Metropalas kadınlarıyla aşk oyunu!
Karşınızda ''Sex & the City'' karakterlerinin Türk versiyonları.
Son dönemlerde televizyon ekranlarında kadın programlarının bolluğu, dizilerdeki konuların ve karakterlerin kadın ağırlıklı olması sizin de dikkatinizi çekti mi? "Avrupa Yakası", "Patron Kim", "Omuz Omuza", "Sil Baştan" benim ilk aklıma gelenler. Şimdi sırada "Metro Palas" var. Benim de bu ayki konuklarım Metro Palas kadınları. İçlerinden biri Deniz Akkaya dolayısıyla ilk sorum moda ile ilgili, özellikle de Lois Vuitton çantalarıyla gündemde.
İPEK TUZCUOGLU: Şu çok konuşulan, merakla beklenen ve dördünüzün bir araya gelmesini sağlayan Metro Palas?ta neler trend olacak sence Cansu?
CANSU DERE: Hepimiz ayrı tiplere sahibiz. Ve hepimiz modern kadınları temsil ediyoruz. Kıyafetlerimiz de ona göre olacak. Görsellik önemli bu dizide.
İPEK: Metro Palas?ta başroller iki manken oyuncu iki de okullu oyuncu tarafından paylaşılmış. Sen de okullu bir oyuncu olarak böylesi bir dizide bir anda popüler olabilirsin. Yeniliklerin odağı olacak bir dizide olmak avantaj mı?
SİMGE SELÇUK: Avantaj tabii ki. Popüler de olabilirim. Gençler saçlara, kıyafetlere çok bakıyorlar aslında dizilerde. Takip ediyorlar. Bu dizinin bir trend yaratacağını düşünüyorum. Ama benim için daha çok önemli olan oyunculuk kısmı.
(Metro Palas kadınlarının en büyükleri 1975 doğumlu Simge. Onu 77?li Deniz, 79?lu Sevinç ve 80?li Cansu izliyor).
İPEK: Dedikodu oluyor mu sette?
CANSU: Her kadının buna yeteneği vardır.
DENİZ: Hiç unutmuyorum, geçen gece en uzun süren çekimimiz sırasında, Sevinç saatlerce enginar nasıl yapılır onu anlattı (İnanılmaz gülüyorlar ve anlıyorum ki, onlar arasındaki en komik ve en son dedikodusu yapılan konu enginar ve tarifi).
SEVİNÇ: Simge, "sen evli bir kadınsın bilirsin," dedi, ben de tarifini seve seve verdim. Çok severim yemek yapmayı.
DENİZ: Yapması o kadar uzun sürüyorsa, ben yapmam o enginarı.
İPEK: Özel ilişkilerde kadınların mutsuzluğunu neye bağlıyorsunuz?
DENİZ: Asıl sebep, beklentilerin giderek yükselmesi ve o beklentileri karşılayacak erkek bulamamak. Belki iki sene önce senin çok hoşuna gidebilecek birini kariyerinde yükselmen, maddi artıların, dünyayı gezip daha fazla ülke görmen, dolayısıyla elinin tersiyle iter hale geliyorsun. Vizyonun gelişiyor.
SEVİNÇ: Seçiciliğin artıyor. Fakat seçicilikleri doğrultusunda da özveride bulunmayı bilmiyor insanlar. Armudun sapı, üzümün çöpü derken yalnızlığı ve mutsuzluğu yaşıyorlar.
İPEK: Aşık olmak kadını acizleştiriyormu sizce?
SİMGE: Aşk biraz aptallaştırıyor.
SEVİNÇ: Acizleştirdiğini zannetmiyorum mutluluk veriyor.
CANSU: Aşkın aptallaştırdığı doğru çünkü kendinden daha fazla başkasını sevmeye başlıyorsun. Tabii ki saçmalamaya başlıyorsun. Onun da güzelliği o.
Sohbetimiz yine şiddetlenmeye başlıyor; "Biz şimdilik kariyeri, kadın-erkek sorunlarını, özgürlüğü bir kenara bırakıp aşka doğru yelken açalım" diyorum. "Biraz geçmiş yıllara yolculuğa çıkalım." İlk aşk sahillerine doğru, ne dersiniz?
DENİZ: Lise birdeydim. İlk aşkımı çok net hatırlıyorum. Arada bir karşılaştığım biri. O yıllardan geriye iyi duygular kaldı.
CANSU: Ben 20 yaşındaydım ilk kez aşık olduğumda. Bana iyi ya da kötü çok şey öğretti. O yüzden de ona teşekkür etmem gerek aslında. Problem yaşattı mı? Evet. Yine de hayata dair birçok şeyi ondan öğrendim ben.
İPEK: Şimdi hep birlikte kelime oyunu oynamaya ne dersiniz? Deniz bir kavram olsa...
SİMGE: Dürüst
SEVİNÇ: Alçakgönüllü
CANSU: Eğlenceli
İPEK: Cansu bir ülke olsa...
SEVİNÇ: İspanya
DENİZ: Yunanistan
SİMGE: Jamaika
İPEK: Simge parti olsa...
SEVİNÇ: Pijama partisi
CANSU: En güzel yemeklerin piştiği yemek partisi
DENİZ: Çay partisi
İPEK: Sevinç yemek olsa...
CANSU: Risotto
DENİZ: Istakoz
SİMGE: Buharda pişmiş sebze