Hayallere doğru: Ekip ruhu... Beş markanın ilham veren kuruluş öyküsü
Birden fazla kişinin güçlerini birleştirmesiyle var olan beş markanın kurucularıyla bir araya geliyoruz. Ekip ruhunun hayallere giden ilham verici yolculuğuna davetlisiniz.
“Tek başına kurulan hayal rüyadan ibarettir. Hep beraber kurulan hayal, hakikatin başlangıcıdır.” Tam da bu sözün hakkını verenlerin hikayesi bu… Yol arkadaşını çoktan bulmuş olanların, ‘ben yanındayım’ cümlesi sayesinde mucizeler yaratanların… Hepsi birbirinden farklı alanlarda faaliyet gösteren fakat birden fazla kişinin güçlerini birleştirmesiyle var olmak gibi ortak bir özellikleri olan beş markanın kurucularıyla bir araya geliyoruz ve ekip ruhunun hayallere giden yolu ilham verici bir şekilde aydınlatışına şahit oluyoruz. Ne demişler: “Teamwork makes the dream work.”
Hazırlayan: İrem Özbay
LESS
AYDENİZ ULUFER & ZEYNEP ÇEVİK
“Birlikte olmak, aynı hayali paylaşmak bizi daha güçlü kılıyor.”
Less macerası nasıl başladı? İki ortak olarak yollarınız nasıl kesişti?
Gezegenimize verdiğimiz zarara duyarsız kalamayan insanlardan yalnızca ikisiyiz ve aynı zamanda mimarız. Mesleğimizden edindiğimiz birikimlerle ve en başta kendimizde gerçekleştirmeye çalıştığımız değişimlerle doğayla denge ve uyum halinde yaşama çabasındayız. Gezegenimizdeki plastik atık sorunu artık sadece okyanuslarda ya da görmediğimiz çöplüklerde biriken bir sorun değil. Sofralarımızdaki gıdalara, yaşamın kaynağı içtiğimiz suya hatta son araştırmalara göre anne karnındaki bebeklerin plasentasına kadar mikroplastik olarak bize geri dönüyor. Bu görmezden gelemeyeceğimiz, acil çözmemiz gereken bir sorun. Geri dönüşüm tek başına yeterli değil. Asıl olan plastiği hayatımızdan çıkarmak. Çünkü atık satın aldığımız anda başlıyor. Bunun için biz de Less ile atıksız alışveriş deneyimi tasarlamaya karar verdik. Aydeniz, Bodrum’da ekolojik bir çiftlik kurma yolculuğu yaparken aynı zamanda Less’in üretim aşamasında yerel üreticiye ulaşmak, doğal ham maddeyi temin etmek, ürünlerimizin tasarım ve sosyal medya ayağını yürütmekle ilgileniyor. Zeynep ise atıksız mimarlık üzerine yüksek lisansını yaparken markanın İstanbul ayağında; ürünlerimizin tasarımını, partnerlerle ilişkilerin yürütülmesini ve ürünlerin ulaşılabilirliğini sağlıyor.
İkinizin süper güçleri birleşti ve ortaya Less çıktı. Peki, nedir bu süper güçler? İkinizin de ayrı ayrı girişimi besleyen özellikleri neler?
Ayrı ayrı süper güçlere sahip olmaktan öte, birlikte uyum içinde hareket edebilmek bizim ortak süper gücümüz. Bizi bugüne getiren şey ise karşıt fikirdeyken bile her zaman birbirimizin fikirlerine anlayış ve saygı göstermek.
Hangi ortak özelliklerinizin girişimi ve sizi güçlü kıldığını düşünüyorsunuz?
Gezegenimize, yaşadığımız çevreye, topluma ve birlikte yaşadığımız canlılara olan duyarlılığımız bizi ve Less’i güçlü kılan ortak özelliğimiz.
İki kişi olarak bir girişim kurmanın ve birlikte büyütmenin avantajları neler?
Bir hayali ve bu yolda karşılaştığımız zorlukları paylaşmak iki kişi olmanın getirdiği en büyük güç.
