Ezgi Eyüboğlu ile oyunculuk ve bakım üzerine!
Genç ve yetenekli oyuncu Ezgi Eyüboğlu, “İntikam” dizisiyle oyunculuk kariyerinin en parlak günlerini yaşıyor. Baba tarafında Bedri Rahmi Eyüboğlu, Sabahattin Eyüboğlu gibi sanatçılar olunca o da iktisat okumasına rağmen oyunculuğu seçmiş.
Bakım ritüelleriniz var mıdır?
Cildimi mutlaka güzelce temizlerim ve nemlendiririm. Haftada bir yüzüm için Dior’un su bazlı nemlendirici maskesini kullanıyorum. Cildim oldukça hassas. Cildi benim gibi hassas olanlara tavsiyem; pamuk kullanımını bile en aza indirgesinler. En ufak bir sert cisim bile cildimi tahriş etmeye yetebiliyor. Pamuğu hayatımdan çıkardım. Her şeyi olabildiğince elimle, yumuşak hareketlerle yapmaya çalışıyorum. Nemlendiriciyi bile sürerken cildimi hırpalamamaya çalışıyorum. Makyaj ürünleri olarak da Estee Lauder’ın ürünlerini kullanıyorum. Saçlarıma da çok dikkat etmeye başladım çünkü çekimler yüzünden her gün işlem görüyor. Her banyodan sonra mutlaka serum kullanıyorum. Bazı akşamlar argan yağını sürüp yatıyorum.
Bu diziden sonrasını hiç düşünüyor musunuz?
İleride sinema filminde oynamak istiyorum. Hiç başrol olsun demiyorum, derdim güzel bir işin parçası olmak.
Bu sezon izlediğiniz ve etkilendiğiniz filmler var mı?
“Pi’nin Yaşamı” görsel olarak bir şölendi, çok etkilendim. “Silver Linings Playbook” filmini de beğendim.
Biraz da kişisel özelliklerinizi anlatabilir misiniz, yani sizi biraz daha yakından tanıyabilir miyiz?
24 yaşındayım ve İkizler burcuyum.
İstanbul’da gezmekten hoşlandığınız yerler nereler? Boş vakitlerinizde neler yaparsınız?
Ben evde oturmayı hiç sevmem, gezmeyi çok severim. Dışa dönük bir yapım var. Sahil, Boğaz, deniz havası, yeşillik; bunlar insanın ruhunu besliyor. İstanbul’un deniz kenarında her yerine bayılıyorum.
Yemekle aranız nasıl?
Yemekle aram çok iyidir. Güzel şeyler yemeye çok düşkünüm. Balık yemeyi çok seviyorum. Önceden araştırıp gurme olan, tarihi yerlere gitmeyi seviyorum. Mesela gezi rotalarımı lezzet duraklarına göre ayarlıyorum. “Şurda şu meşhurmuş, onu yeriz sonra da gezeriz” kafasındayım. Balıkta Çengelköy’de İskele Balık’ı ve Fish Mekan’ı seviyorum. Kozyatağı’ndaki Kanatçı Haydar’ı çok beğeniyorum. Fatih Pidecisi’ni kesinlikle tavsiye ediyorum. Malzemeleri doğal ve Karadeniz’den geliyormuş.
Kilo problemi yaşamıyor musunuz?
Şu an 50 kiloyum. Gençken değil ama yaşlanınca yenilen yağlar kilo olarak yerleşiyor vücuda. Fitness derslerine yazıldım. Hedefim; vücut hatlarımı daha sıkı hale getirmek, kaslarımı daha belirginleştirmek. Önemli olan zayıflık değil, kas oranının yüksek olması.
Tabii kas oranınız ne kadar yüksek olursa vücudunuza o kadar fazla oksijen giriyor…
Evet. Benim yağ oranım düşük, bir problem yok ama kas oranım da çok düşük. Dolayısıyla metabolizma hızım da… Yapmam gereken kas oranımı yükseltmek, güçlendirmek.
Yemek pişirir misiniz, öyle bir merakınız var mı?
Pişiriyorum, elimin lezzeti olduğunu söylerler. Anne tarafım Arnavut göçmeni. Anneannemi izleyerek börek açmayı da öğrenmiştim. Et yemekleri, makarnalar ve fırında balığı güzel yaparım.
Ayrı bir eve çıkmak gibi düşünceniz var mı?
Şu an için öyle bir isteğim yok çünkü yalnız yaşamak zor. Üniversiteyi kazandığım ilk yıllar babamın işi nedeniyle ailem Antalya’daydı. Bir-iki yıl yalnız yaşamak zorunda kaldım. Benim için güzelliğinden çok zorluğu söz konusu oldu. Ailemle yaşamaktan çok mutluyum.
