"Kendimi mutlu hissettiğim zaman güzel buluyorum"

Naz Elmas geçen hafta vizyona giren ‘Stajyer Mafya’ adlı komedi filminde başrollerden birini canlandırıyor. Sadece inandığı ve içinde yer almak istediği projeleri kabul ettiğini söyleyen Elmas ile yeni filmini konuştuk.

"Kendimi mutlu hissettiğim zaman güzel buluyorum"

Röportaj: Nuriye Kırma/Hafta Sonu
Fotoğraflar: Murat Tamay

Oyuncu Naz Elmas ile Trump Cadde’de buluştuk. Ekrandan izlediğiniz kadar güzel ve doğal bir kadın. Yaptığı işi çok seven Naz Elmas’ın, yeni projesini anlatırken gözlerinin içi parlıyordu. 30’lu yaşların kendisine tecrübe kazandırdığını söyleyen Elmas, bu sezon TRT1’de yayınlanmaya başlayacak olan ‘Filinta’ adlı diziyle de ekranlarda olacak.

Rol aldığınız yeni sinema filmi ‘Stajyer Mafya’ nasıl bir film oldu sizden dinleyelim... 
‘Stajyer Mafya’ eğlenceli bir film oldu. Herkesi gülmeye bekliyoruz. Tek dileğimiz inşallah bizim güldüğümüz kadar siz de gülersiniz. Bol neşeli ve kahkahalı bir film oldu. 

Diğer komedi filmlerinden öne çıkan bir farkı var mı?
Fark diye söyleyebileceğim şey yok. Zaten biliyorsunuz artık insanlar ya dönemle ilgili tarihsel şeyleri ya da neşeli şeyleri izlemeyi seviyorlar. Dünyada da bu böyle. Ben komediyi daha çok seviyorum. Hem daha rahat, öğretici olduğu için, güldürürken düşündürdüğü için... Komedi benim kendi hayatımda da çok tercih ettiğim bir şey. Bizim filmimiz de günlük,
sıradan hayatın içinden bir hikayeyle başlıyor. Film, hikayedeki babamın bir kaza sonucu bir hastaneye gelmesiyle ve yine kaza eseri Lemi Filozof’un canlandırdığı karakterin orada olmasıyla başlıyor. Hikayeye baktığınızda hem durum, hem karakter komedisi var. Kendine has ve kendine münhasır tipler var. Biraz matruşka gibi. Her karakterin içinden başka
başka şeyler çıkıyor. O yüzden epey eğlenceli olacak. Oynarken biz de çok keyif aldık. Benim hikayeyi kabul etmemin en önemli nedeni bu oldu: İnişler, çıkışlar, çift karakterler...

Siz filme nasıl dahil oldunuz?
Yönetmenim, daha önce ‘Ustura Kemal’ dizisinde beraber çalıştığım Eray Koçak. O zaman çok güzel ve uyumlu bir şekilde çalışmıştık. Bu role beni uygun gördüğünü söyleyip, tekrar benimle çalışmak isteyince çok sevindim. Ben de bundan gurur duydum ve kabul ettim. Uğur Uludağ’ın yazdığı bu senaryo, oyunculuk adına da çok zenginleştirilip, kendinden bir şeyler katılabilecek bir hikayeydi. 

Peki filmin, hikayenin izleyiciye verdiği ana fikir nedir?
Onu izleyince seyirci kendi görsün. Film komedi filmi ve bir derdi yok. Anlatmak istediği dert, net bir şey değil. Bizim sloganımız şu; hayat bir oyunsa, bizde jeton çok.

 ‘30, FARKINDALIĞIN YÜKSELDİĞİ KEYİFLİ BİR YAŞ’

Hırslı mısınız?
Hırslı demeyeyim ama benim de kendime göre hedeflerim ve amaçlarım var. Bu işte hırstan ziyade istek bitmemesi gereken bir şey. Oyunculukta gönüllü ve istekli olmak çok önemli. Çünkü oyunculuk hiçbir zaman “Bittim ve oldum” diyemeyeceğiniz bir meslek. Sürekli kendini geliştirmen gerek. Benim de bu istek içimde bitmiyor. 

Artık 31 yaşında bir kadın olarak 30’lar sizde nasıl değişimler yarattı?
20’ler ve 30’lar bambaşka. Güzel bir yaş. Genelde 40’larına gelenler hayatın daha o yaşlarda başladığını söylerler. Yaşanmışlıklar çok önemli, hep bir şeyler öğretiyor ve insanı olgunlaştırıyor. 30 daha farkındalığın yükseldiği ve keyifli bir yaş. Ben erken yaşta çalışmaya başlayıp, erken yaşta hayatın içine atıldığım için ister istemez erken tecrübe edinmeye başladım. Ama bu yaşla beraber pekişti ve birçok şey kafamda daha fazla netlik kazandı.

Peki ilişkilerinize bakışta bir değişim oldu mu?
Artık deneme yanılma yolundansa, bir şeyler kafamda daha net olduğu için daha sağlam kararlar verebiliyorum. Bu da hayatta önemli bir şey. 

