Bir Porto iyi gelir
İklim yarı Akdeniz, çok değişken; yağmur damlaları yanağınızdan süzülmeden bir bakmışsınız güneş açmış... En güzel yanı ise acele yok, telaş yok, bir yerlere yetişmenin stresi hele hiç yok. Yavaşlığın getirdiği keyif kulağınızdaki Fado’nun keyfine karışınca, gerçekten yaşamanın tadına vardığınızı hissediyorsunuz.
HAYDİ STADA!
Futbol, Portekiz için önemli bir yerde her zaman. Lig sisteminin en üst kademesi olan Primeira Liga’de mücadele eden FC Porto takımına ait Dragao Stadyumu’nda mutlaka maç izlemelisiniz. Şehirde ayrıca sörf, uçurtma sörfü, golf, rafting, binicilik gibi seçenekli sporlar da yapılıyor.
NE ALMALI?
Hediyelik eşyada yaratıcı tasarımlara sık sık denk geleceğiniz, Portekiz’e özgü seramik işçiliği Azulejo, el yapımı magnetler, Fado performans dinletisi sonunda sunulan Fado müzik CD’si, Porto şarabı ve şehrin en büyük kapalı pazar yeri Bolhao Market alışveriş için size iyi gelecek seçeneklerden.
KAFAMI DOURO’YA GÖMMEK İSTEDİM!
Kendimi şehirden biraz uzağa atmak istediğim son yer ise, uneSCo’nun dünya kültür mirasları listesine eklediği Douro Bölgesi. Vadi boyunca kıvrıla kıvrıla alçalıp yükselen, dar, uzun ve virajlı bir yolda adım başı durmak için sebep çok. eşsiz doğallıktaki manzarası, çiftlik evlerinin bacalarından temiz havaya karışan odun kokusu ile alaca renkteki üzüm bağlarının görüntüsü eşsiz. Buralar tam anlamıyla yüzyıllar boyunca büyük bir titizlikle saklanmış şarap mahzenleriyle dolu. Douro vadi yamaçlarında üretilen tatlı şarapların şöhreti, onu arzu edilen bir tat haline getirmeyi başarmış bile. Peki ‘Porto Wine’ diye dilden dile dolaşan yoğun aromalı kahramanın gerçek hikayesi ne? Bir zamanlar bölgeye hakim olan Romalılar döneminden bu yana, yaklaşık 2 bin yıldır bağcılık doludizgin devam ediyor bu topraklarda. her senenin eylül ayında ilk hasat için yamaçlara dağılan Dourolular, müzik ve dans eşliğinde üzümlerini sepetlere yığıp ayaklarıyla ezdikten sonra şarabın mayalanma süreci başlıyor. Fermantasyon süreci tamamlanmadan şaraba özel bir alkolün eklenmesi ile elde edilen tat, Porto şarabını dünyaya kabul ettirir. Bu yapım tekniğinin detayları ve kullanılan üzüm çeşidi, hala sır gibi saklanarak 18’inci yüzyılda koruma altına alındı. Vadide, üzüm bağlarını gezebileceğiniz, şarap tadımı yapıp kısa workshop deneyimi yaşayabileceğiniz en önemli şarap evleri; Quinta do Panascal ve Quinta da Pacheca.
Yazı: Müjde Taşcıoğlu
Avrupa’nın en ucunda, Atlantik Okyanusu’nu boylu boyunca kucaklamış, bağ bahçesi ile içinizi açacak, tatlı şarapları ile başınızı döndürecek sıra dışı bir yerde, Porto’dayım. İstanbul’dan 4.5 saat süren direkt uçuş ile Portekiz’in ikinci büyük şehri Porto’ya bu ilk gelişim. Şehrin yüzünü oluşturan en önemli detaylardan Rio Douro Nehri, okyanusa şarkılar söyleyen kederli Fado, seramik kaplı evleri ve dünyaca ünlü şarapları ile gözüm, gönlüm, damağım her şey doysun, tatlansın istiyorum. UNESCO’nun görmezlikten gelmediği bu verimli topraklar dünyanın önemli miraslarından. Yüzyıllar önce asma yaprağındaki bereketi keşfeden Portolular için, bugün hala üzüm büyük bir nimet. Dünyada Porto’yu Porto yapan, belki de yapım tekniğini sır gibi sakladıkları tatlı şarapları. Ulaşılmaz, merak uyandıran bu yapım tekniğinin tüm detayı 18’inci yüzyılda çıkarılan bir kanunla koruma altına alınmış. Romalıların korunaklı limanı Porto, başından beri önemli bir ticaret merkezi olarak kalmaya direnmiş, lakin yeni yerler görme derdine düşen meraklı turistlerin artık en gözde şehri olmaya aday. Şehir keşfi için nereden başlarsanız başlayın yolun sonunda geleceğiniz nokta, nehrin yanı başındaki tarihi Ribeira Meydanı olacak. Dip dibe sıralanmış renkli Porto evleri, kafe ve restoranlardan dışarıya taşan masalar, nehrin üstünde salınan geleneksel Rabelo kayıkları... Burası gerçek bir liman kenti..
