Pozitif güzellik Hande Erçel

Göz önünde olmayı seviyor, çünkü bu şekilde daha çok insana kendini anlatabildiğine inanıyor. Pek çok takipçisinin her an izlemede kaldığı Hande Erçel, bu ay bizim de yakın markajımızda.

Pozitif güzellik Hande Erçel

 

Pozitif güzellik Hande Erçel - Resim : 1

 

Moda hayatınızda ne kadar var? Asla giymem diyeceğiniz şeyler var mı?

 

Moda diye abuk sabuk gördüğüm bir şeyi giymem tabii; bana neyin yakıştığını düşünüyorsam onu giyerim. Günlük hayatta skinny jean’leri, boyfriend jean’leri, mini düz elbiseleri seviyorum. Topuklu ayakkabıyla çok gezmem, çok nadirdir giydiğim ama takılara bayılırım. Takı her zaman kıyafetimden daha ön planda. Siyah ve nude tonları çok seviyorum. Çok renkli şeyleri sevmem, floresan renkleri de.

 

 

Hem makyajda hem kıyafette sizi tanımlayan tek bir renk seçmenizi istersem

neyi seçerdiniz?

 

Tek kelimeyle kırmızı. Kırmızı ruja bayılırım. Maskara sürmeden dışarıya çıktığım da çok nadirdir, çünkü bence yüzdeki en önemli şey bakış.

 

 

Neden kırmızı peki?

 

Kırmızı ruj kendimi daha güçlü ve seksi hissettiriyor.

 

 

Bu kadar yoğun bir tempoyla çalışırken vücudunuzu ve ruhunuzu

dinlendirmek için neler yapıyorsunuz, nasıl rahatlıyorsunuz?

 

Streching yapıyorum. Esnemem gerekiyor yoksa vücudumun ağırlığını hissediyorum. Vakit bulursam masaja gidiyorum ama Tayland’da masaj yaptırdıktan sonra buradaki masajları çok sevmiyorum sanırım. Keşke her zaman orada masaj yaptırabilsem. Tayland çok farklı bir kültür, insanları çok mutlu. Kadınlar çok güçlü, özgüvenleri çok yüksek.

 

 

Oyunculukla ilgili hedefleriniz neler?

 

Kendimi sinemada görmek, ne yapıp ne yapamayacağımı anlamak istiyorum. Bir dram filmi olabilir mesela. Bir de ‘Siyah Kuğu’da Natalie Portman’ın oynadığı rolü canlandırmayı çok isterdim.

 

 

Hem güzel hem de çok yetenekli ve başarılı bulduğunuz oyuncu kim?

Kesinlikle Natalie Portman. Penelope Cruz’u da çok beğenirim.

Pozitif güzellik Hande Erçel - Resim : 2

 

En çok beğendiniz özelliğiniz ne?

 

Her şeye çok pozitif bakan bir insanım. Bardağın her zaman dolu tarafımı görmeye çalışırım, çünkü boş tarafını görürsem bu hayatıma yansır. Moralimin bozulduğu durumlar elbette oluyor ama o zaman da kendimi motive edecek bir şey buluyorum.

 

Çekimlerden arta kalan zamanlarda neler yapmaktan hoşlanıyorsunuz?

 

Seyahat etmeyi çok seviyorum. İstanbul’un görmediğim yerleri var hala, oralara gitmeye çalışıyorum. Çizim yapmayı, arkadaşlarımla buluşup bir yerlere gitmeyi özlüyorum, çünkü çok yoğun çalışıyorum. Geçen sene çizim yapardım örneğin ama bu sene hiç zamanım yok. Ailem motivasyon kaynağım, onları görünce yenileniyorum.

 

Güzellik ne ifade ediyor sizin için? Güzel kadını nasıl tanımlarsınız?

Benim için güzel kadın güçlü ve başarılı kadındır. Ayaklarının üzerinde duran ve ‘hayır’ diyebilmeyi bilen kadındır. Bir kadının her şeyden önce hayata karşı bir duruşu olmalı, bu duruş ona güzellik katar. Karşısındaki erkeği algılayışı ona güzellik katar. Başarı bir kadına yetmemeli, her zaman daha iyisini istemeli. Bence bunların hepsi güzelliğin içinde. Güzellik sadece dış görünüşle ilgili bir şey değil benim için. Bu duruş ve düşünce tarzı çok daha ön planda.

 

 

Peki, siz kendinizde en çok neyi güzel buluyorsunuz?

 

Ben gülmeyi çok seviyorum, o yüzden gülüşümü seviyorum. Dört tane gamzem var, onları da çok seviyorum.

