“Annelik asla, asla dememeyi öğretiyor insana”
Spiker Özge Uzun, ikinci bebeğini dünyaya getirdi. Ömür Siva ve abisi Dağhan’ı da alarak hep birlikte şehrin biraz dışına bir yolculuğa çıktık. Özel bir çocuk olan Dağhan’dan sonra yeniden anne olan Uzun’la, endişelerini, mutluluklarını, hayatını konuştuk.
Bir önceki röportajımızda ‘sağlıklı bir çocuğu Dağhan’dan daha çok sever miyim?’ sorusunun kafanızdan geçtiğini söylemiştiniz. Bu düşünceniz şu anda hangi aşamada?
Vallahi ne yalan söyleyeyim, uçtu gitti bu kaygı. Siva ile bazen eski günlere dönmüyor değilim. Dağhan’ın bebekliği geliyor aklıma. Ne zor günler geçirmiş kuzum. Şu andaki en büyük isteğim oğlum ve kızımla, doya doya, onları koklaya koklaya yaşamak... Siva biraz daha büyüsün Dağhan’ın en iyi arkadaşı olacak biliyorum.
Özel bir çocuk olan Dağhan ve bir aylık bir bebek. Hayat nasıl gidiyor şu anda sizin için? Kendinize vakit ayırabiliyor musunuz?
Aslında bir nevi parçalanmış durumdayım. Allah’a şükür annem var. Geçen hafta uzun zamandan bu yana ilk defa kuaföre gittim. Kendime ayırdığım zaman ancak bu. Çok yorgunum her yeni anne gibi. Şöyle bir hafta hiç yataktan kalkmadan uyuyabilirmişim gibi hissediyorum. Annem hamileyken “Bak bir doğur iki çocuğun peşinde koşturmaktan dala döneceksin” diyordu. Doğruymuş. Daha 1.5 aylık kız ve ben hiçbir şey yapmadan 14 kilo verdim. Hele de sabahları oğlanı okula gönderene kadar sarf ettiğim enerji sayesinde spora falan ihtiyacım kalmadı.
Sabrınızın tükendiği anlarda sakinleşmek için neler yapıyorsunuz?
Şu ara tek dinlenebildiğim, sakinleştiğim yer banyo ve tuvalet. En özgür olduğum alan orası. Bir de ikisini birden uyutunca gece balkonda ayaklarımı uzatıp bir fincan kahve ile sabır depoluyorum.
Anne olmadan önce ‘asla bunları çocuklarıma yapmam’ ya da ‘ben böyle davranmam’ dediğiniz ama çocuklar doğduktan sonra uygulayamadığınız kararlarınız oldu mu?
Anne olmak bir nevi ‘asla yapmam’ dediğiniz bir sürü şeyi yapmak demek aslında biliyor musunuz? O yüzden asla yapmam dediğim çok şey yapıyorum sanırım. Annelik asla, asla dememeyi öğretiyor insana.
Anneliğin en sevdiğiniz hali ne?
Sevgi hali, sarılma hali, koklaşma hali, bakışma hali, anne dendiğini duyma hali, çocuğun seni gördüğünde gözündeki o muhteşem ışığı görme hali.
Çocuklardan önce ve sonra diye hayatınızı ayırdığınızda en çok nelerin değiştiğini söyleyebilirsiniz?
Çocuksuz hayatımı hatırlamıyorum inanın. Sanki önceki hayatıma bir el bombası atıldı ve her şey toz oldu. Bir hayaldi sanki. Çocuklar artık hayatımın odak noktası. O yüzden çocuksuz arkadaşlarım benden biraz sıkılıyor olabilir.
Dağhan’ın kardeşiyle ilk karşılaşması nasıl oldu?
Hastaneye getirdi dedesi. Orada karşılaştılar. Ama bizimki pek umursamamış gibi görünse bile içten içe gıcık oldu kıza biliyorum. Sonra da eve gelince iyice mesafeli davrandı. Şimdi o tavrını korumaya devam ediyor. Olsun yavaş yavaş...
Ömür Siva şu anda çok küçük ve bakıma çok fazla ihtiyacı var. Dağhan’ın bu durumu tepkisi nasıl oluyor? Sizi onunla paylaşmaktan dolayı rahatsızlıkları var mı?
