'Aşkta hep karşıma korkaklar çıktı'
Gerçek bir star o. Yetenekli, güzel, başarılı, akıllı. Adı gibi her yaptığı iş hadise oluyor, her söylediği şarkı dillerde dolaşıyor. Ağustos ayında çıkardığı yeni albümü ‘Tavsiye’yi müzikseverlerle buluşturan Hadise, hem magazin dünyasına hem de aşka dair son derece cesur cümleler kurdu.
‘MURAT'IMI ÖZLÜYORUM’
Murat Boz’la aranız çok iyiydi. Yokluğunu hissediyor musunuz?
‘O Ses Türkiye’de Murat’ımı çok özlüyorum. Murat’la aram çok iyi olduğu için onun yeri bende bambaşka. Çünkü diyaloğumuz ve iletişimimiz çok iyiydi. Halk da bunu görüyordu zaten. Birbirimize ciddi şakalar yapıyorduk. Bu özel bir enerjiydi.
İş yoğunluğundan arta kalan zamanlarda neler yapıyorsunuz? Nasıl geçiyor bir gününüz?
Hamama bayılıyorum. Hamam, SPA, masaj olsun, benim olsun (gülüyor). Sonra evdeysem eğer, kitap okuyorum, boş boş TV’de zap yapmayı seviyorum. İzlediğim yabancı diziler var, onları takip ediyorum.
Can alıc soru geliyor: Aşk?
(Kahkahalar) Ne güzel girdin konuya öyle! Aşk güzel bir şey, ne diyeyim. Herkese lazım. ‘Erkekler şöhretimden korkuyor’
Geçen yıl sizinle röportaj yaptığımda aşk konusunda, “Tanışıyoruz, birbirimizi tanımaya çalışıyoruz ama nedense sonra bir türlü devamı gelmiyor” demiştiniz. Yanınızda hala birini göremediğimize göre sanırım bu durum devam ediyor.
Bunu tabii ki yaşıyorum. Karşıma çıkanlar şöhretimden korkuyor. Bizim dünyamız çok yoğun olduğu için önyargıyla yaklaşıyorlar. Bu tip durumlar oluyor. Bu yüzden karşıma çıkan insan kendinden ve benden son derece emin olmalı ki, böyle sorunlar yaşanmasın. Bu cesarette bulunabilen erkek henüz karşıma çıkmadı. Aşk konusunda karşıma hep korkaklar çıktı.
Peki sizin aşk kavramınızın içinde neler var?
İlgi. Bence biz kadınlar bir erkeğin işine ve tipine aşık olmuyoruz. Davranışlarına aşık oluyoruz. İlgiyi hangi kadın sevmez ki! Beni düşündüğünü, gerçekten ilgilendiğini ve sevdiğini hissettirebilen bir erkek çıksın karşıma, sonra o yaşadı (gülüyor). Aşık olduğumda normalde yapmadığım şeyleri yapıyorum; mesela mutfağa girip, yemek yapıyorum. Bu arada uzun zamandır mutfağa girmiyorum (kahkahalar).‘ANA KRALİÇEM, ANNEM’
Peki siz kendinizi klipteki ve albüm fotoğraflarındaki Hadise’ye ne kadar yakın hissediyorsunuz?
Bu saydığım üç modeldeki Hadise’ye de kendimi yakın hissediyorum. Ama en çok da patron olan Hadise’ye bayılıyorum (gülüyor). Patron derken lütfen yanlış anlaşılmasın. Patronluk tasladığım yok kimseye. Ekibimde herkesi çalışma arkadaşım olarak görüyorum. Benim kastettiğim şey, röportajın başında da söylediğim gibi kadının güçlü duruşunu seviyorum.
Geçtiğimiz günlerde bir çorap markasının reklam filmi için Marilyn Monroe ve Lara Croft olarak karşımıza çıktınız. Filmin sloganı da, ‘Star sensin’di. Dinleyicileriniz de sizi starları olarak görüyor. Peki sizin starınız kim?
Çok güzel bir soru (gülüyor). Benim starım değil de, starlarım var diyebilirim. Etrafımda çalışan tüm kadınları star olarak görüyorum. Herhangi bir iş kolunda kadınları gördüğümde son derece mutlu oluyorum. Mesela seni gördüğümde de, bir kadın gazeteci olarak bana sorular soruyorsun, bundan çok mutlu oluyorum. Böyle güçlü kadınlar çoğalsın istiyorum. Bayılıyorum. Tabii ki ana kraliçem, annem!