İki kişilik bir takım olmanın herhangi bir zorluğuyla karşı karşıya kaldınız mı?
Bizi zaman zaman zorlayan ve yavaşlatan şey farklı şehirlerde olmaktı. Bunun aynı zamanda avantajları da vardı tabii.
Birlikte yola çıkmaya karar verdiğiniz güne geri dönebilseniz o günkü size ne söylemek isterdiniz?
Merak etme, her şey senin tahmin ettiğinden daha hızlı ve daha güzel olacak.
SISTERS AWAY
BURÇİN & BURCU ÖREN
“İki ayrı insanın hayallerinin, emeklerinin, mesailerinin ve umutlarının birleştiği yer Sisters Away. Ayrı ayrı yapsak bu kadar özel olamazdı.”
Sisters Away macerası nasıl başladı? Birlikte içerik üretmeye ve sonrasında birlikte otel açmaya nasıl karar verdiniz?
Bundan beş yıl önce dünyayı gezmeye karar verdik. Yaklaşık iki sene boyunca ülke ülke, şehir şehir gezdik. Seyahat etmek ufkunuzu açan, ruhunuzu besleyen, her günü yeniliklerle dolu, muhteşem ve bir o kadar da zor bir deneyim. İstedik ki bu deneyimimizi sosyal medyada (@sistersaway) paylaşalım, isteyip de cesaret edemeyen herkese cesaret, kendine yeni yollar arayanlara yol, ‘kadın başınıza olmaz’ diyenlere de ders olsun. İyi, kötü her deneyimi paylaşmak için içerik üretmeye başladık. İki senenin sonunda seyahat etmekten yorulmuştuk ve bir sonraki adımı düşünürken hayat bizi ikinci kez Sri Lanka’ya getirdi. Doğru yerde doğru zamanda olmak diye bir şey varmış. İkimiz de adada geçirdiğimiz bir haftanın sonunda burayı hem bize hem de bizi takip edenlere ev yapmak istediğimizi biliyorduk. İşte burada butik bir otel açmaya da böyle karar verdik.
İkinizin süper güçleri birleşti ve ortaya Sisters Away çıktı. Peki, nedir bu süper güçler? İkinizin de ayrı ayrı markayı besleyen özellikleri neler?
Bizim süper gücümüz sanırım kardeş olmamız. Birbirimizi sonsuz bir destekleme, yükseltme durumumuz var. Bunun haricinde Burcu kesinlikle aramızda maceracı ve cesur olanımız. Hayat değiştiren, fantastik fikirler hep ondan çıkar. Burçin daha detaycı, garantici olanımız. Yapılacak tüm işlerin sıkıcı ama gerekli detaylarını Burçin’de bulabilirsiniz. Şanslıyız ki ikimizin de yapmaktan keyif aldığımız iş detayları ve güçlü olduğumuz yönlerimiz birbirinden farklı. Birimizin yapmayı istemediği bir işi diğeri severek yapıyor.
Hangi ortak özelliklerinizin markayı ve sizi güçlü kıldığını düşünüyorsunuz?
İkimizin iş disiplinleri birbirine çok benziyor. Çok çalışalım, elimizden gelenin en iyisini yapalım ve bir yandan da keyif alalım. Öyle bir yer yaratmak istedik ki başta biz mutlu olalım, mutlu çalışalım ki gelen herkes de bu enerjiyi alsın. Bizim evimiz, dünyanın bir ucunda başka insanların da evi olsun, hep iyi insanlar gelsin, güzel anılar biriksin istedik. Bu enerji bizi ve markamızı güçlü kılıyor.
İki kişi olarak bir marka yaratmanın ve birlikte büyütmenin avantajları neler?
Kurumsal bir şirkette ay sonunda maaşının, sigortanın yatacağını bildiğin, kapında şirket arabasının durduğu bir düzenden ayrılıp her şeye sıfırdan başlamak gerçekten göz korkutucu olabiliyor. Bu noktada iki kişi olmak, birlikte hayal kurmak, plan yapmak, zorluklarla birlikte başa çıkmak konfor alanından çıkma sürecini çok daha kolaylaştırıyor.
