Olduğu gibi Sevda Erginci
‘Gerçek’ bir karakterle karşılaşmanın oldukça zor olduğu günümüzde, tam da olması gerektiği gibi, orijinal versiyonuyla, mış gibi yapmayan genç bir kadın... E öyleyse, bize sade bir Sevda Erginci lütfen!
Röportaj: Filiz Şeref
Fotoğraf: Fırat Meriç
Styling: Layza Akdilek, Nazlı Günay
Saç: Akın Ünal
Makyaj: Hamiyet Akpınar
Fotoğraf Asistanı: Sezer İsmail Şentürk
Saç Asistanı: Çağrı Çelikdağ
Makyaj Aistanı: Gizem Ergin
Mekan için; SwIssotel The Bosphorus İstanbul’a teşekkür ederiz.
Dönüp dolaşıp sözün aynı yere geldiği bir dönemdeyiz; şimdiki şartlar, şimdiki siyaset, şimdiki teknoloji, şimdiki yollar(!), yöntemler, şimdiki psikolojik yaklaşımlar, veeeee elbette şimdiki gençler! Şimdiki her şey bir başka da, bu iyi bir şey olmalıydı değil mi ama! Yeni olanın sıradanlaşıp, anlamını kaybedip popülerleşmesi, buna karşın şimdiki zaman detayları içinde eskisi gibi olanın kazanan tarafta olması ne tuhaf. Sevda Erginci de işte kazanan tarafta olan gençlerden.
Sevda Erginci kimdir? Oyunculuğa nasıl başladı?
‘Şimdiki gençler’ dünyasına girmesi için elindeki doneleri pek kullanmadığı aşikar. Ne teknolojiye gereken önemi veriyor ne ünlü olmasına büyük anlamlar atfediyor ne kendini yıkıcı anlamda eleştirenlere yanıt yetiştirmekle uğraşıyor...
Sorulara verdiği yanıtlardan da anlayacaksınız ki, hayata bakışı, bir psikoloğun bir sorun karşısında verdiği yanıtlar ve öneriler kadar basit, mantıklı, düz ve net. Bir yanda çok ünlü diğer yanda hiç de ünlü değilmiş gibi... Kendini olduğu haliyle anlatmaktan çekinmeyen, kendiyle barışık, olmadığı biri gibi yaşamaktansa kendini olduğu gibi kabul eden, kabul edemediği yerleri de değiştirmeyi seçmiş, bunu da başarmış genç bir oyuncu.
Setteki hali ve tavırlarıyla, doğal haliyle, söyledikleri de çelişmiyor Sevda Erginci’nin... Makyajsız ve rahat olmayı seven, kedileriyle evde vakit geçirmekten büyük keyif alan, sevdiklerine yemek yapmaya bayılan anaç bir karakter... En doğal haliyle, makyajsız geldiği sette, sakin sessiz tavırları, yeri geldiğinde büyüyen kahkahaları, uyumlu tavrı, takıntısız yaklaşımları ile gönül kazanmayı biliyor. Biz de bu kez onu Yasak Elma’da izlediğimiz halinden biraz uzak hafızamıza resmetmek istiyor ve bir tenis kortunda, enerjik bir şekilde fotoğraflıyoruz.
Bir ara fotoğraf çekimi sırasında makyaj sanatçısı Hamiyet ile fiziksel değişiminin ne kadar gündemde olduğunu konuşuyoruz. Hamiyet yıllar önce Sevda’ya makyaj yaptığını, ancak şimdi yüzünün oturmuş olduğunu söylüyor ve insanın biraz da yıllar geçtikçe yüzünün oturduğundan bahsediyor... Saçıyla birlikte yeni bir Sevda görmemiz biraz da bu yüzden galiba; her zaman her değişim estetikle bağdaştırılmamalı. Sevda’nın değişen sadece yüzü değil çünkü; bakın başka neler değişmiş onda...
Bu zamanda, bu dönemde, huzur veren, keyifli, egosuz, en önemlisi de kendiyle barışık genç bir kadın olabilmenin sırrı ne?