Peki Ezgi nasıl bir insandır? Aşık olduğu zaman kaptırır mı kendini?
Mantığım her zaman ön plandadır. Büyük aşk acıları yaşamadım çünkü mantığım her zaman devrede. Yine de duygusal bir insanım. Aşık olduğumda veya dünyada gelişen kötü olaylardan etkilenip ağlayabilirim.
Şu andaki ilişkinize yeterince vakit ayırabiliyor musunuz?
İlişkiye zaman ayıramıyorum diye bir şey olmuyor. Bence insan kendi fırsatlarını, kendi yaratıyor. Şu anda bir ilişkim var ve mutluyum.Yazı: Deran Çetinsaraç / Formsante
Nasıl başladı oyunculuk kariyeriniz?
Ben İstanbul Üniversitesi İktisat Bölümü mezunuyum. Daha sonra oyunculuk yapmaya karar verdim. Üniversitede tiyatro kulübündeydim, oradan oyunculuk kanıma girdi. Bahçeşehir Üniversitesi’nin oyunculuk yüksek lisansına girdim. Aynı zamanda da ajansa kaydoldum.
İlk hangi dizide oynadınız?
İlk önce “Kalbim Seni Seçti” adlı dizide oynadım. Daha sonra benim için çok özel olan “Muhteşem Yüzyıl” dizisinde Aybige Hatun karakterini canlandırdım. Bu dizi oyunculuğuma çok büyük katkı sağladı.
Herkes bu dizide oynamak istiyor; siz nasıl kabul edildiniz?
Dizinin cast için yaptığı görüşmeler bir hafta sürmüş, benim haberim olmadığı için gidemedim. Bitmesine rağmen bir sonraki gün yine de görüşmeye gittim. “Görüşmelerimiz bitti ama biz yine de çekelim sizi” dediler ve bu şekilde diziye kabul edildim. Meğerse şansıma yapılan o görüşmelerde kimse içlerine sinmemiş. Başka bir şey arıyorlarmış. Ben de son gün gidince demek ki aradıkları o şeyi ben de bulmuşlar. 13 bölüm oynadım. Bali Bey’le imkansız bir aşk yaşıyordum.
Sizin gibi pek çok yeni oyuncu var; sizce öne çıkmanızı sağlayan ne oldu?
Doğru söylüyorsunuz, benim gibi pek çok kişi var ama şans bana güldü. Bir de oyuncu seçilirken artık sadece yeteneğine bakarak seçim yapılmıyor, bir bütün olarak değerlendiriliyor. Seçmelerde okuduğun kitaptan dinlediğin müziğe kadar kişisel bilgilerin soruluyor. Ben de buradan şunu çıkarıyorum; oyuncuyu bütün olarak değerlendiriyorlar.
“Muhteşem Yüzyıl” hem oyunculuk anlamında hem de kariyer basamaklarından size neler kattı?
“Muhteşem Yüzyıl” ünlü bir dizi olmasının yanı sıra bir dönem dizisi ve o dönemi layıkıyla yansıtıyor. İlk sete girdiğim zaman kostümünden dekoruna atmosferi beni çok etkilemişti. Bu başarılı prodüksiyon sayesinde o dönemin içine direkt girebildim. Birdenbire Türkiye’nin en tecrübeli, en iyi oyuncularıyla oynama şansına sahip oldum.
En çok kimin oyunculuğu etkiledi sizi?
Ayrım yapmak istemem ama Halit Ergenç’in oyunculuğunu beğeniyordum. Benim için çok güzel bir tecrübe oldu, çok şey öğrendim oradan. Kostümcüsünden makyözüne, yapımcısıdan reji ekibine herkes profesyoneldi.
O sırada mı geldi ”Sudan Bıkmış Balıklar”daki başrol teklifi?
Oynarken gelmedi ama “Muhteşem Yüzyıl”ın hemen akabinde geldi. Çalışmayı çok seven bir insanım, senaryoyu okuyunca içim ısındı, hemen başladım. Dizi Kaş’ta geçiyordu, dolayısıyla yazın dizi çekmenin zorluklarını görmüş olduk.
İntikam dizisindeki Cemre rolüne nasıl hazırlandınız?
Hem fiziksel hem karakter olarak belli bir formata göre oynuyoruz. Dizinin Amerika’da çekilen orijinal versiyonuyla senaryo birebir gidiyor. Tabii oynayış şekilleri farklılık gösteriyor. Ben Cemre’yi daha ergenlik çağında, deli dolu, annesine kafa tutan, kendi bildiğini savunan bir kız olarak yorumladım ve ona göre oynuyorum. Dizi başlamadan önce Craft Atölye’den Çağ Hoca ile çalıştık.