İki kişilik bir takım olmanın herhangi bir zorluğuyla karşı karşıya kaldınız mı?
Arada didişmelerimiz hariç iki kişi olmanın hiçbir zorluğu olmadı bize. Aksine işleri hep kolaylaştırdı, güzelleştirdi iki kişi olmamız.
Birlikte yola çıkmaya karar verdiğiniz güne geri dönebilseniz o günkü size ne söylemek isterdiniz?
Hiç korkmayın, harika bir şey yapıyorsunuz, asla pişman olmayacaksınız.
SES SPOR KULÜBÜ
EZGİ KIRILMAZ & SERRA YILDIZLI
“En önemli şampiyonluklar bile unutulur ama dayanışma içinde, hayatı birlikte güzelleştirdiğin takım arkadaşını asla unutamazsın.”
Ses Spor Kulübü macerası nasıl başladı? İki ortak olarak yollarınız nasıl kesişti?
Aynı üniversitenin farklı kampüslerinde okurken bizi basketbol bir araya getirdi. Farklı alanlarda akademik yolculuğa başlamışken, birbirimize içimizi döktükçe aynı şeylerden mustarip olduğumuzu keşfettik. En sevdiğimiz şey basketboldu evet, fakat sevdiğimiz şekilde devam edemiyorduk. Performans ve sonuç odaklı antrenörler, yarış atı haline getirilmeye çalışılan sporcular, kazanmak için psikolojik şiddetin kol gezdiği bir ortamda kendinizi güvende hissetmiyor, en sevdiğiniz şeyden dahi keyif alamaz hale geliyorsunuz. Aslında tam da buradan yola çıktık. Bizim gibi çocukluk ve gençlik dönemini sporla iç içe geçirmiş fakat bambaşka sebeplerle uzaklaşmış kadınlar ve istediği sporu yapmaya hiç fırsatı olmamış kadınları sahaya çıkarmak istedik. Böylece kendi güvenli alanımızda keyif alarak spora devam edecek ve ettirecektik.
İkinizin süper güçleri birleşti ve ortaya Ses Spor Kulübü çıktı. Peki, nedir bu süper güçler? İkinizin de ayrı ayrı girişimi besleyen özellikleri neler?
İkimiz de gerçekten bambaşka karakterleriz. Belki ortak paydamız basketbol olmasa yollarımız hiç kesişmezdi bile diyebiliriz. Süper güçlerimiz olduğunu düşünmüyoruz, olmasına da gerek yok. Farklı iki karakterin, farklı bakış açılarıyla zenginleşen iki kişilik bir takımız öncelikle. Birbirini duymaya, dinlemeye hevesli; yargılamadan olduğu gibi kabul etmeye önem veren iki kişi. Böylece birimizin duyamadığını diğeri duyabildi, birimizin göremediğini bir diğeri görebildi.
Hangi ortak özelliklerinizin girişimi ve sizi güçlü kıldığını düşünüyorsunuz?
İkimiz de çalışmayı ve sahada olmayı çok seviyoruz. Hareket halinde olmak, sorun çözmek bizi motive ediyor. Bu sanıyoruz ki sporculuktan gelme bir alışkanlık. Kısacası ortak tutkumuz çalışkanlık, hayalperestlik ve tabii ki tecrübe.
İki kişi olarak bir girişim kurmanın ve birlikte büyütmenin avantajları neler?
En zorlandığımız anlarda da en mutlu olduğumuz zamanlarda da ‘iyi ki beraberiz ve birlikte bu yola çıktık’ diyoruz. Avantaj birimizin duyamadığını diğerimizin, göremediğini bir diğerimizin görmesiyle başlıyor; yorulduğumuz anda ise birbirimizi desteklemekle, üzüldüğümüz anlarda teselli etmekle devam ediyor. İki, birden büyüktür. Yani tek başına yapmaktansa birlikte yapmak, her zaman hem daha kolay hem de daha keyiflidir.