İKİ TEPE BİR KÖPRÜ
Sakin Douro nehrinin güzelliğini taçlandıran altı köprüden biri olan Dom Luis Köprüsü, şehrin en önemli simgelerinden. Eyfel Kulesi’nin mimarı Gustave Eiffel tarafından 1881 yılında ilk temelleri atılan köprünün iki geçiş katı bulunuyor; alt katta araçlar, üst katta ise tramvay geçişleri sağlanıyor. Güzel haber ise, Porto ve Vila Nova de Gaia şehir merkezlerini birbirine bağlayan bu popüler köprünün her iki katını da yayalar kullanabiliyor. Fırsat bu fırsat, harika bir fotoğraf çekin ve şehri gönlünüze sindirmek için köprüye çıkın. 360 derece Porto manzarasını size vadedecek bir başka yer ise, şehrin göbeğinde yer alan 240 basamaklı Clerigos Kulesi. Kulenin bir de aynı isimde kilisesi bulunuyor. Yapı, 18’inci yüzyıl Portekiz’inin ilk barok kiliselerinden biri olma özelliğinde.
BÜYÜLÜ BİR DUYGU
Porto’nun daracık sokakları, pastel tonlarına bulanmış neoklasik evlerini kaybola kaybola aşındırdıktan sonra peşine düştüğüm bir başka yer ise, dünyanın en güzel kitapçıları listesinde başı çeken Livraria Lello kitapçısı. Tüm dünyada milyonlarca satan Harry Potter serisinin yazarı J.K.Rowling için büyük bir ilham kaynağı olmuş bu tarihi kitapçı. Zorlu Porto sokakları yokuş ve merdivenlerden oluşsa da, haritayı doğru kullandığınız takdirde yürümekten büyük bir haz alacaksınız. Candido dos Reis Caddesi’nin canlılığını, hemen paralelinde kalan Galeria de Paris Sokağı’nın gece hayatını, Santa Catarina Caddesi’nin butik mağazalarını, eski bakkal dükkanlarını, etiketsiz, yeni tutulmuş bir balığın pişirildiği sıradan lokantaları için ayaklarınız şişene kadar yürüyün. Kentin kalbindeki Sao Bneto Tren İstasyonu’nun en önemli yönü; garın içindeki tarihi görsel şölen. 20 bin çiniye ince ince işlenmiş fayansların oluşturduğu mavi bütünlük, Portekiz tarihini bir çırpıda gözler önüne seriyor. Bir zamanlar şarap ihracatı için kullanılan hızlı ve verimli Rabelo tekneleri, bugün Douro nehrinde turistleri gezdirmek için kullanılıyor. Bunun için tek yapmanız gereken unutulmaz bir nehir turu için zaman ayırmak olacak. Tur botları Riberia’dan hareket ediyor. Şehrin her yerinde görebileceğiniz çini sanatının bir diğer örneğini oluşturan Porto Katedrali, Palacio da Bolsa adlı borsa binası, Atlantik Okyanusu’nun yanı başı Foz,döneminin en iddialı ve başarılı şarap üreticilerinden Ramos Pinto’yu keşfetmek için geç kalmadınız. Bugün şarap tadımlarının yapıldığı bu tarihi atmosfer de, rehber eşliğindeki müze gezisi de çok keyifli.