Tüm bunlar bütün sivri köşelerimi ve hangi yönlerimi törpülemem gerektiğini iyi bilmemle, kendime karşı acımasızca dürüst olmamla alakalı sanırım. Tüm kusurlarını kendine itiraf edebilmiş olmanın verdiği rahatlık, gereksiz ve fazladan egoyu ortadan kaldırıyor.
Çocukluk hayalleri içinde oyunculuğun bir yeri var mıydı?
Dans etmek ya da bir enstrüman çalmak istiyordum aslında. Oyunculuk daha zor bir fikir gibiydi.
Oyunculukla gerçek anlamda ilk tanışma... Sahne tozunu ilk yutma... Ne zamana tekabül eden nasıl tecrübelerdi? O günlere döndüğünüzde nasıl hisler kaplıyor içinizi?
Çok küçüktüm, 15 yaşındaydım. Okuldan nefret ederdim ve çok asosyaldim. Benim için nefes alabildiğim, kendi seçimimle var olabildiğim, çok şey öğrendiğim bir alandı sahne.
Zamanla, yaş ilerledikçe, tecrübelerle karakterimiz otursa da, sizi bugünkü siz yapan belli başlı olaylar yaşadınız mı? Hayatınızda dönüm noktaları var mı?
Çok hayati dönüm noktalarım olmadı ama hata yapmaktan hiç korkmadım ve haliyle çok hata yaptım. Onlar sayesinde de bugünkü ben oldum.
Oyuncu olmasaydım bu bakış açısına asla kavuşamazdım dediğiniz farkındalıklar neler?
Sürekli kendimi açıklamam ve anlatmam gereken bir meslek olduğu için ve karakter yaratırken de kendi hayatımı, ruhumu, ne hissettiğimi fazlasıyla irdelediğim için kendimi çok iyi tanımama sebep oldu. Bir de sanırım pek çok karaktere hayat vermek; çok insan tanımayı, çok farkında bir birey olmayı getiriyor.
Zeynep karakterine çalışırken ‘gerçek’ bir insan yaratmak istediğinizden bahsetmişsiniz. Gerçek olmak sizin için ne anlama geliyor? Çevremizde sanki sosyal medyanın da etkisiyle neredeyse hiç gerçek insan kalmadı da...
Gerçekle anlatmaya çalıştığım şey ‘olduğu gibi’. Evet yakın çevremiz hariç hepimiz birbirimizi sosyal medyadan tanıyoruz. Herkes en özel, en entelektüel, en güzel, en iyi, en farklı olma derdinde. Zeynep; kimseye benzemeye çalışmayan ve rekabet etmeyen, kendi hayatıyla ilgilenen ve istediği kişi olan gerçek bir karakter.
Zeynep’in yaptıkları için ‘aşk’ diyor, ‘seni büyüten olgunlaştıran şey aşk’ diyorsunuz. Sizi aşk ne şekilde nasıl büyüttü, büyütüyor, aşk sizi nasıl besliyor?
Her hatanın kabul edilebilir cevabı olabiliyor aşk. Yani o kadar engellenemeyen, yontulamayan bir duygu ki; seni tanıdığın sen olmaktan çıkartan ve kattığı tecrübeyle yaşadığını daha anlamlı kılan bir duygu.
Bir erkekte sizi en etkileyen şey ne oluyor?
Birinden etkilenmenin sebeplere dayandırılmasına inanmıyorum. Birinde etkilendiğin bir davranış başka birinde itici bir etki yaratabiliyor.
Bugün olduğunuz noktaya baktığımızda şans mı, hırs mı, tutku mu, özgüven mi, hangi kelimenin özellikle yanınızda yürüdüğünü, size yol açtığını düşünüyorsunuz?
Farkındalık ve gerçekçilik.
Hayatla nasıl bir alışverişinizin olduğunu düşünüyorsunuz? İstersiniz ve verir mi, çok çabalar ve kavuşur musunuz, akışında yaşar hayata güvenir misiniz...
Hayal etmeye çok inanırım. Çünkü hayal ettiğim şey bir şekilde karşıma çıkar ve onu ya çalışır çabalar elde ederim ya da tüm çabalarıma rağmen olmaması gerektiğini öyle güzel bir şekilde ve zamanında öğrenirim ki hiç üzülmeden kendime yeni bir yol açabilirim.
