Oktay'la mayamız tuttu!
Tam bir enerji küpü, sevimli ve şeker.Tıpkı canlandırdığı reklam karakteri gibi.
Elele'nin 30'ncu doğum günü sayısı olduğu için
özel bir isim arıyorduk kapağımıza. Türk kadınını temsil edecek biri.
Tipik bir Elele kadını. Yeni jenerasyonun başarılı isimlerinden, kendi
ayakları üzerinde duran, aynı zamanda yetenekleri kuşku götürmeyen
biri... Doğrusu Özgü Namal üzerinde karar kıldığımızda, Elele ile kapak
kızımız arasındaki duygusal bağdan hiçbirimizin haberi yoktu.
Ta ki Özgü "Aaa annem benim adımı Elele'den seçti" diyene kadar!
"Biliyorsunuz Özgü bir sıfat aslında. Böyle isim mi olur, dediklerinde, ismimi Elele'den aldığımızı söylüyorum."
Özgü,
önce annesinin sonra da kendisinin dergisi olan Elele'yle anılarını
anlatıyor birer birer. Sonra söz filmlerine ve beş yıllık aşkı Oktay
Kaynarca'ya geliyor.
|
|
Çok gülüyorum yorumlara, bu bütün oyuncuların başına gelen bir şey. Oynadığımız her şeyle özdeşleştiriliyoruz maalesef. Bu benim başıma ilk defa gelmiyor, Kurtlar Vadisi'nde oynarken de beni avukat zannedip, bir davamız var bakar mısınız, diyorlardı. Sizi mahkeme koridorlarında göremiyoruz, diyorlardı. Köşe yazarlarının insanların bunu düşünüp köşelerine taşımaları ancak beni güldürür.
Özgü Namal hep cici, hoş, ailemizin kızı gibi. Yapınız ile görüntünüz arasındaki farkın sizi bunalttığı oluyor mu?
Ben de herkes gibiyim. Doğal olarak gel gitlerim var. Hayat gibiyim yani elbette içimde fırtınalar estiği de oluyor. Şirin olduğum zamanlar da var, agresif olduğum zamanlar da... Sinirli olduğum zamanlar ve çok disiplinli olduğum zamanlar da ve hiçbir şey olmadığım zamanlar da var.
Çok yumuşak zannediliyorsunuz ama tersiniz ters midir yani?
Vallahi çakarım, hayatta sakınmam. Yüreğimde kötülük olmaz ama söylerim, içimde tutmam, kurtulurum. Bu durumda karşımdaki insan bana kıl olabilir, gıcık olabilir. Eğer bir şeyi yanlış yapıyorsa bunu duymak zorundadır, söylerim yani. Hiç öyle şirinlik falan da yapmam.
Bedenen de daha seksi ve kadınsı hissediyor musunuz artık kendinizi?
Tabii ki. Bu zaten fotoğraflar çektirdiğimde daha çok ortaya çıkıyor. İçimdeki kadın biraz daha fotoğraflarda ya da giysilerle dışa vuruyor. Ben herşeyi geç yaşadım hayatımda. Hep söylerim bunu, vücudum da geç gelişti, kadınsı duygu ve olguları da fiziksel olarak geç yaşadım. Nasılsa yakında 30 olacağım, hiç bir şey için de acelem yok doğrusu. Seçtiğim rollerde bile öyle davranıyorum. Zaten oynayacağım kadın rollerini, niye şimdi genç kızı oynamayayım?
17 yaşından beri çalışıyorsunuz. Nasıl değerlendiriyorsunuz yatırımlarınızı?
Hiç aklım ermiyor öyle şeylere dolarım, molarım yok! İnsanlar borsadan kağıt aldıklarını anlatıyor, hiç aklım ermiyor. Hayatım boyunca çok çalıştım bunun karşılığında da kazandım elbette. Neyin var derseniz borcum var derim.
Bir şey alıyorsunuz ki, borcunuz var...
Aileme ev almıştım onu ödüyorum. Bir de arabam var. Başka da bir şey yok hala ödüyorum.
