Yeni neslin yeni soluğu
Çıkış yaptığı günden beri çizgisini korumaya çalışan bir savaşçı. Savaşçı; çünkü alışılmışın dışında, kendi özgünlüğü için azimle çalışan bir şarkıcı. Survivor ile hayatımıza giren Murat Ceylan Wish’i yakından tanımanın tam zamanı.
Yazı: Salih Devrim
Müzik hayatınızın başlangıcı olarak nitelendirdiğiniz ve sonrasında gelişen süreci bize anlatır mısınız?
Ailemin yönlendirmesinin çok büyük katkısı oldu. İki yaşında piyano çalmaya başlayarak müzikle tanıştım. Lise yıllarında dinlediğim çeşitli müzikler arasında ilgimi, odağımı keşfettim. Müziğe giriş yaptıktan sonra asıl olay başladı; çünkü nasıl müziğimi büyütmeliyim, farkındalığımı nasıl ortaya koymalıyım, hangi stratejik hamleleri yapmalıyım gibi şeylere odaklandım.
İlk çıkışlarını çoğu şarkıcı single ile yaparken siz albüm yapma kararını nasıl aldınız?
Tek bir parçayla çıkış yaparsam beni bir yönümle tanıyacaklardı. Ben bu algıyı kırmak için ve tek bir parçayla bakın ‘işte bu benim’ demek yerine, tüm potansiyelimi, neleri sevdiğimi, çeşitlilik vererek slow şarkılarımı da İngilizce tarzımı da göstererek birçok yönümü yansıtmak istedim.
Yine Türkiye’de birçok kişi İngilizce şarkı söyledi ve çoğu da başarısız oldu ya da devamı gelmedi. Sizin böyle bir endişeniz oldu mu?
Her konuda mütevazı olabilirim fakat müzik konusunda olamayacağım. Kendime güvendiğim için, elimdeki gücü bildiğim için en ufak bir korkum olmadı açıkçası. Çünkü çok çalıştığınız zaman ve çalışarak kendinizi bir noktaya getirdiğiniz zaman olumlu yorumlarınızı alarak, kitleyi de genişleterek daha ilerisi için çalışmalısınız. Sadece şarkı yapmakla bitmiyor; iyi bir kulağınız, iyi bir diliniz ve iyi bir birikiminiz olması gerekiyor. Bunlara sahipseniz otomatik olarak endişeniz kalmıyor.
Albümü açıp baktığımızda yedi şarkı görüyoruz ve yedisinin de söz müziği size ait. Biraz iddialı bir çıkış olmadı mı?
Başta söz yazabileceğime inanmıyordum. Sonrasında kendi müziğimi yapıyorsam, kendi hislerimi yansıtabileceğim sözler yazmamın doğru olduğunu düşündüm. Hala bazı insanlar tarafından fark edilmeyen sözlerim var. Yeni Nesil gibi eleştirel, anlamı derin olan parçalar... Yüzeysel görünse de oldukça anlamlı.
Which Way parçasına çektiğiniz klipte akıl hastası bir karakteri canlandırıyorsunuz. Ve özellikle bazı sahneler çok iddialı. Bunun için ekstra uğraş verdiniz mi? Eğitim döneminiz oldu mu?
Benim de açıklamak istediğim bir soru bu. Oyunculuk kesinlikle eğitim alınması gereken bir meslek ama kendime dönüp baktığımda, tüm mutlu ve keyifle yaptığım işlerde eğitim alma taraftarı değilim. Kendi senaryomu yazıp; izlediğim filmlerden, takip ettiğim oyunculardan esinlendiklerimi kendime uyarlamayı tercih ediyorum. Çünkü eğitim almadan çok daha iyi rol yapabildiğimi gördüm.
Klipte oyunculuğunuz kadar stiliniz de konuşuluyor. Sizce müzik ve stilin bir uyumu var mı? Ya da giydiğiniz bir kıyafet müziğinize, modunuza bir etkileşim sağlıyor mu?