Başarı size göre en çok ne ile ilişkili?
Kesinlikle neyi iyi yapabildiğini bilmek ve onu düşündükçe heyecanlanabilmekle ilgili.
Size karşıdan bakan ve çok şanslı kız diyenlere ne dersiniz?
Şansımı kendim yarattığımı hatırlatır, aynısını onlara tavsiye ederim.
Gerçekçi, ayakları yere basan bir kadın mı hayallerini her akşam baş ucuna koyup uyuyanlardan mısınız?
İkisi de! Sanırım bir Terazi kadını olduğum için ikisini dengede tutabiliyorum.
Tam da bu günlerde aklınızdan en çok ne geçiyor?
Daha az okuyor olmamın verdiği eksiklik hissi.
Çılgınca bir şey yapma fikri size ne kadar yakın?
Fikir geldiği andaki duygu durumuma bağlı.
Kendinizi beş kelimeyle tanımlasanız, bunlar hangileri olurdu?
Sade, dengeli, tutkulu, aceleci, anaç.
Çok istemek çok çalışmak önemli ama bugün bin kişi istiyor ve bunun için çalışıyorsa, belki aralarından sadece 2, 3 tanesi o noktaya varıyor. Pek çok genç, oyuncu olmak isterken, bugün o noktada sizin olmanızı sağlayan şeyin ne olduğunu düşünüyorsunuz?
Normalde her şeyin çok hızlı ilerlemesini bekler ve isterim ama oyunculuk için doğru ve sakin adımlar attığımı düşünüyorum. Kendi sürecimi doğru yönettim. Ama sebebi bu mudur bilmiyorum.
Ünlü olmak üzerine neler söyleyebilirsiniz? Günümüzde ünlü olmanın nasıl bir şey olduğunu düşünüyorsunuz?
İki taraflı bir his aslında. Sosyal medyada seni asla tanımayan insanların hakkında inanılmaz korkunç şeyler söyleyebilmesi ve bunun normal karşılanması çok rahatsız edici. Fakat diğer taraftan işini anlayan ve takdir eden bir kitlenin de olması keyifli ve umutlu.
Boş vakitlerinizde, sıradan bir günde, sıradan bir insan olarak en çok neler yapmaktan keyif alıyorsunuz?
Makyajsız ve rahat kıyafetlerle gezmeyi çok seviyorum. Kedilerimle evde vakit geçirmeyi, sevdiğim insanlara yemek yapmayı çok seviyorum. Doğanın içinde olmayı çok seviyorum.
Sorunlarıyla nasıl başa çıkan bir insansınız?
Birilerine veya kendime zarar veren bir sorunum varsa, attığım ilk ve en kıymetli adım kendime ve sevdiklerime bunu dürüstçe söylemek ve yardım isteyebilmek oluyor. Sonrası zaten çok kolay halloluyor.
Moda hayatınızda nasıl bir yer kaplıyor?
Modayla aramın çok iyi olduğu söylenemez. Daha doğrusu takip etmeye ve uygulamaya vaktim olmuyor. Her sabah erkenden kalkıp sete gidiyorum ve haliyle önceliğim rahatlığım oluyor.
İnsanların hükmetmeye çalıştığı bu dünyada, insan yaratımı olan problemlere bakınca, günümüzde en büyük sorunun ne olduğunu düşünüyorsunuz?
Büyük bir teknoloji karşıtıyım ve çok büyük bir problem olduğunu düşünüyorum. Daha doğrusu dozunda ve gerektiğince kullanılması gerektiğine inanıyorum. Fazlası beni çok ürkütüyor. Çünkü insan zaten bencil bir canlıyken, bir de üzerine telefon, sosyal medya girdabı eklenince hepten çevresine kör, neler olup bittiğinden bihaber, doğadan ve gerçek benliklerinden uzak, görmeyen, dinlemeyen bir insan prototipi oluşmaya başladı.
Şu sıralar oldukça popüler olan yabancı dizileri izledikçe aklınızdan neler geçiyor?
Daha yaratıcı ve daha özgün olabildikleri için umutlanıyorum.