Ciddiyete davet
Son zamanlarda, günün stresini atmak için ekran karşısına geçtiğimizde, bizi yormayan, buhrana sokmayan, ayaklarımızı uzatıp da keyifle izlediğimiz bir program bulduk: Güldür Güldür. Aslında eski bir program, ama şu sıralar daha fazla izleniyor, izleyenler de daha bir keyif alıyor sanki...
ALİ SUNAL
Komedinin en çekici noktası neresi?
Her şeyi bırakın bir insanı gülümsetmek, özellikle de böyle bir zamanda gülümsetmek, gülümseten insanın ömrüne ömür katıyor diye düşünüyorum. Bir insanı mutlu etmek, gözünün kısıldığını görmek, insanı manevi olarak müthiş rahatlatıyor.
Normalde cool bir yapınız var. Ama komiksiniz. Siz anlatın, nasıl birisiniz?
Ben sululuğu, zevzekliği sevmiyorum. Bazı insanlar var, çok konuşuyorlar, devamlı espri yapıyorlar ve kendi yaptıkları espriye gülüyorlar. Ben böyle bir adam değilim. Samimiyet kurmadan da açılamıyorum. Öyle bir yabani yanım var evet. Açılana kadar da biraz asık suratlı, mesafeli duruyorum. Açıldıktan sonra da içim dışım bir oluyor.
Gözünüzden yaş akacak kadar sizi ne güldürür?
Sahnedeki durumumuza gülüyorum. Zeka ile yapılmış doğru zamanlamayla yapılmış esprilere kahkahalarla gülüyorum. Bir de insanın düştüğü duruma çok gülüyorum.
Ne oyunculuk ne sunuculuk ne moderatörlük! Yaptığınız şey ne?
Ben kendimi oyuncu olarak görüyordum, programda başka bir yönüm çıkıyor ortaya. Yaptığım şeyin tarifi yok.
Bugüne kadar en güldüğünüz skeç?
Hepsi bizim bebeğimiz.
Hayatta en çok ne kızdırır sizi?
Çabuk sinirlenirim, 1.5 dakika sürer... Tartışmaya başlarım mesela, daha tartışırken sıkılırım... Verilen söz tutulmazsa kızarım. Yalanı da affetmem zor.
Yabancı oyunculardan bir kardeş profili oluştursak...
Büyük abi Steven Spielberg; Hollywood’da çok nüfuzlu olduğundan. Ortanca abim Denzel Washington; çok güvenilir, sırtımı yaslayabileceğim bir tipi var. Küçük abim Robert Downey Jr.; bir tane de eğlenceli yaramaz abiye ihtiyaç var. Küçük kız kardeşlerim de Natalie Portman, Anne Hathaway ve Scarlett Johansson’ın en yakın arkadaşları olsun. Ama en yakın! Sözünden çıkmadıkları, güvendikleri, bayağı dostu olsun.
Garsonu lokantada nasıl çağırırsınız?
Sabırla göz göze gelmeyi beklerim, sonra en kibar halimle ‘bakar mısın?’ derim.
Telefonsuz kaç gün yaşarsınız?
Herkes bırakacaksa ilelebet ama herkes bırakmalı.
Bir hayvan olsanız hangisi olmayı istersiniz?
Yazın köpekbalığı, kışın kutup ayısı.
ALPER KUL
Komedi yapmanın cazibesi nerede yatıyor?
Çalışırken gülmek, eğlenmek. Duygusal metinlerde sürekli depresif bir hava hakim ülkemizde. Tecavüz, cinayet, iflas, aşk acısı, dost kazığı derken dizinin tuttuğuna sevinemiyorsun. Koca bir sezon boyunca sette yüzün gülmüyor.
Sizi en çok ne güldürür?
Gülmek eylemi beynin olağanüstü durumlar için kilitlenmemesini sağlayan bir koruma sistemi. Şaşırtan durumlar gülmenin şiddetini arttırıyor. Bendeki durum çok ilkel. Yürürken düşen ya da tokat yiyen birini görünce çok gülüyorum. Sonra utanıyorum.
