Bennu Yıldırımlar: Bana dair algı, rahatsız edici boyutta

‘Gönül İşleri’ dizisinin Saadet’i Bennu Yıldırımlar, dizinin başarısını ekibin uyumuna bağlıyor. Hırs, ego ve çıkar çatışmasından uzak bir ekip olduklarını söyleyen Yıldırımlar, aile hayatında da kariyerindeki kadar başarılı. Bülent Emin Yarar ile evliliklerinde 20’nci yılı dolduracak olan oyuncu, mutlu aile hayatını ve geçen hafta sona eren 'Gönül İşleri'ni anlattı.

Bennu Yıldırımlar: Bana dair algı, rahatsız edici boyutta

Uygulanan sansürlerin ucu, çoğu zaman sanata da değiyor. Hatta bazen tiyatro sahnesine ve oyunlara birebir uygulanıyor. Canlandıracağınız performansa müdahale edilmesi ya da edilebilecek olması size neler hissettiriyor?
Ben şu ana kadar böyle bir şeyle karşılaşmadım. Önemli olan kafalardaki ön sansür tabii. Öyle bir gün gelirse, elbet herkesin kendine ait bir cümlesi olacaktır.

Ülke gündemiyle ne kadar ilgilisiniz? Sıkı takip eder misiniz?
Bu kadar değişken bir gündemi elimden geldiğince takip etmeye çalışıyorum. Babamlar bize geldiğinde daha sıkı takip etmiş oluyorum. Eski gazeteci olduğundan her şeyi sıkı takip ediyor. Ben de onun sayesinde bilgilenmiş oluyorum (gülüyor).

Yaptığınız iş gereği birçok insana ulaşabilme şansınız var. Sizce oyuncu, politik görüşünü ve fikirlerini gizlemeli midir?
Direkt söylemekten yana olmadığımız dönemlerden geçiyor olsak da, zaten insan yaptıkları ve duruşuyla neye yakın olduğunu hissettirmek istemese bile hissettirir. Sanatla uğraşan insanın muhalif yanı daha gelişkendir. Sanat çelişkiden daha da beslenir. Önemli olan tüm insanlık adına doğruya doğru ilerlemek.

Oyunculuğunuzu çok başarılı bulan biri olarak, kötü kadın karakterlerine çok yakışacağınızı düşünüyorum. İleriki dönemler için böyle bir ters köşe yapmayı düşünmez misiniz?
Teşekkür ederim. İçime sinen bir kötü karakteri ben de oynamak isterim. Bana dair algı, rahatsız edici bir boyutta, ben her rolü yorumlayıp hakkını verebilecek bir donanıma sahip olduğumu düşünüyorum. Ayrıca komedi de çok sevdiğim bir tarz.

Eşiniz Bülent Emin Yarar’la yoğunluktan birbirinize vakit ayıracak zamanınız kalıyor mu?
Zamanımız kısıtlı olsa da, bir şekilde, en azından yemek ya da kahvaltılarda bir araya gelmeye özen gösteriyoruz. Aile kavramı bizim için çok önemli. Her şeye rağmen bir düzenimiz var. Kızımız Ada için iyi bir örnek olduğumuzu düşünüyorum.

Eşiniz Bülent Emin Yarar’la yoğunluktan birbirinize vakit ayıracak zamanınız kalıyor mu?
Zamanımız kısıtlı olsa da, bir şekilde, en azından yemek ya da kahvaltılarda bir araya gelmeye özen gösteriyoruz. Aile kavramı bizim için çok önemli. Her şeye rağmen bir düzenimiz var. Kızımız Ada için iyi bir örnek olduğumuzu düşünüyorum.

Evliliğiniz bu yıl 20’inci yılını dolduracak. Bu devirde, özellikle de sizin meslekte pek bu tür uzun ilişkilere alışkın değiliz. Nasıl başardınız bunu?
Birbirimize saygıyı yitirmeden, nefes alabilecek ortamlarda birlikte olmanın keyfini ailece çıkarmaya özen gösteriyoruz. Çocuğumuzun gelişimini birlikte izlemenin yeri de çok ayrı. Aslında doğru söylüyorsunuz, biz ve bizim gibi çiftler azınlıkta maalesef.

Kızınız Ada’yla ilişkiniz nasıl? Birlikte en çok neler yapıyorsunuz?
Kızım Ada, gölgem gibi diyebilirim. Birbirimizi gözlemlerimizle çok iyi besliyoruz. Anne ve arkadaş olmayı kavram kargaşası yaşamadan hayata geçirebildik. Keyifli ve uyumluyuz. Her anın içini en anlamlı şekilde doldurabiliyoruz.

Onun oyunculuğa ya da sanatın herhangi bir dalına ilgisi var mı?
Oldukça ilgili. Kendisi aynı zamanda piyano çalıyor. Galiba armut dibimize düşecek.

En son kendiniz için ne yaptınız? Kaçabildiğim her fırsatta yurt dışına gidiyor ve oyun izliyorum. En çok neye tahammül edemezsiniz?
Tahammül edemediğim şeyler; saygısızlık, eşitsizlik, hoşgörüsüzlük...

