Cesur, farklı sıra dışı yolculuklar
Siz hep uçakla, arabayla ya da otobüsle mi seyahat ediyorsunuz? Çok sıradan! Klasik arabayla, motosikletle, yelkenliyle ya da bisikletle yola çıkıyoruz...
Yelkenliyle Atlantik rotası
Azor Brand&People Solutions’ın kurucusu Emre Başkan ve eşi Deniz Başkan her yaz yelkenliyle tatile çıkıyor.
Benim yıllardır bir tekne hayalim vardı. Yelkenle 1999 yılında tanışmış olmama rağmen, yelkenli yat dediğimiz kategoriyle tanışmam 2010 yılının sonlarını buldu. Aynı sene o zamanlar çalıştığım Efes Türkiye’ye bir yelken takımı kurduk ve lisanslı olarak yarışmaya başladım. Eşim Deniz de beni bu yolda çok destekledi. Sonraki süreçlerde de sadece ben değil, o da hayatına tekne ve denizi entegre etti. İlk başlarda Prens Adaları’nda demirleyerek 2-3 gün şeklinde başlayan seyahatlerimiz kısa zaman içerisinde, Güney Marmara’da Mudanya’ya bağlı olan Tirilye’ye (Zeytinbağı) kadar uzadı. Ben biraz daha ilerlettim bu yaşam tarzını ve Marmara Adası, Çeşme-İstanbul rotaları da yaptım. Bir de Karayipler’de bulunan St. Maarten Adası’ndan Portekiz’e kadar uzanan bir Atlantik rotası gerçekleştirdim. Şirketim de ismini Atlantik rotamızda konakladığımız Azor Adaları’ndan alıyor. Azor olarak firmalar için marka iletişimi, işveren markası iletimi ve kurumsal gelişim alanlarında modeller geliştirdik. Modellerimizin merkezine de yelkenli sporunu bir yönetim aracı olarak koyduk.
Eşimle her sene gerçekleştirdiğimiz en keyifli rota ise bir haftalık Göcek rotası. Göcek bir dünya harikası! Şimdilerde tüm Güney Ege kıyılarımızı da gezmeyi, keşfetmeyi hedefliyoruz. Birçok kişi yelken konusunu bariyerlerle dolu bir süreç olarak görse de, en büyük engel ve zorluk kişinin önyargıları. Yelken yapacaksanız denizin gerçeklerini kabul etmeniz gerekiyor. Her zaman sessiz sakin seyirler yapamıyorsunuz. Denizdeyseniz, her türlü hava koşuluna hazırlıklı olmalısınız ve gittiğiniz rotalardaki sığınma noktalarını avucunuzun içi gibi bilmelisiniz. Bu konuda en güzel kaynaklar Sadun Boro üstadımızın Vira Demir ve Rod Heikell’ın Türkiye ve Kıbrıs Deniz Kılavuzu adlarındaki referans kitapları. Bu iki kitabın teknenizde her zaman olmasını tavsiye ederim. Denizdeki bilinmezlik bir yandan da tatilinize heyecan katan en büyük değerlerden biri. Bir gün sonra hangi koya gideceğiniz tamamen sabahki hava durumuna bağlı. Her gün kendiniz ve teknede yaşam ile ilgili yeni şeyler keşfediyor ve pratik çözümler üretiyorsunuz. Bu yüzden her tatiliniz bir öncekinden çok daha keyifli geçiyor. Rüzgarınız kolayınıza, pruvanız neta olsun.
Yazı: Özge Altınok Lokmanhekim
Klasik otomobil ile Selanik yolunda
Ben ve eşim Tunç Lokmanhekim, klasik arabayla yolculuk etmeyi keşfettik...
