Politik tiyatroya daha çok ihtiyaç duyulacak
Büyük usta Genco Erkal, Dostlar Tiyatrosu’nun yeni oyunu Göçmenleeeer ile çağımızın en derin ahlaki ikilemlerinden birini 21. İstanbul Tiyatro Festivali’nin ardından seyirciyle buluşturuyor.
Mülteciler, sınırlar, yabancılaşma… Küresel bir sorun olarak mülteci meselesinin akılcı bir çözümü var mı?
Sermayenin küreselleşmesiyle daha adil bir dünyaya ulaşacağımız iddia edildi yıllarca oysa tam tersi oldu, sosyal adaletsizlik giderek arttı. Bu nedenle dünyanın ezilen insanları ölüp gitmek pahasına yollara düştüler. Dünyanın nimetlerinden onlar da yararlanmak istiyorlar. Bu alt üst oluş belki de yeni bir devrime yol açacak. İşlerin bugüne kadar olduğu gibi devam etmesi mümkün değil çünkü. Oyunumuz bu evrensel yarayı deşiyor, kısa ve çarpıcı sahneler aracılığıyla olayın tüm boyutlarını irdelemeye çalışıyor.
Politik tiyatro, politik insanı anlamak adına nasıl bir rol üstleniyor?
Bizim işimiz ülkemizin ve dünyanın önemli sorunlarını gündeme getirmek, ışık tutmak, bir tartışma ortamı ve farkındalık yaratmak. Özellikle aydınlanma devrimini henüz tamamlamamış ülkelerde tiyatronun misyonu izleyicisini eğlendirirken kafasında soru işaretleri uyandırarak etkilemek olmalı. Tiyatroda oyun izleyen seyirci salondan çıkarken değiştiğini duyumsamalı.
68 kuşağı ile şaha kalkan politik tiyatro günümüzde hak ettiği yeri görüyor mu?
Uzun süredir politik tiyatronun gündemden biraz uzaklaştığı, biraz gözden düştüğünü tartışıyorduk. Oysa yeryüzü politikasında yaşanan ilginç gelişmeler sonucu, önümüzdeki yıllarda daha da ön plana çıkacağını düşünüyorum. Tutucu politikaların yeryüzü genelinde iktidara yaklaştığı görülüyor. Buna tepki olarak muhalefetin yükseleceğini, politik tiyatroya bu alanda daha çok ihtiyaç duyulacağını öngörebiliriz.
Brecht ve Nazım Hikmet sizin idolleriniz. Genç nesil bu ustalarla aynı hayali paylaşabiliyor mu?
Gerçekten şaşırtıcı bir olguyla karşı karşıyayız. Hiç ilgileneceğini düşünemeyeceğimiz bir genç seyirci kitlesi bizim oyunlarımız aracılığıyla bu iki ustayla tanışıyor, inanılmaz ölçüde etkileniyor. Bunu sahnede oynarken bizzat hissediyorum. Oyun sonundaki coşkulu tezahürat, gözyaşları içinde gençlerin gelip boynumuza sarılması bunu kanıtlıyor. Bir sanatçı için bundan daha büyük bir ödül düşünülemez.
Bir muhalif olarak varoluş nedeninizi nasıl tanımlıyorsunuz?
Nasıl yaşayacağıma başkası karar veremez. Toplumu kutuplaştırıp birbirine düşman edenlerle mücadele etmek gerekir, kim olursa olsun birilerine yapılmış haksızlık hepimize yapılmış demektir. Susmayalım, boyun eğmeyelim. Susup oturursak daha fazla binecekler tepemize. Birbirimize destek olmayı, dayanışmayı, paylaşmayı, birbirimizi anlayıp kabul etmeyi öğrenmeliyiz.