Hem de nasıl! Dağhan okuldayken doya doya koklaşıyoruz kızımla. O yokken seviyoruz bolca. Ama çok izole etmenin de doğru olmadığını düşünüyorum. Hadi beraber emziğini verelim, hadi altını değiştirelim gibi eylemlerle yavaş yavaş Dağhan’ı da sürece dahil etmeye çalışıyoruz. Ama ilgimin büyük kısmı yine oğlumda. Şu anda onun daha çok ihtiyacı var bana. Alışacak. Kardeş kıskançlığı yaşamayan yoktur. Ben neler yapmıştım kardeşim doğduğunda. Erkek diye tıraş etmeye bile kalkmıştım. Aslında konuşabilse Dağhan daha iyi ifade edecek duygularını...
Dağhan’ın sağlığıyla ilgili olumlu gelişmeler vardı en son konuştuğumuzda. Yeni ve güzel haberler var mı?
Yavaş alınan bir yol bizimkisi. Çok şükür beden sağlığı, gelişimi iyi. Şu anda en büyük sıkıntı konuşmasıyla ilgili. Aslında kendi çapında konuşup iletişim kuruyor. Ne isteyip istemediğini gayet net aktarıyor. Ama bazen biz anlamayabiliyoruz onu ve işte o zaman sıkıntı yaşıyoruz. Ayağındaki sıkıntı da devam ediyor. Yürüme dengesi bozuk. Sanırım yakında ameliyat olacak... Dediğim gibi sabırla, yavaş ilerlediğimiz bir yol bizimkisi. Ama umudumuz var her zaman.
Dağhan eğitimini Ankara’da alıyordu, dedesi ve anneannesinin yanında. İstanbul’a döndü mü tamamen? Eğitimi burada nasıl devam edecek?
Evet, artık İstanbul’da... Eylülde anaokuluna başlayacak. Özel eğitimi haftada birkaç gün olacak. Anaokulunda da arkadaşlarıyla çok daha iyi olacak inşallah. Taklit yeteneği olan bir çocuk Dağhan. Arkadaşlarından çok şey öğrenecek.
Onunla birlikte yapmaktan keyif aldığınız aktiviteler neler?
Dağhan’ın müziğe ve ritme karşı büyük bir ilgisi ve yeteneği var. Kocaman bir org var evde. Onunla oynamak favorimiz. Bir de kitaplar... Beraber kitap okuyoruz. Hatta gazete. Bunun dışında babasıyla boğuşmaya bayılıyor. Ve tabii arabayla gezmeye gitmeye. Bazen hiç iş yokken bile İstanbul’u turluyoruz.
Onun ‘en’leri neler?
Sahilde dolaşmayı çok seviyor. Bir de oyun parkları tabii ki. Belli ritüelleri olan bir çocuk. Yabancı ortamlarda yemek yemek ve uyumak ile ilgili sıkıntıları var. Ama bol bol farklı ortamlara sokup onu bundan kurtarmaya çalışıyoruz...
İkinci bebeğinizi dünyaya getirdiniz. Nasıl gerçekleşti doğum? O gün neler oldu?
Epidural sezaryen ile dünyaya geldi Ömür Siva. Çok heyecanlı bir gündü. Hem kaygı hem merak hem mutluluk; hepsi bir arada. Çok şükür sağlıkla dünyaya geldi.
Eşiniz doğuma girdi mi?
Dağhan’ın doğumuna Volkan girmişti ama bu sefer mümkün olmadı. O ameliyathanenin kapısında bekledi beni, bizi. Doğuma girerken ağlayarak öpüştük, çıkarken gözünde yaş ile bekliyordu beni. Yine ağlayarak kavuştuk.
Onu ilk kucağınıza aldığınız an neler hissettiniz?
İnanamama ve büyük bir heyecan... Doğar doğmaz Dağhan’dan dolayı bir dizi soru sıraladım doktora kızımın sağlığıyla ilgili. Sonra çığlıkları ve ağlaması ile kendime geldim. Yanıma getirdiler. ‘Kızım’ dediğim ve onu koklamaya başladığım an sustu. Harika bir andı.
Kime benziyor? Evde bunun çekişmesi var mı?
Olmaz mı? Şiva şimdilik daha çok babaya benziyor. Ama fotoğraflara baktığımda yüzü sanki abisine dönmeye başladı. Burnu aynı babam ama Volkan çok mutlu!
Tüm kontrollerinizin detaylı olarak yapıldığını biliyorum ama Dağhan’ın özel durumu sebebiyle Ömür Siva doğana kadar endişeleriniz var mıydı?
