"Aile olmayı seçtik"
Gülben Ergen ile bir araya geldiğimizde ayrı bir heyecan içindeydi bu kez. Mutluluğu gözlerinden okunuyordu. Evlilik dedik; “Evlilik bir yaşam sınavı... Tek olabilme sanatı... Ben’den biz’e geçiş yolu... O gecenin hayalindense, bir ömrün hayalini kurmayı severim. Biz aile olmayı seçtik” dedi.
Röportaj: Filiz Şeref
Fotoğraf: Nihat Odabaşı
Son dönemde sizinle ilgili en çok merak edilen şey aşk
hayatınız. Aşk, hayatınızın neresinde, ne şekilde duruyor
şu anda?
Aşk hayatı değil de ‘aile hayatı’ diyelim. Her ne
kadar popüler biri olsam da unutmamam gereken
sorumluluklarım var benim. Sevgili, flört halleri yerine ‘eş’
olmak bizim kendimizden önce evlatlarımıza yıllar boyu
anlatacağımız kutsal bir değer...
‘Aşk Gülben Ergen’e yaradı’ diyorlar. Siz kendinizi şu
sıralar nasıl hissediyorsunuz?
İyiyim, iyiyim, evet eskisinden daha iyiyim, hatta daha
iyi olacağım.
Karşınızdaki erkekte neyi bulunca, neyi görünce, ne
yaşayınca ‘işte aradığım şey budur’ dediniz?
Erkekte ne aradığım değil de hayattan ne beklediğimi
biliyorum artık. Erhan’ın yaşamın tüm fırtınalarına
rağmen istikrarlı sevgisi ve kocaman yüreği beni
ona teslim etti.
Aşkın tanımı da yaş ilerledikçe değişiyor mu sizce?
Elbette değişiyor... Yaş değil de yaşadıklarım
biçimlendiriyor tariflerimi. Aşk bir delilik hali. Ben aşkın
yerini sevgiye bırakıp, kaybolmadan, korunarak, özenerek,
bir adım geride durduğunda tadından yenmeyeceğini
düşünürüm. Sevgi minnet, vefa, eşitlik içerir. Aşk hırçın ve
karmaşık heyecanlar silsilesi... Sevgi ile harmanlandığında
gökkuşağı kadar eşsiz oluyor.
Hayatınızda ünlü Gülben Ergen ile ünlü olmayan,
anne, ev kadını Gülben Ergen arasındaki paslaşmayı nasıl
yapıyor, aralarındaki dengeyi nasıl sağlıyorsunuz?
Gülben Ergen sadece işimi yaparken giydiğim şık,
kıymetli, özendiğim bir elbisem... Dolabımın nadide
parçası. Kendisine 25 senedir iyi bakıyorum. Sadece
sahnede, ekranda, ışıkların yandığı, kameraların bana
yöneldiği zamanlarda geçiriveriyorum üzerime. Işıklar
sönüp, bis yaptıktan sonra mis gibi lavanta, tarçın
kokularına sarmalayıp kaldırıyorum onu. Twitter
biyografimde de kendimi ifade ediş biçimimi seviyorum,
inanın daha doğru bir tarif yapamazdım kendim için.
İnsanım önce diye başlıyor, sonra anneyim diye devam
ediyor...
En sık görüştüğünüz yakın arkadaşlarınız
hangi mesleklerden?
Benim mesleğimle alakası yok yakın
arkadaşlarımın. Biri tekstilci mesela, diğeri
mimar, a Nihat var bak, o meslektaşım sayılır.
Kameranın arkasında gibi görünse de stardır o.
Kulağınıza küpe olan, aklınıza kazınmış bir
söz var mı?
‘Düzenim bozulur, hayatımın altı üstüne
gelir diye endişe etme. Ne biliyorsun hayatının
altının üstünden güzel olmadığını’. Şems-i
Tebrizi’nin bu sözünden çok etkilenirim. Bana
güç ve cesaret verir.
Modayla aranız nasıl? Sırf alışveriş için ülke
sınırlarını aştığınız olur mu mesela?
Eskiden bayılırdım böyle şeylere. Şimdi
yurt dışı deyince Lion King’e bilet bakıyoruz,
LegoLand’e, yaz kamplarına falan bakıyoruz.
Önceliğiniz ne ise, yaşamınız ondan ibaret
oluyor. Modayı elbette severim ama abartmam.
İşi bilen bir styling yapana teslim olurum
ama kendime yakışandır tercihim. Sırf moda
diye bana yakışmayacağını bildiğim bir şeyi
asla giymem. İçselleştiremediğim hiçbir şeyi
yapamam, giyemem, takamam, süremem,
taşıyamam.
Moda haftalarını takip ediyor musunuz?
Modacı dostlarım arayıp söylediklerinde
ve basın sayesinde haberdar olabiliyorum. Hiç
defileye gidemedim desem...