Komik olmak genellikle erkek işidir gibi bir algı var. Siz ‘komik kadın’ları nasıl buluyorsunuz?
Ataerkil bir toplumda yaşadığımız için, erkeğin sözü daha kıymet görüyor. Toplumda söz söyleyebilecek cesarette kadın haliyle o kadar az ki, hepsine fırsat tanımak ve cesaret vermek lazım. Ben cesur her insana saygı duyuyor ve etkileniyorum.
Güldürürkenki hissiyatınız?
Takdir gördüğüm zaman içimdeki çocuğa şeker vermişim gibi hissediyorum.
Sizi en çok ne kızdırır?
İki yüzlülük.
Hangi konuda ciddiyetinizi asla koruyamazsınız?
Galatasaraylı Sabri Sarıoğlu.
Hayatınızda asla ödün vermediğiniz prensibiniz...
Zamanı verimli kullanmak.
En son ne zaman gülmekten yerlere yattınız?
Arada internette karşılaştığım videolara böyle tepkiler veriyorum.
Baba olduktan sonra hayata bakışınızda değişim oldu mu?
Evet. Merhamet duygum daha bir gelişti. Başka... Çok büyük bir sistemin ufacık bir parçası olduğumu görüyorum.
Yabancı oyunculardan akrabalarınız olsa...
Rowen Atkinson veya Peter Sellers amcam olaymış iyiymiş.
Telefonsuz kaç gün yaşarsınız?
Çözmem gereken büyük bir sorun bu. Şarjım bitince eksik hissediyorum.
Bir hayvan olsanız hangisi olmayı istersiniz?
Hayvanlara merhamet edilen bir ülkede olacaksa hiç fark etmez. Bizim buralarda hızlı kaçan herhangi bir kuş da olur.
Garsonu lokantada nasıl çağırırsınız?
Yakasında ismi yazıyor ise ismiyle.
Yumurtanızı nasıl yersiniz?
Kayısı.
AYLİN KONTENTE
Oyunculuk açısından; insanları ağlatmak mı, güldürmek mi?
Hayat zaten yeterince zor ve acılarla dolu. Dalga geçmek, hayata neşeyle bakmak beni rahatlatıyor, Ayrıca bilimsel olarak kanıtlanmış; yüzünüzdeki mimik ya da beden duruşunuz direkt ruh halinizi etkiliyor. Ağlamak mı gülmek mi? Gülelim, güldürelim, bu daha cazip!
Komedi yapmanın tadını neye benzetiyorsunuz?
Bu öyle bir meslek ki, oyun oynuyorsunuz üzerine bir de size para veriliyor. Oyun Atölyesi’nde kuliste şöyle yazar: “Ne zaman aşk biter o zaman yorulur insan”. Oyunculuk mesleği çok zor ama bir o kadar şahane bir iş, komedi ise ekmeğin köşesi benim için. Çocukluğum zor zamanlarla dalga geçmeyi bilen bir anne-babayla geçti...
En çok neye gülersiniz?
Doğal tepkilere, çocuklara mesela. Düşene de gülüyorum ne yalan söyleyeyim. Saçmalıklara da. Mesela bir yerde bekliyorum, sıkıldım, insanları sebzeye benzetirim.
Güldürürken neler hissediyorsunuz?
Müthiş keyif duyuyorum, hele dolu dolu kahkaha atınca karşılıklı. İyilik yapmış gibi mutlu oluyorum, keyifsiz bir yakınımı güldürsem mesela. Sahnede ise karşılıklı sevgi oluşuyor sanki onlar beni, ben onları seviyorum. Gülmezlerse çok üzülüyorum. ‘Bu mesleği bıraksam mı?’ duygusuna kapılıyorum.
Tepenizin tasını ne attırır?
Saygısızlığa, karşımdakinin sınır tanımazlığına tahammülüm yok.
Hangi konuda ciddiyetinizi asla koruyamazsınız?