Kabus gibi bir hamilelik geçirdim, etrafımdakilere de kabus dolu günler yaşattım. Ama önce Allah sonra doktorum Doç. Dr. İsmail Özdemir sayesinde çok şükür sağlıklı bir bebeğimiz oldu. Hamilelik döneminde kontrollerim hep buna göre yapıldı. Her gün iğne oldum kan pıhtılaşmasına karşı. Ama inanın Siva, 40’ını daha yeni çıkarttı ve şu an, o dokuz ay sanki hayalmiş gibi geliyor.
Kızınızla ilgili hayaller kurmaya başladınız mı?
Evet. Ana-kız neler neler yapacağız inşallah. Şimdiden bayağı bir cimcime olduğunu belli ediyor. Yani işimiz biraz zor gibi.
Ömür Siva’nın bakımı için kimden destek alıyorsunuz?
Annemden. Annem kimselere bırakmıyor Siva’yı. Ama önümüzdeki dönemde özellikle çalışmaya başladığımda sanırım yatılı ya da günlük bir yardımcıya ihtiyacım olacak.
Özge Uzun, ekranların başarılı, güzel, sempatik, sevilen yüzlerinden biri. Hayat enerjisi, mutluluğu hiç bitmeyen bir kadın. Dağhan doğduğunda ve özel bir çocuk olduğu anlaşıldığında bile dibe vurmamış, oğlu için dimdik ayakta durarak onun gelişimine katkı sağlayacak her yolu denemiş. Doğum anomalileri yüzünden bugüne kadar altı tane ameliyat olan Dağhan, henüz 5.5 yaşında. Önümüzdeki günlerde ayağındaki sorun nedeniyle yedinci ameliyatını olacak. Mavi gözlü bu küçük devin şimdi yepyeni bir dayanağı daha var: Kardeşi Ömür Siva. Henüz 1.5 aylık olan Ömür Siva’dan çok hoşlandığı söylenemez. Annesini, anneannesini paylaşmayı sanki pek sevmiyor. Onu kucağını aldıkları anda basıyor çığlığı. Çekim boyunca Ömür Siva’nın mis kokulu, yumuk yumuk ayaklarını ellerini gizli gizli sevdik biz de. Ama kim kıskanmaz ki kardeşini? Aslında her çocuk gibi o da, sinirlendiğinde, sıkıldığında, uykusu geldiğinde huysuzlanıyor… Birileri onun dilinden anlayıp, oynamaya başladığı anda ise etrafa gülücükler saçıyor. Şu anda destek alarak yürüyor ama olacağı ameliyattan sonra tek başına yürüme ihtimali de var. Ama tüm bunlara rağmen normal çocuklarla birlikte gidebileceği bir anaokulu bulamıyor şu anda ailesi. Uzun; “Isırır mı?, Vurur mu?” gibi sorular soruyorlar bana. Bunları yapmayan çocuk mu var?” diyor. Dağhan’ın gelişimi için normal çocuklarla birlikte bir okula gitmesi gerekiyor. Onları taklit ederek çok daha hızlı bir gelişim gösterebilir. Ancak ülkemizde gelişemeyen eğitim sistemi yüzünden Dağhan gibi çocukların normal çocuklarla birlikte okula gitmesi neredeyse imkansız… Üzüntüden sütü kesilmiş Uzun’un. Ama her şeye rağmen olsun diyor; “Hepsine buluruz bir çare.”
Hayattaki mutluluk reçeteniz ne?
Öyle bir reçetem yok. Her gün yeni şeyler yazıyoruz, öğreniyoruz. Ama her güne bir umutla başlıyorsun, özellikle de çocuğun olunca. Hele de sabah Dağhan keyifli uyanmışsa bu umut ve keyif iki katı oluyor.
İkinci çocuğunuz çok küçük ama yine de soralım; iki çocuktan sonra evliliğinizin nasıl bir boyut kazandığını düşünüyorsunuz?
Tüm boyutları aştı bizim evliliğimiz. Volkan Dağhan’la ben Siva’yla uyuyorum şimdilik... Koridorda karşılaşıp öpüşüyoruz Volkan’la. Gizli bir flört içindeyiz.
Bu sezon yeni projeleriniz olacak mı?
İnşallah eylülde yine ekranlardayım. Birkaç proje üzerinde çalışıyoruz, bakalım neler olacak!
