EĞLENELİM, COŞALIM
ALAÇATI
İzmir Adnan Menderes Havaalanı’ndan Alaçatı’ya otomobille ulaşmak yaklaşık bir saat sürüyor. Son yıllarda eğlence dolu bir tatil arayanların çokça tercih ettiği Çeşme’nin bu tatlı mahallesi bana sorarsanız eski yıllarda çok daha keyifliydi. Taş evleri, Arnavut kaldırımları, hiç bitmeyen rüzgarı ve şirin mekanlarıyla favorilerimdendi. Son yıllarda aşırı kalabalık oluşu ve değişen eğlence anlayışıyla beni bir miktar yormuştu ama bu yaz çok daha sakindi ve özlediğim Alaçatı’ya benziyordu. Düşünün ki Köyiçi’nde sakince yürüyebiliyor, Hacımemiş mekanlarında kolaylıkla yer bulabiliyorsunuz. İlk defa Alaçatı’ya gidecekler için ilk önerim öyle aşırı lüks bir otel yerine butik otelleri ve hatta pansiyonları tercih etmeleri. Taş evlerin hemen hepsi artık işletme olarak kullanılıyor ve çoğu beyaz sabun ve lavanta kokusu ile sizi mutlu etmeyi başarıyor. Genellikle otelde zaman geçirmeyeceğiniz için daha fazlasına da gerek yok zaten. Damla sakızlı kahve içmeden, dondurmaya doymadan ve tabii ki gece geç saatlerde kumru yemeden sakın buradan dönmeyin.
NEREDE KALINIR?
Albeon Butik Otel: Farklı büyüklük ve özelliklerde 28 odası var. Bahçesi özellikle akşamüstleri çok keyifli. İçeceklerinizi alıp havuz başında günün her saatinde keyif yapabilirsiniz. Kahvaltısı leziz. Ve beni kalbimden vuran özelliği hayvan dostu olması. Patili dostunuzla konaklayabilirsiniz, otelde herkes tüylülere bayılıyor.
Dört Mevsim Alaçatı Otel: Bu yaz işletmesi değişmiş. Kendini yeniliyor. Oldukça salaş ama bir o kadar da konforlu ve temiz. Küçük bir bahçesi ve havuzu var. Alaçatı pazarına çok yakın ve merkeze yürüme mesafesinde.
The Lokal House: Alaçatı’ya gittiğimizde henüz açılmamıştı. Ama iç tasarımını ve dizaynını Hakan Akkaya’nın yaptığını duyunca merak ettim. Ağustos ayı içerisinde açılacağı söylendi. Gitmeden bir araştırmakta fayda var.
NEREDE YEMEK YENİR?
Anjelica: Alaçatı’nın bu sene bana sürprizi Unique adını verdikleri eğlence adası oldu. Eskiden Alaçatı merkezinde yer alan hemen her mekan bu bölgeye taşınmış. Yerleşim yerlerine bir miktar uzakta ama eğlenmek istiyorsanız mutlaka yolunuz oraya düşecek artık. Anjelica da bu bölgede açılan en yeni mekanlardan. Çok şık bir dekorasyonu ve manzarası var. DJ kabininde cuma ve cumartesi günleri Ataberk Oral, pazar günleri ise Onur Suygun var. Yemek sonrası dansa hazır olun.
Esnaf: Anjelica’nın yan komşusu. Esnaf’ın yemekleri ise Mikail Akpınar’a emanet. Aşırı lezzetliler ve kendine has sunumlarıyla iştah kabartıyorlar. Gecenin ilerleyen saatlerinde burada neler oluyor anlatılmaz yaşanır. Bu tatil ‘doyasıya eğlenmek istiyorum!’ diyen herkes mutlaka gitmeli.
Cabbar Port: Alaçatı’da hemen deniz kenarında yemek yemek pek mümkün değildir. Ama Serkan Koca’nın imzası ile iki senedir Alaçatı’nın yıldızı olan Cabbar Port harika bir manzaraya sahip. Aşırı lezzetli ocakbaşı lezzetlerini mutlaka tatmalısınız ama yemek sonrası eğlenceye kalmadan oradan çıkmayın.
BEACH
Elias Beach: Deniz sonrası bol eğlence, yemek için tercih edebilirsiniz.
The Beach of Momo: Alaçatı’nın biraz dışında Dalyan’da yer alıyor. Gün boyu keyif yapmak için favori mekanlardan.
GEZELİM, ÖĞRENELİM
MARDİN
Mardin Havalimanı’ndan şehir merkezine gitmek yaklaşık 15 dakika sürüyor. Burada eski ve yeni şehir olarak iki ayrı dünya var aslında. Yeni şehrin mimarisi ve yaşam şekli size buranın tarihi, kültürü ve insanları hakkında hiçbir fikir vermez desem, abartmış olmam. Eski yerleşim bölgesine ulaştığınızdaysa büyülü bir atmosferle karşılaşıyorsunuz. Mezopotamya’nın boylu boyunca önünüze serildiği o ilk an, bu şehirde sizi bekleyenlerin habercisi oluyor. Nisan-mayıs ya da eylül-ekim tarihleri buraya gitmek için en doğru zaman. Mardin’i kesinlikle bir rehber eşliğinde gezmenizi öneririm çünkü burada nerdeyse dokunduğunuz her taşın bir hikayesi var.
NEREDE KALINIR?
Gazi Konağı Otel: Eski şehirde yer alan, Mardin’in tüm ruhunu ve dokusunu taşıyan iyi bir alternatif. Tarihi yüzyıllar öncesine dayanıyor ve yapılan tüm yenilikler eskiye sadık kalınarak uygulanmış.
