Bazen kazanırsın bazen ders alırsın
Mango Kurumsal İletişim Müdürü Neşe Kohen'in kariyer hayatı...
NEŞE KOHEN’İN VAZGEÇİlMEZ 10’U
1. Eşim. Sevgilim. Anlattıklarını dinlemekten asla bıkmayacağım canım öğretmenim.
2. Kızlarım. Üçü de ayrı ayrı hayatımı renklendiren, gülüşleri kalbimi ısıtan, ışıkları ile beni aydınlatan yaşama sebebim.
3. Annem. Örnek almaktan gurur duyduğum, hayattaki en büyük desteğim.
4. Ailem. İyi ki varlar. Her biri koşulsuz sevgi kaynağım.
5. Dostlarım. Hayat onlarla güzel.
6. Mango. 18 yıldır üyesi olmaktan mutluluk duyduğum ailem.
7. Son okuduğum kitaplar. Azra Kohen’in Fi, Çi ve Pi üçlemesi.
8. Tarzım. Hafif maskulen bir tını hissedilse de asla ödün vermeyeceğim kısmı sadelik.
9. Jean. Kesimi güzel, rahat jean pantolonları bıkmadan alabilirim.
10. Telefonum, cüzdanım, gözlüğüm ve dudak nemlendiricim. Çantamdan asla eksilmez.
KLASİK PARFÜMLERİMDEN VAZGEÇMEM
Cilt bakım ürünlerinde Sisley ve Shiseido’yu tercih ediyorum. Yüz temizliği için Bioderma Sensibio H2O vazgeçilmezim. Göz kalemi ve maskara en çok tükettiğim ürünler. Göz kaleminde Mac, Nars ve Estee Lauder, maskarada ise Chanel, Dior ve Benefit’i seviyorum. Son zamanlarda aydınlatıcı ürünler de makyaj çantamda sıkça yer alıyor. Özellikle Mac ve Dior bu konuda çok başarılı. Senelerdir vazgeçemediğim parfümlerim ise Hermes Kelly Caleche ve Bottega Veneta.
BİR FENOMEN
Jean için başta Mango olmak üzere Saint Lauren, J Brand; tişört, kazak gibi üst gruplar için ise Zadig&Voltaire, American Vintage, Isabel Marant ve Joe’yi tercih ediyorum. Spor ayakkabıda Adidas Stan Smith fenomenim. Bunun yanında Primiata ve Serafini de lüks spor kategorisinde başarılı. Düz sandaletlerde Zanotti, toplukluda ise Louboutin ve Aquazurra tercihim. Güncel modelleri ile Fendi, Prada ve Givenchy son zamanlarda en sık kullandığım markalar. Dior ve Chanel’de ise klasik modelleri tercih ediyorum.
Yazı: Gülru İncu
Fotoğraf: Nurdan Usta
Herkesin başarı tanımı farklı çünkü insanın içinde bulunduğu koşullar, karşılaştığı insanlar ve kendi yaşadıklarıyla şekilleniyor başarı. Mango Kurumsal İletişim Müdürü Neşe Kohen de kaybetmek diye bir şey olmadığını, alınan derslerin zaman içerisinde anlık kazançlardan çok daha büyük kazanımlar yarattığını söylüyor.
