Geçmişin izleri
Zaman durmaksızın akıp giderken, eski olanın değeri artıyor. Bu durumda da bit pazarına nur yağması kaçınılmaz oluyor. Zamansız ve klasik parçaları bulmak, onlarla fark yaratmak hem nostaljik hem de günümüzün dünyası için tarz sahibi bir tavır...
Yazı: Aslıhan Sever
Son yıllarda ne sık duyuyoruz. Eskiye dönüş, retro gibi ifadelerle karıştırılsa da aslında vintage çok daha kişilik sahibi bir trend. Bu modayı üzerine giymek için felsefesini, ruhunu anlamakla işe başlamalı. Modada kullanılan vintage teriminin Birinci Dünya Savaşı döneminden izler taşıdığı söylenir. O dönem yaşanılan kriz ve buhran dönemi sonrası, giysi ve aksesuarların tekrar kullanılması fikri haliyle ihtiyaçtan doğuyor. Günümüz moda anlayışına uzanan uzun bir yolda kendini var etmesi ise, şartlar kadar kadınların modayla olan ilişkisinin gelişmesiyle rayına oturuyor. Günümüze gelene kadar çok fazla stile ve döneme şahitlik etmesi kelimenin anlamından çok modanın tavrından kaynaklanıyor. İhtiyaçtan modaya evrilmesinin ilk tohumları ise 60’lı yılları işaret ediyor. Pek çok stil gibi vintage da kadınların stil sahibi olmak istemesiyle kendine yeni bir anlam buluyor; eski kıyafetlerin giyilmesi ve satılmasının bu dönemde farklı çağrışımları oluyor.
Günümüzde de bu çağrışımlar devam ediyor; vintage kıyafet modasının niteliği, çağdaş modanın beklentileri karşısında hala çok farklı ve eşsiz bir yerde duruyor.
Winona Ryder, 1989 - Gres, 1962
Stilden ötesi var!
Vintage trendine bugün baktığımızda; ana hatlarını 30’lardan 90’lı yıllara kadar belirli bir döneme ait olan ve o dönemi yansıtan parçaları bulup yeniden yorumlamanın oluşturduğunu söyleyebiliriz. 70’ler etkisini iyiden iyiye hissettiğimiz, 80’lerse sokaklara taşındığı bir dönem halini alıyor. Farklı stilleri ve farklı dönemleri bir arada kullanabilen bu akımı, dönemin ikonlarının, tasarımcılarının veya vintage giyinen ünlülerin üzerinden örneklendirmek mümkün. Aslında vintage trendinin diğer trendlere nazaran daha yaşayan bir ruhu var; parçanın vintage olabilmesi için dönemin ruhunu yansıtması muhakkak. Peki sizce de vintage kıyafetleri sadece ‘eski kullanılmış kıyafetler’ diye tanımlamak bu kıyafetlerin ruhuna büyük saygısızlık olmayacak mı? Vintage kıyafetler daha önceki sahiplerinden kalan anıları, tarihi ve sanatı içinde barındırıyor. Bu kıyafetleri satın alıp, onları giyen insanlar aynı zamanda bu anıları, tarihi ve sanatı da yaşatıyor.
Dior, 1950
Vintage’a örnek mi istiyorsunuz? 50’lerde Dior’un new look akımından bir parça vintage. Ya da Pucci’nin 60’lardaki baskısı vintage. Elsa Schiaparelli’nin ıstakoz elbisesi kesinlikle vintage. Sadece eski diye dönemin ruhunu yansıtamayan ‘klasik olmayan’ bir parça ise sadece retro! Evet, retro ve vintage’ı birbiriyle karıştırmasak iyi olur. Hatırlarsınız ki Yves Saint Laurent, soyut çalışmalarıyla ünlü ressam Piet Mondrian’ın resimlerini tasarımlarına taşımıştı. Şu an çoğu tasarımcıya ilham veren bu kült tasarımlar, 1965 yılında yapıldı. Şu an buna vintage diyebiliyoruz. Çünkü bir parçanın vintage olabilmesi için üzerinden en az 25 sene geçmesi gerekiyor. Ya da Chanel’in 20’li dönemlerindeki tasarımları, şimdi için vintage parçalar olabiliyor. 30’ların Nina Ricci, Madam Gres’i, 60’ların Mary Quant’ı, Paco Rabanne’ı, 80’lerin Missoni’si, Vivien Westwood’u, Jean Paul Gaultier’i, Versace, Christian Lacroix, Karl Lagerfeld’i dönemin vintage olabilecek parçaları ve bu parçalardan da ayrıca ilham alan tasarımcıları...
Kate Moss, Cannes
Hem önceki yıllardan ilham alıp hem de sonrası için vintage unsurları, modern unsurlarla beraber aktarabilmeleri de, onların ilham oluşturabilmeleri açısından önemli. Aksi takdirde bu parçalara kimse açık arttırmayla sahip olmak istemezdi değil mi? Çünkü mağazasına gidip alabileceğiniz modellerden katbekat daha pahalı parçalardan söz ediyoruz. Ayrıca iyi bir işçilik, iyi bir kumaş ve titiz bir dikişe sahip olması gerekiyor. Aksi takdirde zaten o kadar süre dayanması ve modanın bir parçası olması mümkün mü? Tabii bu parçaların iyi korunması oldukça önemli. Naftalinleyerek saklanılması öneriliyor.
Schiaparelli Haute Couture İlkbahar-Yaz 2018
Farklı giyinmeyi, modern parçalarla, vintage parçaları kombinlemeyi sevenler için klasikleşmiş bir akım vintage. Vintage bir etekle, basic beyaz bir tişört altına giyeceğiniz kitten topuklar günümüz trendleri içerisinde başarılı look’lar arasına girebilir.
Kate Bosworth, Schiaparelli tasarımıyla
Günümüzde vintage denilince akla ilk gelen isimlerden biriyse Alexa Chung. Sıra dışı vintage parçaları günlük stiline başarıyla yansıtan model, bu modanın öncülerinden. Chung’ın altın kurallarından biri de vintage parçaları çok sevmesine rağmen onları tek kullanmayıp, ünlü markaların tasarımlarıyla birleştirmesi. Vintage’ı günümüz modasına uyarlayarak fazla retro olmaktan kaçınması stilini daha da modern ve eşsiz kılıyor. Tabii ki bu modanın takipçisi çok; Kate Moss, Winona Ryder, Jennifer Aniston, Sharon Stone, Ece Sükan, Tuba Ünsal, Ahu Yağtu gibi isimler de vintage modasını seven ünlüler arasında.
Tuba Ünsal, İstanbul Fashion Week
Yakın gelecek
Her ne kadar geçmiş zaman esintileri taşısa da vintage modern zamanın şıklık anahtarı.
Elbis: Missoni 1015 Euro, Şal: Furla 190 TL, Gözlük: Persol (Auvintage.com) 375 TL, Çanta: Salvatore Ferragamo 5261 TL, Ayakkabı: Gucci 2550 TL