Azdığımızda annem terliği isabet ettirirdi

Müzik dünyasının en önemli beyinlerinden biri: Ozan Doğulu

Azdığımızda annem terliği isabet ettirirdi

Birbirinizi ne kadar kıskanırdınız?
Kıskanmazdık birbirimizi. Olmadı öyle bir şey. Aynı kulvarlarda değiliz.

Anne hangi kardeşi daha fazla kollardı, baba hangi kardeşi?
Öyle bir şey yok aslında ama tip olarak beni anneme benzetirlerdi, Kenan’ı da babama.

İki kardeş birbirinizin arkadaşlarıyla görüşür müydünüz? Gruplarınız ortak mıydı?
Çocukken aramızdaki yaş farkı az da olsa ayrı okullarda okuduk. Gruplarımız farklıydı. Okul dönemi bittikten sonra neredeyse bütün arkadaşlarımız ortak.

Kendinizi müzik alanında ‘beyin’ gibi görüyor musunuz?
Evet öyle de diyebiliriz, müzik alanında bir beyin gibi olduğumu düşünüyorum.

Yaptığınız işi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Yaptığımız iş için, insanlara bu zor şartlarda, dünyada sıkıcı ve üzücü şeylerin yaşandığı durumlarda bir nebze de olsa unutturabiliyorsak yaşananları, ne mutlu bize diye düşünüyorum. Bir katkıda bulunduysam mutluluk duyarım.

Evlilik nasıl gidiyor?
Güzel gidiyor.

Bir ara sallanmıştı, neden? Artık düzeldi mi? Nasıl aştınız?
Medyada abartıldığı gibi problem olmamıştı fakat doğumdan sonra birtakım krizler yaşanmıştı. Bu galiba biraz da klasik bir sorun. Birçok arkadaşımda görüyorum. Anne de baba da boyut atlıyor. Bir sorumluluğun altına giriyorlar ve aile oluyorlar. Daha bir sevgili gibi yaşarken bir anda başka bir şekil alıyor.

Hayatınızdan memnun musunuz?
Çok memnunum.

Neden evlendiniz? Evlenmeye karar verirken aklınızı işgal eden düşünce neydi? Sizi evliliğe ikna eden neydi?

Biz Ece ile zaten beş senedir beraberdik. Mutlu bir beraberlik yaşadık. Çok değerli benim için. Aile adamı olduğumdan ve ailemle büyüyüp, akrabalarıma bağlı yaşadığımdan ailemi genişletmem gerektiğini düşündüm. Aynı zamanda çocukları çok sevdiğim için artık bir çocuğum olsun istiyordum.

Delikanlılığınızda hiç aynı kıza aşık olduğunuz, aynı kız için rekabet ettiğiniz oldu mu? Nasıl sonuçlandı?
Olmadı.

Kenan kız-erkek ilişkilerinde şeytan tüyü sahibi derecesine ulaşmış bir rekortmen, siz hiç onu kıskanmadınız mı? Siz de kendinizi onun kadar kız tavlama işlerinde başarılı buluyor musunuz?

Kenan’ın kimin kardeşi olduğunu zannediyorsunuz!

Müzisyenler genellikle ‘groupie’leriyle yaşıyorlar. Bir sürü size hayran ve sizin için her türlü fedakarlığı yapabilecek genç ve güzel kız… Heyecanlı ve güzel bir şey mi, sıkıcı ve rahatsız edici bir şey mi?
Sevilmek, beğenilmek, desteklenmek harika! Bazen sapıklık derecesine erişen hayranlar oluyor. Ama onun dışında müthiş bir şey…

Şu aralar aklınız nerelerde, hangi göklerde uçuyorsunuz?
Bu aralar gerçekten de göklerde uçuyor gibi hissediyorum. Anadolu Kartalları filminin müzikleriyle uğraşıyorum iki aydır. Sürekli pilotlar ve jetlerle yatıp kalkıyorum. Çok keyifli bir iş oldu. Filmi seyretmenizi tavsiye ediyorum.

Nerelerden besleniyorsunuz? İlham ne taraftan geliyor?
İlhamın nereden geldiği belli olmaz, mühim olan gelenin ilham olduğunun bilincinde olmak…

Birbirinden güzel albümler yapmanızın sırrı ne?
Bu işi sevmem, titiz davranmam ve çok ciddiye almam.