Axess'den 1 milyon Dolar aldığınız söyleniyor...
Ben de diyorum ki, şanım yürüsün. Tam zenginin parası, züğürdün çenesini yorar hesabı. Gönül ister tabii ama. Ben de Gaye Abla'ya bırak şanımız yürüsün, öyle bilsinler diyorum. O yüzden hiç bir zaman evet ya da hayır demeyeceğim, almış da olabilirim almamış da olabilirim.
Haluk Bilginer'le çevirdiğiniz filminden bahseder misiniz?
"Polis" filminin yönetmeni Onur Ünlü. Şubatta vizyona giriyor, Haluk Abi, Musa Rahmi adında bir polis amirini oynuyor. Funda'da okuldan mezun olmak üzere olan bir genç kız bir tez hazırlıyor, mezuniyet için. Bu arada yardım alıyor Musa Rahmi'den. Yolları kesişiyor. Musa Rahmi çok etkileniyor Funda'dan. Ama Funda anlamıyor, Musa Rahmi'nin hislerinden haberi olmuyor. Derken olaylar gelişiyor. Çok enteresan bir film oldu. Kara film diye adlandırdıkları film bu. Amerika'da Cohen kardeşler yapıyor.
Filmdeki tiplemede, 40 yaşındaki polis amiri gencecik bir kıza aşık oluyor. Gerçek hayatta da sevgiliniz sizden 12 yaş büyük, 40 yaşındaki Oktay Kaynarca. Kendinizden büyük erkekleri mi beğenirsiniz?
Valla yaşıtlarla biraz zor oluyor tabii. Bu biraz klasik olacak ama biz kadınlar daha çabuk olgunlaşıyoruz ve erkekler hep biraz çocuk kalıyorlar ya, ancak eşitleniyor bence. Ben hayatım boyunca kendimden büyüklerle çıkmış değilim, Oktay gerçekten bu anlamda tesadüf ama öyle denk geldi. Ama yaşıtlarımı düşünüyorum, olmaz yani. Farklı bakıyoruz hayata. Ama hep böyle olacak diye bir şey yok. Ezberi bozabiliriz de arada.
Kendinizden genç erkeklerle flört için ne düşünüyorsunuz?
Şu an imkansız geliyor bana bu yaşımda. 40'a falan gelince n'olur bilemem. Hep böyledir zaten. Genç kadınlar olgun erkek severler, kadınlar olgunlaştıkça genç erkek severler. Böyledir herhalde.
Genç erkeklerle beraber olan kadınlar konusundaki yorumunuz?
Mutlularsa hiç bir önemi yok. Ne yaşın, ne statünün, ne cismin hiç önemi yok. Hayatım boyunca sınıflandırmadım insanları. Ne haddime canım? Mutlu mu? Allah daha çok mutlu etsin.
Şu an çekimleri süren "Mutluluk" filminde ise konu töre cinayetleri, değil mi?
Abdullah Oğuz çekiyor "Mutluluk"u. Mart ayında vizyona girecek. Töre cinayetlerini anlatıyor. Zülfü Livaneli'nin kitabından uyarlandı senaryosu. Kubilay Tuncer, Abdullah Oğuz ve Elif Ayan'ın yazdığı bir senaryo. Filmde Talat Bulut var. Genç bir arkadaşımız var Cemal karakterini oynuyor benim adım da Meryem. Burada vizyona girmeden büyük ihtimalle yurtdışındaki festivallere gidecek. Türkiye'deki töreyi anlatan, eşitsizliği anlatan özel bir hikaye.
"Beynelmilel" ise ilk vizyona girecek filminiz?
Muharrem Gülmez ve Sırrı Süreyya Önder birlikte yönettiler. Önder, aynı zamanda senaristi filmin. O da 80'lerde geçen çok güzel bir film. Baba rolünde Cezmi Baskın var. Aşk ise BKM'den genç bir arkadaşımız Umut Kurt oynuyor. Adıyaman'da geçiyor film. Ve Aralık ayında gösterime giriyor.
Oktay Bey'le "Yedi Tepe İstanbul" dizisi setinde tanıştınız, kaç yıl oldu?
