Komedi yapıyorum ama aslında karanlık bir adamım
Bay J, İtalyan ama en az senin benim kadar Türk hem de sokak çocuğu Türk!
Kaç deneyim insanı kadınlarla ilgili bu
kadar tecrübeli kılıyor?
Ben sana bir şey söyleyeyim mi, 2-3 tane
sağlam deneyim yeterli!
Çok aşk acısı çektin mi peki?
Birlikte olmak isteyip de olamadığım bir
insan olmadı bugüne kadar. Onlar da
beni sevdi, şanslıyım o açıdan.
Ama “Sonu güzel biten aşk hikayesi
yoktur” diye bir laf vardır. Maalesef
bütün o aşkların sonu bu lafı doğruladı.
Umarım sonu iyi biten bir aşk da
yaşarım. Yoruldum çünkü.
Arızayı kim yaratıyor genelde? Sıkılıyor
musun? Ne oluyor?
Yok ya. Benim davranışlarım yüzünden,
kadın ilişkiyi artık kendisine bahşedilmiş
bir nimet olarak görmeye başlıyor.
Önemimi kaybediyorum. Sonra da
aldatılıyorum. Birkaç kere böyle
aldatıldım.
Bak mesela, bazı erkekler gebertsen
bunu söylemez. Sen normal bir şey
gibi anlatabiliyorsun…
Niye anlatmayayım? Onlar aldatıyor,
ben terk ediyorum, bitiyor ilişkimiz.
Aldatmak, bence ilişkinin bittiği nokta.
Aldatılıp ya da aldatıp o ilişkiye devam
eden insanları hiçbir zaman anlamadım.
Aldatılmanın utanacak tarafı da yok,
o utansın! Benim ne suçum var, insan
gibi davransaydı. Ben mesela hayatım
boyunca kimseyi aldatmadım. Çünkü
kendimde öyle bir şey hissedersem,
birlikte olduğum insandan ayrılmam
gerektiğini bilirim.
Evliliğin ne kadarı önemliydi senin
için?
Bir çocuğum oldu. Hayattaki en değerli
varlığım. İyi ki olmuş, iyi ki doğmuş.
Nerelerde okudun?
İtalyan okullarında okudum. İlkokulu
diplomatik bir okulda, sonra İtalyan
Lisesi. Boğaziçi Üniversitesi’nde iki sene
Uluslararası İlişkiler. Sıkıldım. Yine
Boğaziçi’nde İngilizce Öğretmenliği.
Sıkıldım. Bu sefer konservatuara
girdim, opera solistliğine başladım.
Sıkıldım. Londra’dan radyo teklifi geldi.
E gencim heyecanlıyım. “Ne operası,
ben Londra’ya gidiyorum!” dedim,
radyoculuk yapmaya başladım. Sıkıldım.
Amerika’ya gittim UCLA’de iki sene
müzik okudum. ‘Writing Hit Songs’ (hit
müzik yazmak) gibi çok ilginç dersler
aldım. Döndüğümde beş sene aralıksız
reklam filmi müziği yaptım. Duyduğun,
dinlediğin bir sürü reklam müziğini ya
bestelemişimdir ya da seslendirmişimdir.
Sıkıldım. Sonra Power FM. O bak
uzun sürdü, dokuz yıl. Şimdi de Doğuş
Grubu’nda Virgin Radyo’dayım…
Aldığın eğitimin, yaptığın şeylerin çok
üstünde değil mi?
Eğitimim de karışık benim. Tam olarak
eğitim aldım diyemem. Kendi kendimi
geliştirdim galiba.
Şu anki hayallerin ne? Ne olsun
istiyorsun?
Çok genç değilim ben, dev hayallerim
yok. Rock yıldızı olmayı hayal etmiyorum
mesela!
Daha fazla para kazanmak peki?
Ben hiçbir zaman para kazanmak için
çalışmadım. Hep iyi işler yapmak istedim,
onlar da para getiriyor zaten.
Getto’da büyüdüm ne demek?
