Anne karnında dans etmeye başladım!

Galata sokaklarında buluştuğumuz Atiye Elele çekiminde styling’ini kendisi yaptı

Anne karnında dans etmeye başladım!


Atiye, hayatının en büyük dönüm noktası olarak, 19 yaşındayken çıkardığı, ‘Gözyaşlarım’ isimli ilk albümünü ve ‘Don’t Think’ isimli çıkış parçasını görüyor. “Bir şekilde başarılı olacağımı biliyordum ama bu kadar çabuk ilerleyeceğimi bilmiyordum. Bu kadar genç yaşta olacağını ise hiç düşünmüyordum. Şu anda hayatımda hiç beklemediğim bir yerdeyim.” Kendi adıyla çıkardığı ikinci albümünü ise 2009 yılında yayınladı. Atiye’ye, bu çok kültürlülük içinde neden Türkçe albüm diye sorduğumuzda, damarlarında dolaşan Türk kanı iyice ortaya çıkıyor: “Ben albümümün Türkiye’de çıkmasını istedim. Neticede burası benim ülkem, ben burada çok mutluyum, müziğimi burada tanıtmak istedim, burada kariyerime başlamak istedim, ilk adımımı burada atmak istedim. Yurt dışında da elbette müziğimle ülkemizi temsil etmek istiyorum. Zaten sık sık yurt dışında konserler veriyorum” diyor. Küçük çocuklardan tutun, büyük teyzelere kadar her yaştan dinleyici kitlesi olduğunu belirtiyor.

Estetik yaptırmam!
Atiye, güzel kelimesinin hakkını fazlasıyla veren bir genç kız, ama biliyorsunuz, güzel olmak ayrı, kendiyle barışık olmak ayrı bir mevzu. Atiye, aynaya baktığında çok mutlu hissettiğini söylüyor. “Ben kendimle çok mutluyum. Herkes de öyle olmalı. Diğer türlü hayatta genel olarak mutlu olamıyor insan. Ve başkalarını da mutlu edemiyor. Kendine güvenmek, kendini olduğun gibi kabul etmek ve çok çalışkan olmak başarının altın kuralları bence!” Akrep burcu olan Atiye, estetiğe de karşı olduğunu belirtiyor.

“Psikolojini gerçekten bozuyorsa, çocukluğundan beri büyük sorunlar yaşıyorsan, anlayabilirim ama sırf daha güzel olmak için bir yerini değiştirmek bana mantıklı gelmiyor. Burnunun büyük olması ya da kulaklarının kepçe olması karakteristik bir şey. Hepimiz birbirimizden farklıyız ve bunları değiştirmeye kalktıkça birbirimizden farkımız kalmayacak. Benim göğüslerim daha büyük olabilirdi ama ben daha büyük olsun diye estetik yaptırmam.”

Atiye’ye yakın markaj


Türkiye’de onu en çok şaşırtan şey…
“İnsanların hayvanlara değer vermemesi, ama aynı zamanda da insanların çok yardımsever ve sıcakkanlı olması.”

En büyük destekçisi…
“Ailemden sonra, ekibim. Doğru ekibi bulmak kolay değil, ben ekibime çok güveniyorum, beni gerçekten çok iyi hissettiren bir ekibim var. Sahnede canlı çalıyoruz ve CD’den gelen sound’larla destekliyoruz. Bu çok fazla yapılmaz, bizimki enteresan bir kombinasyon.”
“Daha çok küçücüksün/ yeni bir hayat var önünde/ kendini bilirsen / yürüdüğün yol seninle” diye sesleniyor Teoman, düet yaptıkları parçada Atiye’ye. Bu, sadece şarkı sözünde kalmıyor; Atiye tam da bu sözlerin gönderildiği sınırlarda dolanıyor şu anda! Genç, güzel, ünlü, başarılı, süper dans ediyor ve beş dil biliyor! Kim olsa, “Hayat benim hayatım, en güzel zamanlarım” der! Atiye de aynen öyle diyor zaten: “Hayatım şu ankinden daha iyi olamazdı!” Atiye de pek çok şarkıcı gibi, çocukluğunda başlamış bu hayali kurmaya. Hatta annesinin karnındayken ritim tutmaya başlamış, kariyerinin temellerini atmış desek yanlış olmaz. “Annem hamileyken babam hep darbuka çalarmış anneme. Bence ben, annemin karnında dans etmeye başladım. Çünkü doğar doğmaz çok meraklıydım müziğe. Büyüdükçe, babamla karşılıklı darbuka çalmaya başladık. Ailece bir araya geldiğimizde şarkı söylüyoruz, dans ediyoruz, çok eğleniyoruz. Antakyalı olduğumuz için oryantallik de ağır basıyor. Küçüklüğümden beri şarkı söylediğim, dans ettiğim için, hayalim bu işi yapmaktı. Ama ünlü olayım diye bir derdim de yoktu. Tabii ünlü olmak da güzel yanı elbette” diyor mahcup bir ses tonuyla, “Şu anda hayalimi gerçekleştirmiş olmanın mutluluğunu yaşıyorum” diye ekliyor ardından…

