Film gibiydi; diye başlıyor oyunculuk hikayesine Melis Birkan. Hani
Laetitia Casta plajda, Adriana Lima markette alışveriş yaparken
keşfedilmiş ya, Melis Birkan'ınki de biraz o hesap olmuş! Menajeri Özlem
Durak, katıldığı bir davette, biraz sonra Melis'in sahnede dans
edeceğini bilmiyorken henüz; uzaktan, loş ışıklar altında, hiç makyajsız
haliyle görüyor onu ve hemen ''kim bu kız'' diye soruyor yanındakilere.
Sonra da Melis'e kartını vererek ''beni ara'' diyor!
Melis arıyor aramasına ama bir yandan da oyuncu olmamak için uzun süre
direniyor, çünkü o ana kadar aklının ucundan bile geçmiyor oyunculuk,
yapabileceğine de inanmıyor zaten. Ama düşünsenize, karşınızda sizi
sadece birkaç saniye görüp, size sizden daha çok inanan bir insan var!
Melis de bu durumu görmezden gelemiyor ve bir buçuk yıl kadar
direndikten sonra ''Tarz-ı Hayat'' adlı programı sunarak kameralara
ısınma turu atıyor önce. Ardından ''Çapkın'' dizisi, sonra ''Barda'',
''Amerikalılar Karadeniz'de 2'' filmleri geliyor. Derken ''Köprü''
dizisi, arkasından da ilk kez Çağan Irmak'la tanıştığı ''Ulak'' filminde
rol alıyor. Melis'in oyunculuk kariyeri böylece iyice sağlamlaşıyor. Ve
''Issız Adam''la tavan yapıyor!
''Issız Adam''ın Ada'sı karşımda olunca, sohbete film ile başlamak bizim
için kaçınılmazdı elbette. ''Filmin sonunda hepimizi ağlattın, peki sen
izlediğinde neler hissettin'' diye sordum önce merakla. Filmi tamamen
kendine yabancılaşarak izlediğini, büyük ekranda kendini izlemenin garip
ama tatmin edici bir duygu olduğunu ve filmi izlerken elbette
kendisinin de göz yaşlarını tutamadığını söyledi. Zaten yengeç burcu
olduğu için çok duygusal ve ''sulu gözlü'' olduğunu da ekledi hemen.
Sondan başlarsak, ''Issız Adam'' hayatınızı nasıl etkiledi ve etkilemeye devam etmekte?
Özlem'le tanışmam, ''Barda'' filmi, Çağan ve ''Issız Adam''... Bunlar
bir şekilde benim için ciddi dönüm noktaları. ''Issız Adam''ın benim
için önemi büyük. Çağan bana bunu önceden söylemişti zaten, başka bir
şey olacak senin için demişti.
Bu, Çağan Irmak'ın rolü sizi düşünerek yazdığı anlamına mı geliyor?
Evet, öyle olmuş. Beni aradığında, 'Ben rol için sadece seni düşündüm,
senin olmanı istiyorum' dedi. Ben de daha o an rolü kabul ettim. Çağan
her ne kadar sen önce bir senaryoyu oku dese de, ben kararımı vermiştim.
Çağan Irmak role nasıl hazırlanmanız gerektiği konusunda size önerilerde bulundu mu?
Çağan'ın bize tek söylediği şey, senaryoyu çok okuyup rolünüze fazla
hazırlanmayın oldu. Çünkü filmi çekerken Çağan senaryoyu öyle bir hale
getiriyor ki, bize de sürpriz oluyor. Her şeye hazır, her türlü beyin
jimnastiğine açık olmamızı bekliyor. Bu yüzden kalıplaşıp gelmeyin bana
diyor. Ama bu kez biz de Çağan'ı şaşırttık. İlk kez senaryosundan 3-4
sayfa attı. 'Sizin buraya kadar, bunu bu kadar gerçekçi getireceğinizi
düşünmemiştim, burayı siz kendiniz doğaçlama oynayacaksınız' dediği
sahneler oldu.