Salonda büyümedim ben. Sokak yaşamını
dibine kadar bilirim.
Sokaklardan mı daha çok öğrendin,
kadınlardan mı, radyoculuktan mı?
Kesinlikle kadınlardan! Zaten yaptığım
komedi programlarının ham maddesi her
zaman kadın-erkek ilişkileri ve kadının
davranış özellikleri oldu. Her kadın
başka bir dünya, başka bir gezegen. Ben
de yaşadığım acıklı ilişkileri komediye
çevirdim. En çok güldüren de onlar oldu
sanırım.
Kadınların nesine tahammül edemezsin,
nesini çok seversin?
Kadınlar bu dünyadaki en güzel canlılar.
Ben de kadın güzelliğine takıntılı bir
insanım. Hani diyorlar ya “Peki içi dolu
olmasın mı?” Olsun ama ben güzel
bir kadınla birlikte olmayı seviyorum.
Bilmem kaç bin kadınla yattım gibi bir
iddiada bulunmayacağım ama hayatımda
kadın olmadığı dönem olmadı.
Uzun mu sürer ilişkilerin kısa mı?
Uzun. Bitmemesi için de elimden geleni
yaparım.
Bunca yıl nerede saklandın?
Saklanmadım, sakladılar.
Nasıl yani?
Dokuz yıl Power FM’de çalıştım. Orada,
radyoculuğun büyülü bir havası olduğuna
inanılır. Kimse senin kim olduğunu
bilmez, sesini duyar ve herkes kafasında
bir resim çizer…
Canına tak mı etti?
Hayır ama bir kutunun içinde
yaşamaktan sıkıldım. Değişiklik istedim.
Daha fazla özgürlük vadeden bir
radyodan teklif gelince de kabul ettim.
Korkmuyor musun?
Niye korkacağım? Hayat, sen kendini
özgür hissettiğinde güzel.
“Ben artık oldum” diyorsun…
Oldum hatta bitiyorum artık!
Öykün nedir? Nerelisin, nerede
büyüdün?
Şişli’nin arka sokaklarında büyüdüm.
Annem Türk vatandaşı, Musevi. Babam,
İtalyan. Türk vatandaşı değilim ama bir
Türk’ten daha çok Türk hissediyorum.
Bu ülkeyi delicesine seviyorum ve
dünyanın herhangi yerinde yaşamayı
aklımın ucundan bile geçirmiyorum.
İnsan Musevi bir anneden neler öğrenir?
Bağlılığı, sevgiyi, Musevi kültürünü,
yemeklerini. Çok iyi yemek pişiririm…
Kaç yaşında?
10 yaşında. Hiçbir kadınla yaşamadığım
bir seviyede aşk yaşıyorum oğlumla. Bu
yüzden bunu tatmasam hayatım eksik
kalırmış diye düşünüyorum.
Adı ne?
Eros.
Of çok iddialı…
Yok ya, ben Romeo koymayı istiyordum,
iddialı olur diye vazgeçtim.
Televizyona geçmen nasıl oldu? “Ben
bir sesim, niye televizyona çıkıyorum?”
filan gibi…
Sadece ses olarak kalınca, fiziksel olarak
hiçbir şey yapmayınca, bir özgüvensizlik
oluyor. “Televizyona çıksam acaba beni
beğenirler mi? Nasıl dururum ekranda?”
gibi. Kendimi denemek istedim, bir de
yeni bir şeyler yapmaya o kadar çok
ihtiyacım vardı ki… İlk gelen yarışma
programı teklifine, “Tamam sunarım”
dedim. ‘Çal Kalbimi’ diye bir flört
programıydı. Eğlenceli bir işti, çok uzun
sürmedi. 2010’da da Doğuş’a geçtim, şu
anki altıncı televizyon programım.
Ne güzel, deniyorsun her şeyi!
Evet. Çok da mutluyum.
‘Benzemez Kimse Sana’’da yarışmacısın. Bu nasıl bir tecrübe?
