“Yaşasın tarzların özgürlüğü”

Genç, yetenekli, tutkulu… 26 yaşındaki Meriç Aral, ‘Medcezir’ dizisinin Hale’si olarak tanıttı kendini bize. Aral’ın hukuk fakültesinden dizi setlerine uzanan hikayesini ve şehirli, özgür, genç stilini keşfettik.

“Yaşasın tarzların özgürlüğü”

Yazı: Sinem Gürleyük

Hukuk fakültesinin ardından oyunculukla yolunuz nasıl kesişti?
Hukuk fakültesine daha girmeden, avukatlık yapmayacağımı biliyor ve hep söylüyordum. Bilgi Üniversitesi’nde hukuk ve yan dal olarak karşılaştırmalı edebiyat eğitimi aldın. Hiç yapmak istemedim avukatlık çünkü tüm ailem avukat. Dolayısıyla sefasını bildiğim gibi cefasını da yakından biliyordum. Zor, stresli ve sorumluluk isteyen bir iş. Hukukun teorik olarak tüm hoşluğuna rağmen özellikle Türkiye’de bu iş çok zor koşullarda yapılıyor.  Avukatlık stajımı bitirdikten sonra Yeni Sinemacılar ile film asistanı olarak çalışmaya başladım. O sırada ‘Sultan’ dizisi üzerinde çalışıyorlardı. ‘Deneme çekimi yapalım mı?’ dediler, ben de çok isteyerek ‘olur’ dedim ve o iş olunca benim için her şey netleşti. Craft Oyunculuk Atölyesi’nde eğitim aldım. Şu anda Bahar Kerimoğlu ile derslere devam ediyorum.

Hayatınızla ilgili kararlar alırken cesurmusunuz?
İçime gerçekten sinen şeylerle ilgili kararlarımda cesur olduğumu söyleyebilirim. Fevri karar ve davranışlardan genellikle kaçınırım, sonradan pişman olacağımı düşündüğüm şeyleri bir anda yapmam ve söylemem. Ama eğer bir karar almışsam, kolay kolay o karardan dönmemeye çalışırım ve pişman olmam.
Her sabah ‘Medcezir’ setine giderken işe gidermiş gibi mi hissediyorsunuz yoksa mutlu olduğunuz, hayallerinizi gerçekleştirdiğiniz yere gider gibi mi?
İşe gittiğimi biliyorum ama sevdiğim işi yaptığım için mutlu oluyorum. Avukatlığın kıyısından döndüğüm ve o işi bir süre yaptığım için; sevilmeyen işin mutsuzluğunu biliyorum. Benim için o mutsuzluk kötü bir şeydi gerçekten.

Çağan Irmak’ın yeni filmi ‘Unutursam Fısılda’yla da beyaz perdedesiniz…
Benim için muhteşem bir deneyimdi Çağan Irmak setinde olmak ve bu projede yer almak. Filmde pop yıldızı olan Ayperi’nin kasabadaki yakın arkadaşı, büyük destekçisi ve fanı Mediha’yı canlandırdım. Dönem işinde olmak bana hoş bir his verdi, zamanda asılı kalmışsınız gibi. Bir de ilginç bir tesadüf var. Filmin benim rol aldığım 60’lı yıllarda geçen bölümü, babamın çocukken yaşadığı yerde çekildi.

Spora ve diyete ne kadar yakınsınız?
Deliler gibi spor yaptığımı söyleyemem, bu konuda çok disiplinli değilim ama haftada birkaç kez koşuya çıkarım. Evde yaptığım bazı egzersizler var. Hareketsiz kalmayı genel olarak çok sevmiyorum. Yoga yapıyorum. Dans etmeyi çok seviyorum. Hayatımda hiç diyet yapmadım ama genel olarak yediklerime özen gösteririm. Canımın istediği her şeyi yiyorum ama mesela bir gün çok yediysem birkaç gün dikkat ediyorum. Elimden geldiğince sağlıksız şeyler tüketmemeye çalışıyorum.

Bize hiç bilinmeyen birkaç özelliğinizi söylemenizi istesek, neler anlatırsınız?
Çocukken kolaya ekmek banardım, büyüyünce kızların erkek, erkeklerin kız olacağını düşünürdüm, muhabbet kuşumla gerçekten muhabbet ederdim, bir kere de serçe parmağımı kalemtıraşla açmaya çalışmıştım.

Mükemmel bir aşık mısınız? Yoksa zor bir kadın mı?
Aşık olunca gerçekten gözüm başka bir şey görmez, ağzım kulaklarımda, uçuşarak gezerim ama üzüntüm de derin ve yoğun olur. Gerçi gönlümü almak da pek zor değil. Zor bir kadın olduğumu söyleyemem ama hissettiğimi gerçekten yaşarım yani saklamayı pek beceremem, tercih de etmem. Dolayısıyla kolay bir kadın da değilim herhalde. İnişli çıkışlı durumlarım çok oluyor.

Nasıl bir karaktere ve fiziksel görünüme sahip bir erkek sizi etkileyebilir?
Gösteriş meraklısı olmayan, iddiasını kendi içinde yaşayan ve gizliden hissettiren, samimi ve kendi halinde, özgüven sahibi bir erkek beni etkileyebilir. Bir derdi, bir olayı olan ve bunu ortalarda yaşamayan insanlar yani.

En uçuk hayaliniz ne?
Kutup ışıklarının altında yatmak, belki bir gün yaparım. Ama asıl en uçuk hayalim barış. Kavgasız gürültüsüz huzurlu sevgi dolu bir ülkede ve dünyada yaşamak.

Hayatta en çok ne mutlu eder sizi?

Dans etmek, orman, deniz ve yolda olmak.