Çalışma hayatına adapte olmak zor oluyor mu? Kendinizi nasıl motive ediyorsunuz?
Sanırım biraz zorlanacağım ama sanki işe başladığımda dinlenecekmişim gibi geliyor. Bir şekilde su yolunu bulacaktır diye düşünüyorum.
Vallahi ne yalan söyleyeyim, uçtu gitti bu kaygı. Siva ile bazen eski günlere dönmüyor değilim. Dağhan’ın bebekliği geliyor aklıma. Ne zor günler geçirmiş kuzum. Şu andaki en büyük isteğim oğlum ve kızımla, doya doya, onları koklaya koklaya yaşamak... Siva biraz daha büyüsün Dağhan’ın en iyi arkadaşı olacak biliyorum.
Özel bir çocuk olan Dağhan ve bir aylık bir bebek. Hayat nasıl gidiyor şu anda sizin için? Kendinize vakit ayırabiliyor musunuz?
Aslında bir nevi parçalanmış durumdayım. Allah’a şükür annem var. Geçen hafta uzun zamandan bu yana ilk defa kuaföre gittim. Kendime ayırdığım zaman ancak bu. Çok yorgunum her yeni anne gibi. Şöyle bir hafta hiç yataktan kalkmadan uyuyabilirmişim gibi hissediyorum. Annem hamileyken “Bak bir doğur iki çocuğun peşinde koşturmaktan dala döneceksin” diyordu. Doğruymuş. Daha 1.5 aylık kız ve ben hiçbir şey yapmadan 14 kilo verdim. Hele de sabahları oğlanı okula gönderene kadar sarf ettiğim enerji sayesinde spora falan ihtiyacım kalmadı.
Sabrınızın tükendiği anlarda sakinleşmek için neler yapıyorsunuz?
Şu ara tek dinlenebildiğim, sakinleştiğim yer banyo ve tuvalet. En özgür olduğum alan orası. Bir de ikisini birden uyutunca gece balkonda ayaklarımı uzatıp bir fincan kahve ile sabır depoluyorum.
Anne olmadan önce ‘asla bunları çocuklarıma yapmam’ ya da ‘ben böyle davranmam’ dediğiniz ama çocuklar doğduktan sonra uygulayamadığınız kararlarınız oldu mu?
Anne olmak bir nevi ‘asla yapmam’ dediğiniz bir sürü şeyi yapmak demek aslında biliyor musunuz? O yüzden asla yapmam dediğim çok şey yapıyorum sanırım. Annelik asla, asla dememeyi öğretiyor insana.
Anneliğin en sevdiğiniz hali ne?
Sevgi hali, sarılma hali, koklaşma hali, bakışma hali, anne dendiğini duyma hali, çocuğun seni gördüğünde gözündeki o muhteşem ışığı görme hali.
Çocuklardan önce ve sonra diye hayatınızı ayırdığınızda en çok nelerin değiştiğini söyleyebilirsiniz?
Çocuksuz hayatımı hatırlamıyorum inanın. Sanki önceki hayatıma bir el bombası atıldı ve her şey toz oldu. Bir hayaldi sanki. Çocuklar artık hayatımın odak noktası. O yüzden çocuksuz arkadaşlarım benden biraz sıkılıyor olabilir.
Dağhan’ın kardeşiyle ilk karşılaşması nasıl oldu?
Hastaneye getirdi dedesi. Orada karşılaştılar. Ama bizimki pek umursamamış gibi görünse bile içten içe gıcık oldu kıza biliyorum. Sonra da eve gelince iyice mesafeli davrandı. Şimdi o tavrını korumaya devam ediyor. Olsun yavaş yavaş...
Ömür Siva şu anda çok küçük ve bakıma çok fazla ihtiyacı var. Dağhan’ın bu durumu tepkisi nasıl oluyor? Sizi onunla paylaşmaktan dolayı rahatsızlıkları var mı?
Hem de nasıl! Dağhan okuldayken doya doya koklaşıyoruz kızımla. O yokken seviyoruz bolca. Ama çok izole etmenin de doğru olmadığını düşünüyorum. Hadi beraber emziğini verelim, hadi altını değiştirelim gibi eylemlerle yavaş yavaş Dağhan’ı da sürece dahil etmeye çalışıyoruz. Ama ilgimin büyük kısmı yine oğlumda. Şu anda onun daha çok ihtiyacı var bana. Alışacak. Kardeş kıskançlığı yaşamayan yoktur. Ben neler yapmıştım kardeşim doğduğunda. Erkek diye tıraş etmeye bile kalkmıştım. Aslında konuşabilse Dağhan daha iyi ifade edecek duygularını...
