Markanızın hikayesi nasıl başladı?
Tullaa, ‘özümüzde paylaşmak var’ mottosundan yola çıktı. Tülay Arslan’ın yolunun kesiştiği el işleriyle ilgilenen kadınlarla beraber yolculuğuna başlayan bir girişim. Hassas eller, tutkulu fikir ve mükemmel işçilik her bir çantanın ruhunu yarattı. Beliz Fırtına, 2013’te projeyi kurumsal bir yapıya doğru yönlendirdi. Ayşenur Çavdar ise yaratıcı yönetmen olarak markanın tasarım ekibine 2020’de dahil oldu; sürdürülebilir tasarım ve etik üretim fikrini geliştirdi. Markamız çağdaş tasarım anlayışıyla, etik üretimi bir araya getiriyor.
Markanızla ilgili en büyük hayaliniz nedir?
Tasarımlarımızda markanın yıllar içinde kazandığı değerleri geliştirmeye odaklanıyoruz. Sürdürülebilir tasarım ve etik üretimle doğaya saygılı çantaların, sektörde gelişmekte olan bilinci yükseltmesi ise gerçekleşmekte olan hayalimiz.
Plaj modasına yön verebilecek, ruhu olduğunu düşündüğümüz ürünler tasarlıyorsunuz. Tasarımlarınızda nelerden ilham alıyorsunuz?
Ekip olarak tasarım sürecinde dişil gücün doğal dengedeki yapıcı rolünden ilham alıyoruz. Üretim sürecindeki ilhamımız ise el işleriyle kendini meşgul eden Türk kadının özgün örgü tekniklerinden geliyor. Süreçten ilham alan tasarım ekibimizi dönüştürücü olarak tanımlıyoruz. Tasarımlarımızda kullandığımız yumuşak, el örgüsüne uygun, amorf, feminen hatlar kadınlara bir iltifattır. Maskülen tavırlı, çağdaş kadının stilini dengeleyen, el emeği feminen çantalar tasarlıyoruz.
Sizin alanınızda, bu yaza damga vuran trendler neler?
Sürdürülebilirlik, bir trend olarak gündemde. Bu yüzden de sektörün öncü markaları hasır hammaddesine koleksiyonlarında sıkça yer vermeye başladı. Bugün trend olarak karşımıza çıkan kağıt ip ham maddesiyle tanışmamız etik üretim ve sürdürülebilir tasarımın ihtiyacı olan ham madde arayışıyla başladı. Bu sezon, doğal malzemeyle uyumlu olarak güncel bir tasarım diline sahip çantalar; Tullaa’nın oturmuş çizgisini geliştiren ve öven bir koleksiyonla sunuluyor.
Sizce en iyi plaj görünümü nasıl yakalanır?
Bizim için plaj stili doğallık ve sıcaklık kodları etrafında şekillenmeli. Bu fikirden yola çıkarak çabasız giyilen, el işi çantalarımız, modern tasarım çizgisiyle zamansız. Bu yolla sürdürülebilir ve konforlu bir stile işaret ediyor.
Tasarımlarınızda ‘olmazsa olmaz’ dediğiniz bir özellik var mı?
Sürdürülebilirlik. Küresel ekolojik meselelere farkındalıkla atıksız üretim yapıyoruz. Bununla beraber atölyemizin sahip çıktığı bir başka değer ise geri dönüşüm. Kontrollü kanallarla yapılan üretimle mümkün olan bu dönüşümler, sürecimizin doğal bir parçası. El yapımı her bir çantanın bağımsız bir süreci var. Elden ele fark eden örgü ve dikiş, her bir çantanın sürecinin takibinde çok dikkatli ve özenli olmayı gerektiriyor. Tasarlanan ilk imge, üretim aşamasında gelişiyor ve el örgü teknikleriyle bir doku, ten sahibi oluyor. Her bir çanta bu benzersiz süreçten geçiyor. Sonuç olarak tasarımlarımızda yansıtmak istediğimiz en önemli özellik her bir çantanın tasarım ve üretim sürecindeki denge, sahip olduğu eşsiz ruh.