Atiye, genç yaşta ünlü olmanın avantajlarını yaşarken dezavantajlarıyla henüz karşılaşmamış. “Ben yine aynı benim. Hayatımdaki bazı standartlar değişmiş olabilir ama özel hayatım değişmedi” diyor. Basından takip ettiğimiz ve birlikte geçirdiğimiz bir gün boyunca çok şeker, pozitif ve çok güzel olduğu düşünülürse, söyledikleri sadece klasik bir ünlü demeci değil; artılarından biri sadece!

Farklı kültürlerden etkilendim
Hollandalı anne ve Türk bir babanın kızı olarak çocukluğunu Almanya’da geçirmiş Atiye. Dolayısıyla, farklı kültürlerin karışımı hem müziğinde hem karakterinde hissediliyor fazlasıyla. Buna rağmen, Türkçe’yi inanılmaz düzgün ve güzel konuşuyor: “Biraz enteresan bir durumdu. Çocukluğumdan beri annem benimle Hollandaca, babam da sadece Türkçe konuştu. Okulda ise Almanca öğrendim. Çocukluğum güzel ama biraz da zor geçti; çünkü sürekli taşınmak zorunda kaldık. Almanya’da doğdum, sekiz yaşındayken Amerika’ya taşındık, altı ay orada kaldık, sonra Türkiye’ye geldik, ilkokulu İzmir’de okudum, sonra Hollanda’ya taşındık, oradan tekrar Almanya’ya geçtik, liseyi bitirdim ve İstanbul’a yerleştim.”

Boş zamanlarında…

“Haftada iki-üç gün spor yapıyorum. Yoga, ağırlık çalışmaları ve kardiyo yapıyorum. Koşu bandında koşuyorum. Dans ediyorum. Sex and the City’nin tüm sezonlarını izledim, izliyorum. Yemek yemeyi ve yemek yapmayı seviyorum. Üç tane kedim var, onlarla vakit geçiriyorum.”

En çok neye para harcıyor?

“En çok ayakkabılara para harcıyorum sanırım. Sahnede dans ettiğim için rahat olmam gerekiyor. Hem spor hem topuklu olan ayakkabıları seviyorum.” EN BÜYÜK HAYALİ… “Yeni albüm çıktıktan sonra Kuruçeşme Arena’yı doldurmayı çok isterim.”

Seksi kıyafetlere ihtiyacım yok

Atiye spor - şık giyinmeyi tercih ediyor. Elele çekimleri için styling’ini kendisinin yapmasını istediğimizde, tarzının biraz dışına çıktı! Hatta kırmızı rengi hiç tercih etmemesine rağmen, kırmızı bile giydi! Fotoğraflarda bu yüzden farklı bir Atiye ile karşılaşıyorsunuz!

“Modayı çok seviyorum ve takip ediyorum. Elif Cığızoğlu, Zeynep Tosun ve yabancılardan Alexander Wang ve Balenciaga en sevdiğim tasarımcılar. Sahnede ihtiyaç olsa da, genellikle açık saçık giyinmiyorum. Bu benim tarzım. Seksi kıyafetlere normal hayatta ihtiyacım yok, doğal halimi ve rahat kıyafetleri seviyorum.” Sahne kıyafetlerine ekibiyle birlikte karar veren Atiye, tasarımcıların kendisine destek olmasından da mutlu.

“Sahnede dans ettiğim için, rahat olmam çok önemli. Sahne kostümlerimi danışman ekibimle birlikte seçiyoruz. Onların alternatifleri oluyor ya da birlikte tasarımcılardan beğeniyoruz, kendimiz diktiriyoruz. Bazen bitpazarından bile çok güzel bir parça bulabiliyorum, vintage bir mağazadan bulduğum parçayla kombinleyebiliyorum. Bazen de ciddi paralar harcıyorum.”