Dağhan’ın sağlığıyla ilgili olumlu gelişmeler vardı en son konuştuğumuzda. Yeni ve güzel haberler var mı?
Yavaş alınan bir yol bizimkisi. Çok şükür beden sağlığı, gelişimi iyi. Şu anda en büyük sıkıntı konuşmasıyla ilgili. Aslında kendi çapında konuşup iletişim kuruyor. Ne isteyip istemediğini gayet net aktarıyor. Ama bazen biz anlamayabiliyoruz onu ve işte o zaman sıkıntı yaşıyoruz. Ayağındaki sıkıntı da devam ediyor. Yürüme dengesi bozuk. Sanırım yakında ameliyat olacak... Dediğim gibi sabırla, yavaş ilerlediğimiz bir yol bizimkisi. Ama umudumuz var her zaman.
Dağhan eğitimini Ankara’da alıyordu, dedesi ve anneannesinin yanında. İstanbul’a döndü mü tamamen? Eğitimi burada nasıl devam edecek?
Evet, artık İstanbul’da... Eylülde anaokuluna başlayacak. Özel eğitimi haftada birkaç gün olacak. Anaokulunda da arkadaşlarıyla çok daha iyi olacak inşallah. Taklit yeteneği olan bir çocuk Dağhan. Arkadaşlarından çok şey öğrenecek.
Onunla birlikte yapmaktan keyif aldığınız aktiviteler neler?
Dağhan’ın müziğe ve ritme karşı büyük bir ilgisi ve yeteneği var. Kocaman bir org var evde. Onunla oynamak favorimiz. Bir de kitaplar... Beraber kitap okuyoruz. Hatta gazete. Bunun dışında babasıyla boğuşmaya bayılıyor. Ve tabii arabayla gezmeye gitmeye. Bazen hiç iş yokken bile İstanbul’u turluyoruz.
Onun ‘en’leri neler?
Sahilde dolaşmayı çok seviyor. Bir de oyun parkları tabii ki. Belli ritüelleri olan bir çocuk. Yabancı ortamlarda yemek yemek ve uyumak ile ilgili sıkıntıları var. Ama bol bol farklı ortamlara sokup onu bundan kurtarmaya çalışıyoruz...
İkinci bebeğinizi dünyaya getirdiniz. Nasıl gerçekleşti doğum? O gün neler oldu?
Epidural sezaryen ile dünyaya geldi Ömür Siva. Çok heyecanlı bir gündü. Hem kaygı hem merak hem mutluluk; hepsi bir arada. Çok şükür sağlıkla dünyaya geldi.
Eşiniz doğuma girdi mi?
Dağhan’ın doğumuna Volkan girmişti ama bu sefer mümkün olmadı. O ameliyathanenin kapısında bekledi beni, bizi. Doğuma girerken ağlayarak öpüştük, çıkarken gözünde yaş ile bekliyordu beni. Yine ağlayarak kavuştuk.
Onu ilk kucağınıza aldığınız an neler hissettiniz?
İnanamama ve büyük bir heyecan... Doğar doğmaz Dağhan’dan dolayı bir dizi soru sıraladım doktora kızımın sağlığıyla ilgili. Sonra çığlıkları ve ağlaması ile kendime geldim. Yanıma getirdiler. ‘Kızım’ dediğim ve onu koklamaya başladığım an sustu. Harika bir andı.
Kime benziyor? Evde bunun çekişmesi var mı?
Olmaz mı? Şiva şimdilik daha çok babaya benziyor. Ama fotoğraflara baktığımda yüzü sanki abisine dönmeye başladı. Burnu aynı babam ama Volkan çok mutlu!
Tüm kontrollerinizin detaylı olarak yapıldığını biliyorum ama Dağhan’ın özel durumu sebebiyle Ömür Siva doğana kadar endişeleriniz var mıydı?
