Tuba Ünsal
Tükenmek bilmeyen enerjisi ve yeni projeleri ile o vazgeçilmez bir yıldız.
Duru güzelliği ile tezat oluştururcasına hiç durulmayan enerjisi, kaçınılmaz bir şekilde akıllarda şu soruyu yaratıyor; ‘Kaç tane Tuba Ünsal var?’ Çok düşünmeye gerek yok, dünya üzerinde kendisinden sadece ama sadece bir tane mevcut.
Sakin yapısı, peri masallarına atıfta bulunan güzelliği, günün her saati parlaklığını koruyan ışıltısı ve tükenmez hissi veren enerjisiyle ayrıcalıklı bir durum var Tuba Ünsal’a dair. Şöyle ki, yıllardır göz önünde ama hep farklı, yenilenmiş ve bir adım ileride olmayı hiç de gözümüze sokmadan başarıyor. Sizce de bu işte bir ironi yok mu? Bir düşünün, hiç Tuba Ünsal’ın köşesine çekilip dinlendiğini falan gördünüz mü ya da duydunuz mu? Aksine, o hiç durmamak üzere dizayn edilmiş bir varlık. Üstelik de her şeyi aynı zaman diliminde idare edebilme hikmetine sahip bir kadın. Filmlere konu olan, irdelenip üzerine formüller oluşturulmaya çalışılan ‘çocuk da yaparım kariyer de’ mevzusunun üstesinden, sanki kendisine bahşedilen doğal bir yetenekle geliyor. Hem hayatın hem senaryoların sunduğu her role girebilen ve içgüdüleriyle kurduğu ilişki oldukça kuvvetli olan Tuba Ünsal, tam da bu nedenlerle ‘vazgeçilmez’i oynuyor. Bir de şu var ki; o kendini geliştirmenin en güçlü yolunun, kişisel gelişim kitapları okumak, nefes terapilerine gitmek ya da enerjileri açığa çıkarmanın peşinden koşmaktan ziyade çok ama çok çalışmaktan ve hep kendine dair yeni bir sınırı aşmaktan geçtiğini çok erken yaşlardan itibaren çözmüş. Kim bilir belki de elini sürdüğü her işte yakaladığı başarısının sırrı yaşamı için seçtiği tek rehberin kendisi olmasından kaynaklanıyordur. Tıpkı, geçtiğimiz günlerde ODTÜ’de yapılan Women Power İşletme Paneli’nde hem konuşmacı olması hem de Türkiye’deki En Güçlü Kadınlar arasında seçilmesi gibi… Rol aldığı İçerde dizisi bir yana dursun, bu aralar ona en çok Tuba Ünsal Prodüksiyon’un ilk oyunu olan İsimsiz Yıldız ve İşSanat’ta devam eden çocuk oyunu Fantastik Hikayeler Makinası ile hayran kaldığımızı eklemek isteriz. Son söz olarak şunu da belirtmek istiyorum, dizinin setinde sabahladığı bir günün hemen ertesinde bir pazar günü gerçekleşen çekimimizdeki sempatik tavırları, yüzünden hiç eksik olmayan sıcak gülüşü ve La La Land müziklerinin üzerinde yarattığı mutlu ruh hali hafızalarımızın bir köşesinde hep kalacak olsa da, onu esas kalıcı kılan her zaman imza attığı işler olmaya devam edecek.
İçerde dizisinin seti nasıl geçiyor? Canlandırdığınız karakterin en çarpıcı yanı sizce nedir?
Çok güzel, huzurlu... Şahane bir ekip. Hepsini ayrı ayrı çok seviyorum. Karakterim çok sert, acımasız ve hafif çatlak bir kadın. Freudyen bir yerden bakarsak kendi iç dünyamdan çıkamayacak kadar benden uzak bir kadın Handan. Sanırım en çarpıcı yanı da bu. Handan’ı bana emanet ettikleri için çok müteşekkirim.
Ne olursa bir diziyi izlemeyi bırakırsınız?
Uzun süreli hiçbir şeyi keyifle takip edemiyorum. O yüzden dijital platformlar çok önemli. Geçenlerde Sense8’in iki saatlik özel bölümünü de izleyemedim mesela. Sanırım yıllar içinde konsantre olma sınırımız daraldı. Teknolojinin hayatımızdaki en çarpıcı sonucu bu. Her şeyin daha hızlı olmasına alışmışız.