Köpek eğitimi. “Hayır, yapma” diyorum mesela, kafayı sağa sola yatırınca gevşeyip gülüyorum. O yüzden baktığım iki köpeğe de tuvalet eğitimi veremedim hiç. Ya da yemek eğitimi. Kıyamıyorum.
Hayatta asla ödün vermediğiniz prensibiniz ne?
Söz verdimse yaparım, yapacağımdan şüphem varsa asla söz vermem.
Altı aylık bebeğiniz var. Anne olmak nasıl değiştirdi sizi?
Gelecek kaygılarım azaldı. Aidiyet duygum güçlendi ailemi kurduğum için. Anneme ve babama olan bakış açım değişti.
Yabancı ünlülerden bir akraba profiliniz olsa...
Meryl Streep ablam, Judi Dench teyzem olsun. Cate Blanchett kardeşim, Peter Sellers abim olsun.
Telefonsuz kaç gün yaşarsınız?
Her gün, günün yarısında, telefonumun ya şarjı bitmiş ya kapanmış ya da kaybetmiş oluyorum. Bayağı yaşarım yani.
ÖZGE BORAK
Komedi yapmanın nasıl bir cazibesi var?
Güldürmek için matematik düşünmek de gerekiyor bazen. İnsanları duygusallaştırmak kolay ama güldürmek zor bir şey bence.
Sınıfa sonradan gelen olarak zorluk yaşadınız mı?
Evet. Çok da normal bir durum. Sonradan geleni bazen kabul etmek istemez insanlar. Beni sıcakkanlı karşıladılar.
En çok neye gülersiniz?
Doğal anlara. Derler ya çocuklar düşene güler diye. Ben hala çocuğum galiba, kendim de düşsem gülerim.
Ciddiyetinizi hangi konuda koruyamazsınız?
Asla gülünmemesi gereken anlar, yerler vardır ya... Gülerseniz rezil olursunuz. Oldum da. Gülünecek yer mi? Dışarıdan çirkin görünse de o bir sinir bozukluğu hali. Toplantı, cenaze, açıklama yapılan bir an... ‘Sessiz olun’ denen durumlarda inadına gülme hissi gelir bana ve krize girecek, gözümden yaş gelecek şekilde gülerim.
İnsanları ters köşeye yatırdığınız hal ve hareketleriniz olur mu?
Mutsuz olduğum, durgun olduğum zamanlarda şaşırıyorlardır diye düşünüyorum. Ama hepimizin oluyor.
Hayatta asla ödün vermediğiniz şey ne?
Saygı. Sev, sevme ama saygılı ol. Sevmesem bile o şekilde kabul ederim ben insanları.
Yabancı ünlülerden birer kardeş seçme şansınız olsa...
Meryl Streep ablam olsun, Robert De Niro abim olsun, dünya benim olur.
Telefonsuz kaç gün yaşarsınız?
Telefonsuz? Telefon? Ne telefonu? Yakınlarımın merak etmeyeceğini bilsem telefonu suya atacağım.
Garsonu lokantada nasıl çağırırsınız?
Bakar mısınız lütfen?
Röportaj: Filiz Şeref
Fotoğraf: Serhat Hayri
Prodüksiyon: Sinem Gürleyük
StylIng: Ayşe Yılmaz, Aslı Akal
Prodüksiyon Asistanı: Seray Özdöl
Saç: Yiğittan Demiralp/Aveda ürünleri ile
Makyaj: Orbay Baş
Çırağan Palace Kempinski'ye teşekkür ederiz.
DOĞA RUTKAY
Komedi yapmanın en cazibeli yanı sizin için ne?
Hiç tanımadığınız bilmediğiniz evlerin kapılarını aralamak, misafirliğe gidip azıcık da olsa o yüzleri güldürebilmek... Kahkahalarına şahit olmak aynı anda aynı neşeyle sıkıntılardan uzaklaşmak... En sevdiğim kısmı bu; mutlu etmek.
Sizi en çok ne güldürür?