İki kişilik bir takım olmanın herhangi bir zorluğuyla karşı karşıya kaldınız mı?
Attığımız her adımı, çok kez düşünmek, sorgulamak ve tartışmak. Ama yine de bunlar çok öğretici zorluklar ve bize çok şey kattı. Her şeyden önce, biz iki kişilik bir takım olarak sporun birleştirici gücünü, farklılıklara rağmen koşulsuz ilgi ve kabulle uyumun doğal bir sonuç olduğunu göstermeye çalışıyoruz. Bunlar kolay süreçler değil tabii ki; emek, çaba ve zaman gerektiriyor.
Birlikte yola çıkmaya karar verdiğiniz güne geri dönebilseniz o günkü size ne söylemek isterdiniz?
Sakin olun, her şeyi kontrol edemezsiniz. Onlarca hikaye, yüzlerce değerli kadınla beslenecek SES. Yolculuğun ve anın tadını çıkarın. Mükemmel olmak zorunda değil, eşsiz olacak emin olun.
KOKOPELLİ ŞEHİRDE
YASEMİN KIRKAĞAÇLIOĞLU & ELİF ÇATIKKAŞ
“Tek başımıza bir damla, birlikte ise okyanus olabiliriz.”
Kokopelli Şehirde macerası nasıl başladı? İki ortak olarak yollarınız nasıl kesişti?
Çok eski arkadaşız. Üniversite sonrası, belli bir süre beyaz yakalılığın hakkını verdikten sonra kendimizi farklı bir yolda bulduk. Yasemin, çocuklarının doğumuyla birlikte sağlıklı gıdaya nasıl erişirim sorusunun peşine düştüğünde, gıda egemenliği ve gıda güvenliği meselelerine kafa yormaya başladı. Bu soruyla başlayan yolculuk, kendi gıdamızı nasıl yetiştirebileceğimizi, bunu yaparken gezegene en az zarar veren yöntemleri araştırmamızı da beraberinde getirdi ve bir yöntem olarak permakültür karşımıza çıktı. Aynı zamanda, yüksek lisansta politik ekoloji üzerine ders alan Elif ile kafa kafaya verince Kokopelli Şehirde sosyal girişimi fikri ortaya çıktı. İlk olarak Reşitpaşa’da şehirde ekolojik yaşam uygulama örneklerinin yer aldığı bir merkez olarak kurulan Kokopelli’de eğitim ve sohbetler düzenledik. Amacımız, iklim krizi karşısında ‘ben ne yapabilirim ki?’ diyenlerle şehirde yapabilecek uygulama örneklerini ve bilgiyi paylaşarak birlikte yol almaktı. Şimdilerde ise Gebze’deki arazimizde permakültür uygulamaları yapıyoruz. Sağlıklı gıdaya erişimin bir yolunu, kendi gıdamızı yetiştirmekte bulduk; bunu da tabii ki farklı yöntemlerle yaptığımız kompostla toprağı besleyerek gerçekleştirmeye devam ediyoruz.
İkinizin süper güçleri birleşti ve ortaya Kokopelli Şehirde çıktı. Peki, nedir bu süper güçler? İkinizin de ayrı ayrı girişimi besleyen özellikleri neler?
Yin-yang gibiyiz. Elbette Kokopelli Şehirde’nin, çok eskilere dayanan bir arkadaşlığın bir hasadı olarak çıktığının altını tekrar tekrar çizmek gerek. Tesadüf eseri değil emek emek, günler, aylar ve yıllar içerisinde büyüyerek, evrilerek. Süper güçlere gelirsek, birimiz kesinlikle daha sosyal. Diğerimiz daha dingin. Birimiz el yordamıyla da deneyelim derken, diğerimiz teori ile pratiği muhakkak harmanlamaya özen gösteriyor. Süper güçlerimizin birbirini tamamlayacak bir uyum içerisinde olması, dengede olabilmek ve diğerini dinleyebilmek ortaklığı daha sağlam hale getiriyor.