Meriç Aral’ın gardırobundan
1.
Topsho
2. Levi’s
3. Zara
4. Pull&BearNasıl bir alışveriş kadınısınız?
Alışveriş yapmayı severim ama gerçekten ihtiyacım olmayan bir sürü şey almam. Ummadığım bir anda karşıma çıkan ve aklıma çok takılan şeyler almak beni mutlu ediyor. Onun dışında zaten alışveriş merkezleri beni çok bunaltıyor, hiç sevmiyorum, insanların alışveriş hırsı ve telaşı da üstüme üstüme geliyor. Seviyorum alışverişi ama seçici ve tutarlıyım alışveriş konusunda. Aldığım şeyleri bir süre kullanmalı ve eskitmeliyim.

Sizin için şık olmak ne demek?
Gidilen yere ve duruma uygun bir şekilde ve kendin olmak. İnsanın iç sesi şıklığı konusunda yardımcı olabilir bence, dışarıya çok takılmadan içeriye bakmak gerekiyor biraz.

Bir kombini tamamlayan en önemli aksesuar sizce ne?
Ayakkabı ve çanta.

Kararsız kaldığınız bir günde ne giyersiniz?
Siyah pantolon, çizgili tişört, deri ceket veya parka.

En sevdiğiniz markalar hangileri?
Topshop, Acne, Zara, Cos, Zadig&Voltaire.

Bugüne kadar aldığınız en iyi ve en kötü güzellik tavsiyelesi ne?
En iyisi galiba babaannemin yüzüme arada süt sürmemi tavsiye etmesiydi. Bir de bana Darphin ürünlerini tavsiye eden arkadaşıma teşekkür etmek istiyorum. Çok kötü bir tavsiye almadım hiç sanırım ama kendi kendime abuk sabuk şeyler alıp kötü sonuçlar elde ettiğim deneyimlerim oldu maalesef.

Cilt bakımınız için neler yapıyorsunuz?
Mutlaka her gün sabah akşam yüzümü çok iyi temizleyip nemlendiriyorum. Özellikle setten sonra makyajımın gerçekten tamamen çıktığından emin oluyorum ama aynı zamanda tahriş etmeyecek, balsam tarzında ürünler kullanmaya dikkat ediyorum. Haftada bir peeling ve nem maskesi uyguluyorum. Bir de bazen cilt yağları ile cildimi besliyorum. Eczanelerden aldığım ürünleri ve yağları kullanıyorum. Cildim hassas olduğu için çok kolay tahriş olabiliyor ya da yağ bezeleri çıkabiliyor çünkü. Çok yorgun olduğum günlerde pamukla süt maskesi uygulamak bana çok iyi geliyor. Bir de su içmek gerçekten cilt için çok önemli.

Makyaj çantanızın favori ürünleri ve markaları neler?
Set dışında günlük olarak çok yoğun makyaj yapmıyorum ama göz altı kapatıcısı, allık ve ruj sık kullanıyorum. Azıcık da maskara. Mac’in göz altı kapatıcısını kullanıyorum. Chanel ‘Le Volume de Chanel’ maskarası favori ürünlerim arasında, gerçekten kullandığım en başarılı maskara. Chanel’in allıklarını da çok başarılı buluyorum. Bobbi Brown’ın rujlarını çok seviyorum. Özellikle hem allık hem ruj olarak kullanılabilen ürünleri favorilerim arasında.


Asla giymem dediğiniz bir şey var mı?
İlk aklıma gelen, küçük ‘v’ yaka, dapdar ve capcart renkli likralı tişört!

Neye 100 lira’dan fazla harcamazsınız?
Bir tane çorap için harcamam.

Bu sezon en çok sevdiğiniz trendler neler?
Doğrusu sezon trendlerine çok hakim değilim ama genel maskulen hava çok hoşuma gidiyor. Bireysellik öne çıkıyormuş gibi hissediyorum bir de, yani bir kalıp, kural olmaması güzel. Yaşasın tarzların özgürlüğü!


Tişört mü gömlek mi?
Tişört.

En çok alışveriş yaptığınız semtler, şehirler nereler?
Şu aralar Kadıköy, Galata, Bağdat Caddesi, Nişantaşı. Taksim civarında gezinip değişik vintage parçalar toplamayı da severim.

Stilinizi nasıl tanımlarsınız?
Sade, biraz bohem ve salaş. Hep aynı şeyleri giyiyorum, ama tabii ki farklı ruh halleriyle farklı şekilleniyor. Bol ve salaş siyah, beyaz ve çizgili tişörtleri ve siyah skinny pantolonları çok kullanıyorum. İncecik altın zincirimi hep takarım. Parka ve deri ceket giymeyi ve şapka takmayı da çok seviyorum.

Stil mi moda mı?
Kesinlikle stil. Stil olmazsa, moda sanki biraz havada kalıyor. Herkes, her şey aynılaşabiliyor ki bu da bence sinir bozucu bir durum. Stilize edilmemiş bir moda anlayışı bana çok gerçek gelmiyor. 

Stiliniz şekillenirken sizi en çok etkileyen şeyler neler?
Pek çok şey etkiliyor sanırım; bana ilham veren herhangi biri veya bir şey veya o aralar dinlediğim müzik, izlediğim filmler, kitaplar, hava durumu, ruh halim, sabah nasıl uyandığım, nereye gideceğim, hangi gün olduğu, nasıl görünmek istediğime dair içimde uyanan his...

Stil konusunda bir idolünüz var mı?
Lou Doillon’u gerçekten çok beğeniyorum.

Nasıl bir mücevherle ödüllendirilmek istersiniz?

Antika elmas bir yüzük.