“Nil gelince tam olduk”
Tanımasanız, çocuksu ifadesi nedeniyle henüz bir öğrenci olduğunu düşünebilirsiniz. Oysa Buse Terim, bir yıldır anne... İşini yapmaya tam gaz devam ediyor, üretiyor, ürettikçe mutlu oluyor ve bu mutluluğunun onu daha iyi bir anne, Nil’i ise daha mutlu bir bebek yaptığını söylüyor.
Fotoğraf: Serhat Hayri
Röportaj: Yaprak Çetinkaya
Styling: Aslıhan Sever
Saç: Akın Ünal
Makyaj: Ufuk Celep
Styling Asistanları: Sudenaz Tuğcu, Süeda Kaya
Mekan için Happy Nest’e teşekkür ederiz.
Bebeklerle çekim yapmak bazen zordur. Her yerde olduğu gibi çekim mekanının patronu da onlar olur, sırf yüzleri gülsün diye herkes elinden geleni yapar. Bu bazen işe yarar bazen de çekim ekibi istediği kareleri alamamanın sıkıntısı ile oradan ayrılır. Kapakta ve bu sayfalarda gördüğünüz fotoğrafların kahramanı Nil’e bir teşekkür ederek söze başlamak en doğrusu çünkü gün boyu bizim için elinden geleni yaptı, gösterdiğimiz her oyuncağa çıkardığımız her tuhaf sese tam da istediğimiz tepkileri verdi. Hatta kurguladığımız pozları es geçip kendi karelerini yarattı. Günün sonunda Nil’in çok mutlu bir bebek olduğunda ekipçe hemfikirdik.
Bu mutluluğunun öncelikle annesinden geldiğine şüphe yok... Çünkü o da daima sakin, gülümsüyor, bir yandan işiyle ilgili görüşmelerini, programlarını yaparken diğer yandan çekimin havasından hiç kopmuyor.
Buse Terim’i takip edenler onun ne istediğini bilen, bir kez karar verdi mi yılmadan çalışan ve soyadının değil, emeğinin karşılığını alan bir isim olduğunu bilir. Henüz blogger kavramı birçoğumuzun sözlüklerine girmemişken onun bir moda blogu ve gündemi yakından takip eden paylaşımları vardı. Sonra işler büyüdü, Buse Terim bir marka oldu. Ardından “Benim en güzel sürprizim” dediği Volkan Bahçekapılı ile hayatını birleştirdi. Nil doğduğnda ise artık “tam” olmuşlardı.
Nil, 21 Ekim’de tam bir yaşında olacak. Görünen o ki bir bebeğin getirdiği zorlayıcı yeniliklere rağmen bu bir yıl mutlu ve huzurlu geçmiş. Sadece anne-baba değil, tüm aile Niloş’un etrafında kenetlenmiş. Çekim bittiği dakikalarda Fatih Terim’in mekana gelip hemen torununu kucaklaması da bunun kanıtı gibiydi. Buse Terim ile geçen bu bir yılı, anne olmayı, biraz da modayı ve teknolojiyi konuştuk.
Nil bir yaşını doldurmak üzere... Üçünüz için de nasıl bir yıldı?
Hayata bakışımızın değiştiği, heyecanlı, mutlu, huzurlu, her anlamda büyülü bir yıl oldu.. Nil hayatımıza girdikten sonra iki iken üç olduk, tamamlandık.
Hamileliğe dönersek... Nasıl bir hamilelik geçirdiniz? Sıkıntılar oldu mu? Beslenme, spor, nelere dikkat ettiniz?
İtiraf edeyim, ilk üç ay gerçekten zorluydu. Çok fazla bulantım oldu. 12’inci haftayı devirdikten sonra bulantılar yavaş yavaş azaldı ve rahat bir hamilelik dönemine geçtim. Hemen hemen her gün kısa süreli ama sık yürüyüşler yapmaya çalıştım, beslenme konusunda da daha çok protein ağırlıklı beslendim. Mevsimine göre bolca balık tükettim. Bedenimin ihtiyacının yanı sıra Nil’in gelişimine katkı sağlayacak şekilde beslenmeye çalıştım.
Doğum nasıldı? Nil ile ilk kavuşmanız, babası ile ilk buluşması... O anları biraz anlatır mısınız?
Doğum anne adayları için endişeli ve heyecanlı bir bekleyiştir. Benim için de öyleydi ama Volkan’ın endişesi ve heyecanını görünce kendi hissiyatımı bir kenara bırakmak durumunda kaldım sanırım. Doğumumu kendi isteğimle spinal sezeryan olarak yaptım. Kendimde olmak ve kızımı ilk kez kucağıma aldığım anı yaşamak istiyordum. Doğum gerçekleşene kadar Volkan’ın elini sıkı sıkıya tutup, gözlerine bakarak güç almaya çalıştım. Doğum toplamda yarım saat kadar sürdü. Bir anda doğum odası deli gibi ağlayan kızımın sesiyle yankılandı. Nil’i temizleyip, göğsüme yatırana kadar da ağlaması sürdü. Onu göğsüme koydukları anda sustu. Bu sefer ben ağlamaya başladım. Bu büyülü anı ve duyguyu isteyen herkesin yaşamasını dilerim.