Markanızı üç kelimeyle nasıl tanımlarsınız?
Doğal, zamansız, sürdürülebilir.
Bir ‘Tullaa kadını’ sizce nasıl olmalı?
Hayal ettiğimizde; bejden kahveye, siyahtan beyaza geçiş renklerinden oluşan bir palet gözümüzde canlanıyor. Düz tabanlı maskülen şehir ayakkabıları veya minimal, ufak topuklu, modern sandaletlerle stilinin vazgeçilmez parçası Tullaa çantasını takıyor. Aksesuar kullanımında sofistike bir zevke sahip. Çabasız giyilen klasik parçalardan oluşan dengeli stilini bir başka çantamızla imzalıyor.
Tasarımlarınıza nereden ulaşabiliriz?
Tasarımlarımız, uzun yıllardır Türkiye’de olduğu gibi yurt dışında da kilit lokasyonlarda yer alan prestijli mağaza ve online satış kanallarında alıcısıyla buluşuyor.
YAKA STUDIO
NİLGÜN SEZGİN & NİLÜFER SEZGİN - KURUCU ORTAKLAR
“Bizim için plaj demek, tüm senenin ardından huzur ve pozitif enerji yüklemesi demek. Bu nedenle, en iyi plaj görünümü kendimizi iyi hissetmekten geçiyor.”
Nilgün ve Nilüfer Sezgin hem kardeş hem ortaklar. Nilgün Sezgin ODTÜ’de uluslararası ilişkiler, Nilüfer Sezgin ise yine aynı okulda iktisat eğitimi alıyor. Ardından, Londra maceraları başlıyor ve Nilgün Sezgin, King’s College London’da; Nilüfer Sezgin ise London School of Economics and Political Science’ta yüksek lisans eğitimlerini tamamlıyor. İkili, reklamcılık ve danışmanlık kariyerlerinin ardından pandeminin başında ortak bir dünya yaratmak amacıyla Yaka Studio’yu kuruyor ve dünyanın pek çok yerindeki sanatçıların izlerine rastlayabileceğiniz tasarım parçalar sahillerde yerini alıyor.
Markanızın hikayesi nasıl başladı?
Fikrin doğduğu yer Berlin’di. İkimiz de vintage ve antika parçalara çok ilgi duyuyoruz. Küçüklüğümüzden beri annemizle gezdiğimiz bit pazarları bu ilgiyi oldukça besledi ve sevgimizin de ince işçilikle yapılan, orijinal parçalara duyduğumuz heyecanla ilgili olduğunu keşfettik. Yaka’nın kuruluşuna kadar kendi aramızda çeşitli fikirler konuşuyorduk; meğerse bu içimizde büyüyen, kendi dünyamıza paralel bir şeyler üretme açlığıymış. Pandeminin başında ortak bir dünya yaratmak amacıyla Yaka Studio’yu kurduk. Çıkış noktamız bir gömlek yaratmaktı. Uzun zamandır vintage gömlek tutkumuz var ve bu parçaları günümüzdeki gömleklerden ayıran, benzeri olmayan tasarımları ve kaliteli bir işçilikle özenle üretilmiş olmaları. Her biri zamansız parçalar ve bir hikaye anlatıyor. Biz de bu bakış açısıyla yola çıktık ve dünyadan çok beğendiğimiz illüstratörlerle çalışarak hikayesi olan gömlekler, yani ‘giyilebilir sanat parçaları’ yaratmak istedik. Böylece ilk koleksiyonumuz ‘Women’ doğdu. Bu koleksiyonda Avustralya, İspanya, Türkiye, İtalya ve Slovenya’dan beş farklı sanatçıyla kendi hayatımızdan bazı iç görüleri temel alarak farklı dünyalar yarattık. Ayrıca bizi heyecanlandıran bir başka konu da antika ve vintage takılar. Yaka Treasures koleksiyonunda çeşitli ülkelerden topladığımız antika parçaların yanı sıra Nilüfer’in Kapalıçarşı’da bir ustayla birlikte çalışarak ürettiği parçaları da bulmak mümkün.