Cildimi mutlaka güzelce temizlerim ve nemlendiririm. Haftada bir yüzüm için Dior’un su bazlı nemlendirici maskesini kullanıyorum. Cildim oldukça hassas. Cildi benim gibi hassas olanlara tavsiyem; pamuk kullanımını bile en aza indirgesinler. En ufak bir sert cisim bile cildimi tahriş etmeye yetebiliyor. Pamuğu hayatımdan çıkardım. Her şeyi olabildiğince elimle, yumuşak hareketlerle yapmaya çalışıyorum. Nemlendiriciyi bile sürerken cildimi hırpalamamaya çalışıyorum. Makyaj ürünleri olarak da Estee Lauder’ın ürünlerini kullanıyorum. Saçlarıma da çok dikkat etmeye başladım çünkü çekimler yüzünden her gün işlem görüyor. Her banyodan sonra mutlaka serum kullanıyorum. Bazı akşamlar argan yağını sürüp yatıyorum.
Bu diziden sonrasını hiç düşünüyor musunuz?
İleride sinema filminde oynamak istiyorum. Hiç başrol olsun demiyorum, derdim güzel bir işin parçası olmak.
Bu sezon izlediğiniz ve etkilendiğiniz filmler var mı?
“Pi’nin Yaşamı” görsel olarak bir şölendi, çok etkilendim. “Silver Linings Playbook” filmini de beğendim.
Biraz da kişisel özelliklerinizi anlatabilir misiniz, yani sizi biraz daha yakından tanıyabilir miyiz?
24 yaşındayım ve İkizler burcuyum.
İstanbul’da gezmekten hoşlandığınız yerler nereler? Boş vakitlerinizde neler yaparsınız?
Ben evde oturmayı hiç sevmem, gezmeyi çok severim. Dışa dönük bir yapım var. Sahil, Boğaz, deniz havası, yeşillik; bunlar insanın ruhunu besliyor. İstanbul’un deniz kenarında her yerine bayılıyorum.
Yemekle aranız nasıl?
Yemekle aram çok iyidir. Güzel şeyler yemeye çok düşkünüm. Balık yemeyi çok seviyorum. Önceden araştırıp gurme olan, tarihi yerlere gitmeyi seviyorum. Mesela gezi rotalarımı lezzet duraklarına göre ayarlıyorum. “Şurda şu meşhurmuş, onu yeriz sonra da gezeriz” kafasındayım. Balıkta Çengelköy’de İskele Balık’ı ve Fish Mekan’ı seviyorum. Kozyatağı’ndaki Kanatçı Haydar’ı çok beğeniyorum. Fatih Pidecisi’ni kesinlikle tavsiye ediyorum. Malzemeleri doğal ve Karadeniz’den geliyormuş.
Kilo problemi yaşamıyor musunuz?
Şu an 50 kiloyum. Gençken değil ama yaşlanınca yenilen yağlar kilo olarak yerleşiyor vücuda. Fitness derslerine yazıldım. Hedefim; vücut hatlarımı daha sıkı hale getirmek, kaslarımı daha belirginleştirmek. Önemli olan zayıflık değil, kas oranının yüksek olması.
Tabii kas oranınız ne kadar yüksek olursa vücudunuza o kadar fazla oksijen giriyor…
Evet. Benim yağ oranım düşük, bir problem yok ama kas oranım da çok düşük. Dolayısıyla metabolizma hızım da… Yapmam gereken kas oranımı yükseltmek, güçlendirmek.
Yemek pişirir misiniz, öyle bir merakınız var mı?
Pişiriyorum, elimin lezzeti olduğunu söylerler. Anne tarafım Arnavut göçmeni. Anneannemi izleyerek börek açmayı da öğrenmiştim. Et yemekleri, makarnalar ve fırında balığı güzel yaparım.
Ayrı bir eve çıkmak gibi düşünceniz var mı?
Şu an için öyle bir isteğim yok çünkü yalnız yaşamak zor. Üniversiteyi kazandığım ilk yıllar babamın işi nedeniyle ailem Antalya’daydı. Bir-iki yıl yalnız yaşamak zorunda kaldım. Benim için güzelliğinden çok zorluğu söz konusu oldu. Ailemle yaşamaktan çok mutluyum.
Peki Ezgi nasıl bir insandır? Aşık olduğu zaman kaptırır mı kendini?