Uykusuz geceler yaşadınız mı? Yaşıyor musunuz?
Hayatım Nil’den önce ve Nil’den sonra olmak üzere ikiye ayrılmış durumda. Nil’den önce uykusuzluğa hiç gelemeyen, huysuzlaşan biriydim. Ama Nil’den sonra bu dönem kapandı. 2-3 saatte bir emzirmem gerektiği için ilk altı ayı çok uykusuz geçirdim. Gündüz o uyuduğu zaman ben de fırsat buldukça uyumaya çalıştım. Şimdi tabii ki durum daha farklı. Artık uyuyabiliyorum ama öyle eskisi gibi derin uykular, yatak keyifleri kalmadı. Sanırım anne olduktan sonra 3-5 sene bu uyku olayını rafa kaldırıyorsunuz. Derin uykular yerini tilki uykularına bırakıyor. Eskiden top patlasa uyanmaz olan ben, şimdi yan odadaki nefesini duyuyorum neredeyse. Emzirdiğim dönemde alarmı kurmama rağmen uyanmam gereken saatte kendiliğimden uyanıyordum. O emmeye hazır olmadan ben emzirmeye hazırdım yani.
Nil nasıl bir bebek, uykusu, beslenmesi, huzuru?
Nil çok şükür huzurlu ve mutlu bir bebek. Sanırım bu Volkan’ın ve benim ona her an her saniye sevgimizi gösteriyor olmamızdan kaynaklanıyor. Nil’in uykusu ve beslenmesi benim önceliğim. Özellikle beslenme konusunda BLW (Bebek Liderliğinde Beslenme) yöntemini uyguluyorum. Yani bebeğin kendi kendine yemesi, doyup doymadığına kendinin karar verdiği bir uygulama. Her şeyi önüne koyuyoruz ve kendi kendine yiyor. Doyduğu zaman bunu belli ediyor, zorlamadan, sıkmadan, zorla ağzına yemek tıkmadan yemek yemesini sağlıyoruz. Bu yöntemi sekiz aylık olduğundan beri uyguluyorum ve şimdi ailecek sofraya oturduğumuzda o kendi yemeğini yerken hiç müdahale etmiyoruz. O da biz de bundan büyük keyif alıyoruz. Uyku konusunda ise ben ilk günden beri Nil’i hep kendi odasında ve kendi yatağında yatırdım. Bazı kitaplarda bebeğin anneyle olan bağının güçlenmesi için bir süre yanında yatırılması gerektiğini yazan cümleler okuyorum. Ama ben buna katılmadığım için uygulamadım. Kendi odasında, kendi yatağında, kendine ait bir alanda uyumasını tercih ettim. Uyku konusunda bir uyku danışmanıyla çalışıyorum. Nil her zaman kolay uyuyan ama çok sık uyanan bir bebek oldu. Bu anlamda uyanmalarını azaltmak adına neler yapabiliriz diye bunun üzerine çalışıyoruz. Şu aralar çok iyi gidiyor, uyanmaları azaldı. Şimdi daha sağlıklı uyuyor.
Kelimeler söylemeye, adımlar atmaya başladı mı?
Siz de çekimde gördünüz, ufak ufak bir kelime haznesi oluşmaya başladı. Anne, baba, gel, gitti, tavşan gibi kelimeleri söylemeye başladı. Desteksiz kendi başına henüz yürümüyor ama elinden tutarsanız uçup gidiyor. Çok yakında yürüyecek bence, öyle gözüküyor.
Nil hep babasına mı benzetiliyor? “Bana da benzediğini kabul eder misiniz?” yazmışsınız bir paylaşımda...
Evet doğduğu günden beri babasına benzetiyorlar. Bence de babasına benziyor. Benzemesinden de çok mutluyum. O paylaşımda benim bebeklik fotoğraflarımı koymuştum. Gerçekten tıpa tıp Nil bana benziyor. Kaşı, gözü, saçları aynı ben. Eğlencelik olsun diye takipçilerimle paylaşmıştım.
Şimdiden “Anne olunca anladım” diyeceğiniz deneyimler yaşadınız mı?
Nil doğduğundan beri neredeyse her an her saniye söylüyorum bunu. Ama en çok da annemin kıymetini anne olunca anladım...
Hepimizin en azından bir dönem düştüğü bir durum var; mükemmel anne olma çabası. Siz de yaşıyor musunuz bu hali? Nasıl başa çıkıyorsunuz?
Tabii ki ara ara ben de yaşıyorum bu hali. Elimden geldiğince okuyarak, araştırarak, dinleyerek kendimi annelik anlamında geliştirmeye çalışıyorum. Hiç kimse anne olarak doğmuyor. Hepimiz bu yolda öğrenerek ilerliyoruz. Ben de her gün yeni bir şey öğreniyorum. İleride annem gibi bir anne olduğumu görürsem, belki o zaman iyi bir anne olmuşum diyebilirim.
