Emine Akad'ın başarı sırları
Ona göre başarının sırrı; çalışkanlık, merak ve tutku!
Çocukken hangi meslek vardı
hayallerinizde?
Ressam olmak. Sonra da doktor ve en son genetik mühendisliği... Farklı yaşlarda farklı hayallerim oldu.
İş hayatına nasıl başladınız?
Farklı bankalarda stajyer olarak iş hayatına adım attım. Bu sektörün bana pek uygun olmadığını, beni en çok tatmin edecek işin marka yönetimi olduğunu, Fransa’da, Gillette’de geçirdiğim dönemde anladım. Ve gerçek anlamda iş hayatıma, 14 sene önce hala bugün de çalıştığım L’Oréal’de ürün sorumlusu olarak başladım. İlk işe girdiğim dönemde birkaç ay boyunca, satış temsilcisi olarak, bakkal, market gezerek şampuan, saç jölesi ve saç boyası sattım.
Peki liderliğe geçiş süreciniz nasıl oldu?
İlk işe girdiğim andan itibaren uluslararası bir kariyer istediğimi ifade ettim. Türkiye’de Maybelline markasının lansmanını gerçekleştirdikten sonra, bana şirketin genel merkezi Paris’te bir görev teklif edildi. Bu görevde, pek çok ülkeden seçilmiş kişilerle, tüm dünya için L’Oréal Paris markasının ürünlerinin geliştirilmesi sorumluluğunu aldım. Sonra İngiltere, Almanya, İtalya, İspanya gibi Avrupa ülkelerinin bağlı bulunduğu bölgede pazarlama direktörü olarak görev aldım. Burada pazarlamanın ötesinde, farklı ülkelerdeki iş yapılarını yakından gözlemleme ve alınan kararları etkileme şansım oldu. Aile bağları sebebiyle bir süre sonra Türkiye özlemim kendini iyice hissettirdi ve Türkiye’ye dönme kararı aldım. İlk geldiğim birkaç sene, L’Oréal lüks bölümünün tüm markalarının pazarlamasından sorumluydum. Son 2.5 senedir Lancôme marka direktörü olarak satış ve pazarlamadan sorumluyum.
Kariyerinizde dönüm noktası olarak gördüğünüz bir olay var mı?
Her bir farklı göreve geçiş anını dönüm noktası olarak görüyorum. Bu yapılan işin kalitesinin fark edildiğinin en önemli göstergesi. Ve bundan da önemlisi, aynı şirket içinde farklı ülkeler ve şirket içinde farklı şirket gibi çalışan bölümler arası geçiş yapabilmek insanın ufkunu genişlettiği için sıkılmaya fırsat olmuyor!
Kariyerinizle ilgili en çok gurur duyduğunuz an hangisi?
Uzun süre yurt dışında yaşamış pek çok kişide olduğu gibi ‘dünya vatandaşı’ olmanın yanı sıra benim de oldukça güçlü milliyetçi bir yanım var. İnsanımızın ve burada çıkartılan işlerin kalitesinin tüm dünya tarafından takdir edilmesi beni en çok gururlandıran olayların başında geliyor.
HAYATA DAİR
Sabahları kaçta uyanırsınız?
06.30’da kalkıyorum.
Güne nasıl başlarsınız?
Bazı günler evde koşu bandını kullanıyorum, bu güne çok enerjik başlamamı sağlıyor. Ama diğer günler, trafiğe kalmamak için en hızlı şekilde hazırlanıp Avrupa yakasından Anadolu yakasına geçiyorum, her gün Boğaz manzarasını görebilmek bunun en güzel yanı...
Ne tür kitaplar okursunuz?
Dönem dönem değişiyor. Türk ve yabancı romanları, özellikle de tarih romanlarını seviyorum.
Hafta sonları vaktiniz nasıl geçiyor?
Öncelikle dinlenerek, ailemle ve iki yaşındaki minik yeğenim ile vakit geçirerek, bir düzene oturtmaya çalıştığım spor aktiviteleri yaparak ve en önemlisi araba kullanmayıp, sokaklarda rahatça yürüyerek.
Profesyonelliğin en önemli sırrı sizce ne?
Üretken ve her daim yenilikçi olmak, aklı ve önsezileri hassas bir dengede beraber kullanabilmek, sağlanan katkı ve elde edilen tatmin arasında kendi önceliklerinize göre bir denge sağlamak, kişisel değer yargıları ile uyum içinde olabilmek, insan ilişkilerinde ve yönetim konularında prensip sahibi olmak.
Başarının sırrı ne?
Çalışkanlık, merak, tutku ve denge.
İş hayatında asla yapmayın diyeceğiniz şeyler var mı?
Her zaman arkasında durabileceğiniz sözler verin, kısa vadeli düşünmeyin.
Bu sektörün en büyük zorluğu ne?
Çok rekabetçi ve yenilikçi bir sektör olduğu için her gün başarımızı yeniden yaratmak zorundayız.
Hitap ettiğiniz kadını nasıl tanımlarsınız?