Markanızla ilgili en büyük hayaliniz nedir?
Gelecek koleksiyonlarda çalışmaktan heyecan duyacağımız bazı sanatçılar var ve onlarla ortak dünyalar yaratmak hayalimiz.
Tasarımlarınızda nelerden ilham alıyorsunuz?
Seyahatler, kitaplar, sanatın her alanı ve doğanın kendisi.
Bu yaza damga vuran trendler neler?
Pandemiyle birlikte evlerimizde rahatlık, konfor aradığımız bir dönem geçirdik. Bu yaz biraz daha ruhlarımızı, bedenlerimizi, yaratıcılığımızı özgürleştirdiğimiz bir dönem. Şık ve iddialı olabilecek parlak renkler, cut out’lar, micro formlar, set’ler ve tabii ki de göz kamaştıran desenler!
Sizce en iyi plaj görünümünün sırrı nedir?
Bizim için plaj demek, tüm senenin ardından huzur ve pozitif enerji yüklemesi demek. Bu nedenle en iyi plaj görünümü, kendimizi iyi hissetmekten geçiyor. Renkler ve desenlerle gelen yüksek enerji, doğal bir kumaşla gelen rahatlık, bikini ve mayomuzla kombinleyebileceğimiz şık kesimler. 2022 ilkbahar/yaz kapsül koleksiyonumuzda, aklımızdaki bu plaj görünümünü yaratmak istedik. Bu koleksiyonda, İtalyan sanatçı Clorophilla ile iş birliğimizden doğan ‘(I’m) the Pearl Lady’ deseniyle çalıştık.
Tasarımlarınızda ‘olmazsa olmaz’ dediğiniz bir özellik var mı?
Tasarımlarımızın zamansız olmasına önem veriyoruz. Çünkü Yaka’nın nesilden nesile aktarılabileceği fikri bizi çok heyecanlandırıyor. Bir desen markası olarak bizim olmazsa olmazımız çizimlerimizdeki özgünlük ve bu çizimlerle birleşecek zamansız modeller. Ek olarak, fikirlerimizi hayata geçirirken etik üretim anlayışıyla hareket etmeye çok önem veriyoruz.
Markanızı üç kelimeyle nasıl tanımlarsınız?
Hayal gücü, cesaret ve özgünlük.
Bir ‘Yaka Studio kadını’ sizce nasıl olmalı?
Biz Yaka kadınını hayal ettiğimizde; gözümüzde kendini özgürce ifade etmeye, yaratıcılığa, az ve öz tüketime önem veren bir kadın canlanıyor.
Tasarımlarınıza nereden ulaşabiliriz?
Tasarımlarımıza web sitemiz yakastudio.co’dan ulaşabilirsiniz. Ayrıca, birlikte çalıştığımız platformların dijital ve fiziksel mağazalarında da tasarımlarımızı bulabilirsiniz.
SUMMER ATTITUDE
VANESSA TOLEDO – KURUCU
“Bizim için en iyi plaj görünümü, kadının en iyi hissettiği andır. Aslında en iyi nasıl hissediyorsa en iyi plaj görünümü de o.”
Koç Üniversitesi’nde aldığı psikoloji eğitiminin ardından, yüksek lisans için Hollanda’daki Leiden Üniversitesi’nin yolunu tutan Vanessa Toledo, lisans eğitiminin modayı ve etrafındaki kadınların ihtiyaçlarını daha iyi gözlemlemede kendisine yardımcı olduğunu düşünüyor. Bu sayede iki tutkusunu birleştirerek kendi yolculuğuna çıkıyor ve Summer Attitude’u kuruyor. Yaz hislerinden, anılarından ilham alan zamansız mayo ve bikini tasarımları kumsallara renk katıyor.