Eşimin klasik araba tutkusu evlendiğimizde bana da bulaştı. Şehir içinde klasik araba ile yaptığımız geziler sonraları şehir dışına hatta yurt dışına seyahatler şeklinde devam etti, ediyor. Bugüne kadar, klasik otomobilimizle en uzak mesafeyi İstanbul Klasik Otomobilciler Derneği’nin düzenlediği 19 Mayıs etkinliği sırasında, 2011 yılında İstanbul-Selanik-İstanbul arasında kat ettik. 20 araçla katıldığımız bu gezide konvoy şeklinde gitmenin keyfini yaşadık. Uzun ya da kısa hiç fark etmez, ne zaman klasik araçla yola çıksak bir gözümüz hep hararet saatinde, şarj lambasında ya da (otomobilinizde varsa!) yağ basıncı göstergesinde oluyor. Malum, klasik araçlar, son model bir aracın ihtiyaç duyabileceğinden daha fazla bakıma ve desteğe ihtiyaç duyabiliyor.
Sanırım herkes çocukluğunu ya da gençliğini hatırlattığı, renkleri ve parlak jantları ile çok renkli göründüğü için klasik otomobili seviyor. Ne zaman gezmeye çıksak, aracımızı gören herkes gülümsüyor, el sallıyor. Bu da karşılıklı bir mutluluğa ve tebessüme sebebiyet veriyor. Klasik otomobil ile uzun yola çıkacaklara tavsiyemiz, mümkün mertebe bunu tek başına yapmamaları, ekip olarak yola çıkmaları olacak. Yola çıkmadan evvel mutlaka takım kutunuza birtakım kayış, yedek sigorta ve ampul, takviye kablosu, motor ve şanzıman yağları, antifriz koyduğunuzdan emin olun. Bir de uzun süre kullanılmadan ‘yatmış’ ya da restorasyondan henüz çıkmış, yeteri kadar denenmemiş klasik otomobiller ile uzun yola çıkma riskini almamanızı, böyle bir deneyimden evvel klasik otomobilinizle vakit geçirip onu test etmenizi tavsiye ederiz. Aracınızla gezmek istiyorsanız ancak çevrenizde başka klasik otomobili olan tanımıyorsanız, Klasik Otomobilciler Kulübü, İstanbul Klasik Otomobilciler Derneği gibi pek çok kurum klasik otomobil sevenler için şehir içi ve şehir dışı geziler düzenliyor.
Motorla Birleşik Krallık’a yarış izlemeye
Seramik sanatçısı Seda Sözeri ve tasarımcı eşi Tuğrul Sözeri birer motor tutkunu.
Birleşik Krallık’a bağlı Isle Of Man (IOM) adındaki küçük adada her yıl IOM TT yarışları düzenleniyor. IOM, motorcular için çok özel bir mekan ve yarışlara katılanlar da dünyanın en iyi ve en cesur yarışçıları olarak anılıyor. Ada yollarında yapılan ve yol kenarından izlenebilen yarışları sadece izlemek bile adrenalin patlamasına neden oluyor.
Bir gece evde oturmuş eski yarışları izlerken, aniden yarışları izlemeye gitmeye karar verdik. Bütün işlemlerimizi de iki ay gibi kısa bir süreye sığdırdık. Yurt dışına motorla gitmek, uçakla gitmekten daha çok evrak gerektiriyor; uluslararası ehliyet, motosiklet için yeşil sigorta, bizim belgelerimiz ve sigorta poliçelerimiz.
Rotamız Yunanistan, İtalya, Fransa, İngiltere ve IOM şeklindeydi. Aslında bize göre Avrupa’da motor kullanmak Türkiye’ye göre daha rahat ve güvenli. Yalnızca Birleşik Krallık’taki ters trafikle ilgili endişelerimiz vardı. Yine de hiçbir sorun yaşamadık. Motorcular genelde çadırda, kamp alanlarında kalmayı tercih ediyor. Biz tercihimizi otelden yana kullandık. Günde minimum 500 km yol gittikten sonra sıcak bir duş ve rahat bir yatağa ihtiyaç duyuyor insan.
Yolda daha çok vaktimiz olsaydı, plansız programsız Fransız köylerini tek tek gezerek geçmek isterdik. Motosikletle seyahat etmenin en güzel yanı, iklimin ve doğanın değişimine birebir şahit olmak. Alpler’in yanından geçmek ya da “Çok güzel kokuyor!” dedikten hemen sonra Fransa’da lavanta tarlalarını görmek, bunlar uçakla giderken tecrübe etmesi mümkün olmayan güzellikler.