Yarışmacı demeyelim, çünkü elenme
yok. Programın karakterlerinden biriyim.
Ömür Gedik’le beraber zaten sahne
alıyorduk, hayvanlar yararına. “Böyle bir
programdan teklif geldi, tam sana göre
aslında” dedi. Öyle başladım. Her zaman
bu kadar cuk oturan projeler gelmez.
Hayatımdan çok memnunum.
Peki dizide oynamak ne iş?
Hep sit-com teklifi geliyor. Ben drama
oynamak istiyorum. Evet radyoda komedi
yapıyor olabilirim ama dramatik bir
karakterim aslında. Karanlık bir adamım.
Neden?
Öyleyim. Hüzün çağından geliyorum,
70’lerde büyüdüm, Yay burcuyum, öyle
bir karakterim var.
Kaç yıl evli kaldın?
10!
Oooo sen bir dönüm noktasındasın… Karından ayrılmışsın, işini
değiştirmişsin, özgürleşmişsin, yeni
denizlere yelken açmışsın. Şimdi bir de
kafayı yiyeceksin bir sürü kızla ilişkin
olacak!
Yok hayır. Her gece barda, gönlüm
hovarda, nerede gece, orada sabah bir tip
hiç olmadım. Sevmiyorum. Uzun ilişkiler
adamıyım ben.
Biz seni bir opera solisti olarak da
görebilirdik karşımızda…
Bana uygun bir dünya olmadığına karar
verdim. Bütün gün fularla gezmeniz
gerekiyor, sesinizi çok iyi korumanız
gerekiyor. İçimdeki sokak çocuğu reddetti
bunu.
Peki ilişkiler üzerine onlarca program
yaptın, bu konuda ahkam kesecek
tecrübeyi nerden edindin?
Bazen şaka olsun diye kadın bilimci
ya da seksolog diye takdim ederim
kendimi. Çok şey gördüm. Sadece kendi
yaşadıklarımda değil, etrafımda da çeşit
çeşit ilişki gördüm. Seks bazlı ilişkiler de
gördüm, üç ayda bir seks yapan ama çok
iyi giden ilişkiler de. Ve anladım ki, her
durum, her ilişki kendine özel.
Çok kompleksiz bir halin var. Ve çok
rahatsın. Nasıl oluyor bu? Erkekler
kasarlar kendini, senin gibi terk
edildiklerini filan rahat söyleyemezler…
Bana bir şey oldu dünyanın en
umursamaz insanı oldum. Artık
insanların hakkımda ne düşündüğü,
düşüneceği hiç önemli değil. Ben
gerçekten ne düşünüyorsam söylüyorum,
yanımda kalanlar kalıyor. Belki de kültür
panoraması geniş bir aileden geliyor
olmamın etkisi vardır. Bilmiyorum,
umurumda da değil.
En çok hangi özelliğine güveniyorsun?
Sesime, sıcakkanlılığıma, samimiyetime...
İyi huylu bir adamım. Anlaşamadığım hiç
kimse yok piyasada. Bir kere bile kavga
etmedim kimseyle, kavga etmeye değmez diye
düşünüyorum.
Bir yerlerde deli olduğunu söylemişsin. Delilik
avantaj mıdır, dezavantaj mıdır?
Her zaman avantajdır. Sıradanlıktan
uzaklaştıran bir şey. Gurur duyuyorum
deliliğimle.
Ayrıca “İnsanların sana deli demesine izin ver
ki, sen de özgür olabilesin.” Sen de öylesin. Yeniden evlilik, yeniden çocuk?
Çok isterim. Çocuk sahibi olmak hayattaki en
müthiş şey.
Peki kadınları etkiliyor olmak ve bir dolu
kadın hayranının olması nasıl bir duygu?
Enfes! O kadar beğeniyorum ki kadın denen
canlıyı. Hani en küçük bir beğeni gördüğüm
zaman, benim beğendiğim şey, beni de
beğeniyor diye mutluluktan ölüyorum!
Peki, seks ne kadar önemli?
