Etnik sentez
Third markasının kurucusu ve tasarımcısı Tuğçe Özocak’ın Nişantaşı’ndaki 1+1 ve geniş teraslı dairesindeyiz. Etnik detayların modernize edildiği bu yaratıcı dekorasyon fikirlerini, evinizde uygulamak için sabırsızlanacağınız kesin!
Fotoğraf: Nurdan Usta
Röportaj: Simay Engür
Bu daireyi görür görmez size ‘işte bu!’ dedirten özellikler nelerdi?
Erkek arkadaşım kısa bir süre önce buraya taşınmıştı. Kütüphanesi, perdesi gibi birçok temel eşyası yoktu ve yeni yeni alıp kuruyordu. Zaten karakteriyle çok aydınlık, güzel bir evdi. Flörtümüz bol bol evin mutfağında yemek yaparak başladı. Böylece önce mutfak eksiklerini tamamladık. O sırada benim de geniş bir dairem vardı ve tatlı tatlı orayı dekore ediyordum. İçine kendinizden bir parça koyarak yuva yapmak, ev tasarlamak için sabırla aklınızdakini aramak, az ve öz almak gerekiyor. Ama bu eve o kadar çok beraber odaklandık ki sonunda buraya taşındım.
Taşındığınız günden bugüne evde ne gibi değişikliklere gittiniz?
Kütüphanemiz yoktu, kitaplar yerde duruyordu. Duvarlarımızı da doldurduk bu süreçte. Mobilyalar yaptırdık, tüm saksılarımızı Menemen’den tek tek taşıdığımız renkli sırlı saksılarla değiştirdik. Terası komple değiştirdik. Erkek arkadaşımın DJ seti için bir büfe yaptırdık ama o sırada benim aile yadigarı piyanom için de bir alan açtık. İkimiz de yaratmayı sevdiğimiz için ev sürekli bizle beraber şekilden şekle giriyor.
Dekorasyon zevkinizi nasıl tanımlıyorsunuz?
Dokuya ve etnik değerlere önem verdiğimi söyleyebilirim. Modern bir mum ile bakır bir siniyi birlikte kullanmak çok hoşuma gidiyor.
Evinizin dekorasyonunda nelerden ilham aldınız?
Bence erkek arkadaşımla beraber yaptığımız her seyahatten ilham aldık. O kadar çok şey taşıdık ki gittiğimiz her yerden... Tam olarak bizi anlatan bir yuva oldu.
Yaşadığınız atmosferde neler ön plana çıkıyor?
Desen, renk ve dokuyu çok seviyorum. Erkek arkadaşım Selim ise işçilik, hammadde ve mimariyi seviyor. O yüzden muhteşem bir karışım oluyor.
Evin en sevdiğiniz köşesi hangisi?
Kanepenin yanındaki bitkilerin ve sepet içinde battaniyelerin durduğu köşe favorim.
Evde en çok nerede vakit geçiriyorsunuz?
En çok mutfakta vakit geçiriyorum. Yemek yapmayı ve misafir ağırlamayı çok sevdiğim için sürekli bir şeyler hazırlıyorum.
Kullanmayı en sevdiğiniz malzemeler neler?
Bitki, mum ve desenli ürünleri kullanmayı çok seviyorum. Terasımız büyük olduğu için yazları mum yakmak hoşuma gidiyor. Masa üstlerinde desenli runner’lar, yastıklar, yatak örtüleri veya tabak koleksiyonumdan desenli tabaklar kullanmak eve farklı bir hava katıyor.
Dekorasyonda tercih ettiğiniz renkler özellikle hangileri?
Sakin ve doğal tonları fonda kullanıp üzerlerinde renk oyunlarını ön plana çıkartmayı çok seviyorum. Ahşap üzerinde sapsarı bir sürahi veya petrol mavisi koltuk üzerinde çok renkli bir battaniye gibi…
Özel olarak yaptırdığınız bir eşya var mı? Hangi markalardan alışveriş yapmayı seviyorsunuz?
Büfemiz, DJ setinin altındaki dolap sistemi gibi birçok eşyayı yaptırdık. Erkek arkadaşım detaylı bir çizim yapıyor, sonra renkti, kaplamaydı beraber seçiyoruz ve yaptırıyoruz. Biz yerel ve etnik şeyleri çok seviyoruz. O yüzden alışveriş konusunda marka vermeden, Kapalı Çarşı ve esnaf diyebilirim.
Bir evin olmazsa olmazları sizce neler?
Kesinlikle bitki, kütüphane ve dolu duvarlar.
Evinize en son ne aldınız?
Evimize en son Patmos’tan el işi nakışlı bir yastık ve çok güzel bir tabak aldık.
“Kütüphanemiz erkek arkadaşımın tasarımı. Lila saksımızı bir İzmir yolculuğumuzda, Menemen’de saksı satan bir yerden almıştık. Minik merdiven ise ıkea’nın en sevdiğim ürünü, üstündekiler arkadaşlarımın hediyeleri.”
“Sütun üzerindeki tabağı Barselona’dan Casa Bonay’dan almıştım. 48 adet üretilen tabağın 21 numaralısı, sanatçısı ise Blanca Mıro Skoudy. Onun bir altında sevgili ablam Basako’nun hediyesi olan, özel altıgen çerçevesindeki kolajı en değerlim. En altta da İspanyol illüstratör Asıs percales’in bir işi var.”
“Kare runner’IMI Bon Marche’den aldım. Gaz lambası mumluğum ise Nişantaşı’ndaki Archıve’de indiriminden bulduğum ve anında yapıştığım bir Selettı. Çaydanlık ise sevgili piyano hocamın hediyesi, her sabah zencefil çayına ev sahipliği yapıyor.”
“Mekanın rahatlığını yaşamak için sehpa tercih etmedik. Böylece arkadaşlarımız geldiğinde yere bol bol yastık atarak keyifli bir şekilde oturabiliyoruz. Güzel ışık aldığı için, bitkiler bu köşede duruyor. Eminönü sepetçilerinden aldığım sepetimin içinde de yastık ve battaniyelerim var. Kanepenin arkasında ise Selim’in DJ seti ve benim aile yadigarı piyanom var.”