"Evrensel duygularla yaratıyorum"
Pınar Dönmez, müzik aşkını çok küçük yaşlarda keşfedip sevdanın peşinden gitmiş.
Eğitim hayatınız nasıl geçti?
1993 yılında İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’nda dokuz yıl yarı zamanlı klasik gitar eğitimi alarak bu maceraya başladım. Konservatuvarda gitar derslerinin yanında klasik müzik teorisi, armoni ve solfej dersleri aldım. 2003 yılında İtalyan Lisesi’nden mezun olup şarkıcılık eğitimi almak üzere Hollanda’ya gittim. Buradaki altı yıllık konservatuvar eğitimim sırasında caz ve pop stilleri üzerinde yoğunlaşmamın ardından, Türkçe sözlü kendi bestelerime ağırlık verdim. Mezun olduğum Haziran 2009’dan beri de Hollanda ve Türkiye’de sahne alıyor, müziğimi icra ediyorum.
Yaptığınız çalışmalara baktığımızda tarzınızı nasıl tanımlarsınız?
Tarzımı bir cümleyle açıklamam gerekirse, içinde caz müziğinin elementlerini çokça barındıran dünya müziği olarak adlandırabilirim. Ancak beslendiğim ve ilham aldığım daha birçok farklı müzik tarzı var. Batı müziğinin yanı sıra binlerce yıllık kültürün ürünü olan Anadolu ezgileri de bestelerimin altyapısını oluşturmakta. Anadolu’nun müzik ve kültürünün saf, içten ve yalın hali beni hep etkilemekte ve sanatıma yansımakta…
Üyesi olduğunuz grubunuz hakkında bilgi verir misiniz?
Grubum, konservatuvardaki Hollandalı okul arkadaşlarımdan oluşmakta. Rob Scholtens (akustik gitar), Pieter Althuis (kontrbas) ve Joost Visser (perküsyon). Onlar da aynı benim gibi mezun olup hayatlarını profesyonel müzisyen olarak devam ettirmekte. Geçtiğimiz 14 Mayıs’ta Nardis Caz Club’te ve 15 Mayıs’ta Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde verdiğimiz konserlerde grubuma Türkiye’den Yahya Dai (saksafon) ve Derin Bayhan (davul) eşlik etti.
Kariyeriniz adına attığınız en doğru adım neydi?
Bu işin eğitimini almak, hayatımda başıma gelen en iyi şey oldu. Şarkıcılık ve müzisyenlikle ilgili öğrenebileceğim her şeyi ciddiye alarak peşine düşmemi sağladı. İşin teknik ayrıntılarının yanı sıra şarkıcılığın beraberinde getirdiği yaşam tarzını benimsememe yardımcı oldu. Bu yaşam tarzı; üretmeyi, bedenime ve sesime bilinçli bir şekilde çok iyi bakmayı, sahne performansına dair ayrıntıları ve hayata çok bilinçli bakıp algılamayı kapsayan bir tarz...
Şu sıralar iPod’unuzda neler dinliyorsunuz?
Son zamanlarda John Mayer, Mayra Andrade, Candan Erçetin, Sara Tavares, Rima ve Corinne Bailey Lee’yi dinliyorum.
Çalışma masanızdan eksik etmediğiniz şeyler neler?
Laptop’um, masamın üstünde olmasa da yanında duran gitarım ve masamın altındaki klavye çekmecesinde bulunan midi keyboard’um…
Hayatta neler, sizde yeni bir şeyler yaratma isteği uyandırıyor?
Evrensel olan duygular. Günlük hayatımda etrafımda gözlemlediğim ve çoğu zaman bana ait olmamasına rağmen beni ele geçiren yoğun duygular.
Şu an çalışmalarınızla ilgili bize verebileceğiniz en yeni haberler neler?
Şu anda, Türkiye’deki keyifl i ve yoğun konserlerimizin ardından Hollanda ve Türkiye’de sahnelenmek üzere bir tiyatro-müzik turunun hazırlıklarına başlıyoruz. Bunun yanında en uygun zaman ve mekanda bir albüm kaydı yapmak var listede. Yani kısacası, üretmeye devam edip bunu mümkün olduğunca çok kişiyle paylaşabilmek için projeler üretmek.