Bu arada, filmde bolca cinsellik unsuru ve yatak sahnesi geçiyor. Bu
durum, ilk başrolünü oynayan ve bu işte yeni tanınmaya başlayan genç bir
yüz olarak sizi tereddütte bıraktı mı hiç?
Ben senaryoyu okumadan önce, Çağan bana aslında bunun çok da kolay bir
rol olmayacağını söylemişti. 'Bir aşk filmi olduğu için doğal olarak her
türlü romantizmi gösterecek şeyler de olacak' dedi. Ben, 'Bana bunları
söylemene gerek yok, senin gözüne güveniyorum' dedim. Önemli olan
niyettir ve ne anlattığındır. Bir şey anlatmak için yola çıkıyorsanız
hiçbir şey batmaz ama niyet başka bir şeyse, hemen ortaya çıkıyor. Ben
film çekilirken bunları hiç düşünmedim. Ne benim, ne ailem için bir
sorun yoktu.
Nasıl bir aileniz var peki? Nasıl bir ortamda büyüdünüz, anne, baba ne iş yapar?
Üç kişilik, çekirdek aile tabir edilen bir ailede büyüdüm. Hala da
ailemle yaşıyorum çünkü birlikte çok gülüyor, çok eğleniyoruz. Ankara'da
doğdum, Ankara'da büyüdüm. İlkokul bittikten sonra İstanbul'a geldik.
Annem de babam da ekonomi mezunu. Babam ekonomistti aslında, uzun süre
borsada çalıştı, şimdi bir üniversitede hocalık yapıyor. Annem de bir
süre İngilizce öğretmenliği yaptı ama hayatı babam ve beni toparlamakla
geçti.
Eğitiminiz bale ve modern dans üzerine. Oyunculuk olmasa dansçı olmak mıydı hayaliniz?
Dans çok içgüdüsel oldu, henüz altı yaşındayken dans etmek istediğimi
fark ettim. Ortaokul ve lisede bale, üniversitede ise modern dans
eğitimi aldım. Okurken yedi sene yevmiyeli olarak AKM'de çalıştım. Ama
Türkiye, dans için elverişli bir ülke değil. Bu yüzden dansçı olmak
konusunda tereddütlerim vardı. Bambaşka bir iş de yapabilirdim. Ama
bunun oyunculuk olma ihtimali inanın çok düşüktü. Hiç hayal etmediğim
bir yerdeyim şu an.
Hiç ünlü olma hayali kurmayan biri olarak, şöhret olma fikri sizi korkutmuyor mu peki?
Hayır, çünkü ben şöhreti sadece tanınmak olarak algılıyorum. Benim
hayatımda ünlü olmak hiçbir şey değiştirmedi. İşim bitince eskiden ne
yapıyorsam yine aynı şeyleri yapıyorum.
Magazin basını henüz size bulaşmadığı için böyle konuşuyorsunuz belki
de! Örneğin, Cemal Hünal ile sizi yakıştıranlar olabilir her an...
Ben o sorunun peşinen yanıtını vereyim. Cemal ile çok iyi anlaşıyoruz
fakat aslında inanılmaz farklı karakterleriz. Zevklerimiz, hayata
bakışımız, yaşam tarzımız çok farklı. Biz sette sohbet ederken de bu
konuyu kendi aramızda konuşuyorduk; biz kendimizi hiç çift olarak
düşünemiyoruz ama oluyormuş bak diye... Sadece arkadaşız!
Peki, sizi nasıl erkekler etkiliyor?
Elbette önemli kıstaslar var. İnsanın kendini yetiştirme tarzı,
yetiştiği aile, temizlik... Başarılı ve işini iyi yapan birini
gördüğümde de etkilenirim. Duygusal bir insan olduğum için, beni
anlayabilecek insanlardan etkileniyorum.