Doğru ekipmanlara sahip olduktan sonra motosikletle seyahat, sanıldığının aksine çok konforlu ve eğlenceli. Mesela kasklarınıza intercom sistemi bağlarsanız tüm yol boyunca konuşabiliyorsunuz. Ya da motor seleleri için satılan şişme yastık benzeri pedleri kullanırsanız, hiç yorulmamış oluyorsunuz. Motosikletle uzun bir yola çıkacaksanız tabii yanınıza ufak bir tamir çantası ve belli malzemeler almanız, az çok motorunuzun mekaniğinden anlamanız şart. Biz yola çıkmadan önce gideceğimiz her ülkenin trafik kurallarını inceliyoruz. Eğer o ülkelere motorla gitmiş tanıdıklarımız varsa önerilerini soruyoruz. Mesela Yunanistan’da tüm benzinciler otoban dışında bulunuyor. Benzin almak için önce otobandan çıkmanız gerekli. Bunu önceden öğrenmiş olmak bize çok zaman kazandırdı. Motosikletle seyahate çıkarken her zaman yanımıza harita da alıyoruz. Navigasyonun çalışmama veya yanılma ihtimalini göz önünde bulundurmak lazım.
Bir sonraki yol planımız, bu yaz İspanya’dan Portekiz’e, sonbaharda ise Ağrı’ya İshak Paşa Sarayı’na...
İki tekerlek üzerinde Kocaeli, Tekirdağ ve İznik’e yolculuk
IT ve e-ticaret ile uğraşan blogger Fatih Kibar, her hafta sonu bisikletiyle 100 km mesafe kat ediyor.
Bisiklet, çocukluk hayallerimi süsleyen bir ulaşım aracıydı. Sadece kapımın önünde sürer ve bir gün uzaklara gideceğimin sinyallerini verirdim. Büyüyünce artık profesyonel bir bisiklet alma zamanı geldi diyerek kendime aldığım tur bisikleti ile günübirlik ya da iki günlük konaklamalı turlar yaparak bisiklet ile seyahat etmeye başladım.
2013 yazında İstanbul-Kocaeli, İstanbul-Tekirdağ ve İstanbul-İznik turları yaptım. 2014 Eylül-Ekim arası Karadeniz’e doğru süreceğim. Hafta sonları ise 100 km civarı turlar yaparak yine yolda olmanın keyfine varıyorum. Hafta sonları Çekmeköy, Polonezköy, Şile, Ağva ve Sahilköy rotalarında sürmekteyim. fatihyollarda.com isimli blog’umda bisiklet turlarımı ve anılarımı paylaşıyorum.
Bisiklet üzerinde yolda olmak çok farklı bir deneyim. Ekonomik, çevreye dost böyle bir ulaşım aracı ile seyahat etmek insana gerçekten çok keyif veriyor. En zor yanı hiç şüphesiz taşıdığınız heybenin ağırlığı ile rampa çıkmak. Yoldayken arızalanan bisiklet donanımları ya da patlayan lastiklerin tamiri, belirli bir tecrübeden sonra zorluk çıkarmıyor fakat tabii ki bunlar seyahatlerimizin sıkıntı yaratan başlıca unsurları. Bisikletle gezerken fotoğraf makinem, notlarımı tutabilmem için bloknot ve kalemim seyahat çantamın olmazsa olmazı.
Pedalı çevirdiğiniz an bisiklet ile her yere gidebilirsiniz, sadece gözünüzde büyütmemeniz gerekiyor. Bisikletle seyahat etmek için bence en ideal mevsim sonbahar. Bisiklet seyahatlerimde kalorili ve besin değeri yüksek yiyecekler yiyorum. Her zaman yanımda bir miktar karışık kuruyemiş bulunduruyorum ve tabii ki bol sıvı tüketiyorum. Hayalini kurduğum bisikletli seyahat ise İstanbul’dan çıkarak Doğu Anadolu Bölgesi’ne gitmek. Ülkemizde bisiklet kullanımının gelişmesini ümit ediyorum, dolayısıyla bu spora destek veren Bisikletliler Derneği, Gürkan Genç ve Serkan Taşdelen’e özel olarak teşekkür etmek istiyorum.