Ve karşınızda Tatlı Küçük Yalancılar!

Beş genç yetenek. Başarılı, akıllı ve de güzeller! Yeni bir dizi için bir araya geldiler. Onları henüz tanımıyor olabilirsiniz ama tanışmalısınız. Çünkü inanın bundan sonra hep onları konuşuyor olacağız!

Ve karşınızda Tatlı Küçük Yalancılar!

BESTE KÖKDEMİR
Uyumlu, sıcak, içten
‘Ben kötü kızım’ derken bile sempatik bir havası var. Sinoplu olan genç oyuncu, Karadeniz’in ruhundan bolca enerji almış belli. Ve 22 yaşında. Bilgi Üniversitesi’nde sahne sanatları üzerine eğitim alıyor. Onu ‘Not Defteri’ ya da ‘Çıplak Gerçek’ dizisinden hatırlıyor olabilirsiniz. Öyleyse, şimdi iyice hafızanıza kazıyın, çok göreceksiniz. Daha beş yaşındayken oyuncu olmak istediğini fark etmiş. “Filmler benim dünyam gibiydi. Bir şey olmak yerine her şey olmak istedim. Farklı farklı karakterler canlandırarak birçok ruhu tanımak, tanıtmak istedim” diyerek açıklıyor oyunculuğa olan aşkını. ‘Tatlı Küçük Yalancılar’ dizisinde canlandırdığı Açelya karakterinin ise en çok kendisinden çok farklı oluşundan hoşlanmış. Hoşlandığı bir diğer şey ise, insanları anlamak için çaba sarf etmek. “Ben genelde olduğum gibiyimdir ama kendimin dahi çözemediği birçok gizemim var” diye de ekliyor. Hayata aşkla bakanlardan o da. “Aşk hayatımın ta kendisi. Benim bakış açım aşk. Onu hep içimde taşıyorum” diyerek aşkı başka bir yerde tutuyor. Hedef tahtasının ortasında ne mi var? Oyunculuk konusunda elinden geldiğince kendini geliştirmek, ruhsal olarak da kendini olabildiğince eğitmek istediğinden bahsediyor...

BÜŞRA DEVELİ
Farklı güzellik
22 yaşındaki Büşra Develi , sizce de Juliet Binoche’un kopyası değil mi? Farklı bir güzelliği var ve zarifliğiyle dikkat çekiyor. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde tiyatro eğitimi alıyor. Antalya’da büyüyen Büşra, İstanbul’a üniversite için gelenlerden; 3.5 yıl önce yerleşmiş. 1-2 reklam filmi dışında aslında onu tanımıyoruz. Dizinin kamera karşısında olduğu ilk proje olması sebebiyle de ayrı bir heyecan içinde. “Selin karakteri, mantığıyla hareket eden biri ve soğukkanlı duruşunu her zaman koruyor. Ne istediğini iyi bilen, duygularını belli etmekten ve zayıf görünmekten kaçınan, aşırı dişiliğe karşı inceden feminist bir bakış açısı olan biri. Giyim tarzıyla ve cesaretiyle de yansıtıyor. zaten bu düşüncesini. Ben kendimden çok şey buldum Selin’de, çok sevdim onu, umuyorum insanlar da sever” diyor. Aşk dediğimizde ise başka bir kadına dönüşüyor. “Hayatımın hep içinde oldu, bu açıdan tutkulu bir insan olduğumu düşünüyorum. Ama şu an daha çok kendime dönüğüm, kendimi bulmam gerektiğini düşündüğüm bir yaştayım. Aşkın sorumluluğu çok fazla. İçinde bağımlılık olmayan, birey olmaya devam edebildiğin, iki tarafın da kendini özgürleşmiş hissettiği, yaratıcı gücünü yükselten, koşulsuz olmasa da ona yakın bir sevgi türüdür aşk” diyor. Kendini en açık en yalın en özgür en samimi ve sevgi dolu yerden ifade edebilmek ise şu an hedef tahtasının ortasında yer alıyor. MELİSA ŞENOLSUN
Aileden oyuncu
Sarı kıvırcık saçlar, sevimli bir ifade, bir o kadar da çekici ve rahat tavırlar... İzmirli olduğu her halinden belli olan 19 yaşındaki Melisa, İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü’nde okuyor. Altı yaşından 13 yaşına kadar bale ve jimnastik, sonrasında da geçtiğimiz yıla kadar hip hop yapmış. Daha önce çeşitli tiyatro oyunlarında oynamış ama ‘Tatlı Küçük Yalancılar’ onun da ilk televizyon projesi. O da aileden kaynaklı oyuncu! Abisi Efecan Şenolsun sayesinde kamera karşısına geçmiş ama aslında oyunculuğa ilgisi altı yaşındayken ablasının okul tiyatrosundayken bir oyununu izlemesiyle olmuş. Hemen sonrasında o da okul tiyatrosuna girmiş ve o zamandan beri hep tiyatronun içinde olmak istemiş. Heyecanlı bir yapısı var. ‘Tatlı Küçük Yalancılar’da canlandırdığı Hande karakterinin de onu çok heyecanlandırdığı her halinden belli oluyor. Biraz da kendisine benzetiyor: “Çok renkli, çok heyecanlı ve ağzına geleni söylemekten çekinmeyen bir kız. Hatta bu yüzden zaman zaman pot kırıyor ama bu onu kötü değil sempatik biri haline getiriyor.” Gizemden hoşlanmayan, biraz garantici bir tavrı olduğunu söyleyen, netliği seven bu genç yetenek, söz başarıya geldiğinde ise “Hiçbir engel sizin hayalinizden büyük olamaz” diyecek kadar büyümüş!