Öğrenim hayatının bir kısmını İstanbul’da, bir kısmını da babasının orada yaşıyor olması nedeniyle Meksika’da geçiren Mango Kurumsal İletişim Müdürü Neşe Kohen, küçük bir kızken bambaşka hayallerin peşindeymiş hepimiz gibi. Sahne sanatları, özellikle şarkıcılıkmış gönlünde yatan aslan ama bambaşka sulara yelken açmış. Bu arada yoğun iş temposuna evliliği ve anneliği sığdırmayı da başarmış. Kendi deyimiyle ‘birbirinden cimcime’ üç kızı var. Tüm üniversite hayatı boyunca parttime ihracat yapan bir su ürünleri firmasında çalışmış. 1998 yılında İstanbul Üniversitesi İngilizce İktisat Bölümü’nden mezun olduktan sonra da Mango bünyesinde çalışmaya başlamış. 2008 yılından bu yana Mango Kurumsal İletişim Müdürü. Mango’nun hayatında çok önemli bir yeri var. “Mango, iş yerimden öte ailem. Gerek İspanya’daki büyük patronlarımızın içten desteği gerekse genel müdürümüz Sezai Eren’in mentorluğunda zaman içerisinde edindiğim kreatif vizyon sadece iş hayatımı değil özel yaşamımı da büyük ölçüde şekillendirdi” diyor. Geleceğe yönelik hedefleri de markayı daha ileriye götürecek projelere imza atmak üzerine. Kohen’e göre başarının sırrı; öncelikle pozitif ve çözüme yönelik bir yaklaşım, sonrasında ise farklı perspektiflerden bakabilme yeteneğine sahip olmak ve istikrar. “Bazen kazanırsın, bazen ders alırsın. Doğru bakış açısını yakaladığınızda, alınan bu derslerin zaman içerisinde anlık kazançlardan çok daha büyük kazanımlar yarattığının farkına varıyorsunuz” diyerek yaşam felsefesini açıklıyor.
KIZLARLA TİYATRO GRUBU KURDUK
İş hayatının stresli temposundan uzaklaşabilmenin en keyifli yolu ilgi alanları oluşturmak ki bu ilgi alanları iç dünyamızı da zenginleştiriyor. Kitap okumak da Neşe Kohen için vazgeçilmez ilgi alanlarından biri. Tiyatroya gitmekten de çok keyif alıyor. “Son senelerde vakit bulamamaktan yakınırken bu sene kız kıza bir tiyatro grubu oluşturduk ve elimizden geldiğince birbirimizi motive ederek güzel oyunları takip ediyoruz” diyor. Kayak önce eşinin sonra çocuklarının zoruyla yaptığı bir spor olmasına rağmen dağa her gittiğinde her yeri kaplayan beyazlık, temiz hava ve huzurun kendisini çok iyi hissettirdiğini söylüyor. Yelkenli ise ailecek vazgeçilmezleri arasında. Mango’nun doğduğu şehir olarak Barselona’nın hayatında büyük bir önemi var. İnsanları, yemekleri ve Gaudi’nin bıraktığı izlerle çok özel bir şehir onun için. Her şeyden önce işi dolayısıyla Barcelona’ya çok sık seyahat ediyor ve bu şehrin her seferinde başka bir güzelliğiyle kendisini karşıladığını söylüyor. İşten vakit buldukça daha önce fark etmediği bir yönünü keşfetmenin bu kentle kurduğu bağı daha da sağlamlaştırdığını anlatıyor.
“GARDIROBUMUN KURTARICISI...”
Neşe Kohen, klasik deyimle ‘moda kurbanı’ olmadan trendleri takip ettiğini söylüyor. Seçimleri genel olarak sade parçalardan oluşuyor. Gardırobunun vazgeçilmezleri iyi kesimli bir jean pantolon, klasik beyaz gömlek ve siyah kaşmir kazak. Tarzı tutarlı olmasına rağmen gün içinde çok farklı stil örnekleri de sergileyebildiğini söylüyor. Örneğin toplantılarının yoğun olduğu bir günün sabahı yüksek belli kalem etek ve stiletto giyerken, öğleden sonra çocukların peşinden koşarken skinny bir kot, ayağında ise büyük kızının spor ayakkabısı olabiliyor ve bu ikilemi de gülerek ‘programa göre değişen Dr. Jekyll-Mr. Hyde stili’ olarak tanımlıyor. Tarzını çok beğendiği tasarımcıları Phoebe Philo, Philip Lim, Alexander Wang, Isabel Marant, Matthew Williamson ve Alberta Ferretti olarak sıralıyor. “Siyah küçük elbise gardırobumun kurtarıcılarından. Mekana ve davetin niteliğe uygun olarak üzerine Marant kısa deri ceket veya Balmain’in taşlarla bezenmiş bir blazer’ı eşliğinde... Başarı garanti.”