Hatalara çok gülerim, sakarlıklara, kırılan potlara... Çevremde en çok güldüğüm şeyler bunlar aslında. Bir de olur olmadık zamanlarda hiç söylenmemesi gereken şeyler dilimin ucuna gelir, aklımdan geçer, kendime gülerim.
Komik olmak genellikle erkek işidir gibi bir algı var. ‘Komik kadın’ olmak nasıl bir his?
Bakacak olursak, dünya erkekçe! Pekala da güldürebilir kadınlar.
İnsanları güldürürken neler hissediyorsunuz?
Ne kadar şanslı olduğumu...
Sizi en çok ne kızdırır?
Öne arkaya sağa sola hemencecik eğilip bükülen insanlar... Netlik severim ben.
Hangi konuda ciddiyetinizi asla koruyamazsınız?
Aslında fena halde ciddi biriyim. Ama sahnede arkadaşlarımı izlerken kesinlikle ciddi olamıyorum.
Hayatınızda asla ödün vermediğiniz prensibiniz ne?
Çok aslında, çok çok... Ama başlıca diyebileceklerim; kararlarım, hayati seçimlerim, dostluklarım.
En son ne zaman, ne olunca gülmekten yerlere yattınız?
Arkadaşımın yavru köpeği geri geri havuza düşünce.
Programda Ali Sunal’ın kestiği bölümlerde hazırcevap olmayı gerektiren bir durum var. Siz normalde ne kadar hazırcevapsınız?
Hazırcevap biri değilimdir aslında, daha ziyade yeri geldi mi espri yapmak gibi bir alışkanlığım vardı, Ali sayesinde geliştirmeye çalışıyorum...
Yabancı oyunculardan bir kadın bir erkek ünlü eğer kardeşiniz olsaydı...
Glenn Close ablam, Marlon Brando abim olsun isterdim.
Telefonsuz kaç gün yaşarsınız?
Sevgilim, annem ve arkadaşlarım yanımda olursa sonsuza kadar.
Bir hayvan olsanız hangisi olmayı istersiniz? Neden?
İnsanların zarar vermediği bir hayvan olmak isterdim. Yani hangisi? Hiçbiri maalesef...
Garsonu lokantada nasıl çağırırsınız?
Affedersiniz, bi’ bakar mısınız lütfen?
Yumurtanızı nasıl yersiniz?
Her türlü yerim.
Komedinin en çekici noktası neresi?
Her şeyi bırakın bir insanı gülümsetmek, özellikle de böyle bir zamanda gülümsetmek, gülümseten insanın ömrüne ömür katıyor diye düşünüyorum. Bir insanı mutlu etmek, gözünün kısıldığını görmek, insanı manevi olarak müthiş rahatlatıyor.
Normalde cool bir yapınız var. Ama komiksiniz. Siz anlatın, nasıl birisiniz?
Ben sululuğu, zevzekliği sevmiyorum. Bazı insanlar var, çok konuşuyorlar, devamlı espri yapıyorlar ve kendi yaptıkları espriye gülüyorlar. Ben böyle bir adam değilim. Samimiyet kurmadan da açılamıyorum. Öyle bir yabani yanım var evet. Açılana kadar da biraz asık suratlı, mesafeli duruyorum. Açıldıktan sonra da içim dışım bir oluyor.
Gözünüzden yaş akacak kadar sizi ne güldürür?
Sahnedeki durumumuza gülüyorum. Zeka ile yapılmış doğru zamanlamayla yapılmış esprilere kahkahalarla gülüyorum. Bir de insanın düştüğü duruma çok gülüyorum.
Ne oyunculuk ne sunuculuk ne moderatörlük! Yaptığınız şey ne?
Ben kendimi oyuncu olarak görüyordum, programda başka bir yönüm çıkıyor ortaya. Yaptığım şeyin tarifi yok.
Bugüne kadar en güldüğünüz skeç?
Hepsi bizim bebeğimiz.
Hayatta en çok ne kızdırır sizi?
Çabuk sinirlenirim, 1.5 dakika sürer... Tartışmaya başlarım mesela, daha tartışırken sıkılırım... Verilen söz tutulmazsa kızarım. Yalanı da affetmem zor.
