecek çay içip, sohbet etmek.
9- En büyük korkunuz ne?
Kalp kırmak, ah almak, birinin hakkını yemek; Allah yaşatmasın.
20- Aşkı nasıl yaşarsınız?
Tutkulu.
21- İniş-çıkışlı ama tutkulu bir aşkı mı tercih edersiniz yoksa sakin bir liman gibi sizi sarıp, huzur veren bir ilişkiyi mi?
Aşk çok disiplinli bir disiplinsizlik hali. Sevgi, dünyanın en zor, en ağır kelimesi. Hele bir de bunu aşk mertebesine çıkarırsan. İnfak etmek lazım. Ne verdin ne istiyorsun diye sorarlar adama.
22- Bir kadında asla dayanamayacağınız kişilik özellikleri neler?
Saygısızlık, ne istediğini bilmemek ve buna rağmen gereksiz yere çok konuşmak.
23- Romantik bir erkek misiniz? Romantizm geleneksel göstergelerinin dışında sizin için neler ifade ediyor? Örneğin romantik bir günün olmazsa olmazları neler sizin için?
Tadında bir romantiğim. Romantizm bence sevdiğinin saçının telini bile düşünmek ve teslim olmanın huzurunu her gün yaşamak. Ortada duygu varsa ona engel olamazsın, için ister. İçimden gelene engel olmam.
24- Müzikalde de rol almıştınız. Müzik hayatınızda nasıl bir yer kaplıyor?
Evet, müzikli bir oyun çıkardık. Hem dans ettik hem oynadık hem şarkı söyledik. İnanılmaz bir deneyimdi. Şarkı söylemeyi çok seviyorum, o yüzden şan dersi alıyorum ve kendimi geliştiriyorum. İki çiçeğim var oyunculuk ve müzik, ikisini de suluyorum.
25- Ne tarz müzikleri dinlemekten hoşlanırsınız?
Ruh halime veya canlandırdığım karakterin ruh haline göre dinlemeyi seviyorum. Her tarz müziği dinlerim. Güne Neşet Ertaş’la başlayıp Oscar and The Wolf’la bitirdiğim oluyor. Kısacası tarzım, ruhum.
26- En çok hangi ülkeleri, şehirleri görmek istiyorsunuz?
Bugüne kadar görmediğim her yeri. İçinde, önce ülkemizi sonra dünyayı gezme hayali besleyen bir insanım.
27- Değişikliklere kolay uyum sağlayan insanlardan mısınız yoksa geçmişe sıkı bağlı olan geleneksel insanlardan mısınız?
Geçmişini unutmayan yenilikçi bir insanım. Temel atmadan kat çıkamazsınız. Siz hiç altı boş ama birinci kattan başlayan bir bina gördünüz mü? Olay bu.
28- Hayatınızda en çok neyin eksikliğini hissediyorsunuz?
Çok şükür hiçbir şeyin eksikliğini hissetmiyorum.
29- Yaşadığınız hayatı tamamen değiştirme ve yeniden şekillendirme şansı verilse neyi değiştirir, nasıl bir alternatif hayat kurardınız?
Halimden memnunum. Alternatifi bu kadar çok olan başka bir hayat düşünülemez. Oyuncuyum ve istediğim her şeyi yapmam için para veriyorlar.
30- Hayatınızın dönüm noktası ne?
İki üniversite bitirdim. Diplomalarımı alıp onları çok isteyen aileme verdim ve aşkıma kavuşmak için Müjdat Gezen Sanat Merkezi’nde kursa yazıldım. Çünkü çalışmadan tevekkül diye bir şey olmaz.
10- Gündüz insanı mısınız, yoksa geceleri mi tercih edersiniz? Enerjiniz, yaratıcılığınız hangisinde daha yüksek?
Çocukluğumdan beri erken yatıp erken kalkmaya alıştım. Sağlıklı olanı da bu. Bu bağlamda özünde gündüz insanıyım ama iş dolayısıyla gece hayatımızın yaratıcılık ve sakinliğinden yararlanma açısından çok önemli bir zaman dilimini kapsıyor. Haliyle gecemi gündüzüme katıp çalışma insanıyım.
11- Sizi hiç tanımayan birine kendinizi anlatmak için hangi kelimeleri tercih edersiniz?
Selam. Ben insanım!
12- Fantastik bir film kahramanı gibi sihirli güçleriniz olduğunu düşünün. Dünyada neyi değiştirmek isterdiniz?
Tüm dünyaya barışın egemen olmasını sağlardım.
13- Sınırlarınız neler, nelere asla tahammül edemezsiniz?
Saygısızlığa tahammül edemem. Herkesin birbirini sevmesi gerektiğine inanmıyorum, zaten herkesin çok sevdiği birinin kişiliği tartışılır fakat herkesin birbirine saygı duyması gerektiğine inanıyorum. Bu olmazsa olmaz tek şart!
14- Kendinize karşı dürüst olduğunuza inanıyor musunuz, örneğin hangi konularda eleştiriyi kabul edemezsiniz?
Kendiyle barışık bir insan olarak hatalarımla her şeyimle kendimi kabul etmiş ve rahatlamış biriyim. Her konuda eleştiriyi kabul ederim, sadece yapana bakarım. İstişareye, eleştiriye ve yeniliklere çok önem veren, gerçeğin kölesi bir insanım.
15- En çok hangi özelliğinizi seviyorsunuz?
Ketumluğumu. Gizemli ve tahmin edilebilir olmamak iyidir.
16- Hayatta aldığınız en büyük tavsiye ne?
Bu dünya yalan. Ölüm de var.
17- Gözünüzü kapatın ve küçük bir çocuk olduğunuzu hayal edin. O günlere dair en unutamadığınız anı ne?
Gözümü kapatıp, küçükken hayalini kurduğum şeyi yaşıyorum bu işi yaparak, o yüzden şimdi gözümü açma ve daha yukarı dikme zamanı. Unutamadığım bir an yok galiba.
18- Oyunculuğun en keyifli ve en riskli yanları neler sizce?
Oyunculuk benim için yaşamak demek. Yaşamak çok keyifli, riskli bir yanı yok. Aynı hayatta olduğu gibi durmamız gereken yeri bilirsek yani saygılı olursak risk hayatın içindekiyle eşit.
19- Başucu kitaplarınız ya da takıntılı bir şekilde tekrar tekrar izlediğiniz filmler var mı?
İki başucu kitabım var ölünceye kadar yol göstericim olarak; Kuran-ı Kerim ve Nutuk. Film olarak yok, çünkü izlemem gereken o kadar çok film var ki!