Hangi ortak özelliklerinizin girişimi ve sizi güçlü kıldığını düşünüyorsunuz?
Ortak bir amaç için gerçekten anlamlı bulduğumuz, inandığımız bir iş için çalışmamız pek çok şeyi kolaylaştırıyor. Elbette aksiliklerle karşılaşıyoruz, çatışmalar oluyor. Bazen birimizin nefes almaya ihtiyacı oluyor, böyle durumlarda diğerinin bayrağı eline alıp koşabilmesi çok önemli. Kokopelli Şehirde’nin esnek dayanıklılık içerisinde olmasını, direncini, birlikte olmamıza borçluyuz diyebiliriz. Daha somut örnekler üzerinden gidersek, uzun yıllara dayanan dostluğumuz sayesinde birbirimize bakarak diğerinin ne diyeceğini tahmin edebilmek müthiş bir kolaylık. İkimiz de kurumsal bir geçmişten geldiğimiz için disiplinli ve iş sorumluluğu yüksek kişileriz. Gece gündüz Kokopelli Şehirde’yi büyütebilmek için çalışabilmemiz buradan geliyor. Organizasyon, plan yapma ve iletişim becerilerimizin yüksek olması da bizi güçlü kılan ortak özelliklerimizden.
İki kişi olarak bir girişim kurmanın ve birlikte büyütmenin avantajları neler?
İki kişi olmak gerçekten çok büyük bir güç veriyor. Özellikle küçük bir sosyal girişimi hayata geçirmek, devamlılığını sağlamak, büyütmek çok büyük bir sorumluluk ve iş yükü. Her zaman da toz pembe bir dünya yok tabii ki. Yolunda gitmeyen, motivasyonumuzu kıran şeyler elbette oluyor. Özellikle öyle günlerde birlikte olmak bize moral veriyor. Yalnız olmamak çok büyük bir destek.
İki kişilik bir takım olmanın herhangi bir zorluğuyla karşı karşıya kaldınız mı?
Öyle bir zorlukla hiç karşılaşmadık. İyi ki dediğimiz, birlikte başarmanın keyfine vardığımız bir süreç.
Birlikte yola çıkmaya karar verdiğiniz güne geri dönebilseniz o günkü size ne söylemek isterdiniz?
Hiç kolay bir işe girmiyorsunuz, kendinizi hazırlayın ama değecek!
PEKMEZ+BOZ INTERIORS
ELMON PEKMEZ & NÜKHET BOZ
“Yin-yang. Yani birlikte bütünlüğü tamamlayan iki yarıyız.”
Pekmez+Boz Interiors macerası nasıl başladı? İki ortak olarak yollarınız nasıl kesişti?
Mimar Sinan Üniversitesi Mimarlık fakültesinde dört yılı beraber okuduk. Tüm okul hayatımız boyunca hep, beraber bir şeyler yapacağımızı hayal ettik. Okul bittiğinde ikimiz de farklı firmalarda iş hayatına atıldık. Bu şekilde 11 yıl geçirdikten sonra aşağı yukarı aynı zamanlarda artık tek başımıza yol almaya karar verdik. İlk başta çevremiz için ayrı ayrı tasarladığımız mekanlar güzel yorumlar almaya başlayınca beraber iş hayatına atıldık ve 2010 yılında şirketimizi kurduk.
İkinizin süper güçleri birleşti ve ortaya Pekmez+Boz çıktı. Peki, nedir bu süper güçler? İkinizin de ayrı ayrı markayı besleyen özellikleri neler?