FADO’NUN PEŞİNDE
Tipico o Fado Kulübü’nden içeri giriyorsun... Çıt yok, karanlık, göz gözü görmüyor. Herkes nefesini tutmuş, mum gibi. Gözümü sahneye çevirdiğim gibi Fadista dilberinin karşısındayım. Karanlıkta oturacağım masayı da bulduktan sonra gözüm tekrar sahnede. İnce bir el hareketinin başlattığı Fado artık kulaklarda. 12 telli Portekiz gitarının klasik gitara eşlik ettiği Fado performansında mikrofon kullanılmıyor. Fado bir okyanus müziği, acı dolu. Çıkış hikayesi de yürekleri tarumar eden cinsten. Portekizli denizciler yeni adalar, yeni rotalar keşfetmek uğruna arkalarında kadınlarını ve çocuklarını bırakıp bilinmeyene doğru yelken açarlar. Kimi şanslıdır döner, kimi ise bir daha hiç dönmez. Özlemle kavrulan Portekizli kadınların gözü hep uzaktadır. Her gün okyanusa iner, gözyaşları içinde okyanusun sevdiklerini geri vermesi için dua eder, ağıtlar yakar. Sonra Fado doğar; acı, özlem, öfke, ‘elden ne gelir’lik tüm kabullenilmişliğiyle Fadista’nın dudakları arasındadır artık. Fado bugün, UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi’ne girmeyi çoktan hak etmiştir bile.
KÜLTÜR SANAT
Time dergisinin, ‘Dünyanın gidişatını en çok etkileyen 100 kişi’ arasında gösterdiği mimar Rem Koolhaas’ın çılgın projesi Casa da Musica; uzaydan düşen bir konser salonu görünümünde. Doğanın tadını bir de Serralves’de çıkarın. Ülkenin başarılı kültürel projelerinden Serralves, kocaman dinlendirici bir bahçenin içinde konumlanmış çağdaş sanatlar galerisinin en güzel örneklerinden. Yaklaşık 200 tür bitkinin yaydığı kokular burnunuzun ucunda geziyorsunuz burayı. Parkın içindeki modern heykeller mükemmel şekilde tasarlanmış. Sergi alanı, geleneksel atölye çalışmaları ve lezzetli bir öğle yemeği için aklınızda tutun.
NE YEMELİ?
Sofranın baş tacıdır, sızma zeytinyağına bandığın ekşi mayalı odun ekmeği. Yılın her günü farklı pişirme teknikleriyle tükettikleri ‘bachalau’ adı verilen morina balığı, sardalya, mezgit favori balıklardan olsa da ahtapot ve kabuklu deniz ürünleri de oldukça popüler. Öğle yemeklerinde sık tüketilen francesinha, ‘Tripas à moda do Porto’ adındaki Porto usulü işkembe geleneksel yemeklerden. Bir akşam yemeğinizi Porto Cruz’a ayırmanız size çok şey kazandıracak. Liman şarap kültürünü biraz eğlence biraz modern sanata özen göstererek geliştirmeyi amaçlayan işletme; önce Douro Vadisi’nin tanıtım belgeselini ayaklarınıza seriyor, daha sonra şarap tadımını deneyimletip yemeğe kabul ediyor. İşletmenin içinde ayrıca, birçok sanatçıya ait eserlerin görücüye çıktığı sergi alanı da görülebilecekler arasında. Porto seyahatimi anlamlandıran en önemli detay sayısız ödüllerin sahibi, Şef Rui Paula önderliğindeki Doc Douro restoranı oldu. Tartışmasız ülkenin en güzel panoramik manzarasına sahip Douro Vadisi üzerinde bir iskeleye kurulu restoran, duyularınızı uyarıp, yeme zevkinizi uyandıracak. Şehir merkezinin biraz uzağında kalsa da yolculuğunuza değecek şık bir balık restoranı olan Os Lusiadas; lezzetli deniz ürünleri ile hiç kuşkusuz çizgi üstü. Yemek sonrası masanıza yanaşan tatlı arabasından tatlınızı seçmek ise, ayrı bir şımarıklık... Bir Porto klasiğidir Cafe Majestic’te soluklanmak...Uzun bir günün yorgunluğunu üstünüzden atmanıza yardımcı olacak, nehir kıyısına oturmuş iki katlı şirin restoran Fish Fixe sizi bekliyor olacak. Kavrulmuş ahtapot siparişi vermeyi unutmayın.