Levent Üzümcü
Sezonun ses getirecek yapımlarından Bir Yaz Gecesi Rüyası, Aleksandar Popovski’nin rejisiyle Uniq Hall’de 9 Kasım’da sahnelenecek. Shakespeare’in dehasına bir kez daha hayran kalacağımız oyunun baş karakterlerinden Levent Üzümcü ile oyun üzerine konuştuk.
“İNSANLIĞIN TARİHİNE AİT BİR KONU”
Bir Yaz Gecesi Rüyası’nın bu uyarlaması, Shakespeare’in klasik oyunundan hangi yönleriyle farklı sizce?
Aslına bakarsanız hiçbir şekilde farklı değil, çünkü biz repliklerimizi Shakespeare’in söylediği şekilde söylüyoruz ve onun sözleri ile oynuyoruz. 2017 yılında dünya üzerinde yaşayan bir yönetmenin ve dünya üzerinde yaşayan aktörlerin Shakespeare’in o sözlerine farklı bir bakışı denilebilir.
Bu oyundan yola çıkarsak günümüz insanının en büyük çatışması ne?
Tarihin her döneminde insanlar uyku ile uyanıklık arasında kalmıştır. İnsanların bu halleri bazen gerçekle hayalin de birbirine karışması anlamına geliyor. Günümüze ait olarak değil de insanlığın tarihine ve algısına ait bir konu olarak değerlendirebiliriz bu durumu.
Makedon yönetmen Popovski, Türkiye’de de ilgiyle izleniyor. Dramatürjik açıdan sizin için en ayrıksı özelliği ne?
Dekor, oyuncu ve yazar üçgenini çok güzel bir çatı ile kuruyor. Yazarın söyledikleri, yönetmenin bakış açısı, dekor, oyuncu ve kostüm hepsi iç içe geçerek oyuna hizmet ediyor. Oyunun her zaman başrolde olması oyunu verimli hale getiriyor ve aktörlerle seyirciyi her zaman mutlu ediyor. Aleksandar’ın benim için en önemli özelliği ve dehası bu diyebilirim.
Yeni sezonda farklı projeleriniz var mı?
Anlatılan Senin Hikayendir, tek kişilik gösterim, o devam ediyor. Bir sezonda iki oyunun ağırlığı zaten bir oyuncuya yeteri kadar yük veriyor. Bunun dışında yeni bir projem olacak. Onu da Cengiz Toroman yazıyor. Oyunun adı da Mühim İnsanlar Ansiklopedisi olacak. Oyun, 45 yıllık ömrümün benimle birlikte ilerleyen Türkiye’sine ve olaylarına bir bakışı olacak. Çok esprili ve güzel bir oyun olacağını biliyorum.
Son dönemde elinizden bırakmadığınız kitaplar, izlediğiniz oyunlar neler?
Özellikle II. Dünya Savaşı sonrası Avrupası tarihsel ve sosyolojik olarak çok ilgimi çekiyor. 20’nci yüzyılda yaşananlara, büyük devletlerin çöküşlerine, insanların göç ettirilişlerine ilgi duyuyorum; Yuval Harari ve Tony Judt’ı okuyorum. Haruki Murakami’nin yazım tarzı da beni çok etkiliyor.