İzlemekten en keyif aldığınız yabancı diziler neler? En çok hangi yabancı dizide hangi karakteri canlandırıyor olmayı isterdiniz?
The Crown çok iyi bir prodüksiyon. O kadar şaşaalı bir yapımda oynamak isterdim. Dekorlar, mekanlar, kostümler muhteşem. Sense8 çok naif ve insan kimliğine dair çok güzel detayları olan bir dizi. Kadın, erkek, gay, lezbiyen ayırt etmeden sadece insana odaklanan, toplumda ötekileştirilen ilişkileri olabildiğince normalize ederek anlatan şahane bir iş. V for Vendetta gibi bir ‘karanlığa, ezilmişliğe, otoriteye isyan’ filminin senaryosunu yazan Wachowski kardeşler, bu dizide de kadın bakış açısıyla müthiş bir iş çıkarmışlar.
Yaptığınız ilk işi hatırlayın, o günlerde geleceğe dair gerçekleştirmeyi dilediğiniz en büyük hayaliniz neydi?
Bunu çok düşünüyorum. İlk işimi yaparken neyi hayal etmiştim, neler vardı kafamda? İnanın hiçbir şeyi planlamamıştım. Süreç zordu ve ben sadece uykusuzlukla yoğun çalışmayla başarmaya çalışıyordum. Daha kısa süreli planlarım vardı.
Bu kadar farklı projede yer almak ve çok fazla göz önünde olmak, hep başarılı olmak adına bir baskı yaratıyor mu?
Sevdiğin işlerin içinde olmak süreci kolaylaştırıyor. Sonucunda gelen başarı mükafatın oluyor. Karamsarlığa kapıldığım anlarda, “Bugünlerin tam karşıtı iyi günler gelecek, dünyanın düzeni böyle” diyorum. Trajedilerde de başarılı anlarda da çok takılmıyorum, başka bir iç ritmim var benim. Herkesin önemsediği birçok şey benim için önemli değil.
Oyunculuğunuz hakkında çevrenizden en sık duyduğunuz sözler neler?
Genelde her role girebildiğimi söylerler. İyi eleştirilere kulak asmıyorum beni ilgilendiren negatif olanlar. Daha iyi olmak için yolumu açan onlar.
Kendinizi eleştirebiliyor musunuz?
Çook. Çok acımasızca hem de!
Bugüne dek hakkınızda çıkan en yanlış haber ya da bilgi ne oldu?
‘En doğru haber nedir?’ diye sorsanız daha iyi cevap verebilirdim, yanlış haber o kadar fazla ki…
Kabul etmediğiniz ya da ertelediğiniz için pişmanlık duyduğunuz bir proje/rol var mı?
Hiç. Hayat seçimler ve tercihlerle şekilleniyor ve ben olduğum insandan, içinde yer aldığım hayattan çok mutluyum.
İçinde yaşadığımız bu dijital çağda, toplumsal bir mesaj iletme ya da insanlığı eğitme konusunda tiyatronun hala etkisini ve gücünü koruduğunu düşünüyor musunuz?
Sadece tiyatro değil ki, milyonlara hitap etme şansı olan her bireyin omuzlarında bu sorumluluk olmalı. Toplumdan aldığını topluma vermen gerekir. Bunu her platformda anlatman, paylaşman gerekir. Tiyatro ise başka bir misyonu olan bir sanat dalı. Dijital çağda her şey daha hızlı akarken insanları iki saatliğine bir performansa bağlaman için farklı yöntemleri denemen lazım. Özellikle gençlerde bu sabır yok. O yüzden dünyada teknolojinin ve kişisel deneyimin kullanıldığı oyunlar başladı. Biz de yeni sezon için farklı medium’lar kullanacağız.
Bir tiyatro oyununu iyi yapan, onu başarıya ulaştıran nedir?
Çok fazla etken var. İyi senaryo, metin, iyi reji, dekor, oyuncuların uyumu ve oyunun söylediği söz.
Size hayatınız boyunca ilham veren, hep örnek aldığınız kadınlar kimler oldu?
Teyzem. Onun gibi konuşmaya çalışırdım küçükken, biraz büyüyüp genç kız olduğumda onun gibi giyinmeye özenirdim. Hayatımda tanıdığım en muhteşem kadındı. Yakın zamanda kaybettim. İki ay olacak, haftada birkaç defa rüyalarıma geliyor. Ben de insanların sevdiği çoğu özelliğimi ondan aldım. Bir araya geldiğimizde gezeceğimiz ülkelerden konuşurduk. Tam bir dünya kadınıydı.
