Mine Tugay: "Aşk bana benden yakın"
Bugüne kadar onu pek çok rolde izledik, çok kere hayran olduk. ‘Medcezir’in Ender Serez’i Mine Tugay’la şehirden uzakta, sakin bir gün geçirdik.
Röportaj: Sinem Gürleyük
Fotoğraf: Serhat Hayri
Güzelliği sıradan kalıpların çok dışında, çok farklı. Saçları, mimikleri, tavrı, tarzı, duruşu… O gerçekten özel kadınlardan. Genleriyle doğuştan şanslılardan, yeteneğiyle de kendi şansını yaratanlardan. Oynadığı bir kısa film hala hafızamdan çıkmaz. ‘10, 9, 8…’ Defalarca izledim, defalarca üzerimde aynı etkiyi bıraktı... Büyük gülen, duygularını belli etmekten çekinmeyen bir kadın, bazen de inatçı. Yalnız ama içinde başka kadınlar taşıyan da biri. ‘Medcezir’in Ender Serez’i olarak izlediğimiz Mine Tugay, gerçek hayatta da annelik duygusunu yaşamayı çok istiyor. Tek başınalığı özümsemiş biri olarak bu sorumlulukları sevgiyle kucaklayacağını söylüyor. Ancak bir erkeğe karşı duvarlarını indirmesi için bazı istekleri var; “Keşfetmeyi seven, ilişki içinde değişip dönüşmeye açık, sevgi merkezli bir erkek olmalı.” Ve ekliyor: “Çünkü Osho der ki; ilişki senin tarafından yaratılır ama sonrası sırası geldiğinde ilişki seni yaratır. Bence de aşk içimizde olduğundan bana benden yakın.”
Yaz tatili programınızı yaptınız mı? Yolculuk ne zaman başlıyor?
Yolculuk önümüzdeki hafta başlıyor. Dergi yayınlandığında ben buralarda olmayacağım. Çok uzun zamanım yok, o yüzden merak ettiğim şehirlerin peşine düşeceğim hemen. Doğayı dinlemeye ihtiyacım var sanırım. Edinburgh, Dublin, Glasgow, Stockholm, Oslo, Bergen, Kopenhag... Sonra muhtemelen güneşi çokça özlemiş bir şekilde arkadaşlarımla birlikte Akdeniz’de sonlandıracağım tatil günlerimi.
Peki, zihin rotanızı nelere doğru çevireceksiniz bu yaz?
Hiçbir yere. Çünkü zihni tamamen serbest bırakmak gerek; dinlenmek ve gerçekten nefes almak için. Derdi, şimdiyi doyasıya yaşamak olduğunda, zihnin ötesine geçmeyi becerebilmeli insan. Keza yolculuk da benim için tam da bu. Keşfetmeye ve başka kültürler içerisinde sürprizlere açık bir ruh hali için asla rota belirlememeli, hele ki zihninde.
‘Medcezir’de gördüğünüz ilgi sizi şaşırtıyor mu?
Hayır, çünkü çok sevilen popüler bir işin içinde olmanın getirisi bu. Bir de çok özdeşleşti karakterle seyirci. Televizyonlarda pek az gördüğümüz bir aile kutsallığı var Serez ailesinde. Seyircinin bu kadar özümsemesi şaşırtmaktan çok mutlu ediyor beni. Beğenmeleri ve yaptığınız işi ilgiyle takip etmeleri kadar oyuncuyu mutlu eden pek az şey var zaten. ‘Medcezir’i sizin için özel kılan
unsurlar neler?
Başta içinde olup olmamayı ciddi ciddi düşünüp, sonrasında hislerime güvenip bir maceraya atılmak oldu benim için ‘Medcezir’. Çünkü bir anneyi oynamak için erken olduğunu düşünmüştüm. İlk bölümü izledikten sonra içim rahatladı. Bir sezon boyunca çok kısa zamanda nitelikli iş yapmaya çalışmanın bütün zorluklarına rağmen ekip ruhu sarsılmadı. Şahane oyuncularla daha da ötesi insanlarla tanıştım. Ay Yapım’la ve Ece Yörenç’le çalışma isteğimi gerçekleştirmiş oldum. Yıllar sonra gerçekten ‘ne kadar güzeldik’ diye anımsayacağım bir iş ‘Medcezir’.
Ender Serez sert görünümünün altında başka bir kadın barındırıyor… Siz içinizde nasıl kadınlar taşıyorsunuz?
Ender Serez’in kalkanı o sertlik. Kendisini ve ailesini öyle korumayı öğrenmiş. Bir de annesiz büyümüş ve kardeşine de annelik yapmış, babasına karşı çıkarak varoluşunu tamamlamış güçlü bir kadın. Ben de içimde birkaç kadın barındırıyorum, çoğumuz gibi. Bir ürkek kız çocuğu vardı mesela pek güvensizdi dünyaya. Ona büyürken hayatın içinde incinmemek için kulağa tezat gelse de masumiyetini koruması ve samimi olması gerektiğini kabul ettirmem biraz zaman aldı. İçimdeki en yalnız kadın o bu aralar. İçimdeki bir başka kadın da sınırlarda dolaşma heveslisi, adrenalinsever ve hiperaktif. O çok şımartılarak büyümüş bir kız çocuğu olduğundan, onu dizginlemek pek kolay olmuyor. Ama değişen ve dönüşen içimdeki bütün kadınların yansıttığı en güzel şey; koşulsuz sevgi…
Canlandırdığınız karakterler içinde bugüne kadar içinize en çok sinen karakter hangisi?