1993 yılında İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’nda dokuz yıl yarı zamanlı klasik gitar eğitimi alarak bu maceraya başladım. Konservatuvarda gitar derslerinin yanında klasik müzik teorisi, armoni ve solfej dersleri aldım. 2003 yılında İtalyan Lisesi’nden mezun olup şarkıcılık eğitimi almak üzere Hollanda’ya gittim. Buradaki altı yıllık konservatuvar eğitimim sırasında caz ve pop stilleri üzerinde yoğunlaşmamın ardından, Türkçe sözlü kendi bestelerime ağırlık verdim. Mezun olduğum Haziran 2009’dan beri de Hollanda ve Türkiye’de sahne alıyor, müziğimi icra ediyorum.
Yaptığınız çalışmalara baktığımızda tarzınızı nasıl tanımlarsınız?
Tarzımı bir cümleyle açıklamam gerekirse, içinde caz müziğinin elementlerini çokça barındıran dünya müziği olarak adlandırabilirim. Ancak beslendiğim ve ilham aldığım daha birçok farklı müzik tarzı var. Batı müziğinin yanı sıra binlerce yıllık kültürün ürünü olan Anadolu ezgileri de bestelerimin altyapısını oluşturmakta. Anadolu’nun müzik ve kültürünün saf, içten ve yalın hali beni hep etkilemekte ve sanatıma yansımakta…
Üyesi olduğunuz grubunuz hakkında bilgi verir misiniz?
Grubum, konservatuvardaki Hollandalı okul arkadaşlarımdan oluşmakta. Rob Scholtens (akustik gitar), Pieter Althuis (kontrbas) ve Joost Visser (perküsyon). Onlar da aynı benim gibi mezun olup hayatlarını profesyonel müzisyen olarak devam ettirmekte. Geçtiğimiz 14 Mayıs’ta Nardis Caz Club’te ve 15 Mayıs’ta Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde verdiğimiz konserlerde grubuma Türkiye’den Yahya Dai (saksafon) ve Derin Bayhan (davul) eşlik etti.
Kariyeriniz adına attığınız en doğru adım neydi?
Bu işin eğitimini almak, hayatımda başıma gelen en iyi şey oldu. Şarkıcılık ve müzisyenlikle ilgili öğrenebileceğim her şeyi ciddiye alarak peşine düşmemi sağladı. İşin teknik ayrıntılarının yanı sıra şarkıcılığın beraberinde getirdiği yaşam tarzını benimsememe yardımcı oldu. Bu yaşam tarzı; üretmeyi, bedenime ve sesime bilinçli bir şekilde çok iyi bakmayı, sahne performansına dair ayrıntıları ve hayata çok bilinçli bakıp algılamayı kapsayan bir tarz...
Şu sıralar iPod’unuzda neler dinliyorsunuz?
Son zamanlarda John Mayer, Mayra Andrade, Candan Erçetin, Sara Tavares, Rima ve Corinne Bailey Lee’yi dinliyorum.
Çalışma masanızdan eksik etmediğiniz şeyler neler?
Laptop’um, masamın üstünde olmasa da yanında duran gitarım ve masamın altındaki klavye çekmecesinde bulunan midi keyboard’um…
Hayatta neler, sizde yeni bir şeyler yaratma isteği uyandırıyor?
Evrensel olan duygular. Günlük hayatımda etrafımda gözlemlediğim ve çoğu zaman bana ait olmamasına rağmen beni ele geçiren yoğun duygular.
Şu an çalışmalarınızla ilgili bize verebileceğiniz en yeni haberler neler?
Şu anda, Türkiye’deki keyifl i ve yoğun konserlerimizin ardından Hollanda ve Türkiye’de sahnelenmek üzere bir tiyatro-müzik turunun hazırlıklarına başlıyoruz. Bunun yanında en uygun zaman ve mekanda bir albüm kaydı yapmak var listede. Yani kısacası, üretmeye devam edip bunu mümkün olduğunca çok kişiyle paylaşabilmek için projeler üretmek.