Cesur bir kadın olduğunuza inanıyor musunuz?
Sanırım evet. Kendime bakarak anlayamıyorum da, çevremde aynı işi yaptığım insanlara baktığımda farkına varabiliyorum.
Modern hayat sarmalında bu kadar çok işe aynı anda yetişmek, bir aile kurmak ve çocuk yetiştirmek adeta mucize gibi... Sizin enerji depolama ve ayakta kalma yöntemleriniz neler?
Hepsi birbirini destekliyor. Çocuklar bütün negatif enerjimi nötrlüyorlar. Aile olmak huzur veriyor. Tiyatroda sahnede başka bir kadınım, sahneden indiğimde enerjim çok yüksek oluyor.
Aşkı kaybetme korkusu olmadan yaşamak mümkün mü?
Bilmem çok düşünmedim. Zaman zaman kaybetme korkum oluyor ama çokça bu duygulara kapılmadan yaşıyorum.
Evlenmek sizce radikal bir karar mı?
Çocuk yapmak daha radikal bir karar.
Mirgün Cabas ile birbirinize en çok benzeyen özellikleriniz neler?
Pek yok. Çok farklıyız.
Ortak alınması gereken bir kararla ilgili tamamen ayrı düştüğünüzde çözümü nasıl buluyorsunuz?
Karar mekanizması Mirgün, ben her şeye okeyim, yeter ki herkes huzurlu olsun. Her yerde mutlu olabilirim çevremdekiler mutluysa…
Sevdiğiniz adamdan hangi kelimeyi duymaktan hiç hoşlanmazsınız?
Ses yükselmesine tahammülüm yok.
Bir çocuk sahibi daha olmayı diliyor musunuz?
Bazen istiyorum bazen de yeter artık düzenim şahane şu anda tekrar başa dönmeye gerek yok diyorum.
Sizce de bugünlerde çocuk sahibi olmak cesaret istemiyor mu?
Kesinlikle istiyor.
Hayatınızda ihmal ettiğinizi düşündüğünüz biri ya da durum var mı?
Annem. Hep vicdanım sızlıyor, yeterince vakit geçiremiyorum diye.
Kendinize yabancılaştığınızı hissettiğiniz anlar yaşıyor musunuz?
Çevremde trajedi varken, bir haber izlediğimde, bir çocuğun başına kötü bir şey geldiğinde hayattaki her şeyden kopuyorum. Yanı başımızda Halep’te bir insanlık dramı yaşanıyor, bizse Hitler Almanyası’nda geri kalan çoğunlukmuşuz gibi hissediyorum. Eskiden, “İnsanlar bunu yaşarken dünyanın geri kalanı nasıl sesini çıkartmamış, aklım almıyor” diyordum, şimdi aynı durumu biz yaşıyoruz. ‘Merhamet yorgunluğu’ tam yaşadığımın tarifi.
En son ne zaman kalp atışlarınızı duyacak kadar heyecanlandınız?
Yakın bir zamanda. İçerde setinde ilk sahnem çekilirken ve Uğur Yücel’in karşısında oynarken.
Hayat içinden çıkılmaz bir hal aldığında neye ya da kime sığınırsınız?
Nefesime. Beni sakinleştiren nefesim.
Sosyal medyada çok zaman geçiriyor musunuz? Kullanmaktan en keyif aldığınız emoji hangisi?
Şaşkın surat. Sosyal medyada çok zaman geçiriyorum, arada da detoks yapıyorum, telefonla ilişkimi kesiyorum. Sette hiç telefonumla muhatap olmuyorum mesela.
Bu yıl bitmeden mutlaka... desem cümleyi nasıl tamamlarsınız?
Çok fazla şey var ama hepsini sırasıyla yapıyorum. Yeni sezon tiyatro oyunum için heyecanlıyım onunla ilgili bir ‘mutlaka’m vardı, oldu.
Son zamanlarda gördüğünüz en güzel şey nedir?
Çocuklarımın sevgilerini gösterme şekilleri. İkisi de coşkuyla sarılıp öptüler geçen gün, içim eridi.
Kendi hikayenizi anlatan bir kitap yazacak olsanız ilk cümleniz ne olurdu?
İnsanlar ikiye ayrılır, ünlüler ve ünlümsüler...