Evet, kesinlikle. Çok büyük bir iş olmadığı sürece kıyafetlerime kendim karar veriyorum. Her zaman kendi kıyafetlerimi kullanmak taraftarıyım. Çünkü kendi müziğim, kendi sözlerim, kendi hayal dünyam ve yine bir uyum olması gerektiği için kendi kıyafetlerim olmalı.
Hem duruşunuzla hem yaptığınız müzikle, ‘Bu çocuk Türk mü?’ dedirtiyorsunuz. Yarın bir gün yurt dışına yerleşip tamamen orada işinizi icra etmeyi düşündünüz mü?
Tabii ki hedefim dünya. Vaktimin çoğu yurt dışında geçse de tamamıyla Türkiye’den kopuk olamam. Çünkü doğduğum yer burası. Beni ben yapan, benimle özleşen birçok cadde, mekan, kısacası etkenlerim var. Uzun bir süre uzaklaşsam da sonunda döneceğim bir yer.
Dünyada müziğini, tarzını ya da karakterini beğendiğiniz, sizin tarzınıza, müziğinize yakın üç isim sayabilir misiniz?
Üç isme indirmekte çok zorlansam da Ed Sheeran, The Weeknd, Beyonce gibi isimleri çok başarılı buluyorum. Yaptıkları müzikleri, tarzlarını, duruşlarını severek takip ediyorum.
Geleceğe dönük yaptığınız planlamalarda kendinizi beş yıl sonra nerede görüyorsunuz ya da nerede görmek istersiniz?
Beş yıl sonra her yerde olabilirim. Dediğim gibi Türkiye’den kopamam ama sadece Türkiye ile sınırlı kalmam. Çünkü hayatın, ‘Artık ben seni denedim ve şimdi minik minik geri dönüşlerini vermeye başladım’ dediğini duyar gibiyim. Yine aynı tempoyla devam ettiğimde katlayarak devam edeceğime inanıyorum.
Albüm yayınlandıktan sonra iTunes gibi müzik platformlarında dünya listesinde önemli bir yer aldınız. Bir Türk olarak bunu başarmanız size ne hissettirdi?
Kendimle çok gurur duydum; hatta annemin önünde ağladım. Çünkü albümünü aldığım grupla Avrupa’da aynı listede ikinci oldum. Dolayısıyla çok mutluydum. Yine hiçbir yerde paylaşmadım burada paylaşayım: Survivor birleşme partisinde şarkımı seslendirdikten sonra 2016 çıkışlı bir parçam Türkiye’de dört gün boyunca indirilmede birinci oldu. Bu da harika hissettirdi.
Beste yapım aşamasında size ilham veren, uğur getirdiğini düşündüğünüz inançlarınız var mı?
Olmaz olur mu? Nedenini ben de bilmiyorum. Sanırım anlam yüklemeyi çok seviyorum. Totem yapmayı da. Müzik yaparken de performans yapar gibi giyinirim. Yine yüzüklerim ve kolyelerim vazgeçilmezim.
Peki Türkiye’de hangi sanatçıyı kendinize daha yakın görüyorsunuz ve düet yapacak olsaydınız o isim kim olurdu?
Ya Serel Yereli olurdu ya da Sena Şener. Çünkü hem vizyonları hem özgünlükleri ve tarzlarıyla bir bütün oluşturuyorlar. O yüzden güçlerimizi birleştirebiliriz.
Survivor ve Para Bende programlarının müzik hayatınıza katkısı olduğunu düşünüyor musunuz?
Katkısı çok fazla oldu tabii. İnsanlar beni 2013 yılında katıldığım Survivor yarışmasıyla ve sonraki Para Bende programıyla tanıyorlar. Program zamanında da öncesinde de müzik hayatımdaydı. Beste yapmaya, söz yazmaya devam ediyordum. Programlardaki tanınmışlığımla müziğimi birleştirmem bana avantaj sağladı.
Önümüzdeki dönemde bizi nasıl bir süreç bekliyor?
Bir ay içerisinde yine söz ve müziği bana ait ‘You & I’ isimli şarkımı paylaşacağım. Söz ve müziğini bitirdim, son aranje dokunuşlarını yapıyorum. Parçayı da klibi de heyecanlandıracak iyi bir isim peşindeyim. Kısacası bu sene çok üreteceğim.