Ben size baktığımda, güzel, çocuksu ama aynı zamanda seksi bir kadın görüyorum. Siz aynaya baktığınızda nasıl bir kadın görüyorsunuz?
Çok teşekkür ederim ama insan kendine öyle bakamaz. Ben kendimi mutlu hissettiğim zamanlarda güzel buluyorum. Güzellik mutlulukla gelen bir şey.

Genç yaşta çalışmaya başlamanın, ün ve şöhret getiren bir iş yapmanın pişmanlığını hiç yaşadınız mı?
Hayır. Şöhretin ya da tanınıyor olmanın artılarını yaşadım ama eksilerini hiç yaşamadım. En büyük artısı da tecrübe kazanmam oldu.

 FİLM TEKLİFLERİNİ İNCE ELEYİP SIK DOKUYORUM

Kariyerinize baktığım zaman dizi filmleriniz, sinema filmlerinizden çok daha fazla. Bu henüz üçüncü sinema filminiz. Gelen film tekliflerini kabul edip değerlendirirken kriterleriniz ne oluyor?
Sinema filmi tekliflerini çok ince eleyip sık dokuyorum. Dizilerde biliyorsunuz ki çok çeşitli konu oluyor ve her hafta neredeyse bir sinema filmi çekiliyor. Dizilere konu dayanmıyor, o karakterin başına bin bir türlü şey geliyor. Sinema filmlerinde ise, daha önce dizilerde canlandırdığım rolün tekrarı olmamış olması gerekiyor benim için. En büyük kriterim bu. Daha önce oynadığım role benziyorsa, sonra gelen rolü kabul etmem. Ben sinema filmlerinde daha önce hiç olmadığım, bilmediğim bir rolü canlandırmak istiyorum. Farklı rolleri oynama derdindeyim. Diziler 90 dakika ve onlara hikaye dayanmıyor.

İNİŞLER, ÇIKIŞLAR, ÇİFT KARAKTERLER YÜZÜNDEN HİKAYEYİ KABUL ETTİM

Set ortamı ve çekimler nasıl geçti?
Bizim aramızdaki doğal samimiyet, oynadığımız rollere de yansıdı. Hakikaten izlerken göreceksiniz, aramızdaki bütünlüğü oraya da yansıttık. Sette çok eğlendik. Her şey güzel oldu.

Sinema filmi haricinde bu sezon bir dizi projesinde izleyebilecek miyiz sizi?
Evet, bu sezon ‘Filinta’ adlı yeni diziyle karşınızda olacağım. TRT1’de yayınlanacak. 1900’lerde geçen bir dönem polisiyesi olacak. Daha doğrusu Osmanlı polisiyesi diyelim. Yönetmenimiz Kudret Sabancı. 

Peki size eşlik edecek diğer oyuncular kimler?
Onların isimlerini henüz veremiyoruz maalesef.

Ne zaman yayınlanacak?
Ekim ayında izleyiciyle buluşacağız. İzmit Plato’da çekimlerimiz gerçekleşecek. Eski Pera ve eski İstiklal Caddesi, 1900’lü yıllar büyük bir emekle şu anda oraya kuruluyor. Hepimiz çok heyecanlıyız.

Dizilerin reyting kurbanı olma ve yayından kaldırılma süreleri gittikçe kısalıyor. Bu durum daha önce sizin de başınıza geldi. Bu durum bir oyuncu olarak size neler hissettiriyor? Dizi sektörüne bir küskünlük yaratıyor mu?
Bu yeni reyting ölçüm aletinden sonra piyasada bir karışım oldu. Bu yıl, tam olarak ne istendiğine dair net bir bilgi hala yok. Neyin reyting getirdiği kestirilemiyor. Toprak dizileri var, komedi dizileri var, dönem dizileri var. Yani bu sezon, çok çeşitli dizi izleyeceksiniz. Bakalım hangileri daha çok izlenilecek… Geçen yıl biliyorsunuz birçok dizi reyting kurbanı oldu ve bitirildi. Bu yıl nasıl bir şey istendiğini hep beraber göreceğiz. Kimse neyin reyting getireceğini bilmediği için bir projeyi kabul ederken inandığım ve içinde olmaktan keyif alacağım projeleri kabul ediyorum. Tek derdim doğru bir iş yapmak. 

Eğitimli bir oyuncusunuz. Kariyerinizin başında hiç yurt dışında şansınızı denemeyi düşünmediniz mi?
Hayır hiçbir zaman yurt dışında oyunculuk yapmayı düşünmedim. Çünkü benim için en önemli şeylerden biri lisan. Oyunculukta da kelimeler, jest ve mimikler çok önemli. Bütün izlediğimiz hikayeler, kendi memleketimizin derdi. Günümüzde neler olduğunu ya da geçmişte neler yaşandığını izliyoruz. Mesela Araplar da bizim dizilerimize çok ilgi gösteriyor. Yabancı dilde oynadığın bir karakterde, vücut dili de çok değişebiliyor, bakışlar da, hareketler de çok değişiyor. O yüzden yurt dışında oynamak, oyunculuk yapmak için bir çabam olmadı.