Sosyal medyada, özellikle Instagram’da bazen ünlü isimlere hakarete varan yorumlar yapıyorlar. Bazı ünlüler ters cevap veriyor. Siz nasıl tepki veriyorsunuz bu tip yorumları görünce?
Benim bir tepkim olmuyor. Bazı insanlar gerçekten zavallı. Neden başka birinin hesabına girip küfür ya da hakaret yağdırıyorsun? Bu nasıl bir davranıştır? Ben bu tip yorumları silmiyorum bile. Görenler görsün ve ayıplasın istiyorum. Bu tamamen bu yorumları yapanların ayıbı. Albümün dış kapağında şöyle bir sözünüz var: “Kendi mutluluğunuz için savaşın, gezin, gülün, kendinizi keşfedin, kendinizi sınırlandırmadan hayatın tadını çıkarın.”
Son zamanlarda kendinize dair yeni neler keşfettiniz?
Bunu okuduğun için teşekkür ederim, çok hoşuma gitti. Röportaja gelirken albümün kapağını açmadan gelen insanlar oluyor çoğu zaman. Doğru bir ayrıntıyı yakalamışsın. O cümleyi yürekten söyledim. Artık hakkımda yazılan olumsuz yorumlar, eleştiriler beni yıpratmıyor, aksine güçlendiriyor. Daha da azimli bir insan oluyorum, işime daha da sarılıyorum. Yavaş yavaş kendimde bunu keşfetmeye başladım. Gün geçtikçe, yaşım ilerledikçe gelişiyorum ve daha sağlam duruşlu bir kadın oluyorum. Benim de üzüldüğüm, incindiğim noktalar elbette oluyor, sonuçta insanım, taş değil. Ama bunu mümkün mertebe kısa tutmaya çalışıyorum.
Üzüldüğünüz, incindiğiniz anlarda, o ruh halinden çıkmak için neler yapıyorsunuz?
Sevdiklerimi arıyorum. Ya basın danışmanım Özlem’i (Başara) ya da ablam Hülya’yı arıyorum. Gece yarısı bile aradığım oluyor. Onlar iki cümle iyi bir şey söylüyor, hoop hemen toparlanıyorum (gülüyor).
Batıl inançlarınız var mı? Mesela sahneye veya ekrana çıkmadan önce yaptığınız bir şeyler...
Hayır, yok. Ben anneme mesaj atarım; onun duasını alırım ve kendim dua ederim. O kadar. Acun Ilıcalı ile beraber ‘O Ses Türkiye’ yolculuğunuza bu sezon da devam ediyorsunuz. Ekibe Özkan Uğur ve Mazhar Alanson katıldı.
Yeni jüri ile iletişiminiz nasıl?
Bana ilk başta Mazhar ve Özkan abilerin katılacağı söylendiğinde “Vaaav!” dedim. Sonuçta hem yaş olarak hem tecrübe olarak büyükler. Nasıl olacak diye düşündüm. Ya saygıdan dolayı çekinirsem diye endişelerim oldu. Ama yarışma öncesinde bir araya geldik ve bizi rahatlattılar. Şimdi beraber çok eğleniyoruz.
‘İNGİLİZCE YAZDIĞIM SÖZLERLE BİR ALBÜM YAPMAK HAYALİM’
Siz şarkı sözü yazıyor musunuz ya da yazmayı deniyor musunuz?
Ben Türkçe söz yazamıyorum. Bana Flamanca söz yaz desen onu da yazamam ki, o dili de iyi biliyorum. Bir tek İngilizce söz yazabiliyorum. Bu, hisle alakalı bir şey. İngilizce yazdığım sözlerle bir albüm yapmak hayalimde var. Kendime böyle bir söz verdim.
Albümün adı ‘Tavsiye’ ama çıkış parçası olarak ‘Nerdesin Aşkım’a karar vermişsiniz. Neden?