Yabancı oyunculardan bir kardeş profili oluştursak...
Büyük abi Steven Spielberg; Hollywood’da çok nüfuzlu olduğundan. Ortanca abim Denzel Washington; çok güvenilir, sırtımı yaslayabileceğim bir tipi var. Küçük abim Robert Downey Jr.; bir tane de eğlenceli yaramaz abiye ihtiyaç var. Küçük kız kardeşlerim de Natalie Portman, Anne Hathaway ve Scarlett Johansson’ın en yakın arkadaşları olsun. Ama en yakın! Sözünden çıkmadıkları, güvendikleri, bayağı dostu olsun.
Garsonu lokantada nasıl çağırırsınız?
Sabırla göz göze gelmeyi beklerim, sonra en kibar halimle ‘bakar mısın?’ derim.
Telefonsuz kaç gün yaşarsınız?
Herkes bırakacaksa ilelebet ama herkes bırakmalı.
Bir hayvan olsanız hangisi olmayı istersiniz?
Yazın köpekbalığı, kışın kutup ayısı.
ALPER KUL
Komedi yapmanın cazibesi nerede yatıyor?
Çalışırken gülmek, eğlenmek. Duygusal metinlerde sürekli depresif bir hava hakim ülkemizde. Tecavüz, cinayet, iflas, aşk acısı, dost kazığı derken dizinin tuttuğuna sevinemiyorsun. Koca bir sezon boyunca sette yüzün gülmüyor.
Sizi en çok ne güldürür?
Gülmek eylemi beynin olağanüstü durumlar için kilitlenmemesini sağlayan bir koruma sistemi. Şaşırtan durumlar gülmenin şiddetini arttırıyor. Bendeki durum çok ilkel. Yürürken düşen ya da tokat yiyen birini görünce çok gülüyorum. Sonra utanıyorum.
Komik olmak genellikle erkek işidir gibi bir algı var. Siz ‘komik kadın’ları nasıl buluyorsunuz?
Ataerkil bir toplumda yaşadığımız için, erkeğin sözü daha kıymet görüyor. Toplumda söz söyleyebilecek cesarette kadın haliyle o kadar az ki, hepsine fırsat tanımak ve cesaret vermek lazım. Ben cesur her insana saygı duyuyor ve etkileniyorum.
Güldürürkenki hissiyatınız?
Takdir gördüğüm zaman içimdeki çocuğa şeker vermişim gibi hissediyorum.
Sizi en çok ne kızdırır?
İki yüzlülük.
Hangi konuda ciddiyetinizi asla koruyamazsınız?
Galatasaraylı Sabri Sarıoğlu.
Hayatınızda asla ödün vermediğiniz prensibiniz...
Zamanı verimli kullanmak.
En son ne zaman gülmekten yerlere yattınız?
Arada internette karşılaştığım videolara böyle tepkiler veriyorum.
Baba olduktan sonra hayata bakışınızda değişim oldu mu?
Evet. Merhamet duygum daha bir gelişti. Başka... Çok büyük bir sistemin ufacık bir parçası olduğumu görüyorum.
Yabancı oyunculardan akrabalarınız olsa...
Rowen Atkinson veya Peter Sellers amcam olaymış iyiymiş.
Telefonsuz kaç gün yaşarsınız?
Çözmem gereken büyük bir sorun bu. Şarjım bitince eksik hissediyorum.
Bir hayvan olsanız hangisi olmayı istersiniz?
Hayvanlara merhamet edilen bir ülkede olacaksa hiç fark etmez. Bizim buralarda hızlı kaçan herhangi bir kuş da olur.
Garsonu lokantada nasıl çağırırsınız?
Yakasında ismi yazıyor ise ismiyle.
Yumurtanızı nasıl yersiniz?
Kayısı.
AYLİN KONTENTE
Oyunculuk açısından; insanları ağlatmak mı, güldürmek mi?