Dış güzelliğin ilk sıralarda olduğu bir
mesleğiniz var. Güzellik kavramı size ne ifade
ediyor peki?
Güzel huy ve edep benim için güzellik...
Fiziken akıllara durgunluk veren bir insanın öfkesi
ve kini varsa ne gözünün rengi kalır ne teninde
berraklık bana göre... Sıradan diyebileceğimiz bir
kişinin iyi huyları, bonkör ve yaşama yatırımları,
ona asalet ve çekicilik katar bence... Evet, dış
güzelliğin ilk sıralarda olduğu bir mesleğim var.
İlk intiba, giyim kuşamla, saç, makyajla, hatta tene
sıkılan parfümle diyebiliriz ezbere ki bu oldukça
önemli, dikkat çekme konusunda kabulüm... Ama
anlık, günlük, haftalık olur dışı süsleme halleri.
İdare eder belli süreler. Ve peşinden hep aynı
süsü, aynı güzel kokuları sürünmek gerekir... İç içi
süsleme makyajsız tende çiçek açtırır, maskarasız
gözüne anlam katar. O anlam yerleşti mi bir ömür
kalır... Ben önceleri dışımı süsleyenlerdendim,
yani sıradan ve olması gerektiği gibi... Son 10
yıldır içimi de süslemem gerektiğini idrak edip,
bolca okuyup, törpüledim kendi kendimi. Yeri
geldi yonttum. Siz adına geliştin, değiştin deyin
durun. Ben biliyorum bende neyin tecellisinin
göründüğünü...
‘Ünlü olmak kolay değil! Peki siz ünlü olmanın
avantajlarını seviyor, her türlü dezavantajını görmezden
gelmeyi başarabiliyor musunuz?
Hem de hiç değil, hiçççç... Ünlü olmasaydım diye
bir ihtimal yok artık tabii. O kadar net ve gerçek ki
hayatım. Ayrıca bilemeyiz hangi hayatın daha zor ya da
kolay olduğunu. O hesaplar bizi aşıyor. Ünlü olmanın
dezavantajları elbette koca kabarık bir liste, ama
yaşamımdaki önceliklerim ve kalabalık ordumla, biz de
fena sayılmayız.
Bu sezon sizin için daha sakin geçecek gibi görünüyor.
Neler yapmayı planlıyorsunuz?
Uzun zamandır yaşamımda hiçbir şeyi planlamıyorum.
İçimden geldiği gibi, hissedebildiğim gibi yaşıyorum.
Bu sezonu yaşam benim önceliklerime ayırmayı uygun
gördü, ben de şahane sisteme uyum sağlıyorum. Yatırımım
mutluluğa, yaşamıma ve elbette müziğe.
Hayatınızda şu anda en büyük heyecan duyduğunuz şey
ne peki?
Ooo, heyecan ve ben! O kadar heyecanlı ve tez canlı biriyim ki ben. Heyecanlanmaya bahanem çok
olur. Soma Anaokulu’muzu açmak için içim
içimi yedi haftalarca. Milli Eğitim Bakanlığı açılış
tarihimizi verene dek en büyük heyecanımdı
mesela. Büyük oğlumun ilkokul üçüncü sınıf
defterlerini kaplayıp, okula başladığı ilk gün de
yerimde duramıyordum. Doğum günü sabahımda
üç oğlum sabahın yedisinde ellerinde çiçeklerle
yatağımda zıplamaya başladıklarında heyecanımı
ise size anlatamam...
Çocuklar büyüdükçe hayatınız nasıl
şekilleniyor, değişiyor, gelişiyor?
Onların sorularına cevap verebilmek için ve
onların iç zekasına yetişebilmek için Everest’e
tırmanıyorum her gün. Müthiş bir film gibi
büyümelerini gözlemlemek. Hayatım renkli bir
oyun hamuru gibi. Çatısı, aşı, bacası baki olan bir
o şekil, bir bu şekil...
15 yıl sonra çocuklarınızla kendinizi nasıl bir
tablo içinde hayal ediyorsunuz?
Ufffff... Çok havalı olacak galiba. Al sana yine
heyecanlandım bak. Kendime iyi bakmak için al
sana kocaman bir sebep. Dünya üzerinde üç tane
tapum var benim. Biri yazlık, diğeri kışlık evimiz
ve minik ofisim. Ama, para ile satın alınamayacak
çok değere sahibim ben ve biz. Oğullarım ve yıllar
sonrasına ait hayallerim var.
Üç erkek çocukla en çok hangi konuda
zorlanıyorsunuz?