DİLAN ÇİÇEK DENİZ
Hem güzel hem akıllı
Dolu dolu bir kız. Üstelik sadece 20 yaşında. Sivas’ta doğan, 15 yaşında ‘Güneşi Annem Sanırdım’ isimli bir şiir kitabı çıkaran, üç yıl Antalya İsmail Baha Sürelsan Konservatuvarı’nda tiyatro eğitimi alan, 17 yaşında ‘Balayı’ adlı sinema filminde oynayan, şu anda İstanbul Bilgi Üniversitesi Karşılaştırmalı Edebiyat Bölümü’nde okuyan ve tiyatroyla ilgilenen bu kız size de tanıdık mı geldi? Evet, çünkü o 2014 yılı Miss Turkey yarışmasının ikincisi. Yani hem akıllı hem başarılı hem de tescilli güzel. Oyunculukla tanışmasını anlatırken ise ta yedi yaşına dönüyor: “Annem Neil Simon’un uyarladığı Anton Çehov’un ‘Sevgili Doktor’unu çalıştırıyordu ve ben bütün repliklerini ezberlemiştim. Lisede konservatuvar sınavlarına girip kazandım ve üç sene boyunca tiyatro eğitimi aldım. 17 yaşındayken liselerarası tiyatro yarışmasına katılıp oyunculuk ödülü aldım.” Dizide canlandırdığı Ebru karakterini ise çok sevmiş. “Çünkü ikimiz de içimizde yoğun duygular yaşıyoruz. Yüzücü olmasını ayrı utangaç olmasını ayrı seviyorum” diyor. Peki gizemli 
biri mi acaba? “Dizi ne kadar gizemliyse, ben de tam tersi o kadar realistim” diye ekliyor. Aşk mı? Tam ortasında olduğunu söylüyor. “Bazı şeyleri kelimelerle anlatsan da olmaz ya hani, anlatamazsın derdini; öyle bir şey işte aşk” derken gözleri ışıldıyor. Hedef odaklı yaşamıyor ve bizi bir kez de “Hedefe ulaşırken geçilen yolların tadını çıkarmak daha iyi değil midir?” diyerek etkilemeyi başarıyor.