Kabus gibi bir hamilelik geçirdim, etrafımdakilere de kabus dolu günler yaşattım. Ama önce Allah sonra doktorum Doç. Dr. İsmail Özdemir sayesinde çok şükür sağlıklı bir bebeğimiz oldu. Hamilelik döneminde kontrollerim hep buna göre yapıldı. Her gün iğne oldum kan pıhtılaşmasına karşı. Ama inanın Siva, 40’ını daha yeni çıkarttı ve şu an, o dokuz ay sanki hayalmiş gibi geliyor.
Kızınızla ilgili hayaller kurmaya başladınız mı?
Evet. Ana-kız neler neler yapacağız inşallah. Şimdiden bayağı bir cimcime olduğunu belli ediyor. Yani işimiz biraz zor gibi.
Ömür Siva’nın bakımı için kimden destek alıyorsunuz?
Annemden. Annem kimselere bırakmıyor Siva’yı. Ama önümüzdeki dönemde özellikle çalışmaya başladığımda sanırım yatılı ya da günlük bir yardımcıya ihtiyacım olacak.
Özge Uzun, ekranların başarılı, güzel, sempatik, sevilen yüzlerinden biri. Hayat enerjisi, mutluluğu hiç bitmeyen bir kadın. Dağhan doğduğunda ve özel bir çocuk olduğu anlaşıldığında bile dibe vurmamış, oğlu için dimdik ayakta durarak onun gelişimine katkı sağlayacak her yolu denemiş. Doğum anomalileri yüzünden bugüne kadar altı tane ameliyat olan Dağhan, henüz 5.5 yaşında. Önümüzdeki günlerde ayağındaki sorun nedeniyle yedinci ameliyatını olacak. Mavi gözlü bu küçük devin şimdi yepyeni bir dayanağı daha var: Kardeşi Ömür Siva. Henüz 1.5 aylık olan Ömür Siva’dan çok hoşlandığı söylenemez. Annesini, anneannesini paylaşmayı sanki pek sevmiyor. Onu kucağını aldıkları anda basıyor çığlığı. Çekim boyunca Ömür Siva’nın mis kokulu, yumuk yumuk ayaklarını ellerini gizli gizli sevdik biz de. Ama kim kıskanmaz ki kardeşini? Aslında her çocuk gibi o da, sinirlendiğinde, sıkıldığında, uykusu geldiğinde huysuzlanıyor… Birileri onun dilinden anlayıp, oynamaya başladığı anda ise etrafa gülücükler saçıyor. Şu anda destek alarak yürüyor ama olacağı ameliyattan sonra tek başına yürüme ihtimali de var. Ama tüm bunlara rağmen normal çocuklarla birlikte gidebileceği bir anaokulu bulamıyor şu anda ailesi. Uzun; “Isırır mı?, Vurur mu?” gibi sorular soruyorlar bana. Bunları yapmayan çocuk mu var?” diyor. Dağhan’ın gelişimi için normal çocuklarla birlikte bir okula gitmesi gerekiyor. Onları taklit ederek çok daha hızlı bir gelişim gösterebilir. Ancak ülkemizde gelişemeyen eğitim sistemi yüzünden Dağhan gibi çocukların normal çocuklarla birlikte okula gitmesi neredeyse imkansız… Üzüntüden sütü kesilmiş Uzun’un. Ama her şeye rağmen olsun diyor; “Hepsine buluruz bir çare.”
Hayattaki mutluluk reçeteniz ne?
Öyle bir reçetem yok. Her gün yeni şeyler yazıyoruz, öğreniyoruz. Ama her güne bir umutla başlıyorsun, özellikle de çocuğun olunca. Hele de sabah Dağhan keyifli uyanmışsa bu umut ve keyif iki katı oluyor.
İkinci çocuğunuz çok küçük ama yine de soralım; iki çocuktan sonra evliliğinizin nasıl bir boyut kazandığını düşünüyorsunuz?
Tüm boyutları aştı bizim evliliğimiz. Volkan Dağhan’la ben Siva’yla uyuyorum şimdilik... Koridorda karşılaşıp öpüşüyoruz Volkan’la. Gizli bir flört içindeyiz.
Bu sezon yeni projeleriniz olacak mı?
İnşallah eylülde yine ekranlardayım. Birkaç proje üzerinde çalışıyoruz, bakalım neler olacak!
Çalışma hayatına adapte olmak zor oluyor mu? Kendinizi nasıl motive ediyorsunuz?
Sanırım biraz zorlanacağım ama sanki işe başladığımda dinlenecekmişim gibi geliyor. Bir şekilde su yolunu bulacaktır diye düşünüyorum.