Ters köşe yapmayı seviyorum (gülüyor). ‘Nerdesin Aşkım’, Alper Narman ve Onur Özdemir’in şarkısı. Onlar şarkıyı bana sadece gitarla çalıp gönderdiler. Sadece gitarla bir şarkıyı duyabilmek çok kolay değildir ama ben direkt duyabildim şarkının verdiği hissi. İskender de bayıldı şarkıya. Bu şarkı benim sevdiğim tarzları bir araya getirdi. Hem yabancı pop gibi hem de Türkçe pop gibi bir şarkı. Şarkının arasında bir de oryantal kısmı var. Onu da ben istedim, farklı olacağını düşündüm. Gerçekten güzel de oldu.
Klibin yönetmeni de yine diğer kliplerde olduğu gibi ablanız Hülya Açıkgöz. Klibin hikayesine ve çekimlere ortak mı karar veriyorsunuz?
Önce şarkı hakkında ve genel olarak neler yapacağımız hakkında konuşuyoruz. Sonra Hülya, kafasında oluşan fikirle bir moodboard hazırlayıp bana gönderiyor. Kardeş olmamıza bakma, herkes kendi işi konusunda son derece profesyonel çalışıyor. Sonra da ortak fikirlerle beraber yürüyoruz.
Anlaşmazlık yaşadığınızda ya da ortak bir karara varamadığınız zamanlarda ne yapıyorsunuz?
Ben bir şeyi beğenmediğimde yapmıyoruz ama kararsız kaldığım zamanlarda Hülya “Sen kendini bana bırak. Beğenmezsen keser, atarız” diyor. Böyle olunca da anlaşmazlık falan olmuyor.
Stiliniz de küçük kız kardeşiniz Derya Açıkgöz’e ait. Derya Hanım bu albümde, fotoğraflarda daha vamp ve feminen bir Hadise çıkarmış ortaya...
Klipte aslında farklı farklı Hadiseler var. Mesela üç tane erkeğin arasında oturan Hadise, patron gibi. Erkeklere hükmeden bir Hadise var orada (gülüyor). Bir de dans eden, kendisini seksi hisseden bir Hadise var; her kadın bazı zamanlarda kendisini böyle hisseder. Son olarak da, motor sahnesi var; orada da daha feminen bir kadın var.
Röportaj: Nuriye Kırma/Hafta Sonu
Fotoğraflar: Emre Ünal
Styling: Derya Açıkgöz
Hadise ile jüri koltuğunda oturduğu ‘O Ses Türkiye’ çekimlerinde buluştuk. Yeni albümü, festival turnesi, reklam projesi ve yarışma programı derken, yorgun düşen bedeni nezle olmuştu fakat o işine duyduğu saygıdan dolayı ilaçlarla ayakta durmaya çalışıyordu. Her zamanki güzelliği, mütevazılığı ve sempatikliğiyle karşıladı bizi. Ekranın ve şöhretin değiştiremediği nadir insanlardan biri o. ‘O Ses Türkiye’de Murat Boz’la üç sezon geçiren Hadise’ye, Boz’un ayrılışını hatırlattığımda “Murat’ımı çok özlüyorum” dedi ancak yeni jüri üyeleriyle de arasının son derece iyi olduğunu ekledi. Kariyerinde her şey yolunda giden başarılı şarkıcı, aşk konusunda ise dertli...
Yeni albüm ‘Tavsiye’, ağustosta dinleyicilerle buluştu. Ne tavsiye ediyorsunuz bu albümle dinleyicilere? Albümün mesajı ne?
Biz albüm çıkar çıkmaz röportajlarımızı yapacaktık ve bu kadar gecikmeyecekti buluşmamız ama festival turnesi araya girdi. Bir de benim ayağım sakatlandı. Çok tuhaf bir dönem geçirdim. Ayağımda tendonlarda stres kırığı yaşadım. Bunun için de dinlenmem gerekiyordu. Festivalden önce yedi günlüğüne bir yere kaçıp, sadece yattım. Ciddi bir rahatsızlıktı. Ama her şeyde bir hayır vardır. Demek ki doğru zaman bu zamanmış. Şimdi her şey geçti, bitti ve albümüme konsantre olmuş durumdayım. Güzel bir iş oldu. ‘Tavsiye’de bir ses sanatçısı olarak kendimi çok geliştirdiğimi hissediyorum. Seçtiğim şarkılarda kendi kalbimin sesini dinledim. Onaylamadığım şarkıyı okumadım. Albümdeki şarkılar, biraz daha kadınların gücünü dile getiriyor, erkekler lütfen kızmasın (gülüyor). Yani albümdeki vermek istediğim mesaj şu; bıraktığın, sildiğin kişiyi bırak gitsin. Geriye dönme. Sen hayatına devam et. Arkaya değil önüne bak. Kendi hayatımda da bunu öğrendim. Birisi hayatımdan çıkarsa çıksın. O benim hayatıma girmeden önce ben zaten mutluydum, çıktıysa da bir sebeple çıkmıştır. Arkama değil, önüme bakıyorum. Güçlü durmayı seviyorum.