 

 

Makyajla aranız nasıl?

 

Doğruyu söylemek gerekirse hiç aram yok, ben daha çok yüzünü yıka, dışarı çık tarzı bir insanım. Ama asla sevemeyeceğim şeyler var, örneğin simli farları hiç sevmem. Düğün makyajı gibi abartılı tarzlardan da hiç hoşlanmam. Düzenli olarak cilt bakımı yaptırıyorum, çünkü sette uzun saatler makyajla kaldığımız için, ne kadar temizlerseniz temizleyin o cildinize yerleşiyor. Bu da yeni yeni edindiğim bir alışkanlık aslında.

 

 

Röportaj: Gülru İncu
Fotoğraf: Serhat Hayri

 

Çok heyecanlı, çok istekli. Büyük planları var. Mesela, ekrandan beyazperdeye geçeceği günü iple çekiyor, sinemada neler yapabileceğini görmek, bu alanda da kendini kendine ispat etmek istiyor. Objektif karşısında yaşından beklenmeyecek kadar profesyonel. 2013 yapımı ‘Çalıkuşu’nda ilk kez seyirciyle buluşan Hande Erçel, ‘Güneşin Kızları’nın ardından yepyeni bir diziyle ekrana geldi. ‘Aşk Laftan Anlamaz’da Burak Deniz’le yaz ekranının sevilen çiftlerinden birine hayat veriyor. En çok gülmeyi, pozitif olmayı, çizim yapmayı ve yüzündeki gamzeleri
seviyor, bir de kırmızıyı...

 

 

Sahnede olmak çocukluk hayaliniz miydi?

Evet, başka bir şey istemedim hiç. Çocukken de tiyatro oyunlarında rol aldım, zaten içimdeki bu heves tiyatroyla başladı. Lisedeyken bir oyun sahneleneceği zaman hep başı çekerdim, hatta Figen Öğretmen, bir gün bu yolda ilerlersem çok iyi yerlere gelebileceğimi söylemişti. Bana çok inandı, ben de bu motivasyonla devam ettim ama kara kalem çizime de çok yetenekliydim ve babam bu yeteneğimi değerlendirmemi istedi. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Geleneksel Türk Sanatları Bölümü’nü de kazanınca oyunculuğu dışarıdan eğitim alarak da yapabileceğime inandım; iyi ki öyle yapmışım. Şimdi Beyti Engin ve Filiz Kaya’dan ders alıyorum.

 

 

Şöhret olmanın en heyecan verici yanı ne sizin için?

 

Göz önünde olmak. Göz önünde olmayı seviyorum, çünkü göz önünde olduğunda daha çok insana kendini anlatabiliyorsun. İnsanlar kalbindeki iyiliği de güzelliğini de görebiliyor. Bu durum insanlara gerçekte nasıl biri olduğumu, işimi nasıl aşkla yaptığımı anlatıyor.

 

 

Seksi ama aynı zamanda çocuksu bir haliniz var. Ekranda senaryoya bağlı ama

gerçek hayatta hangisi öne çıkıyor?

 

İkisi de.

 

Sanat eğitimi almanın oyunculuğunuza nasıl katkıları oluyor?

 

İnsan kendini her şekilde geliştirmeli, bunun bir sınırı yok ama oyunculuğun kalpten geçtiğine inanıyorum. Eğitim ile kalbinizden geçirdiğiniz duygular birleşmeli. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi benim için vizyon demek. Güzel Sanatlar, zaten farklı bakış açısına sahip insanlara özgü bir yer. Oraya girdiğim an dedim ki kendi kendime “Evet, ben buraya aitmişim.” Hayata farklı yerlerden bakmayı öğreniyorsun, estetiği görüyorsun.

 

 

‘Aşk Laftan Anlamaz’daki Hayat karakteriyle gerçek hayatta benzerlikleriniz

var mı?

 

Evet, en çok da inadımız benziyor. Çok inatçı bir insanım. Bir şeyi yapmam için ona inanmak lazım kesinlikle. Ailem bana her zaman, her konuda destek olur ama ben de onun gibi ayaklarının üzerinde durmayı seven biriyim.

 

 

Peki aşk, gerçekten rol aldığınız son diziye adını verdiği gibi laftan anlamıyor mu yoksa siz duyguları yerine mantığıyla davranan biri misiniz?

Aşkta mantık var tabii ama bir yerde devre dışı kalıyor. Kalp isteyince sen ne kadar karşı çıkarsan çık, elinde değil. Kalbin istediğini yapmak zorundasın.

 

Kolay aşık olur musunuz?

 

Hayır.

 

 

Etiketler: #Hande Erçel