Bir gülüşü var... Furkan Andıç
Akıllı, samimi, kibar, neşeli, yakışıklı, sempatik, enerjisi güzel, üstelik hayvansever. Bir erkekte arayabileceğiniz pek çok özelliğe sahip... Meryem dizisinin Savaş’ı Furkan Andıç; mutlu, pozitif ve tanıdıkça daha da çok sevilen insanlardan.
Röportaj: Gülru İncu
Fotoğraf: Serhat Hayri
Styling: Aslıhan Sever
Saç ve Makyaj: Onur Marangoz
Styling Asistanı: Sudenaz Tuğcu
Fotoğraf Asistanı: Burak Elmalı
Yüzünde kocaman gülümsemeyle sanki yıllardır tanışıyormuşsunuz gibi sohbet ediyor, öylesine rahat, öylesine içten. Bu pozitif ve iyiliksever karakter özelliği yaşam mottosundan geliyormuş aslında, konuştukça anlıyorsunuz. ‘Hayattaki amacınız nedir?’ diye sorduğunuz pek çok kişinin ‘onu almak, şunu almak, şuraya yerleşmek, şuna sahip olmak’ gibi beylik yanıtlarını kanıksamışken; geriye, bulduğundan daha güzel bir dünya bırakmak için çabalamaktan vazgeçmediği yanıtını aldığımız bu adam, çocukluğa dair o masum isteklerin peşinde koştuğumuz zamanları hatırlatıyor. İsminin anlamı gibi; farkını hissettiriyor. Nereye olursa olsun ‘gitmek’ fikrinin kendisini çok heyecanlandırdığını söylüyor, daha doğrusu gitme eyleminin içinde olan hareket etme halinin. Bazen her şeyi bir kenara bırakıp tropik bir adaya yerleşmek fikrinin cazip geldiğini söylüyor ama korkmayın sakın, oyunculuğu bırakmaya hiç niyeti yok.
Rol aldığınız ilk dizinin setini hatırlıyorsunuzdur, neler hissetmiştiniz?
Kolej Günlüğü dizisiydi, 2011 senesi. Çok heyecanlıydım. Hiç bilmediğim bir ekosistemdi benim için. Ancak ilk defa bulunmama rağmen kendimi oraya ait hissetmiştim. Bu çok özel bir duyguydu.
Oyunculuğa dair gerçekleştirmek istediğiniz hayaller neler?
Yurt dışı deneyimi yaşamak istiyorum açıkçası. Oyunculuğun bir evrensel icraat olduğuna inandığım için kendimi denemek istiyorum. Bunun için de çalışmalarıma başladım.
Hangi filmin hangi karakterini canlandırmak isterdiniz?
Roberto Benigni’nin yazıp yönetip oynadığı Life is Beautiful filmindeki Guido karakterini.
Oynayacağınız karaktere nasıl hazırlanıyorsunuz, örnek aldığınız bir oyunculuk metodu var mı ya da o karakteri özümsemek için bulduğunuz yöntemler?
Bağlı kalarak takip ettiğim tek bir oyunculuk metodu yok. Birçok farklı metottan parçalar birleştirmeye çalışıyorum. Canlandıracağım karaktere hazırlanırken karakterin belleğini yaratan, onu o yapan özellikleri irdeleyip ona psikolojik bir perspektiften bakmaya özen gösteriyorum. Bu sırada onun zihnine girecek soruları sormaya çalışıyorum. Bu da hayal gücümü kullanarak oluyor.
Damat Takımı’nda ilk sinema deneyiminizi yaşadınız. Dizi ile uzun metraj oyunculuğu hangi açılardan farklı ya da benzerdi?
Öncelikle en büyük farkı şu, sinemada başı sonu belli bir senaryoya sahibiz. Bir oyuncu için hikayenin nerede başlayıp nerede bittiğini bilmek büyük bir avantaj. Bu şekilde canlandıracağınız karakterin geçirdiği tüm değişimlere hakim olabiliyorsunuz. Ayrıca sinema zamanda ve programlamada esneklik sunabiliyor. Bu da her departmanın daha detaylı çalışabilmesine fırsat veriyor. Bu detaylar sahnede de birebir hissediliyor. Böyle bir ortam olunca oyuncu da kurulan o detayları kendi performansıyla birleştirebiliyor.
‘Onun filmlerini kaçırmam’ dediğiniz bir yönetmen var mı, onu sizi için özel kılan yanı ne?
Christopher Nolan. Gerek kurduğu dünya, gerek diyalog yansıtmaları ile hikaye anlatımı beni içine çekiyor.
Onunla konuşma fırsatı bulsanız ona ne sorardınız peki?
‘Yaratıcılığınızın kaynağı ne?’ diye sorarım. Nedir onu besleyen merak ediyorum.
Kıskançlık, sahiplenme, bağımlılık… Aşık olduğunuz zaman en çok hangi duygular hakim oluyor size?
Aşık olunca birçok duyguyu beslediğimizi düşünüyorum. Hatta yaşadığımız her duyguyu çok daha yoğun deneyimliyoruz. Sahiplenme, şefkat ilk aklıma gelenler.
Ölmeden önce mutlaka yapılacaklar listenizde ilk sırada ne var?
Her şeyi bir kenara bırakıp tropik bir adaya yerleşmek.
Kedi mi yoksa köpek mi? Evde hayvan besliyor musunuz?
Hem kedi hem köpek ama kedi sahibiyim. İki kedim var, biri ailemle yaşıyor, diğeri ise benimle.
En son ne zaman yeni bir şey denediniz?