Evet, sizin genelde duruşunuz ve söylemleriniz hep bu yönde.
Evet. Aslına bakarsan, medyada da kadına yönelik, kadını güçsüzleştirmeye yönelik bir şiddet uygulanıyor. Bir erkek sanatçının klibinde giydiği kıyafetin eleştirildiğini ben görmüyorum, sahnede söylediği sözler yüzünden, dikkat çekip günlerce konuşulduğunu görmüyorum, bir kadın arkadaşıyla dışarıda yemek yediğinde, kadın sanatçılarda olduğu kadar tartışılıp dillendirildiğini görmüyorum. Hep kadınların üzerine yükleniliyor. Detone oldu, kilo aldı, dans edemedi, sevgilisi terk etti... Kadınlara yönelik hep bu tür saçmalıklar var. Kadının adını çıkarıyorlar. Bu çok kötü. Psikolojik olarak resmen taşlıyorlar. Oysa ben kadın-erkek eşitliğine inanıyorum. Çünkü böyle yetiştirildim. Benim annemle babam ayrı ama her ikisi de bana bunu öğretti. Bir de kadınların birbirine yönelik uyguladığı şiddet var ki, en acısı da o. Kadın kadının kuyusunu kazıyor. Kadın, kadını çekemiyor. Zaten benim en dikkat ettiğim konu bu, asla polemiklere ve laf atmalara cevap vermiyorum. İstemiyorum. Birbirine laf atmak da bir şiddet türü. Gereken cevabımı hep sanatımla veriyorum. Biz kadınlar olarak önce buna dikkat edelim.
Doğru söylüyorsunuz ama genelde bir taraf, bu laf atışmalarında sessiz kaldığında verecek cevabı yok da, konuşan taraf haklıymış gibi bir algı oluşabiliyor. Siz de karşı taraf kadın olduğu için sustuğunuzu söylüyorsunuz. Keşke herkes böyle yapabilse...
Evet, kesinlikle böyle olmalı. Annem tüm kariyerim boyunca bana yapılan hakaretlerde, saldırılarda, laf atmalarda hep sessiz kalmamı ve Allah’a havale etmemi söyledi. Bu konuda altyapı önemli. Benim sadece annem değil, basın danışmanlarım, ekibim, kardeşlerim herkes böyle yapmam gerektiğini söylüyor. Benim etrafımda beni koruyan insanlar var. Çok şükür ki varlar.
Peki albümün hazırlık sürecinde neler yaşadınız? Prodüktörlüğünü ablanız Hülya Açıkgöz’le birlikte yapmışsınız. Ablanızın da müzik kulağı iyi midir?
Evet, albümün yapımcısı ben ve ablam. Bu çok büyük bir tecrübeydi. Sanatçı olmanın kreatif tarafı kadar, bir de business tarafı var. Bu yapımcılıkla beraber bu tarafını da keşfettim. Ablam hep son kararı bana bırakıyor. Yapımcılık sadece şarkı seçmek değil, işin mutfağı çok karışık. İnsanlarla olan ilişkin çok önemli. Bir albüm yaparken, hiç kimseyi kırmadan güzel bir şeye ulaşmak istiyorum. Onun parasını ödeme, bunun kalbini kır gibi şeylerden hiç hoşlanmıyorum. Herkes maddi ve manevi emeğinin karşılığını, hakkını alsın istiyorum.
Teknik olarak albümde ne gibi yenilikler var?
Bu albümde, tekrara girmek istemedim. Bir ‘Aşk Kaç Beden Giyer’ veya ‘Deli Oğlan’ yok bu albümde. Hadise tarzında çok tempolu şarkılar var ama iki tane de slow parçam var. Onlar da ters köşe oldu ve çok da iyi oldu.
Bir şarkı tamamlandıktan sonra onaylattığınız ya da fikrini sorduğunuz birisi var mı?