Elmon bu ikilinin daha sakin, dingin, detayları atlamayan tarafı. Çok ani kararlar almayı sevmeyen, ‘önce bir düşünelim’ diyeni. Tasarım anlamında ise Nükhet’e göre bir tık daha cesaretlidir, renk sever. Elle eskiz yapmaktan keyif alan taraf… Nükhet ise daha hızlıdır, bilgisayarda çözer işi. Daha heyecanlı, sabırsız, yüzeysel, enerjik ve pratiktir. Aslında baya farklı karakterlerde çok güzel bir uyum ve denge içerisinde birleştik. Ama yıllarla beraber gerçekten üzüm üzüme bakarken kararır misali birbirimizin özelliklerini aldık. Nükhet’in sakarlığı Elmon’a, Elmon’un sakinliği Nükhet’e geçti diyebiliriz.
Hangi ortak özelliklerinizin markayı ve sizi güçlü kıldığını düşünüyorsunuz?
Öncelikle her kararı beraber alıyoruz. İkimizin farklı bakış açısı, sonucun çok daha renkli ve oturaklı olmasını sağlıyor. Ayrıca ikimiz de çok planlı, düzenli ve sorumluluk sahibiyiz. Bu durum hizmet verdiğimiz insanları çok mutlu ediyor. Kendimizi tekrar etmeyi sevmiyoruz ve her projeye yeni doğmuş bir bebek gibi bakıyoruz. Bu da işlerimize sonsuz bir heyecan katıyor.
İki kişi olarak bir marka kurmanın ve birlikte büyütmenin avantajları neler?
Bir elin nesi var, iki elin sesi var! Bir iş kurarken, atılım yaparken yapılacak çok fazla iş kalemi, harcanacak büyük bir mesai oluyor. Biz, iki kişi olarak hep iş bölümü yaptık. Hangimiz hangi konuda iyiysek ona göre işleri bölüştük. Ayrıca insanın her durumda arkasında birinin olduğunu hissetmesi kadar huzurlu bir şey yok.
İki kişilik bir takım olmanın herhangi bir zorluğuyla karşı karşıya kaldınız mı?
Açıkçası ikimiz de her zaman birbirimize iyi niyet ve sabırla yaklaşıyoruz. Kendimizi karşımızdakinin yerine koyarak hareket etmeye çalışıyoruz. Zorluk demeyelim ama farklı fikirlerde olduğumuzda bir süre karşılıklı sesli düşünürüz. Bu süreç sonunda da her zaman orta bir yol bulmaya çalışırız ya da birimiz diğerini ikna eder. Aslında tıpkı bir evlilik gibi düşünebilirsiniz, önemli olan her ilişkide olduğu gibi yapıcı olmak.
Birlikte yola çıkmaya karar verdiğiniz güne geri dönebilseniz o günkü size ne söylemek isterdiniz?
Elmon Pekmez: Hiç korkma, çok çok güzel ve başarılı günler bizi bekliyor. Nükhet Boz: Şu an herşey gözünde çok büyüyor belki ama çok güzel bir başarı elde edeceksin. Verdiğin her emeğin karşılığını çok güzel akacaksın.
“Bir elin nesi var, iki elin sesi var! İnsanın her durumda arkasında birinin olduğunu hissetmesi kadar huzurlu bir şey yok.”
PARAŞÜT KİTAP
ÖZGE AKKAYA & EDA DOĞANÇAY
“Asla yalnız yürümeyeceksin.”
Paraşüt Kitap macerası nasıl başladı? İki ortak olarak yollarınız nasıl kesişti?
Aslında bizim yayınevimizden çok daha eski bir dostluğumuz var. Üniversitenin ilk yıllarında tanıştık, kısa bir süre sonra da ev arkadaşı olduk. Paraşüt’ün temelleri de işte bu evde atıldı. Tabii fikrimizin gelişip somut bir hal alması biraz zaman aldı... Öğrenci evinde kurduğumuz bu hayalin bir yayınevine dönüşmesine kadar geçen sürede farklı ülkelerde, farklı şehirlerde yaşadığımız, bambaşka işlerde çalıştığımız da oldu ama bu hayalimizi hiç unutmadık. Doğru zamanın geldiğini hissettiğimizde ise hemen işe koyulduk.
