İlişkide hem iç içeyiz hem de özgür
Bergüzar Korel, dur durak bilmeden çalışmaya devam ediyor.
Çekimden sonra fotoğraflarda sizi Türkan Şoray'ın gençlik hallerine çok
benzettik. Sizce ''4 Yapraklı Yonca''nın yeni versiyonu kimler?
Bence hiç kimse. Onların yerinin doldurulacağını düşünmüyorum.
Genç oyunculardan farkınızın ne olduğunu düşünüyorsunuz?
Bunu söylemek kendini bilmezlik gibi geliyor bana. Sevmediğim bir durum aslında.
Ama sivrilmiş bir isimsiniz ve tabii ki diğerlerinden farklısınız ki ''Şehrazat'' rolünde oynuyorsunuz...
Bunu söylemek kendini bilmezlik gibi geliyor bana. Sevmediğim bir durum aslında.
Ama sivrilmiş bir isimsiniz ve tabii ki diğerlerinden farklısınız ki ''Şehrazat'' rolünde oynuyorsunuz...
Sadece kendimi anlatabilirim... Büyülü şeye kendimi kaptırmamamdan
geliyor herhalde. Çok disiplinliyim, sorumluluklarımın çok
bilincindeyim. Acele etmiyorum. Her şeyin çok ağır ve yavaş ilerlemesini
istiyorum. Oyunculuk, hayatım boyunca yapacağım bir meslek. Bu arada
isim olmak biraz da şansla ilgili. Gelen projelerle ilgili. Birbir Gece
ve TMC ortaklığı çok önemli. Doğru insanlarla çalışıp doğru ilişkiler
kurduğumu düşünüyorum. Doğru ilişki kurmak için çabalamıyorum. Şu
yönetmenin elinde şöyle bir senaryo varmış, nerelere gidiyor acaba,
hangi davetlere katılıyor, diye takip etmiyorum. ''Hıh! Çatlayın,
patlayın, yılda 10 film çekiyorum'' da demiyorum. Bunu yapmak için
çalışmıyorum. Dolayısıyla ağır gidiyorum, bu anlamda şanslıyım.
''İyi ki şu özelliğim var'' dediğiniz oluyor mu?
Ben tek bir konuda mütevazı olamayacağım. İki sezondur ilk gününden,
bugüne kadar olan süreçte, yani insanların beni tanıma sürecinde ''iyi''
durduğumu düşünüyorum. Bu hayata, negatifliklere, göz kamaştırıcı
herşeye rağmen iyi durduğumu düşünüyorum. Arkadaşlarım hiç değişmedi,
yeni insanlar hayatıma girmedi. Bu yaptığım bir seçim değildi, ama böyle
yaşıyorum. Arkadaşlarımın ''Biz değişiriz ama sen değişmezsin'' demesi
bana yetiyor zaten.
Hep böyle ağır, aklı başında mısınız? Hiç mi çıldırmazsınız? Nasıl bir genç kadınsınız?
Dizi başlayınca annemden ayrıldım. Yalnız yaşamaya başladım. Ama tabii
bu haftanın 3 günü onda kalmamı engellemiyor. Ben yine odama girip
''Anne lütfen biraz dışarıda durur musun? Yine odamın penceresinden erik
ağacını seyredeceğim'' falan diyorum. Arkadaşlarım benim için çok
önemli. Onlarla buluştuğum zaman her şeyden uzaklaşıyorum. Konservatuar
arkadaşlarım, bebeklik arkadaşlarım. Beraberken playstation'lar
oynuyoruz, gece çıkıp dışarıda da eğleniyoruz.
Peki oyunculuk aileniz tarafından sıkı şartlandırıldığınız bir serüven miydi?
Bilinçli olarak hiçbir şekilde hazırlamadılar. Ama hayata karşı çok
güzel hazırladılar. Yaşanacak olan her şeyi farkında olduğum için
avantajlıydım. Zaten şu anda yaşadığım zorlukların çok daha fazlasını
konservatuardayken psikolojik olarak atlattığım için ben gardımı almış,
zırhımı kuşanmıştım. Bir role hazırlanırken ne gibi zorluklardan
geçeceğimi farkındaydım, başıma neler geleceğini, nasıl insanlarla
karşılaşacağımı tahmin ediyordum iç güdüsel olarak.
|
|
|
|
|
Babanız size hep neyi öğütlerdi?
Anne ve babam, her zaman ''Hayatında hiçbir zaman samimiyet ve
laubaliliği karıştırma'' derlerdi. Babam ise hep ''Çok büyük zorluklarla
karşılaşacaksın, küseceksin, sakın arkanı dönüp gitme'' derdi.
Sorunlara ''Karşıdan bakma, içine gir, sen çöz, ağla'' derdi. O anlamda
çok güveniyordu bana. Çok parladığım dönemi göremedi ama onun içi
rahattı yani. Sözünü dinliyordum çünkü onun. Bu mesleğin içinde
olduğumuz için ablamla beni sakınma durumları vardı. Hatta diğer
arkadaşlarımın ailelerinden daha sıkılardı.
Onlardan size intikal eden en önemli değerler nedir?
''Sana güveniyoruz, karşı tarafa güvenmiyoruz'' derlerdi. O dönemdeki
özgürlük anlayışım için çok isyan ederdim. Çok savaşmışımdır onlarla. O
zaman ne kadar isyan etsem de şimdi iyi ki böyle yetiştirilmişim
diyorum. Bu yüzden ben otokontrolü çok yüksek biri olarak büyüdüm,
büyümeye de devam ediyorum. Şu an 26 yaşındayım ama küçük bir oğlan
çocuğu da olabiliyorum, zaman zaman karşı tarafı inandıramayacak kadar
otokontrolüm yüksek de olabiliyor.