Nedense ben çok onay beklemiyorum. Genelde kendi iç sesime güveniyorum ve bu şekilde karar veriyorum. İskender Paydaş bu albümün süpervizörüydü. Onun kulağına çok güvenirim, yıllardır bu işin içinde en iyilerinden biri. Ortak, beraberce karar veriyoruz benim takıldığım noktalarda.
Murat Boz’la aranız çok iyiydi. Yokluğunu hissediyor musunuz?
‘O Ses Türkiye’de Murat’ımı çok özlüyorum. Murat’la aram çok iyi olduğu için onun yeri bende bambaşka. Çünkü diyaloğumuz ve iletişimimiz çok iyiydi. Halk da bunu görüyordu zaten. Birbirimize ciddi şakalar yapıyorduk. Bu özel bir enerjiydi.
İş yoğunluğundan arta kalan zamanlarda neler yapıyorsunuz? Nasıl geçiyor bir gününüz?
Hamama bayılıyorum. Hamam, SPA, masaj olsun, benim olsun (gülüyor). Sonra evdeysem eğer, kitap okuyorum, boş boş TV’de zap yapmayı seviyorum. İzlediğim yabancı diziler var, onları takip ediyorum.
Can alıc soru geliyor: Aşk?
(Kahkahalar) Ne güzel girdin konuya öyle! Aşk güzel bir şey, ne diyeyim. Herkese lazım. ‘Erkekler şöhretimden korkuyor’
Geçen yıl sizinle röportaj yaptığımda aşk konusunda, “Tanışıyoruz, birbirimizi tanımaya çalışıyoruz ama nedense sonra bir türlü devamı gelmiyor” demiştiniz. Yanınızda hala birini göremediğimize göre sanırım bu durum devam ediyor.
Bunu tabii ki yaşıyorum. Karşıma çıkanlar şöhretimden korkuyor. Bizim dünyamız çok yoğun olduğu için önyargıyla yaklaşıyorlar. Bu tip durumlar oluyor. Bu yüzden karşıma çıkan insan kendinden ve benden son derece emin olmalı ki, böyle sorunlar yaşanmasın. Bu cesarette bulunabilen erkek henüz karşıma çıkmadı. Aşk konusunda karşıma hep korkaklar çıktı.
Peki sizin aşk kavramınızın içinde neler var?
İlgi. Bence biz kadınlar bir erkeğin işine ve tipine aşık olmuyoruz. Davranışlarına aşık oluyoruz. İlgiyi hangi kadın sevmez ki! Beni düşündüğünü, gerçekten ilgilendiğini ve sevdiğini hissettirebilen bir erkek çıksın karşıma, sonra o yaşadı (gülüyor). Aşık olduğumda normalde yapmadığım şeyleri yapıyorum; mesela mutfağa girip, yemek yapıyorum. Bu arada uzun zamandır mutfağa girmiyorum (kahkahalar).‘ANA KRALİÇEM, ANNEM’
Peki siz kendinizi klipteki ve albüm fotoğraflarındaki Hadise’ye ne kadar yakın hissediyorsunuz?
Bu saydığım üç modeldeki Hadise’ye de kendimi yakın hissediyorum. Ama en çok da patron olan Hadise’ye bayılıyorum (gülüyor). Patron derken lütfen yanlış anlaşılmasın. Patronluk tasladığım yok kimseye. Ekibimde herkesi çalışma arkadaşım olarak görüyorum. Benim kastettiğim şey, röportajın başında da söylediğim gibi kadının güçlü duruşunu seviyorum.
Geçtiğimiz günlerde bir çorap markasının reklam filmi için Marilyn Monroe ve Lara Croft olarak karşımıza çıktınız. Filmin sloganı da, ‘Star sensin’di. Dinleyicileriniz de sizi starları olarak görüyor. Peki sizin starınız kim?
Çok güzel bir soru (gülüyor). Benim starım değil de, starlarım var diyebilirim. Etrafımda çalışan tüm kadınları star olarak görüyorum. Herhangi bir iş kolunda kadınları gördüğümde son derece mutlu oluyorum. Mesela seni gördüğümde de, bir kadın gazeteci olarak bana sorular soruyorsun, bundan çok mutlu oluyorum. Böyle güçlü kadınlar çoğalsın istiyorum. Bayılıyorum. Tabii ki ana kraliçem, annem!