İki kardeş sahnedeyken ne hissediyorsunuz? Nasıl bir duygu bu?
Bu artık hayatımızın çok önemli bir parçası olduğu için onsuz yaşayamıyoruz diyebilirim. Yaklaşık 35 senedir sahnede beraberiz.

Hayallerinizle planlarınız birbirinden ne kadar farklı?
15 sene önce New York’ta caz okulunun sınavlarını kazanmıştım. Aslında iyi bir caz piyanisti olmayı hayal ettiğim zamanlar oldu fakat bir şekilde buradaki düzenimi bırakıp bunu yaşayamadım. Bütün Türk sanatçıların dünyaya açılma düşünceleri, hayalleri vardır. Ben onu biraz tehlikeye attım gibi gözüküyor. Şu anda müzik hayatımın olgun bir dönemine girdiğimi düşündüğümden bundan sonra da böyle bir şey yapabilirim gibi geliyor.

İnsanın soyadı Doğulu olunca, röportaj otomatikman aileyle, çocuklukla başlıyor: Çocukluğunuz ne kadar şenlikliydi?
Çooook. Ailecek neşeli insanlarız. Müzik ve sanat dolu bir evde büyüdüğümüz için ayrıca keyifli bir çocukluk geçirdim.

Yurdaer Doğulu’nun çocuğu olunca insan, hangi artılarla donanıyor?
Annemin hamileliğinden itibaren müzik sevgisi aşılanıyordu bize. Annemin karnında müzisyen olmuştum. Çocuk yaşlarda ailemin desteğiyle sahne alma şansı yakaladım. Bunların hepsi kocaman bir artı.

Peki hiç eksi yok mu, hiç şöyle olumsuz anımsadığınız bir çocukluk bölümü… Her şey güllük gülistanlık mı, hiç mi ceza meza yok?
Babam ceza filan vermezdi. Annem, tabii ki, bütün gün bizimle ilgilendiği için çok fazla yaramazlık yaptığımız zaman birimizi tuvalete kapatırdı, en çok yaramazlık kim yaparsa. Öteki de tuvaletin kapısında ağlardı “Kardeşimi çıkart!” diye. O tip çocuksu cezalar aldığımız olmuştu.

Mutluluklar ne kadar abartılır, hüzünler ne kadar derin yaşanırdı evinizde?
Çok hüzünlü anılarımız yok. Genelde mutlu bir hayat. Tabii babamızı kaybedene kadar. En büyük hüzün o zaman yaşandı. Bizim için büyük şoktu. Babanızın sıfatı ‘gitar virtüözü’ydü…

Siz neden Kenan gibi şarkıcı olmadınız?
Benim enstrümanım piyano, keyboard, klavye. Kendimi bildim bileli çalıyorum. Şarkıcı olmak hiçbir zaman istemedim. Bana keyif veren bir şey değil. Hani daha küçük yaşta belli olur ya duşta, tuvalette şarkı söylenir, eline bir fırça alıp söylemeye başlarsın işte bende böyle olmadı. Günde 10 saatimi piyano çalarak geçirdim ve hep iyi bir aranjör olmak istedim. Bu yolda ilerledim.

Fazla göz önünde bulunmak istemeyen, hafif utangaç, çekingen biri olabilir misiniz?
Küçükken öyleydim. Ama yıllar geçtikte değiştim. 100 bin kişiye piyano çalabilirim ama bin kişiye bir şeyler anlatmak bana göre değil.

Dünya tatlısı kızınızla aranız nasıl? Sizi yeteri kadar görebiliyor mu? Siz de daha sonra kızının büyümesini göremediği için pişman olacak babalardan mısınız?
Dünya tatlısı Arya’mla büyük bir aşk yaşıyoruz. Bütün hayatım değişti o geldikten sonra. Hayata bakış tarzım, müziğe bile bakışım değişti. Arya’yı yeteri kadar görebiliyor muyum? Ondan emin değilim. Hemen hemen her gün görmeye çalışıyorum. Benim yaşam ve çalışma saatlerimle onun uyku saatleri birbirine ters olduğu için keşke daha fazla görebilsem diye düşünüyorum. İnşallah pişman olacak kıvama gelmem.

Çocuğunuz müzisyen olmazsa ne hissedersiniz, olursa ne?
Müzisyen olursa çok sevinirim. Arya’da acayip bir yetenek ve ışık görüyorum. 3.5 yaşında olduğu için elle tutulur bir şey yok. Çok isterim ve yeteneği olduğu da kesin. Ama o nasıl mutlu olacaksa kendine öyle bir gelecek kursun.