Hayat zaten yeterince zor ve acılarla dolu. Dalga geçmek, hayata neşeyle bakmak beni rahatlatıyor, Ayrıca bilimsel olarak kanıtlanmış; yüzünüzdeki mimik ya da beden duruşunuz direkt ruh halinizi etkiliyor. Ağlamak mı gülmek mi? Gülelim, güldürelim, bu daha cazip!
Komedi yapmanın tadını neye benzetiyorsunuz?
Bu öyle bir meslek ki, oyun oynuyorsunuz üzerine bir de size para veriliyor. Oyun Atölyesi’nde kuliste şöyle yazar: “Ne zaman aşk biter o zaman yorulur insan”. Oyunculuk mesleği çok zor ama bir o kadar şahane bir iş, komedi ise ekmeğin köşesi benim için. Çocukluğum zor zamanlarla dalga geçmeyi bilen bir anne-babayla geçti...
En çok neye gülersiniz?
Doğal tepkilere, çocuklara mesela. Düşene de gülüyorum ne yalan söyleyeyim. Saçmalıklara da. Mesela bir yerde bekliyorum, sıkıldım, insanları sebzeye benzetirim.
Güldürürken neler hissediyorsunuz?
Müthiş keyif duyuyorum, hele dolu dolu kahkaha atınca karşılıklı. İyilik yapmış gibi mutlu oluyorum, keyifsiz bir yakınımı güldürsem mesela. Sahnede ise karşılıklı sevgi oluşuyor sanki onlar beni, ben onları seviyorum. Gülmezlerse çok üzülüyorum. ‘Bu mesleği bıraksam mı?’ duygusuna kapılıyorum.
Tepenizin tasını ne attırır?
Saygısızlığa, karşımdakinin sınır tanımazlığına tahammülüm yok.
Hangi konuda ciddiyetinizi asla koruyamazsınız?
Köpek eğitimi. “Hayır, yapma” diyorum mesela, kafayı sağa sola yatırınca gevşeyip gülüyorum. O yüzden baktığım iki köpeğe de tuvalet eğitimi veremedim hiç. Ya da yemek eğitimi. Kıyamıyorum.
Hayatta asla ödün vermediğiniz prensibiniz ne?
Söz verdimse yaparım, yapacağımdan şüphem varsa asla söz vermem.
Altı aylık bebeğiniz var. Anne olmak nasıl değiştirdi sizi?
Gelecek kaygılarım azaldı. Aidiyet duygum güçlendi ailemi kurduğum için. Anneme ve babama olan bakış açım değişti.
Yabancı ünlülerden bir akraba profiliniz olsa...
Meryl Streep ablam, Judi Dench teyzem olsun. Cate Blanchett kardeşim, Peter Sellers abim olsun.
Telefonsuz kaç gün yaşarsınız?
Her gün, günün yarısında, telefonumun ya şarjı bitmiş ya kapanmış ya da kaybetmiş oluyorum. Bayağı yaşarım yani.
ÖZGE BORAK
Komedi yapmanın nasıl bir cazibesi var?
Güldürmek için matematik düşünmek de gerekiyor bazen. İnsanları duygusallaştırmak kolay ama güldürmek zor bir şey bence.
Sınıfa sonradan gelen olarak zorluk yaşadınız mı?
Evet. Çok da normal bir durum. Sonradan geleni bazen kabul etmek istemez insanlar. Beni sıcakkanlı karşıladılar.
En çok neye gülersiniz?
Doğal anlara. Derler ya çocuklar düşene güler diye. Ben hala çocuğum galiba, kendim de düşsem gülerim.
Ciddiyetinizi hangi konuda koruyamazsınız?
Asla gülünmemesi gereken anlar, yerler vardır ya... Gülerseniz rezil olursunuz. Oldum da. Gülünecek yer mi? Dışarıdan çirkin görünse de o bir sinir bozukluğu hali. Toplantı, cenaze, açıklama yapılan bir an... ‘Sessiz olun’ denen durumlarda inadına gülme hissi gelir bana ve krize girecek, gözümden yaş gelecek şekilde gülerim.
İnsanları ters köşeye yatırdığınız hal ve hareketleriniz olur mu?