Sosyal medyada, özellikle Instagram’da bazen ünlü isimlere hakarete varan yorumlar yapıyorlar. Bazı ünlüler ters cevap veriyor. Siz nasıl tepki veriyorsunuz bu tip yorumları görünce?
Benim bir tepkim olmuyor. Bazı insanlar gerçekten zavallı. Neden başka birinin hesabına girip küfür ya da hakaret yağdırıyorsun? Bu nasıl bir davranıştır? Ben bu tip yorumları silmiyorum bile. Görenler görsün ve ayıplasın istiyorum. Bu tamamen bu yorumları yapanların ayıbı. Albümün dış kapağında şöyle bir sözünüz var: “Kendi mutluluğunuz için savaşın, gezin, gülün, kendinizi keşfedin, kendinizi sınırlandırmadan hayatın tadını çıkarın.”
Son zamanlarda kendinize dair yeni neler keşfettiniz?
Bunu okuduğun için teşekkür ederim, çok hoşuma gitti. Röportaja gelirken albümün kapağını açmadan gelen insanlar oluyor çoğu zaman. Doğru bir ayrıntıyı yakalamışsın. O cümleyi yürekten söyledim. Artık hakkımda yazılan olumsuz yorumlar, eleştiriler beni yıpratmıyor, aksine güçlendiriyor. Daha da azimli bir insan oluyorum, işime daha da sarılıyorum. Yavaş yavaş kendimde bunu keşfetmeye başladım. Gün geçtikçe, yaşım ilerledikçe gelişiyorum ve daha sağlam duruşlu bir kadın oluyorum. Benim de üzüldüğüm, incindiğim noktalar elbette oluyor, sonuçta insanım, taş değil. Ama bunu mümkün mertebe kısa tutmaya çalışıyorum.
Üzüldüğünüz, incindiğiniz anlarda, o ruh halinden çıkmak için neler yapıyorsunuz?
Sevdiklerimi arıyorum. Ya basın danışmanım Özlem’i (Başara) ya da ablam Hülya’yı arıyorum. Gece yarısı bile aradığım oluyor. Onlar iki cümle iyi bir şey söylüyor, hoop hemen toparlanıyorum (gülüyor).
Batıl inançlarınız var mı? Mesela sahneye veya ekrana çıkmadan önce yaptığınız bir şeyler...
Hayır, yok. Ben anneme mesaj atarım; onun duasını alırım ve kendim dua ederim. O kadar. Acun Ilıcalı ile beraber ‘O Ses Türkiye’ yolculuğunuza bu sezon da devam ediyorsunuz. Ekibe Özkan Uğur ve Mazhar Alanson katıldı.
Yeni jüri ile iletişiminiz nasıl?
Bana ilk başta Mazhar ve Özkan abilerin katılacağı söylendiğinde “Vaaav!” dedim. Sonuçta hem yaş olarak hem tecrübe olarak büyükler. Nasıl olacak diye düşündüm. Ya saygıdan dolayı çekinirsem diye endişelerim oldu. Ama yarışma öncesinde bir araya geldik ve bizi rahatlattılar. Şimdi beraber çok eğleniyoruz.
‘İNGİLİZCE YAZDIĞIM SÖZLERLE BİR ALBÜM YAPMAK HAYALİM’
Siz şarkı sözü yazıyor musunuz ya da yazmayı deniyor musunuz?
Ben Türkçe söz yazamıyorum. Bana Flamanca söz yaz desen onu da yazamam ki, o dili de iyi biliyorum. Bir tek İngilizce söz yazabiliyorum. Bu, hisle alakalı bir şey. İngilizce yazdığım sözlerle bir albüm yapmak hayalimde var. Kendime böyle bir söz verdim.
Albümün adı ‘Tavsiye’ ama çıkış parçası olarak ‘Nerdesin Aşkım’a karar vermişsiniz. Neden?
Ters köşe yapmayı seviyorum (gülüyor). ‘Nerdesin Aşkım’, Alper Narman ve Onur Özdemir’in şarkısı. Onlar şarkıyı bana sadece gitarla çalıp gönderdiler. Sadece gitarla bir şarkıyı duyabilmek çok kolay değildir ama ben direkt duyabildim şarkının verdiği hissi. İskender de bayıldı şarkıya. Bu şarkı benim sevdiğim tarzları bir araya getirdi. Hem yabancı pop gibi hem de Türkçe pop gibi bir şarkı. Şarkının arasında bir de oryantal kısmı var. Onu da ben istedim, farklı olacağını düşündüm. Gerçekten güzel de oldu.