İki ay önce vejetaryen olmaya karar verdim. Şu an benim için çok yeni bir deneyim.
Sizi en çok neler heyecanlandırır, mutlu eder ve üzer?
Gitme fikri beni çok heyecanlandırıyor. Tatile, oraya buraya. Bir şekilde hareket ediyor olmak mutlu ediyor. Yeni bir şeyler denemek de buna dahil. Mutlu olmak için çok büyük bir beklentim olmadı hiç. Genel olarak mutlu ve pozitif bir insan olduğuma inanıyorum. Arkadaşlarımın yanımda olması beni mutlu ediyor. Çok emek verdiğim bir şeyin beklentimi karşılamaması beni çok üzer, bir de iyi niyetimin suistimal edilmesi.
Gece insanı mısınız yoksa gündüz insanı mı? Günün hangi zamanlarında daha zinde, yaratıcı ve mutlusunuz?
Gece insanıyım. Daha çok kendimle kalabildiğim için birçok soruya cevap bulabiliyorum. Bu da beni mutlu ediyor.
Büyürken etkisinde kaldığınız ya da rol model aldığınız biri oldu mu?
Küçük dayım, Hayri.
Hayattaki en büyük amacınız ne?
Bulduğumdan daha güzel bir dünya bırakmak.
Gözünüzü kapatıp çocukluğunu düşündüğünüzde hangi görüntüyü görüyorsunuz?
Sokakta top oynuyorum.
Yemekle aranız nasıl? Yemek yapmayı sever misiniz? Sevdiğiniz ya da pişirmekte iddialı olduğunuz bir yemek var mı?
Yemek yapmayı severim ama buna zaman ayıramıyorum. Mutfakta vakit geçirmenin her zaman keyifli ve dinlendirici olduğunu düşünmüşümdür. Omlet çeşitlerim iyidir mesela.
En zayıf yanınız ne?
Çabuk heyecanlanıyorum. Bunun etkisi ile hata yapmayı çok yaşadım.
Bugüne kadar yaşadığınız en büyük pişmanlık ne?
Bir enstrüman çalmayı öğrenmediğim için çok pişmanım. İnşallah günün birinde gerçekleştirerek bu pişmanlığıma son vereceğim.
En derinlerdeki korkularınız neler?
Yalnız kalmak. Buna paralel olarak sevdiklerimi kaybetmek de en büyük korkularım arasında. İnsanlar benim motivasyon ve enerji kaynağım.
En çok nelerden şüphe duyarsınız?
Otoritelerden şüphe duyarım.
Bugüne kadar yaşadığınız en ilginç deneyim neydi?
Bali seyahatim. Daha önce tanık olmadığım bir yaşam ortamıydı. Bunun yanında kişisel olarak da çok etkileyici deneyimler yaşadım.
En sevdiğiniz ve sevmediğiniz yönleriniz neler?
İnsanlarla kolay anlaşırım ve genellikle çözüm odaklıyım. Bunun yanında enerjisi yüksek, pozitif bir karakter olduğumu düşünüyorum. Sevmediğim yönüm olarak unutkanlığımı söyleyebilirim. Zaman zaman fevri olabiliyorum. Bunların yanında çabuk affediyorum. Bu özelliğimi sevmiyorum.
Sizin için mükemmel bir kahvaltıda mutlaka neler olmalı?
Bal-Kaymak. Ekstra bir dokunuş ama benim için kahvaltıyı mükemmel kılar.
Gerçek hayatta duyguları abartılı yaşayanlar mısınız yoksa içe dönük bir karakteriniz mi var?
Abartılı yaşayanlardanım. Beni tanıyan birçok kişi bunu söyleyebilir.
Süper güçlere sahip olma şansı verilseydi hangi güce sahip olmak isterdiniz?
Nesneleri istediğim yere atabilme özelliği. Saçma gelebilir ama çok eğlenceli.
Son günlerde en çok nelerden şikayet ediyorsunuz?
Sağ omzumdaki ağrıdan. Son dört aydır hep yanımdaydı.
Bugüne kadar aldığınız en acımasız eleştiri neydi?
Çok agresif bir basketbol antrenörüm vardı. Bana takım oyunu oyuncusu olmadığımı ve sokakta oynamam gerektiğini söylemişti. Bu tip bir eleştiri almak için çok küçüktüm. Aynı fikirde de değildim üstelik. Çok zor olmuştu.
Kimsenin sizi yargılayamayacağı bir dünyada neyi yapma özgürlüğünüzün olmasını isterdiniz?
Park etmeye özen göstermezdim.
En çok gurur duyduğunuz özelliğiniz ne?
Samimi olmam.
Sezona güçlü bir işle girdiniz. Meryem dizisi de başarısını devam ettiriyor. Bu kadar sevileceğini tahmin etmiş miydiniz?
Açıkçası en başından beri sevileceğini hissediyordum. Öncelikle senaryosu çok kuvvetli bir iş. Tüm karakterlerin bağlantılı ama özgün hikayeleri var, bu da seyircinin ilgisini çekiyor. Benim canlandırdığım Savaş karakteri de kendimi geliştirebildiğim, sınırlarımı zorladığım bir rol. Genel hikaye içinde Savaş’ın yaşadığı duygu değişimleri de bu karakteri canlandırmak istememdeki en büyük etkenlerden oldu. En başından beri bütün ekip o kadar çok emek verdik ki bu emeklerin karşılığında bu başarıya ulaştık sanırım. Bizim için de büyük bir motivasyon kaynağı oluyor bu.