Modanın açık adresi Milano

İtalya denilince akla tarihin kokusunu duvarlarına sindirmiş kiliseler, sokaklar, hatta evler geliyor. Ancak Milano...

Modanın açık adresi Milano

Yazı: Nilgün Yıldız Konakcı 

Ancak Milano geçmişi içinde barındırmasına rağmen, geleceği moda trendleriyle yansıtıyor ve bu şehirde kültür aramak yerine alışveriş ve keyif yapmak çok daha doğru geliyor. Milano denilince akla ilk gelen şey moda oluyor. Dünyaca ünlü markaların tasarımcıları için de oldukça önemli bir şehir olan Milano’ya yılbaşı tatilini fırsat bilip gidecekseniz, öncelikle birçok havayolu şirketi alternatifiyle uygun fiyatlara uçabileceğinizi söyleyebilirim. Yaklaşık iki saatlik bir yolculukla Milano’ya vardığınızda ise ilk başta klasik bir İtalya şehrinden farklı olmadığını görüyorsunuz. Zaten Milano’ya gelenlerin birçoğu küçük İtalyan şehirlerinin o tarihi dokusu içinde yaşarken aynı zamanda biraz alışveriş yapmak, biraz da belki pizza ve spagettinin tadını çıkarmak için bu küçük şehri ziyaret ediyor. İtalya’nın ekonomisi ve sanayisinin kalbi ise Milano’da atıyor. Yedi milyon civarındaki nüfusuyla İtalya’nın en büyük şehri olma özelliğine sahip. Ülkenin en kuzeyinde yer alan bu şehre gidecekseniz benim gibi büyük bir hata yapıp altı gece kalayım demeyin. Çünkü bu şehri keşfetmek için 3-4 gün yeterli.

METRODAN VAZGEÇMEYİN
Milano’da diğer İtalyan şehirlerinde olduğu gibi metro en önemli ulaşım araçlarından biri. Benim otelim Duomo Meydanı’na 1.3 km uzaklıkta yer alan NH Milano Touring isimli oteldi. Repubblica metro istasyonuna yürüyerek beş dakika uzaklıkta olan bu otel civarında oldukça uygun oteller bulmak mümkün ve kesinlikle bu oteli konaklama için tavsiye derim.

NERELERE GİDİLİR?
DUOMO MEYDANI

Milano denilince ilk olarak akla gelen, herkesin mutlaka önünde bir fotoğrafının olduğu Duomo Kilisesi ve bu kilisenin yer aldığı Duomo Meydanı oluyor. Şehrin simgesi olan bu kilise İtalya’nın en büyük, dünyanın da beşinci en büyük katedrali. Yapımına 1386’da başlanmış ve son halini yaklaşık 600 yıl sonra, 1965’te almış. Gotik tarzda yapılmış olan bu kiliseyi görmeden Milano’yu görmüş olmazsınız. Fakat bu meydanda dikkatli olmak gerekiyor. Hırsızlıkların çok fazla yaşandığı bu alanda polis güvenliği çok ama yine de bazen beklenmedik olaylar yaşanabiliyormuş.

SANTA MARIA
DELLA GRAZIE

Milano denilince herkesten duyacağınız bir tavsiye de Leonardo da Vinci’nin 1494-1498 yılları arasında yaptığı tahmin edilen, Hz. İsa’nın havarileriyle yediği son akşam yemeğini anlatan meşhur resmi L’Ultima Cena, yani ‘Son Akşam Yemeği’ resminin yer aldığı Santa Maria Della Grazie Kilisesi. Bu resmi oraya gidene kadar tablo sanıyordum fakat meğer kocaman bir duvar resmiymiş. Görmenizi mutlaka tavsiye ederim. Bu arada size ciddi bir uyarı; eğer bu ünlü duvar resmini görmek istiyorsanız önceden rezervasyon yaptırmanız şart. Yoksa benim gibi saatlerce sıra beklemek zorunda kalabilirsiniz.

LA SCALA
Opera denilince akla gelen önemli şehirlerden biri olan Milano’ya kadar gitmişken La Scala’da bir opera izlemeden dönmeyin derim. 1778 tarihinde yapımı tamamlanmış, dünyanın en büyük ve en ünlü opera binalarından birisi olan La Scala programını öğrenmek için web sitesini ziyaret edebilirsiniz. Bilet fiyatları
20 euro’dan başlıyor.