Futbol, kılıç mılıç oyunları, Ben10 halleri,
Spiderman’in ağını atarkenki hallerini yapmaya
çalışırken, hatta debelenirken sanırım... Bir
de üçü aynı anda üst üste birbirine bağımlı ve
tamamen alakasız sorular sorup, hepsi kendisine
cevap vermemi istediğinde... ‘Neden okula
gidiyoruz? Akşama ne yemek var? Dondurma
alalım mı? Anne bana kitap oku ve parka gidelim
mi?’ gibi çapraz sorgular aynı anda, yüksek sesle
ve eteğimi çekiştirerek gelebiliyor mesela.
Yakın zamanda doğum gününüzü kutladınız.
Neler dilediniz yeni yaşınızdan? 42 yaşından
beklentileriniz neler?
Yaşamımın tümü gördüğünüz fotoğraflar
gibi ışıl ışıl değildi elbette. Herkes gibi ben de
üzüldüm, çok kırıldım, yokluğu, zorluğu yaşadım.
Hangi yaşımda olursam olayım, içsel bir güdü
ya da anne tembihi mi nedir bilmiyorum ama,
hiç isyan etmedim. ‘Bu benim başıma niye
geldi?’ demedim. Şimdi yıl 2014 ve ben Allah’ın
varlığının Gülben ismi ile tecellisi olduğumu
bildiğim bir yaşımdayım. Şimdi benden sıyrılma,
yani nefsimle mücadele zamanımdayım.
Hayatınızda aldığınız en yeni karar ne?
Beni üzenleri yaşamımdan ufak ufak
elemek, sert virajlar almadan, kırmadan sessizce
uzaklaşmak en net kararım. Kaderi yönlendirme
mücadelesi yerine, kaderi, çabamı sarf edip,
bilinçli seçim ve tercihlerimin getirilerini,
bedellerini sırtlayıp, kabullenmek de kesin
kararlarımdan. Ve, mucizelere inanıp, inanmakla
kalmıyorum. Kollarım açık; sonuna kadar hem
de! Çocukları da böyle karşılıyorum, cümlem
tam bu.
Adınız tasavvuf kelimesiyle de bir arada
geçiyor sık sık. Tasavvuf, hayatınızda inandığınız
bir felsefe olmaktan öteye geçip hayatınıza adapte
edilebilen bir yaşam biçimi olabiliyor mu peki?
Bunun için neler yapıyorsunuz?
Okuyorum ve dinliyorum ama gözümle
değil gönlümle... Öğrencisiyim Allah’a uzanan
her yolun. Edep giyimle, parayla, tapuyla
kazanılmıyor. Çok değerli bir erdem edep.
Bacağını örtmek de değil. Benim anladığım edep
kalpte, kalbi örtmekte...
Sosyal medyada sizinle ilgili yapılan yorumlara
bakıldığında sizi çok sevenlere karşın adınızın
yanına ‘hırs, yapmacık, egosu yüksek’ kelimelerini
ekleyenler de var. Yapılan eleştiriler ya da bu tip bakış açıları sizi rahatsız ediyor mu?
Yoksa ‘işimin
bir parçası’ diyerek normal mi karşılıyorsunuz?
Bayılıyorum o bilmeden, anlamadan
savuranlara. Hata aramak için yaşayanlara.
Hiç rahatsız değilim. Uzun yazarlarsa sonuna
kadar okuyamıyorum ama kısa, az, öz, vurucu
darbelerini okuyorum elimde kalkanımla...
Benim dilimde kılıcım yok. İşimin değil,
ışığımın bir parçası eleştirilmek.
Geçmiş sizin için geçmişte kalabiliyor mu?
Arkama bakarsam önümü göremem,
dolayısıyla geçmiş adı üstünde geçmiştir,
geçmişler ola. Yerinde saymayı, hatta geri
gitmeyi istemiyorsan önüne bakacaksın.
Estetik konusundaki düşüncelerinizi
alabilir miyiz?
Zamanı geldiğinde karşı değilim ama zamanı
geldiğinde. Lise çağında billur gibi kızlarımızın
yüzüne müdahale ettirmesine şiddetle karşıyım.
Kadın bedeni ruhunun aynası. Kadın hassas, kadın
kırılgan, kadın narin. Kendi değerinin farkında
olmayan herkes kendini değiştirmek istiyor ama
yine dışarıdan. Hata burada. Cevher içeride,
dokunulması gereken yer içeride. Sırtının kamburu
düzelmeden göğsüne silikon takmışsın ne olacak,
hayatın değişmeyecek... Kıskançlıklarını atamamışsın
ama üst dudağın silikonlu, hırsın bitmeyecek ki.
İnsan yaşı ile ve neyi kimin için istediğini bildiğinde
verdiği karar doğru oluyor. Kocası istemiyor diye
yapılamayanlara da, kocası talep ediyor diye
yapılanlara da karşıyım. Kadın kendi isteyecek.
Kendini daha iyi hissetmek için araştıracak, karar
verecek, işte o zaman aslan gibi tamam.