Siz ona yetişebildiniz mi, geçtiğinizi söyleyebilir misiniz? Babanız mı daha iyiydi, siz mi?
Babam, ‘gitar virtüözü’ydü hatta ‘milli gitarist’ unvanına sahipti. Daha mı iyiyim ya da kötü, göreceli bir şey. Aramızda büyük bir zaman farkı var ve şartlar tabii ki çok farklı. O kadar zor şartlarda çalışıyorlardı ki bir gitar almak bile olaydı. İşin maddi boyutundan ziyade o gitarı bulabilmek… O zamanın gümrük işlemleri bu zorluklardan biri örneğin…

İki kardeş Ozan ile Kenan o evde nasıl geçinirdiniz?
Süper! Kenan çok oyuncu çocuktu, ben o kadar değildim. Gırgır, şamata eğlenceli zamanlar geçirdik. Hiç öyle kavga gürültümüz olmazdı. İki erkek çocuğun, evde koşuşturma hali. Annem bu arada çok güzel terlik fırlatırdı yüz metreden isabetli. Hatta geçenlerde Kenan’la, “Yine denesek eskisi gibi tam isabetli atabilir mi acaba?” diye konuştuk.

Özgür adamlıktan istifa etmeye karar vermek kolay oldu mu yoksa kendinizle çok mücadele ettiniz mi?
Bu karar tabii ki önemli ama öyle bir mücadele ettiğim söylenemez. Özgür adamlıktan istifa etmek gibi bir durum yok. Kendimi hala özgür bir adam gibi görüyorum. Benim için özgürlük farklı bir kavram.

Nasıl bir aşıktınız, şimdi nasıl bir aşıksınız? Evlilik aşkınızın şiddetini ne ölçüde törpüledi?
Sevgiliyken daha süt liman olunuyor. Ama evlilikte başka şeyler ön plana geçebiliyor hele ki Arya gibi.

Kardeşinizin sizden daha ön planda olması sizi rahatsız etti mi, ediyor mu?

Yok ya, rahatsız etmedi. Aksine biz bütün sistemi onun üzerine kurmuştuk. Küçüklüğümüzden beri ben her zaman arkada, mutfakta duran besteci, aranjör olarak yetiştim. Bütün planımız Kenan’ı bir star yapmak üzerineydi.

Ün-şöhret sizin için ne ifade ediyor?
Yaptığım müziğin sevilmiş olmasından dolayı kazanılmış bir avantaj diye düşünüyorum. O kadar. Daha fazla bir anlam yüklemiyorum.

Bir sürü sanatçıyla birlikte çalışıyorsunuz. Siz de onlardan biri misiniz, yoksa siz o iş bölümü içinde başka bir iş mi yapıyorsunuz?

Müzik adamı olarak kendimi müziğin her yerinde görüyorum. Bugün bir piyanoyla Chopin çalarken görebilirsiniz, yarın bir club’ta house music yaparken, ertesi gün bir rock grubunda çalarken, birine albüm yaparken, reklam müziği ya da film müziği yaparken… Bu işin her yerinde olmayı seviyorum.

Korkularınız var mı?
Birincisi sağlığımı kaybetmek, ikincisi, Arya doğduğundan beri -hiç böyle bir korkum yoktu, hatta uçağa binerken eskiden çok rahattım- ölüm korkusu. Üçüncüsü bir gün müzik yapamayacağımdan korkuyorum.

Geçmişi nasıl değerlendiriyorsunuz, gelecekten ne bekliyorsunuz?
Geçmişi tamamen tecrübe olarak değerlendiriyorum. 2 binin üzerinde piyasada yayınlanmış şarkıda imzam var. Bunların hepsinden bir şey öğrendiğimi düşünüyorum. Gelecektense bunların daha iyisini yapmayı bekliyorum açıkçası. Git gide katlanan bir müzikal yolculuk olsun istiyorum.

Bu yaşınızda isteyip de hayattan karşılığını alamadığınız bir şey var mı?
Ne o? Ne istiyorsunuz?

Açıkçası manevi alamadığım bir şey yok gibi ama maddi olarak çok yolculuk yaptığımdan kendime ait bir uçağım olsun isterdim…