Mutsuz olduğum, durgun olduğum zamanlarda şaşırıyorlardır diye düşünüyorum. Ama hepimizin oluyor.
Hayatta asla ödün vermediğiniz şey ne?
Saygı. Sev, sevme ama saygılı ol. Sevmesem bile o şekilde kabul ederim ben insanları.
Yabancı ünlülerden birer kardeş seçme şansınız olsa...
Meryl Streep ablam olsun, Robert De Niro abim olsun, dünya benim olur.
Telefonsuz kaç gün yaşarsınız?
Telefonsuz? Telefon? Ne telefonu? Yakınlarımın merak etmeyeceğini bilsem telefonu suya atacağım.
Garsonu lokantada nasıl çağırırsınız?
Bakar mısınız lütfen?
Fotoğraf: Serhat Hayri
Prodüksiyon: Sinem Gürleyük
StylIng: Ayşe Yılmaz, Aslı Akal
Prodüksiyon Asistanı: Seray Özdöl
Saç: Yiğittan Demiralp/Aveda ürünleri ile
Makyaj: Orbay Baş
Çırağan Palace Kempinski'ye teşekkür ederiz.
DOĞA RUTKAY
Komedi yapmanın en cazibeli yanı sizin için ne?
Hiç tanımadığınız bilmediğiniz evlerin kapılarını aralamak, misafirliğe gidip azıcık da olsa o yüzleri güldürebilmek... Kahkahalarına şahit olmak aynı anda aynı neşeyle sıkıntılardan uzaklaşmak... En sevdiğim kısmı bu; mutlu etmek.
Sizi en çok ne güldürür?
Hatalara çok gülerim, sakarlıklara, kırılan potlara... Çevremde en çok güldüğüm şeyler bunlar aslında. Bir de olur olmadık zamanlarda hiç söylenmemesi gereken şeyler dilimin ucuna gelir, aklımdan geçer, kendime gülerim.
Komik olmak genellikle erkek işidir gibi bir algı var. ‘Komik kadın’ olmak nasıl bir his?
Bakacak olursak, dünya erkekçe! Pekala da güldürebilir kadınlar.
İnsanları güldürürken neler hissediyorsunuz?
Ne kadar şanslı olduğumu...
Sizi en çok ne kızdırır?
Öne arkaya sağa sola hemencecik eğilip bükülen insanlar... Netlik severim ben.
Hangi konuda ciddiyetinizi asla koruyamazsınız?
Aslında fena halde ciddi biriyim. Ama sahnede arkadaşlarımı izlerken kesinlikle ciddi olamıyorum.
Hayatınızda asla ödün vermediğiniz prensibiniz ne?
Çok aslında, çok çok... Ama başlıca diyebileceklerim; kararlarım, hayati seçimlerim, dostluklarım.
En son ne zaman, ne olunca gülmekten yerlere yattınız?
Arkadaşımın yavru köpeği geri geri havuza düşünce.
Programda Ali Sunal’ın kestiği bölümlerde hazırcevap olmayı gerektiren bir durum var. Siz normalde ne kadar hazırcevapsınız?
Hazırcevap biri değilimdir aslında, daha ziyade yeri geldi mi espri yapmak gibi bir alışkanlığım vardı, Ali sayesinde geliştirmeye çalışıyorum...
Yabancı oyunculardan bir kadın bir erkek ünlü eğer kardeşiniz olsaydı...
Glenn Close ablam, Marlon Brando abim olsun isterdim.
Telefonsuz kaç gün yaşarsınız?
Sevgilim, annem ve arkadaşlarım yanımda olursa sonsuza kadar.
Bir hayvan olsanız hangisi olmayı istersiniz? Neden?
İnsanların zarar vermediği bir hayvan olmak isterdim. Yani hangisi? Hiçbiri maalesef...
Garsonu lokantada nasıl çağırırsınız?
Affedersiniz, bi’ bakar mısınız lütfen?
Yumurtanızı nasıl yersiniz?
Her türlü yerim.