Klibin yönetmeni de yine diğer kliplerde olduğu gibi ablanız Hülya Açıkgöz. Klibin hikayesine ve çekimlere ortak mı karar veriyorsunuz?
Önce şarkı hakkında ve genel olarak neler yapacağımız hakkında konuşuyoruz. Sonra Hülya, kafasında oluşan fikirle bir moodboard hazırlayıp bana gönderiyor. Kardeş olmamıza bakma, herkes kendi işi konusunda son derece profesyonel çalışıyor. Sonra da ortak fikirlerle beraber yürüyoruz.
Anlaşmazlık yaşadığınızda ya da ortak bir karara varamadığınız zamanlarda ne yapıyorsunuz?
Ben bir şeyi beğenmediğimde yapmıyoruz ama kararsız kaldığım zamanlarda Hülya “Sen kendini bana bırak. Beğenmezsen keser, atarız” diyor. Böyle olunca da anlaşmazlık falan olmuyor.
Stiliniz de küçük kız kardeşiniz Derya Açıkgöz’e ait. Derya Hanım bu albümde, fotoğraflarda daha vamp ve feminen bir Hadise çıkarmış ortaya...
Klipte aslında farklı farklı Hadiseler var. Mesela üç tane erkeğin arasında oturan Hadise, patron gibi. Erkeklere hükmeden bir Hadise var orada (gülüyor). Bir de dans eden, kendisini seksi hisseden bir Hadise var; her kadın bazı zamanlarda kendisini böyle hisseder. Son olarak da, motor sahnesi var; orada da daha feminen bir kadın var.
Röportaj: Nuriye Kırma/Hafta Sonu
Fotoğraflar: Emre Ünal
Styling: Derya Açıkgöz
Hadise ile jüri koltuğunda oturduğu ‘O Ses Türkiye’ çekimlerinde buluştuk. Yeni albümü, festival turnesi, reklam projesi ve yarışma programı derken, yorgun düşen bedeni nezle olmuştu fakat o işine duyduğu saygıdan dolayı ilaçlarla ayakta durmaya çalışıyordu. Her zamanki güzelliği, mütevazılığı ve sempatikliğiyle karşıladı bizi. Ekranın ve şöhretin değiştiremediği nadir insanlardan biri o. ‘O Ses Türkiye’de Murat Boz’la üç sezon geçiren Hadise’ye, Boz’un ayrılışını hatırlattığımda “Murat’ımı çok özlüyorum” dedi ancak yeni jüri üyeleriyle de arasının son derece iyi olduğunu ekledi. Kariyerinde her şey yolunda giden başarılı şarkıcı, aşk konusunda ise dertli...
Yeni albüm ‘Tavsiye’, ağustosta dinleyicilerle buluştu. Ne tavsiye ediyorsunuz bu albümle dinleyicilere? Albümün mesajı ne?
Biz albüm çıkar çıkmaz röportajlarımızı yapacaktık ve bu kadar gecikmeyecekti buluşmamız ama festival turnesi araya girdi. Bir de benim ayağım sakatlandı. Çok tuhaf bir dönem geçirdim. Ayağımda tendonlarda stres kırığı yaşadım. Bunun için de dinlenmem gerekiyordu. Festivalden önce yedi günlüğüne bir yere kaçıp, sadece yattım. Ciddi bir rahatsızlıktı. Ama her şeyde bir hayır vardır. Demek ki doğru zaman bu zamanmış. Şimdi her şey geçti, bitti ve albümüme konsantre olmuş durumdayım. Güzel bir iş oldu. ‘Tavsiye’de bir ses sanatçısı olarak kendimi çok geliştirdiğimi hissediyorum. Seçtiğim şarkılarda kendi kalbimin sesini dinledim. Onaylamadığım şarkıyı okumadım. Albümdeki şarkılar, biraz daha kadınların gücünü dile getiriyor, erkekler lütfen kızmasın (gülüyor). Yani albümdeki vermek istediğim mesaj şu; bıraktığın, sildiğin kişiyi bırak gitsin. Geriye dönme. Sen hayatına devam et. Arkaya değil önüne bak. Kendi hayatımda da bunu öğrendim. Birisi hayatımdan çıkarsa çıksın. O benim hayatıma girmeden önce ben zaten mutluydum, çıktıysa da bir sebeple çıkmıştır. Arkama değil, önüme bakıyorum. Güçlü durmayı seviyorum.
