"Dijitalin dinamizmini seviyorum"
“Çok yoğun çalışmama rağmen çok keyif alıyorum. Dijital dünyanın dinamizmi, karakterime çok uygun, hareketli ve canlı” diyen bonprix Türkiye Satış ve Pazarlama Müdürü Sonay Onur, bir kez daha basit ama önemli bir gerçeğin altını çiziyor: “Sevdiğin işi yaparsan asla yorulmazsın.”
Yazı: Gülru İncu
Fotoğraf: Nurdan Usta
İSTANBUL’DA EN SEVDİĞİ SEMTLERDEN BİRİ OLDUĞU İÇİN CİHANGİR’DE BULUŞTUĞUMUZ SONAY ONUR’LA KAHVE EŞLİĞİNDE SICAK BİR SOHBETE BAŞLIYORUZ. Gözlerinin içi gülen, sıcak, samimi bir kadın o, sanki 10 yıldır tanışıyoruz. Almanya’da doğan bonprix Türkiye Satış ve Pazarlama Müdürü Sonay Onur, eğitimini de orada tamamlamış. Essen Üniversitesi Ekonomi Bölümü’nden mezun olduktan sonra İstanbul’a yerleşmiş. 10 yıldır da İstanbul’da yaşıyor ama bir ayağı Almanya’da, sık sık ailesini görmeye gidiyor. Neredeyse çocuk denebilecek yaşta, 14 yaşında çalışmaya başlamış Sonay Onur. Gözlerime çok şaşkın bir ifade yerleşmiş olacak ki, “Almanya’da çok erken yaşta kendi paranızı kazanmaya başlayabiliyorsunuz” diyerek açıkladı durumu gülerek. Üniversite yıllarında Citibank’ta çalışmış, mezun olduktan sonra da Deichmann Pazarlama Müdürü olarak profesyonel iş hayatına atılmış. Altı yılın ardından da girişimci bir arkadaşıyla beraber kendi e-ticaret sitelerini kurmuşlar. 2013 yılında profesyonel iş hayatına Pradma Dijital Ajansı’nda, proje yöneticisi olarak devam ederken aynı zamanda EticaretMag haber sitesinin genel müdürlüğünü yapmış. 2014 yılından bu yana da bonprix Satış ve Pazarlama Müdürü olarak görev alıyor. Yani karşınızda çalışkan, azimli, bunun doğal sonucu olarak da son derece başarılı bir kadın oturuyor. Bir ara mimar olmayı kafasına koymuş. Hatta bir mimarlık ofisinde staj yapmış ama o sessiz sakin çalışma ortamından o kadar sıkılmış ki işin arkası gelmemiş tabii. Hayatı son sürat yaşamaktan, aynı anda birkaç işe birden yetişmeye çalışmaktan dolayı uflayıp pufladığımız sıkıntı belirtileri onun yanına bile uğramıyor. İş hayatındaki dinamizmden, bitip tükenmek bilmeyen işlerden, yanıtlanması gereken e-mail’lerin çokluğundan asla şikayetçi değil. “7-8 yaşlarındayken herkes dışarıda arkadaşlarıyla oynarken ben evde babamın kitaplarıyla kendime ofis kurardım. Boş bir kağıda klavye çizip tuşlara basardım. Şu an yapabildiğim en iyi şey de bu. Dijitalin dinamizmini çok seviyorum.”
ALMAN DİSİPLİNİ ÖNCE GELİR
Sonay Onur, iş hayatında tam bir Alman gibi olduğunu, yaptığı her işin mutfağına girmeden bir projeye başlamadığını söylüyor. Her zaman çözüm odaklı; bir B planı mutlaka var. Başarısının sırrı da burada yatıyor olmalı. Güven onun için çok önemli, güvenmediği kişilerle asla çalışamayacağını belirtiyor. Hem ailesini görmek için hem de işi gereği sık sık seyahat ettiğini söyleyen Onur’un bir ayağı Almanya’da bir ayağı Türkiye’de. bonprix’nin merkezi Almanya’da olduğu için üç haftada bir Hamburg’a gidiyor ve bu şehri Berlin’den bile çok sevdiğini söylüyor. Seyahatlerde İstanbul’u çok özlediğini vurguluyor; gelir gelmez arkadaşlarıyla buluşup sevdiği kafelere gidiyor. “Peki, en sevdiğiniz şehir neresi?” diye soruyorum. Şöyle yanıtlıyor: “Mutluluğun bir yere bağlı olduğunu düşünmüyorum. Sevdiklerimin bulunduğu her şehir benim mutlu olduğum yer.”
SONAY ONUR’UN VAZGEÇİLMEZ 10’U
1. Ailem. Ayrı ülkelerde yaşadığımız için birlikte olduğumuz her an çok değerli.
2. Dostlarım. Çok seviyorum onları. İyi ki varlar.
3. İşim. Beni kime sorsanız, “Çalışmayı çok seviyor” der. Sevdiğim işi yapıyor olmam büyük bir lüks.
4. Seyahat. Yıllardır birkaç haftada bir Almanya’ya gidiyorum. Artık valizimi kaldırmıyorum bile.
5. Kırmızı ruj. En büyük kurtarıcım. Yanımda hiçbir makyaj malzemesi olmasa bile kırmızı rujum bana yeter.
6. Kitaplarım. En sevdiğim yazar Zülfü Livaneli. Tüm kitaplarını keyifle okuyorum. Özellikle ‘Leyla’nın Evi’ beni çok etkilemişti.
7. Cep telefonu. Telefonu elinden düşmeyen insanlardanım ne yazık ki. Her yerde internete bağlı olmam gerekiyor.
8. Spor. Az zamanımı efektif kullanmam gerekiyor. Bu yüzden cross training tam bana göre. Arkadaşımla birlikte yoga da yapıyoruz.
9. Hamam. Tarihi hamamları çok seviyorum. Çemberlitaş’a akşam saatlerinde gidip keyif yapmak çok güzel.
10. İstanbul. Hayalimdeki şehre 10 yıl önce taşındım ve hala daha dün gelmiş gibi burada yaşadığım için şükrediyorum.
MAT RUJLAR HAYAT KURTARIYOR
“Mac kırmızı ruj, Lancome Teint Miracle fondöten, Sleek allık ve Sleek aydınlatıcı makyaj çantamın vazgeçilmezleri. Her renkteki mat rujlarım günümü kurtarıyor. Cilt bakımı için de Caudalie’nin Polyphenol C15 serisini kullanıyorum. Caudalie’nin tüm ürünleri organik üzüm suyu ve üzüm çekirdeği yağı içeriyor ve hepsi parabensiz. Parfümüm, Jovan Musk. Moshus ve vanilya karışımı, kadınsı bir parfüm. Benimle bütünleşen bir koku. İlk parfümüm ve hiç değiştirmedim.”
SPOR VE SADE TASARIMLARI SEVİYORUM
“Mansur Gavriel, çantalarındaki sade ve kaliteli çizgisi ile en sevdiğim markalar arasında. Son zamanlarda en rahat ettiğim kombinler ise Adidas spor ayakkabılarım ve jean pantolonlar. En son aldığım leopar desenli Adidas ayakkabılarımı çok seviyorum. Modayı Instagram’dan takip ediyorum. Zara, Diesel, G-Star ve yurt dışında bulunan butik mağazalardan alışveriş yapmayı çok seviyorum.”