Mantığım her zaman ön plandadır. Büyük aşk acıları yaşamadım çünkü mantığım her zaman devrede. Yine de duygusal bir insanım. Aşık olduğumda veya dünyada gelişen kötü olaylardan etkilenip ağlayabilirim.
Şu andaki ilişkinize yeterince vakit ayırabiliyor musunuz?
İlişkiye zaman ayıramıyorum diye bir şey olmuyor. Bence insan kendi fırsatlarını, kendi yaratıyor. Şu anda bir ilişkim var ve mutluyum.Yazı: Deran Çetinsaraç / Formsante
Nasıl başladı oyunculuk kariyeriniz?
Ben İstanbul Üniversitesi İktisat Bölümü mezunuyum. Daha sonra oyunculuk yapmaya karar verdim. Üniversitede tiyatro kulübündeydim, oradan oyunculuk kanıma girdi. Bahçeşehir Üniversitesi’nin oyunculuk yüksek lisansına girdim. Aynı zamanda da ajansa kaydoldum.
İlk hangi dizide oynadınız?
İlk önce “Kalbim Seni Seçti” adlı dizide oynadım. Daha sonra benim için çok özel olan “Muhteşem Yüzyıl” dizisinde Aybige Hatun karakterini canlandırdım. Bu dizi oyunculuğuma çok büyük katkı sağladı.
Herkes bu dizide oynamak istiyor; siz nasıl kabul edildiniz?
Dizinin cast için yaptığı görüşmeler bir hafta sürmüş, benim haberim olmadığı için gidemedim. Bitmesine rağmen bir sonraki gün yine de görüşmeye gittim. “Görüşmelerimiz bitti ama biz yine de çekelim sizi” dediler ve bu şekilde diziye kabul edildim. Meğerse şansıma yapılan o görüşmelerde kimse içlerine sinmemiş. Başka bir şey arıyorlarmış. Ben de son gün gidince demek ki aradıkları o şeyi ben de bulmuşlar. 13 bölüm oynadım. Bali Bey’le imkansız bir aşk yaşıyordum.
Sizin gibi pek çok yeni oyuncu var; sizce öne çıkmanızı sağlayan ne oldu?
Doğru söylüyorsunuz, benim gibi pek çok kişi var ama şans bana güldü. Bir de oyuncu seçilirken artık sadece yeteneğine bakarak seçim yapılmıyor, bir bütün olarak değerlendiriliyor. Seçmelerde okuduğun kitaptan dinlediğin müziğe kadar kişisel bilgilerin soruluyor. Ben de buradan şunu çıkarıyorum; oyuncuyu bütün olarak değerlendiriyorlar.
“Muhteşem Yüzyıl” hem oyunculuk anlamında hem de kariyer basamaklarından size neler kattı?
“Muhteşem Yüzyıl” ünlü bir dizi olmasının yanı sıra bir dönem dizisi ve o dönemi layıkıyla yansıtıyor. İlk sete girdiğim zaman kostümünden dekoruna atmosferi beni çok etkilemişti. Bu başarılı prodüksiyon sayesinde o dönemin içine direkt girebildim. Birdenbire Türkiye’nin en tecrübeli, en iyi oyuncularıyla oynama şansına sahip oldum.
En çok kimin oyunculuğu etkiledi sizi?
Ayrım yapmak istemem ama Halit Ergenç’in oyunculuğunu beğeniyordum. Benim için çok güzel bir tecrübe oldu, çok şey öğrendim oradan. Kostümcüsünden makyözüne, yapımcısıdan reji ekibine herkes profesyoneldi.
O sırada mı geldi ”Sudan Bıkmış Balıklar”daki başrol teklifi?
Oynarken gelmedi ama “Muhteşem Yüzyıl”ın hemen akabinde geldi. Çalışmayı çok seven bir insanım, senaryoyu okuyunca içim ısındı, hemen başladım. Dizi Kaş’ta geçiyordu, dolayısıyla yazın dizi çekmenin zorluklarını görmüş olduk.
İntikam dizisindeki Cemre rolüne nasıl hazırlandınız?
Hem fiziksel hem karakter olarak belli bir formata göre oynuyoruz. Dizinin Amerika’da çekilen orijinal versiyonuyla senaryo birebir gidiyor. Tabii oynayış şekilleri farklılık gösteriyor. Ben Cemre’yi daha ergenlik çağında, deli dolu, annesine kafa tutan, kendi bildiğini savunan bir kız olarak yorumladım ve ona göre oynuyorum. Dizi başlamadan önce Craft Atölye’den Çağ Hoca ile çalıştık.