Evet, sizin genelde duruşunuz ve söylemleriniz hep bu yönde.
Evet. Aslına bakarsan, medyada da kadına yönelik, kadını güçsüzleştirmeye yönelik bir şiddet uygulanıyor. Bir erkek sanatçının klibinde giydiği kıyafetin eleştirildiğini ben görmüyorum, sahnede söylediği sözler yüzünden, dikkat çekip günlerce konuşulduğunu görmüyorum, bir kadın arkadaşıyla dışarıda yemek yediğinde, kadın sanatçılarda olduğu kadar tartışılıp dillendirildiğini görmüyorum. Hep kadınların üzerine yükleniliyor. Detone oldu, kilo aldı, dans edemedi, sevgilisi terk etti... Kadınlara yönelik hep bu tür saçmalıklar var. Kadının adını çıkarıyorlar. Bu çok kötü. Psikolojik olarak resmen taşlıyorlar. Oysa ben kadın-erkek eşitliğine inanıyorum. Çünkü böyle yetiştirildim. Benim annemle babam ayrı ama her ikisi de bana bunu öğretti. Bir de kadınların birbirine yönelik uyguladığı şiddet var ki, en acısı da o. Kadın kadının kuyusunu kazıyor. Kadın, kadını çekemiyor. Zaten benim en dikkat ettiğim konu bu, asla polemiklere ve laf atmalara cevap vermiyorum. İstemiyorum. Birbirine laf atmak da bir şiddet türü. Gereken cevabımı hep sanatımla veriyorum. Biz kadınlar olarak önce buna dikkat edelim.
Doğru söylüyorsunuz ama genelde bir taraf, bu laf atışmalarında sessiz kaldığında verecek cevabı yok da, konuşan taraf haklıymış gibi bir algı oluşabiliyor. Siz de karşı taraf kadın olduğu için sustuğunuzu söylüyorsunuz. Keşke herkes böyle yapabilse...
Evet, kesinlikle böyle olmalı. Annem tüm kariyerim boyunca bana yapılan hakaretlerde, saldırılarda, laf atmalarda hep sessiz kalmamı ve Allah’a havale etmemi söyledi. Bu konuda altyapı önemli. Benim sadece annem değil, basın danışmanlarım, ekibim, kardeşlerim herkes böyle yapmam gerektiğini söylüyor. Benim etrafımda beni koruyan insanlar var. Çok şükür ki varlar.
Peki albümün hazırlık sürecinde neler yaşadınız? Prodüktörlüğünü ablanız Hülya Açıkgöz’le birlikte yapmışsınız. Ablanızın da müzik kulağı iyi midir?
Evet, albümün yapımcısı ben ve ablam. Bu çok büyük bir tecrübeydi. Sanatçı olmanın kreatif tarafı kadar, bir de business tarafı var. Bu yapımcılıkla beraber bu tarafını da keşfettim. Ablam hep son kararı bana bırakıyor. Yapımcılık sadece şarkı seçmek değil, işin mutfağı çok karışık. İnsanlarla olan ilişkin çok önemli. Bir albüm yaparken, hiç kimseyi kırmadan güzel bir şeye ulaşmak istiyorum. Onun parasını ödeme, bunun kalbini kır gibi şeylerden hiç hoşlanmıyorum. Herkes maddi ve manevi emeğinin karşılığını, hakkını alsın istiyorum.
Teknik olarak albümde ne gibi yenilikler var?
Bu albümde, tekrara girmek istemedim. Bir ‘Aşk Kaç Beden Giyer’ veya ‘Deli Oğlan’ yok bu albümde. Hadise tarzında çok tempolu şarkılar var ama iki tane de slow parçam var. Onlar da ters köşe oldu ve çok da iyi oldu.
Bir şarkı tamamlandıktan sonra onaylattığınız ya da fikrini sorduğunuz birisi var mı?
Nedense ben çok onay beklemiyorum. Genelde kendi iç sesime güveniyorum ve bu şekilde karar veriyorum. İskender Paydaş bu albümün süpervizörüydü. Onun kulağına çok güvenirim, yıllardır bu işin içinde en iyilerinden biri. Ortak, beraberce karar veriyoruz benim takıldığım noktalarda.