''Ben ailenin özgür ruhlu kızıyım''
Merva Ulusoy'la, çocukluğundan bugüne hayatının satır aralarında dolaştık?
Merva Ulusoy, Ulusoy şirketlerinin sahibi Cemal
Ulusoy'un dört çocuğundan biri. Ama o soyadının önüne ismini de eklemeyi
başarmış bir televizyoncu. Okuduğu okullar, çalıştığı şirketler ne
kadar çalışkan ve hırslı olduğunun kanıtı. Her ne kadar narin ve
kırılgan gibi görünüyorsa da, tuttuğunu koparan, gözü kara, eskilerin
deyimiyle cevval bir iş kadınıyla karşı karşıyayız. CNN Türk'te
geçtiğimiz yıl sıfırdan yarattığı İş'te Gündem programı yüksek
reytinglere sahip. Hazırladığı iki programın yanı sıra şu sıralar üçüncü
bir program için uğraşan Merva Ulusoy, aynı zamanda ''full time'' anne.
dört yaşındaki kızı Meyra'yı da kendisi gibi gözü kara yetiştirmeye
çalışıyor. Hayata gülerek bakan, karşısındakine de aynı olumlu ruh
halini aksettiren Merva Ulusoy'la kariyerini, ailesini ve Meyra'yı
konuştuk.
Siz masanın diğer tarafında, halkla ilişkiler işindeyken diğer tarafa, televizyona geçtiniz. Teklif nasıl geldi?
CNN'nin genel müdürü Efe Önbilgin iş dünyasıyla ilgili bir program
yapmamı istedi. Ben de iş dünyası olduğu için enterese oldum açıkçası.
Çünkü televizyonda program yapmayı, daha da ötesi, ekranda görünmeyi hiç
düşünmüyordum. Geçmişim tamamen iş dünyası üzerine. Ben hep ticaretle
iç içe oldum, Avusturya Lisesi ticaret bölümünden mezunum. Sonra
üniversitede pazarlama okudum, mastır yaptım. İlk iş hayatına da Boston
UPS'ten sonra İstanbul'da Pars Mc Cann reklam ajansında müşteri
temsilcisi olarak atıldım.
Ciddi bir öğrenim hayatınız var. Hangi ideale doğru koşuyordunuz?
Reklam sektörünü çok sevdim. Çocukluğumdan beri hep reklamlarla
ilgilenirdim, televizyonlarda takip ederdim. Üniversite hayatım boyunca
da reklamcılıkla ilgili çok proje yaptım. Reklamı sevdiğim için de ilk
işimden çok keyif aldım. 1996 yılında da Lowe Adam şirketinde Milli
Olimpiyat Komitesi'ne danışmanlık yaptım. İstanbul'un adaylığını dünyaya
tanıtmak amacıyla bir senelik bir çalışma yaptık. Ama alamadık. 1997'de
de aile şirketimize geçtim. Şirketin o sene 60. kuruluş senesiydi,
tanıtım amaçlı çalışmalar yaptım. Evlendim, dört sene sonra da eşimden
ayrıldım. Dört yaşında bir kızım var.
Evli olduğunuz dönemde çalışmadınız mı?
Hayır. Kızımı doğurmak için New York'a gittim, o dönemde de işi tamamen bıraktım. Doğurduktan sonraki üç yıl da hiç çalışmadım.
Bu çalışma temposuna bu kadar alışıkken nasıl dayanabildiniz?
O zaman da anneliğim çok tempoluydu. Kızımla her dakika beraber oldum.
Onu çok rahat büyüttüğüme inanıyorum. Hiç panik yapmayan,
endişelenmeyen, hiç kural koymayan, rahat bir insanım. Kendi kendine
tecrübe edip hatalarından ders almasını istiyorum. Bir tehlike doğmaması
için çanta gibi yanımda taşıdım, benimle her yere geldi. Ne uykusunu,
ne yemeğini dert ettim, bütün seyahatlerime de götürdüm. Çok rahat
büyüdü.
Sonra nasıl döndünüz iş hayatına?
Kendi kendime hedef koymuştum, kızım yuvaya başladığı zaman ben de iş
hayatına geri döneceğim diye. Çok denk geldi Efe Bey'in bu teklifi.
Ağustos ayında teklif etti, kızım Eylül'de okula başladı, ben de iş
hayatına geri döndüm.
Kızınızın sizden kopması zor olmadı mı?
İlk başlarda zor oldu, çünkü işim tahminimden ağır bir tempoda başladı.
Ben part time olmasını istemiştim, ama biraz medya sektörünün
hareketliliğinden, biraz da benim programı ve kendimi ispatlama çabamdan
ötürü pek öyle olamadı. Sıfırdan bir program yarattık. Şu an hem İş?te
Gündem, hem de Özel Sektör programlarını hazırlıyoruz. Yoğun iş
hayatımın dışında bütün vaktimi kızıma ayırmaya çalışıyorum. Onun da
düzenini kendi düzenime göre organize ettim. Alıştı artık. Şimdi biliyor
ki onun okulu, yüzmesi, balesi var; benim de işim var.
Kızınızın ismi Meyra. Ailede ilginç isim merakı var anladığım kadarıyla. Merva, Meyra, Revna?
İlk başlarda tesadüf olmuş, sonradan gelenek haline geldi ailede. Hatta
ben kızımın adını Selin koymak istemiştim, ablalarım karşı çıktılar.
"Olmaz, ailedeki bütün kızların adı a?yla bitiyor, sen de öyle bir isim
bul" diye. Çünkü biz üç kız kardeş, üçümüzün de birer kızı var,
altımızın da adının sonu a?yla bitiyor. O yüzden mecburen çok kitap
karıştırdım, Meyra kulağıma çok hoş geldi. Parıldayan ışık demek, manası
da beni çok tatmin etti. Tek sorunumuz, anne-kız isimlerimiz çok
benzediği için ara sıra karıştırılıyoruz.
İş hayatına başka bir sektörde geri döndünüz. Ekrana çıkmak kararını nasıl aldınız?
CNN'e ekrana çıkmak üzerine gitmemiştim. Bana programı hazırlamam teklif
edilmişti. Ben de iş tecrübeme güvenerek ''tabii hazırlarım'' dedim.
Onun üzerine; ''Aslında sen bunu sunsan çok iyi olur'' dediler ve bir
deneme çekimi yaptık. Işık, kamera, prompter akmaya başladı, ben de
sundum. Aramızda bir elektrik oldu.
Kamera sizi sevmiş demek ki.
Evet, hiç yadırgamadım. Her röportaj tasarladığınız gibi gitmiyor
genelde. Ne kadar hazırlıklı olursanız olun, bir anda o cevaba göre bir
karşılık vermeniz gerekebiliyor. Konuyu bilmeyen, hazırlamayan birinin
bu atikliği göstermesi pek mümkün değil sanırım. Bu yüzden de doğru bir
karar oldu.
Devamı Elele dergisi AĞUSTOS sayısında...