Biz sizi izlemeye bayılıyoruz. Peki siz kimleri izlemekten keyif alıyorsunuz?
İyi olduğuna inandığım, beni içine çekmeyi başarabilen sanatın her kolunu izlemekten keyif alırım. Bana bu duyguyu doğru aktarabilen tüm sanatçılar benim için değerli ve keyiflidir.

Yazı: Nuriye Kırma / Hafta Sonu

‘Süper Baba’daki Elif karakteriyle hayatımıza girdi, ‘Yaprak Dökümü’ndeki Fikret karakteriyle zirveyi yakaladı. Duruşu, bakışı, ses tonu ve mimikleriyle mesleğinin hakkını sonuna kadar veriyor Bennu Yıldırımlar. Bunda tiyatro kökenli olmasının payı büyük hiç şüphesiz. Ancak genelde benzer rolleri canlandırmasından yana kendisine yönelik algının rahatsız edici olduğunu ve farklı rolleri de canlandırabilecek donanıma sahip olduğunu söyleyen Yıldırımlar, hakkında merak edilenleri Hafta Sonu’na anlattı...

Sezonun başından beri yeni başlayan birçok dizi yayından kaldırıldı. Sizce seyirci ‘Gönül İşleri’ni neden bu kadar sevdi?
Televizyon dünyasında garip bir yarış var. Tabii ki bunun yanında yapılan her işte de çok emek... Sanırım bizim dizimizde yaşama dair koşuşturmaca, mizah ve içtenlik bir aradaydı. Birbiriyle uyumlu ekibin varlığı her şeye yansıyor.

Sosyal medyadaki paylaşımlardan anladığımız kadarıyla Selma Ergeç ve Sinem Kobal ile aranızdaki iletişim oldukça iyi. Çekimler arasındaki bekleme süresinde nasıl vakit geçiriyordunuz? Ekip olarak yaptığınız ortak bir şeyler var mıydı?
Bizim şansımız bir araya gelebilmek ve doğru cast’ı oluşturabilmek. Setteki uzun çalışma saatlerimizde paylaşımlarımız da son derece içten oluyordu. Kendi içimizde şamatamız bol. Herkes profesyonel. Çalışırken eğlenebiliyorduk. ‘Gönül İşleri’nin seti, hırs, ego ve çıkar çatışmalarından uzak bir setti. Saygı ve sevgi doğru harmanlanırsa, bence her ortam gül bahçesi olur.

‘Gönül İşleri’nde başrol oyuncu sayısı fazlaydı. Popüler ve iyi oyuncular yer alıyor. Bu durum hiç mi ego savaşına yol açmadı?
Şu ana kadar böyle bir şeyle karşılaşmadım. Hepimiz ekrana yansıdığımız sadelikteyiz. Aslında egosuz insan yoktur. Egosunu yönetemeyip, egosu tarafından yönetilen insan vardır ki, bu tip insanlar da oldukça tehlikelidir.

Set şartlarının zorluğuna dair herkes, özellikle son dönemde oldukça tepki gösteriyor. Bu konuda sizin söyleyecekleriniz neler?
Dizi sürelerinin uzunluğundan yakınmamak mümkün değil. Keşke süreler 45 dakikada kalsaydı. Ama oyuncular bu konuda ne yazık ki karar mercii değil. Bizler sesimiz erdiğince dillendiriyoruz bu durumu. Dillendirmenin yanı sıra eyleme döken arkadaşlarımız varsa, onların kararına da saygı duymak gerektiğini düşünüyorum.

Genelde yer aldığınız her proje tutuyor ve canlandırdığınız her karakter hafızamıza kazınıyor. Ama hep sonra canlandırdığınız karakter bir öncekinin önüne bile geçiyor. Bunun sırrı nedir?
Öncelikle bu düşünceniz için teşekkür ederim. Proje seçimlerimi bana gelen teklifler konusunda değerlendiriyor ve seçmeye çalışıyorum. Senaryonun, içinde bulunma arzusu yaratması önceliğim tabii ki. Yönetmen, oyuncu kadrosu ve yapımcı da diğer önemli faktörler. İç sesim şimdiye kadar beni yanıltmadı. Her şarkının ayrı bir melodisi var. Sanırım o melodiyi doğru yorumlayabiliyorum.

İnternete adınızı yazdığımda biyografilerinizden sonra çıkan, herhangi bir projedeki sevişme sahneniz. Yapılan işin bütününden bir parça alınıp bunun öne çıkması, hatta adınızla birlikte çıkıyor olması bir oyuncu olarak size neler hissettiriyor?
Oyuncu olarak, yaptığın işte sevişme sahnelerinin ön plana çıkarılıyor olması kırgınlık yaratıyor. Toplumun bakış açısına zorunlu yön verme gibi... Gerçekten beni takip edenlerin, aslında ne yaptığımı bilmeleri benim için daha değerli. Her kadın sanatçı için benzer siteler var. Kişi kendini biliyorsa sıkıntı yok.

Yıllardır dizilerle beraber tiyatro sahnesini de aksatmadınız. Genelde birçok oyuncu zaman kalmadığı için tiyatro yapmadığını söyler. Siz ikisine birden nasıl yetişiyorsunuz?
Tiyatro, oyuncunun doğal antrenman sahasıdır. Bu adrenalini sadece orada tadabiliyoruz. O yüzden ilişkiyi hiç kesmedim. Yapabilme gücümü yitirinceye kadar tiyatro sahnesinde olmak istiyorum.