İkinizin süper güçleri birleşti ve ortaya Paraşüt Kitap çıktı. Peki, nedir bu süper güçler? İkinizin de ayrı ayrı markayı besleyen özellikleri neler?
Bu soruyu cevaplamak zor. İkimiz de yayınevinin her işini neredeyse birlikte yapıyoruz çünkü bu şekilde daha çok eğleniyoruz. Yani aslında birçok ortaklık modelinden farklı bir anlayış benimsedik bugüne kadar. İkimizin ayrı ayrı süper güçleri değil de arkadaşlığımızın süper gücü bu markayı ayakta tutuyor. Bu modeli riskli bulanlar çok; iş başka, arkadaşlık başka diyenler de... Ama bize güç ve umut veren arkadaşlığımız olunca, Paraşüt Kitap’ın da yaratıcılığımızın da buradan beslenmemesi imkansız. Estetik algımız ve dünyaya bakışımız çok benzer olsa da çok farklı insanlarız. Eda, Özge’nin kalemini çok kuvvetli bulur; Özge ise Eda’nın editörlüğünü. Eda, Özge’nin kıvraklığına ve hızına hayran; Özge ise Eda’nın detaycılığına ve araştırma tutkusuna.
Hangi ortak özelliklerinizin markayı ve sizi güçlü kıldığını düşünüyorsunuz?
Estetik algımız ortak. Bu, çocuk kitabı yayıncılığında çok önemli bir avantaj sağlıyor. Çünkü fikir ayrılıklarıyla uğraşmaktansa, ‘nasıl daha iyi yapabiliriz?’ sorusu üzerine saatlerce konuşabiliyoruz ve detaylara odaklanabiliyoruz. İşimize büyük bir tutkuyla bağlıyız ve en zor zamanlarda dahi umutlu kalmayı başarabiliyoruz. Bu iki özelliğimiz bizim zor zamanlarda pes etmeyip devam edebilmemizi sağlıyor.
İki kişi olarak bir marka kurmanın ve birlikte büyütmenin avantajları neler?
Ortak olmanın en önemli avantajı zor zamanlarda daha sağlam kalmaya yardımcı olması. Bu nedenle iki kişi olmak zorluk yaratmak bir yana, büyük bir destek mekanizması aslında. Bir diğer avantajı ise risk almayı kolaylaştırması. O zaman şunu diyebiliyoruz birbirimize: ‘En kötü ne olabilir ki?’ Bir şekilde kafa kafaya verip her şeyin üstesinden gelebileceğimize dair müthiş bir güven duygusu sağlıyor ve güven duygusu yaratıcılığımızı da artırıyor.
İki kişilik bir takım olmanın herhangi bir zorluğuyla karşı karşıya kaldınız mı?
İki kişi olmak, bir konuda karar vermek veya seçim yapmak gerektiğinde bazı zorluklar yaratabilir. Ama yıllar içinde iki kişiden çok tek kişiye dönüşmüş gibi hissetmeye başladık biz. Örneğin, herhangi bir konuda seçim yapmamız gerektiğinde ikimizin de tercihi genelde aynı şeyden yana oluyor. Tabii bizim durumumuzda iki arkadaşın ortaklığı söz konusu olunca, bazı zorluklar ister istemez yaşanabiliyor. İşle ilgili konularda herhangi bir anlaşmazlık ve birbirimizden şikayetlerimiz olduğunda, çok dengeli bir dil tutturmak gerekiyor. Bunu yıllar içinde öğrendik ama bunun bir zorluk olduğunu da kabul etmek gerek.
Birlikte yola çıkmaya karar verdiğiniz güne geri dönebilseniz o günkü size ne söylemek isterdiniz?
Eda Doğançay: Şimdi sana pek öyle gelmiyor ama bir gün gelecek ve birçok zorluğuna rağmen Paraşüt Kitap hayatını çekilir kılan yegane şeylerden biri olacak. Özge Akkaya: Başına gelecek aksiliklerin çoğu aklına bile gelmemiş şeyler olacak, onun için endişe dolu senaryolar kurmana hiç gerek yok.