4,5. Şubatta 5'e giriyoruz.
|
|
Dedim ya hayatımdaki bir sürü şeyin sonunu düşünmeyi bıraktım bir süredir. Çok rahatım, huzurluyum. Hiç öyle telaşlarım yok. Yıllandı artık bizimkisi, şarap gibi yıllandıkça lezzetleniyor.
İlişkinizde sizi bir arada tutan, onu cazip kılan nedir?
En önemli şey dürüstlüğümüz ve samimiyetimiz; birbirimize karşı olan. Hiç bozulmadı, hep böyle oldu baştan bu yana. Aslında bir formülü yok mutluluğun. Ama bizim mayamız tuttu. Tutmayabilirdi de. Akıl edemezdik başlarda.
Sinirlendiğiniz huyları var mı? Mesela bazen maço oluyor mu?
Sevmediğim huylarını görmüyorum doğrusu. Elbette vardır, Oktay çabuk sinirlenir, çabuk parlar. Ama genelde erkekler böyledir. Babam da çabuk parlar benim. Çabuk parlar ama hemen de unutur Oktay. Çok vicdanlıdır. Sevmediğim huylarını hiç düşünmüyorum, ona duyduğum sevgiden, saygıdan herhalde.
Oktay Bey etrafındaki kadınlara karşı flörtöz bir erkek mi?
Bilmiyorum ona sormak lazım. Bildiğim kadarıyla değil, soğuktur aslında. Samimi olduğu zaman tatlı ve eğlenceli olur ama tanımadığı insanlara karşı da mesafeli ve soğuktur.
Magazin gazetecileriyle yaşadığı itişme, sizden korkusundan mı?
Yanlış anlaşılmak istemiyor. Hep yanlış anlaşılmaktan korktu. Çünkü magazin basını hep abartarak ve dejenere ederek sunuyor. O tamamen isyanından bence. Farklı hayatlar yaşıyormuşuz gibi gösteriliyor. Biz normal insanlar gibi yaşıyoruz, normal ilişkiler yaşıyoruz. O da buna isyan ediyor. Bu doğru değil, yalan. Benden korkusundan olur mu, asla değil. Benim de başıma gelince aynı tepkiyi gösteriyorum.
Ya Beyazıt Öztürk'le berabersiniz denmesi?
Korkunç bir terbiyesizlik, tahammül edilir yanı yok. Tabii Oktay çok daha tecrübeli ve olgun olduğu için, bunlarla başetmeyi o kadar öğrenmiş ki bana da öğretti.
Oktay Kaynarca'nın çapkınlığıyla ilgili haberler çıkıyor. O zaman nasıl hissediyorsunuz?
Eskiden çok üzülüyordum. Bir kere o haberler çıkmadan önce her şeyden haberim vardı. Ben hiçbir zaman bir şeyi ilk defa gazetede görmedim. Bir olay olduysa, Oktay'ın bulunduğu yere magazin basını geldiyse, benim iki saat sonra haberim vardı. Her şeyi biliyordum. Oktay her şeyi bana anlatır. Ben de ona anlatırım.
Yani, o bir otele gittiğinde siz zaten orada olduğunu biliyordunuz öyle mi?
Neden orada olduğunu, görüntülendiği bir sürü insanı da tanıyorum. Onlar da beni tanıyor. O güven var. Ben gazetede Oktay'la gördüğüm insanı da tanıyorum. İki gün önce Antalya'da beraberdik o insanla.
İç güdülerinize inanır mısınız?
Çok! Sezgilerimle yaşıyorum zaten.
Sizi aldatsa hisseder misiniz?
Hissederim. Her kadında olduğu gibi sezgilerim çok önemli.
Ne yaparsınız?
Kırılırım, üzülürüm ama olay haline getirmem. Büyütmem, onu rencide etmem. Televizyonlara çıkıp ağlamam. Hayatta her an, her şey olabilir. Yürür giderim, arkama bile bakmam. O anlamda çok güçlüyüm. Bana bir şey olmaz yani. Gencim ayol ben daha! :-)