Zerzevan Hotel: Taş duvarların büyüsü, Mezopotamya’ya hakim müthiş manzarası ve farklı tip yedi odası ile Mardin’de konaklayabileceğiniz en keyifli adreslerden biri.
Hilton Garden Inn Mardin: Şehrin yeni yapılanan bölümünde yer alan, diğer alternatiflerle kıyaslandığında Mardin’in ruhunu pek yansıtmayan ama açık büfe kahvaltı ve beş yıldızlı otel konforunu sevenlerin tercih edebileceği iyi bir seçenek.
NEREDE YEMEK YENİR?
Kebapçı Yusuf Usta: Mardin’e gidip de burada fıstıklı kebap yemeden dönmeyin. Bakır kaplarda servis edilen yayık ayranı ve sumaklı soğanı da tabii ki şahane.
Leyli Restoran: Hem Mardin’in tüm lezzetlerini tatmak hem de kültürünü yaşamak için harika bir adres. Gece boyu hem yemeğinizi yiyor hem de Arapça, Türkçe ve Kürtçe şarkılar dinleyebiliyorsunuz. Gece sonuna doğru tüm mutfak ekibi ile birlikte kendinizi halay çekerken bulursanız sakın şaşırmayın.
Cercis Murat Konağı: Geleneksel Mardin yemekleri ve mezelerini çok keyifli sunumlarla daha da cazip hale getiriyor. Özellikle akşam yemeği sunumunu bir şova dönüştürüyorlar ve sadece bunu seyretmek için bile buraya gitmelisiniz. Manzarası da şahane!
ASIRLIK MİRAS
Mardin’e Ariş Pırlanta’nın yeni reklam filmi ve koleksiyonunun tanıtımı için gittim. Ariş Yönetim Kurulu Başkanı Kerim Güzeliş ile Ariş Satış ve Pazarlama Direktörü Eda Güzeliş’in ev sahipliğinde harika iki gün geçirdik. Ariş Pırlanta’nın hikayesi 116 yıl önce bu şehirde başlamış. Mardin Müzesi’nde gerçekleşen defilede markanın asırlık mirasına tanıklık ettik. Bu otantik ve büyüleyici atmosfer asla unutulmayacaklar arasındaki yerini aldı.
KÜLTÜR
Sarı kalker taşından inşa edilmiş Mardin evleri ve sürprizlerle dolu dar sokakları ile eski Mardin bölgesi karış karış gezilmeli. Mardin ve Sakıp Sapancı Kent Müzesi’ni görmeden dönmeyin. Kasımiye Medresesi, Deyrulzafaran Manastırı, Mor Gabriel Manastırı ve Dara Antik Kenti’ne gidip de etkilenmeme olasılığınız yok.
Mezopotamya’nın boylu boyunca önünüze serildiği o ilk an, bu şehirde sizi bekleyenlerin habercisi oluyor.
NEFES ALIP, HUZUR BULALIM
ASSOS
‘Hem denizin, güneşin keyfini çıkarayım hem de huzuru bulayım’ diyenlerin adresi kesinlikle Assos olmalı. Tüm günü bir şort bir tişört ve parmak arası terlikleriyle geçirmek isteyenlerin adresi burası. Burada, her zevk için konaklama seçeneği var ama ‘çadırımı alır keyfime bakarım’ diyenler için de mükemmel bir lokasyon. İstanbul’dan otomobilinizle beş-altı saat süren bir yolculuk yapmanız gerekiyor ama buna kesinlikle değiyor.
NEREDE KALINIR?
Assos Kervansaray Hotel: Antik Liman’da yer alıyor. 1800’lü yıllarda palamut meşesi deposu olarak kullanılan bu yapı 1987’den beri otel olarak hizmet veriyor ve Assos’un en köklü otellerinden. Kendi iskelesi ve restoranı var. Temiz ve oldukça konforlu.
Smurg Inn: Assos’a en yakın yerleşim yerlerinden biri olan Ayvacık’ın Ahmetçe Köyü’nde yer alıyor. Taş evleri ile büyülü bir atmosferi var. Denize yakın değil ama doğanın tam kalbinde. Burada kendinizi evinizde gibi hissedeceğinize eminiz.
Kozluyalı Glamping: Çadır kampı yapmaya henüz cesaretiniz yoksa glamping tam size göre. Yerleri parke, içerisinde yatak olan bu çadırlarla hem doğanın tüm ses ve kokularını duyabilir, hemen önünden denize girebilir ve aşırı keyifli bir tatil geçirebilirsiniz. Sizi zorlayacak tek şey duş ve tuvaletlerin çadır içerisinde olmaması ama oraya gittiğinizde bunu dert etmeyeceğinize eminim.
NEREDE YEMEK YENİR?
Kadırga Plajı: Burası Assos’un daha çok lüks otellerinin yer aldığı bir bölge. Her damağa uygun farklı restoranları burada bulabilirsiniz.
Antik Liman: Assos’un ilk yerleşim yerlerinden. Deniz ürünlerini seviyorsanız mutlaka buradaki restoranları deneyin. Hemen hemen hepsinin menüsü birbirine benziyor. Yemek sonrası sahildeki dondurmacıdan dondurma almayı unutmayın.
ÇOK GEZİN
Assos’ta mutlaka arabanıza atlayıp köy köy gezin. Hem doğasına hem insanlarına hayran kalacaksınız. Tabii oralara kadar gitmişken yolculuğunuzu Kaz Dağları’na kadar uzatmak hiç de fena olmaz.