Peki ya endişeler ve zaman zaman gelen vicdan azapları var mı?
Olmaz mı? Hem de nasıl.. Endişelerimi ve kaygılarımı Nil’e çok fazla belli etmemeye çalışıyorum. Çünkü düşecekse bile kendi düşüp kalkmayı öğrensin istiyorum. Benim endişe ve kaygılarımı hissedip, yapmak istediklerinden korkmasın istiyorum. Özellikle bir yerlere gitmemiz gerektiği zaman onu geride bıraktığımda acayip bir vicdan azabı çekiyorum. Sanırım bu endişe ve vicdan azabı durumu her anne-babanın yaşadığı bir hissiyat olarak kalıyor ve hiç geçmiyor.
Çocuk-kariyer ikilemi yaşıyor musunuz? Ya da şöyle sorayım, sizce bu bir ikilem mi?
Bence bu bir ikilem değil. Kimileri için bu bir tercih, kimileri için ise bir arada yürütülmesi gereken iki olağan durum.. Öncelikleriniz tabii ki değişiyor. Eskiden işiniz önce geliyorsa, şimdi çocuğunuz ön plana geçiyor. Ama eğer imkan varsa ikisini bir arada yürütebilmenin en sağlıklısı olduğuna inanıyorum. Üretmek, kendi ayaklarının üzerinde durmak, kendi paranı kazanmak bunlar benim de ileride kızımın yapmasını isteyeceğim şeyler. Bu sebeple doğduğu günden beri işimi bırakmadım. İşimi yaptıkça daha mutlu, kızıma daha verimli bir anne olduğumu görüyorum.
Dijital dünyanın içindesiniz, bu alanda çalışıyorsunuz. Günümüzde en çok tartışılan konulardan biri de çocuk ve teknoloji... Nil’in teknoloji ile ilişkisini nasıl dengelemeyi düşünüyorsunuz?
Teknolojinin her gün gelişip büyüdüğü bir dünyada tabii ki çocukları da bundan uzak tutmak pek kolay olmuyor. Benim Nil konusunda belirli limitlerim var. En azından iki yaşına kadar İpad, telefon gibi teknolojik aletlerle tanışmasını istemiyorum. Onunlayken olabildiğince az televizyon açmamaya çalışıyoruz mesela. Elimizden geldiğince ebeveyn olarak dikkat etmeye gayret ediyoruz. Bir gün bu gerçekten kaçamayacağız ama ne kadar geç olursa onun için o kadar iyi olduğunu düşünüyorum.
Nil’in moda ile arası nasıl? Seçimler yapmaya başladı mı?
Daha seçim yapmak için çok küçük ama ne istediğini çok iyi bilen bir bebek Nil. Bu seçimleri yapabilecek kadar büyüdüğü zaman eminim ne giymek istediğine kendi karar verecektir. Ben elimden geldiğince rahat edeceği kıyafetler almaya gayret ediyorum şu anda. Renkli giydirmeyi de seviyorum. Modayla arası haliyle iyi olacaktır diye umut ediyorum.
Çocuk modasında renklere yaklaşımınız nasıl? Pembe-mavi kalıbı kırıldı mı artık?
Kesinlikle kırıldı bence. Ben de Nil’in odasını yaparken pespembe, tütülerle dolu bir oda olmasını istemedim. Daha somon renklere, grilere gittim. Bence artık herkes bu kalıpların dışına çıkıyor. Özellikle kız çocuklarının daha koyu renkler giydiğini görüyorum. Bu ayırımın artık kalmadığına inanıyorum.
Nil doğar doğmaz tanınan bir isim oldu. Kendi deneyimlerinizden yola çıkarak onun hayatında nelere dikkat etmeyi planlıyorsunuz?
Çok kısıtlamalara gideceğimi sanmıyorum. Çünkü bizde de öyle kısıtlamalar olmadı. Bir de benim zaten işim sebebiyle de özel hayatımı da takipçilerimle paylaşıyorum. İçten ve doğal bir hayat sürüyorum. Kızımla da öyle olacağını düşünüyorum.
Kızınız için gıda, kıyafet, oyuncak, oyun alanı gibi seçimler yaparken hangi kriterlere dikkat ediyorsunuz?
Sağlıklı ve doğal olması olmazsa olmazım. Kullandığım tüm ürünlerde içeriği, menşei, kumaşı, yapısı, nerde yetiştiği benim için çok önemli.
İyi çocuk yetiştirmek sizin için ne anlama geliyor?
Sevgiyle büyüyen, sevildiğini her an her saniye bilen hisseden bir çocuk olarak büyümesi benim önceliğim. Sevgi ve saygıyı bilerek büyüyen bir çocuğun iyi bir insan olacağına inanıyorum.