Röportaj: Filiz Şeref 
Fotoğraf: Erdi Doğan

Ekran bir süredir genç isimlerle dolu. Her yerden bir ‘dizi’ fışkırıyor adeta. Bu yaz da, dizi yazı oldu yine. Bu durumun iyi yanı pek çok gençle tanışıyoruz. Kötü yanı ise; pek çok gençle tanışıyoruz! Evet bu bazen iyi bazense kötü bir durum. Kimi kalıcı olacak elbette ama kimi uçup gidecek... ‘Tatlı Küçük Yalancılar’ da yaza damgasını vuracak bir dizi olarak karşımızda. Dizinin orijinal versiyonunu biliyorsanız, uyarlama hali de hemen ilginizi çekecek eminiz. ‘Pretty Little Liars’, yurt dışında farklı konusu ile dikkat çeken bir dizi ve fanı oldukça fazla. ‘Tatlı Küçük Yalancılar’ da, birebir uyarlama olmasa da, diziden esinlenen şekliyle bu yaz bizi esir alacak gibi görünüyor. Beş yakın arkadaştan birinin kaybolmasıyla başlayan enteresan hikaye, gizemi, sırları ve sürükleyiciliğiyle insanı kendine bağlıyor. Diziyi özel kılan sadece gizemli durumlar değil aslına bakarsanız, bu beş kız da oldukça özel kişilikler! Onlarla tanıştığınızda hem eğitim hem donanım hem de oyunculuklarıyla bir adım önde olacaklarını hissedebiliyorsunuz. Yoğun ve tempolu iki haftanın ardından, ilk boş günlerinde, 2-3 saatlik uykuyla yanımıza geldiler, enerjileri hiç tükenmeden şahane pozlar verdiler.

BENSU SORAL
Enerjisi yeter

Kırk kilometre ötenizde de olsa onu fark edersiniz. Sadece güzellikle açıklanabilir bir durum değil aslında bu, farklı bir aurası var. ‘Enerjisi güzel’ diyelim. 24 yaşındaki Bensu Soral, Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde Grafik Tasarım Bölümü öğrencisiyken okulu dondurmuş. İstanbul Halk Tiyatrosu’nda eğitim almış. Daha sonra oyuncu koçları ile çalışarak kendini geliştirmek istemiş. Bu arada soyadı tanıdık geliyor değil mi? Evet, Hande Soral’ın kız kardeşi. Ve aşinayız yüzüne; ‘Yol Ayrımı’, ‘Vicdan’ ve ‘Boynu Bükükler’ gibi dizilerde izledik onu. Aslında ablasından oyunculuğun temposunu çok iyi bildiği için, oyuncu olmak aklında hiç yokmuş Bensu’nun. Fakat menajeri, oyunculuk yapması konusunda çok dil döktükten sonra, ikna olmuş. İyi ki de olmuş! Şimdi ‘Tatlı Küçük Yalancılar’da diş telleri ile izliyoruz onu. Pek rastlamadığımız bir durum bu tabii. O da aslında diş telleri çıkana kadar bir dizide rol almayı düşünmüyormuş fakat diş telleriyle oynamak konusunda dizinin yapımcıları ve yönetmeni uzun uzun konuşmalar yaptıktan sonra, telleriyle birlikte dahil olmuş kadroya. Dizide Aslı karakterini; başarılı, idealist bir ailenin, başarılı ve idealist kızını canlandırıyor. “Ve dizinin romantiği. En büyük hayali, masalsı bir aşk yaşamak. Hayatının akışında kuralları dikkate alan bir kız olsa da, söz konusu aşk olduğunda ondan her şeyi bekleyebilirsiniz” diyor. Peki ya gerçek hayatta? “Bence aşk en temel duygu. İnsan her şeye aşk duyabilir. Hayatımın her alanında bu duygu var. Benim olan ve benim olmasını istediğim her şeye aşığım” diyerek kaçamak bir yanıt veriyor.