Ne Yapılır?
Milano’da ne yapılır sorusunun ilk yanıtı tabii ki alışveriş oluyor. Her ne kadar euro cebimizi yakmış olsa da buraya kadar gelip birkaç şey almadan dönmek olmaz. Öncelikle alışverişte şunu söylemeliyim, İtalyan ayakkabıları üzerine tanımıyorum. Hem kalıpları hem de modelleri çok güzel. Eğer lüks ürünleri seviyorsanız, mutlaka gitmeniz gereken yerlerden biri Montenapoleone olmalı. Burası küçük bir cadde olmasına rağmen birçok ünlü markaya ev sahipliği yapıyor. Yine ünlü markaları arıyorsanız Duomo’nun hemen yanı başında yer alan La Rinascente’yi de ziyaret edebilirsiniz. Burası çok katlı bir mağaza ve aradığınız tüm markaların ürünlerini rahatlıkla bulabilirsiniz.
Milano’ya kadar gelmişken 1877 yılında yapılan Galleria Vittorio Emanuele’ye uğramadan olmaz. İtalya’nın en eski alışveriş merkezi unvanına sahip Galleria Vittorio Emanuele’nin mimarisi görülmeye değer. Corso Vittorio Emanuele caddesi de yine marka severlerin en sevdiği caddelerden biri. Bir de yine Duomo’nun hemen yanı başında yer alan &Other Stories’i ziyaret etmelisiniz. Oldukça güzel ve değişik ürünler bulabilirsiniz.

Nerede Yenir?
Aslında bu sorunun cevabı her yerde olabilir. Çünkü özellikle pizza ve makarna hayranıysanız, Milano’da kötü bir şey yemeyeceğinize bahse girerim. Benim denediğim restoranlar arasında ilk sırayı Superpizza alıyor. Siz de mutlaka deneyin.
Bir diğer restoran ise Il Salumaio Di Montenapoleone. Buradaki makarna çeşitlerini deneyebilir ya da şarabınızı büyük bir keyifle yudumlayabilirsiniz. Öğle yemeği için OK Pizza oldukça iyi bir seçim olacak. Hem fiyatları hem de lezzeti bakımından oldukça güzel bir restoran ve Duomo’ya oldukça yakın bir konumda. Deniz ürünü seviyorsanız Trattoria del Pescatore adlı restoranı ziyaret edebilirsiniz. İstediğiniz şeyleri seçip çiğ olarak tabağınıza koyuyorsunuz ve pişirilip getirilmesini bekliyorsunuz. Buradaki ahtapot salatasını ve tiramisuyu denemenizi tavsiye ederim.

Yılbaşında Milano'da olmak!
Yeni yılı Milano’da karşılayacaksanız tabii ki ilk adresiniz Duomo Meydanı olmalı. Birkaç gün önceden başlayan hazırlıklara yılbaşı için süslenen sokaklar eklenince ortam tam bir ışık şölenine dönüşüyor. Ben yılbaşı için rezervasyon yaptırmadığım için gece yemek yiyecek bir yer bulmakta zorlandığımı söylemeliyim. Bu nedenle ne olursa olsun mutlaka rezervasyon yaptırın. Her yer o kadar kalabalık oluyor ki! Neyse ki biz çok tesadüfen Charleston isimli restoranda yer bulduk. Makarna ve pizzaları harika, benden söylemesi. Yeni yıl kutlamalarının yapılacağı Duomo Meydanı’nda başlayan hazırlıklara güvenlik önlemleri de eklenmişti ve iyi ki de eklenmiş. Çünkü kalabalık bir süre sonra gerçekten ürkütücü olabiliyor. Yeni yıl gecesi akşamüstü saatlerinde meydana kurulan sahneye çıkan İtalyan grupları dinlemek, elinizde içkinizle şarkılara eşlik etmek ise gerçekten farklı bir ülkede yeni yılı karşılamanın keyfi oluyor. Saatler gece yarısı 12 olduğunda ise havai fişek gösterisi izlenmeye değer. Fakat havai fişek konusunda kısıtlama olmaması bir süre sonra etrafta sarhoş turistlerin rastgele attığı fişeklerle karışınca korkunç da olabiliyor. Size tavsiyem bu gösteriyi aperativo’nuzu yudumlarken Duomo Meydanı’na bakan restoranlardan birinde izlemeniz olacak. Özellikle La Rinascente’nin çatısında bulunan restoran ve bar tam buna uygun. Fakat rezervasyonsuz içeri girmek çok zor oluyor ve bazen saatlerce kuyrukta beklemeniz gerekebiliyor. Bunun dışında gece kulüplerinin de kendine özgü programları olabiliyor. Bunları da araştırabilirsiniz.