Sekssiz bir hayat düşünemiyorum.
Onu biliyoruz. En acayip sevişmen?
Mekan? Kişi?
… Aa ne oldu? Sustun.
Anlatmayı çok sevmiyorum galiba.
Sevgililerin Musevi mi oluyor?
İnanır mısın hiç olmadı! Karım da
Türk’tü. Türkiye’de yabancı bir vatandaş
olarak yaşayınca, milliyetlerin, ırkların
falan ne saçma sapan bir şey olduğunu
anlıyorsun. Ben, tabii ki mahallemdeki
kızla kaynaşıp birlikte olacağım, gidip
kendime bir İtalyan kız bulacak halim
yok.
Sen aynı zamanda Türk vatandaşısın
değil mi?
Yok değilim. İkametle yaşıyorum.
Ama bildiğin İstanbulluyuz, hem de üç
nesildir.
Seni şekillendiren öyküler ne? Hangi
okullara gittin, nasıl bir çevrede yetiştin?
Sokak çocuğuyum ben, Getto’da
büyüdüm. Hep “Hop! Oğlum İtalyan!”
diye çağırdılar beni. Ama hiçbir
yabancılık hissetmedim. Evde Fransızca,
İspanyolca konuşulurdu, sokakta Türkçe,
baba dilim zaten İtalyanca. Karma
kültürler arasında büyüdüm.
Uyum sorunu falan yaşamadın mı?
Yooo. Kahve kültürünü de bilirim,
gerektiğinde beyefendi de olabilirim.
Şu anda aşık mısın?
Evet. 27 yaşında, genç bir kadın. Ağır aşığım.
Hayranın mıydı?
Hayır, hayır. Çok tesadüfen tanıştık. Şöhretli
biri değil. Işığıyla beni her gün büyüleyen,
gülümseten, etkileyen bir insan.
Ülkeye dair dertlerin var mı?
Hiç yok desem, birçok insan bana kızacak
galiba ama her şey olması gerektiği gibi
oluyor.
Kendi kozanda mı yaşıyorsun yani?
Yok tamamen açıkta yaşıyorum yani “I am
exposed.”
Peki ama o zaman bir sürü acı yaşanıyor
etrafta, etkilenmiyor musun?
Etkileniyorum. Etrafımızda gördüğümüz
bütün acıları ben de birebir hissederek
yaşıyorum. Ama hayat bu. Türkiye gerçeği
de bu. Her şey olması gerektiği gibi oluyor,
olması gerektiği düzende.
50 yaşında ne hayal ediyorsun?
Fiziksel, duygusal ya da kariyer anlamında
hiçbir farklılık olmayacak. Bugün gördüğün
yerde göreceksin beni. Ne daha çok ünlü,
ne daha az. Olduğum kişi olmaktan çok
mutluyum.Peki müzikal falan düşünmüyor musun?
Müzikle ilgin var, yeteneğin var...
Evet ama dans yeteneğim yok. Duran
adamım ben. Gerçekten felaketim. Yarışmada
ilk butona bastığımda ve Adnan Şenses
çıktığında, “Eyvah!” dedim, “Dokuz sekizlik mi
oynayacağım!” Ben sevgilimle kulübe gittiğimde
yerimden kıpırdayamıyorum. Öğrenebilirim
ama çok uzun sürer.
Haçiko deneyimini nasıl anlatırsın?
Önce hayvan sevdiğim için ve Ömür’le de
çok iyi arkadaş olduğum için destek verdim.
Sonra Ömür’ün hayvanlar yararına verdiği bir
konserde konuk şarkıcı olarak çıktım. Sonra
sürekli birlikte devam ettik.
Eski karınla bozuk mu aran?
Çocuk için, çok saygıdeğer bir iletişim
seviyesindeyiz.
Affedemediğin şeyler var mı hayatta? Beni aldatan eski bir sevgilinin nesini affedeyim?
Gerçi sonunda onları bile affediyorum.
Eski karın da mı aldattı?
Hayır.