Ah çok zor soru. Çünkü bugüne kadar içime en çok sinerek oynadığım, çalışma ve oluşturma aşamasında her dakika haz veren heyecanımı hiç eksiltmeyen karakter ‘Çok Uzak’ oyunundaki Una. Onu da tiyatroda oynadığım için izleyemedim tabii. Sorunun diğer zorluğu şundan; ben televizyon dizilerinde kendimi pek izleyemiyorum. Mükemmeliyetçi saçma bir yanım var. Bunu çok gereksiz buluyorum ve azaltmaya çalışıyorum ama henüz kendi kendime yarattığım bu baskıyı tümüyle yok edebilmiş değilim.
Yaz aylarında yapacağınız projeler
var mı? Mesela sinema filmi?
Yaz sonu belki. Henüz görüştüğümüz ama netleşmeyen projeler var. O bakımdan şu an bir şey söylemem doğru olmaz.
Kararsız mı yoksa keskin çizgileri olan biri misiniz?
Bazı konularda sabit fikirli olduğumu söyleyebilirim. Ama bunda ısrar ediyorsam yanılmayacağımdan çok emin olduğumdandır. Çoğunlukla kararsızım. Bir de fikir alışverişini çok severim.
Kendiniz için en son ne yaptınız?
Tatil planları.
Kolay güvenir, inanır mısınız insanlara?
Şüpheci bir yanım olmasına rağmen insanlara güvenmeyi tercih ederim. Yanılma payımın fazlalığını hissetsem bile yaparım bunu. İyi hissettirir bana. Ama bu, korunaksız olduğum anlamına gelmiyor tabii ki.
En büyük zaafınız ne?
Büyük zaaflarım yok.
30’lu yaşlarındaki kadınlar yaşın getirdiği bir olgunluktan, hayatın değişmesinden ya da kadınlıklarını daha çok hissettiklerinden bahsediyorlar. Geçerli oldu mu bunlar sizin hayatınızda?
Bilmiyorum. Bütün bunların yaşla değil, yaşamın öğretileriyle gelen deneyimlerle alakalı olduğunu düşünüyorum. Rahminde hem kadını hem erkeği taşıyan bir canlının, kalbinin yoluyla içindeki özgürlüğü, ruhunun tazeliğini keşfetmesiyle başlar kadın olması bence.
Nasıl bir koruma kalkanınız var?
Dürüstlük ve samimiyet.
Aşk size ne kadar yakın?
Aşk içimizde olduğundan, bana benden yakın.
Peki ya evlilik, çocuk, büyük bir aile…
Özlem doluyum bu konuda. Tek başınalığı özümsemiş biri olarak bu sorumlulukları sevgiyle kucaklayacağımı hissediyorum ama özgürlüklerin sınırlanmadığı ve içinde ego savaşları barındırmadığı sürece.
Nasıl bir erkek sizin bütün duvarlarınızı yıkıp içeri girebilir?
Keşfetmeyi seven, ilişki içinde değişip dönüşmeye açık, sevgi merkezli bir erkek olmalı. Çünkü Osho der ki: ‘İlişki senin tarafından yaratılır ama sonrası sırası geldiğinde ilişki seni yaratır.’
İkili ilişkilerde zor bir kadın mı yoksa romantik ve teslimiyetçi bir
kadın mısınız?
Bilmem. Ama ilk başta çok teslimiyetçi olmadığımı söyleyebilirim.
En son ne için ağladınız?
Abimi özlediğim zaman ağlıyorum. Onu çok erken yaşta kaybettik. Bir de sinirden ağlarım.
Vicdanınızı en çok ne yoruyor?
Etrafımızı saran nefret ve öfke söylemleri içinde toplumsal vicdanın hiç gelişmemiş olması yoruyor.
Hayatta tahammül sınırınızın en yüksek olduğu insan kim?
Aile fertleri.
Hayatınızdan çıkarmak isteyip de bir türlü çıkamadığınız duygu ne?
İnat. Çoğu mecrada beni tökezletiyor ama aslında çok da hayatımdan çıkartmak istemiyorum. Hayatımda inat olmasaydı bu kadar yol alamazdım işimde mesela. Konservatuvara girmeden önce atıldığım okuldan sonra pes ederdim. Beni ‘yeteneksiz’ bulan insanlara inanırdım. O yüzden beni ben yapan duyguları törpülemeye pek çalışmıyorum, medeniyet sınırları içindeyse elbette bu duyguların dozajı.
Gözünüzü kapattığınızda çocukluğunuzdan size gelen koku
neye ait?
O kokuyu tesadüfen buldum. Bir masaj sırasında keşfettiğim böğürtlen yağı kokusu. İlk duyduğumdan beri geçmişimle özdeşleşti.
Hiç unutamadığınız film repliği hangisi?
Çok var. İlk aklıma gelen; ‘İyilik içten gelir. İyilik bir seçimdir. Bir insan seçemezse, insanlıktan çıkar.’ Otomatik Portakal’dan...
Bir yolculuk sırasında play list’inizde olması gereken ilk parça hangisi?
Anuar Brahem. Okurken, yolculuk yaparken, yazarken. Her daim...
Sık sık aklınıza gelen şiir hangisi?
Bugün Pazar, Nazım Hikmet.
Diyet, spor, sağlıklı yaşam sizin için ne kadar önemli? Neler yapıyorsunuz?
Diyet yapmaya ihtiyaç duymadım şimdiye kadar. Spor önemli hem de çok. Düzenli pilates yapıyorum. Su içmeyi bir alışkanlık haline getirmeye çalışıyorum. Çünkü hiç aklıma gelmiyor maalesef. Sigarayı bıraktım ve bir daha başlamayı düşünmüyorum.
Stilinizin vazgeçilmez parçaları neler?
Elbiseler vazgeçilmezim.