Son derece feminen, güçlü ama aynı zamanda hassas, duygusal, seçimlerinde ve taahhütlerinde ne istediğini iyi bilen, öncü, aurası olan bir kadın olarak tanımlayabilirim.
Ürünleri piyasaya çıkartmadan önce kendiniz de deniyor musunuz?
Mutlaka deniyorum. Çünkü neden bahsettiğimi bilmek ve uzmanlık geliştirmek zorundayım.
Çok alışveriş yapıyor musunuz?
Dönemden döneme fark ediyor. Kendimi ödüllendirmek istediğim anlarda bir çift ayakkabı alırım. Uzun yıllardır var olan bu alışkanlığım sayesinde oldukça ciddi bir koleksiyonum oluştu!
En son ne satın aldınız?
En son çok bir yakınımın düğünü için gece elbisesi satın aldım.
Ressam olmak. Sonra da doktor ve en son genetik mühendisliği... Farklı yaşlarda farklı hayallerim oldu.
İş hayatına nasıl başladınız?
Farklı bankalarda stajyer olarak iş hayatına adım attım. Bu sektörün bana pek uygun olmadığını, beni en çok tatmin edecek işin marka yönetimi olduğunu, Fransa’da, Gillette’de geçirdiğim dönemde anladım. Ve gerçek anlamda iş hayatıma, 14 sene önce hala bugün de çalıştığım L’Oréal’de ürün sorumlusu olarak başladım. İlk işe girdiğim dönemde birkaç ay boyunca, satış temsilcisi olarak, bakkal, market gezerek şampuan, saç jölesi ve saç boyası sattım.
Peki liderliğe geçiş süreciniz nasıl oldu?
İlk işe girdiğim andan itibaren uluslararası bir kariyer istediğimi ifade ettim. Türkiye’de Maybelline markasının lansmanını gerçekleştirdikten sonra, bana şirketin genel merkezi Paris’te bir görev teklif edildi. Bu görevde, pek çok ülkeden seçilmiş kişilerle, tüm dünya için L’Oréal Paris markasının ürünlerinin geliştirilmesi sorumluluğunu aldım. Sonra İngiltere, Almanya, İtalya, İspanya gibi Avrupa ülkelerinin bağlı bulunduğu bölgede pazarlama direktörü olarak görev aldım. Burada pazarlamanın ötesinde, farklı ülkelerdeki iş yapılarını yakından gözlemleme ve alınan kararları etkileme şansım oldu. Aile bağları sebebiyle bir süre sonra Türkiye özlemim kendini iyice hissettirdi ve Türkiye’ye dönme kararı aldım. İlk geldiğim birkaç sene, L’Oréal lüks bölümünün tüm markalarının pazarlamasından sorumluydum. Son 2.5 senedir Lancôme marka direktörü olarak satış ve pazarlamadan sorumluyum.
Kariyerinizde dönüm noktası olarak gördüğünüz bir olay var mı?
Her bir farklı göreve geçiş anını dönüm noktası olarak görüyorum. Bu yapılan işin kalitesinin fark edildiğinin en önemli göstergesi. Ve bundan da önemlisi, aynı şirket içinde farklı ülkeler ve şirket içinde farklı şirket gibi çalışan bölümler arası geçiş yapabilmek insanın ufkunu genişlettiği için sıkılmaya fırsat olmuyor!
Kariyerinizle ilgili en çok gurur duyduğunuz an hangisi?
Uzun süre yurt dışında yaşamış pek çok kişide olduğu gibi ‘dünya vatandaşı’ olmanın yanı sıra benim de oldukça güçlü milliyetçi bir yanım var. İnsanımızın ve burada çıkartılan işlerin kalitesinin tüm dünya tarafından takdir edilmesi beni en çok gururlandıran olayların başında geliyor.
HAYATA DAİR
Sabahları kaçta uyanırsınız?
06.30’da kalkıyorum.
Güne nasıl başlarsınız?
Bazı günler evde koşu bandını kullanıyorum, bu güne çok enerjik başlamamı sağlıyor. Ama diğer günler, trafiğe kalmamak için en hızlı şekilde hazırlanıp Avrupa yakasından Anadolu yakasına geçiyorum, her gün Boğaz manzarasını görebilmek bunun en güzel yanı...
Ne tür kitaplar okursunuz?
Dönem dönem değişiyor. Türk ve yabancı romanları, özellikle de tarih romanlarını seviyorum.
Hafta sonları vaktiniz nasıl geçiyor?
Öncelikle dinlenerek, ailemle ve iki yaşındaki minik yeğenim ile vakit geçirerek, bir düzene oturtmaya çalıştığım spor aktiviteleri yaparak ve en önemlisi araba kullanmayıp, sokaklarda rahatça yürüyerek.
Profesyonelliğin en önemli sırrı sizce ne?
Üretken ve her daim yenilikçi olmak, aklı ve önsezileri hassas bir dengede beraber kullanabilmek, sağlanan katkı ve elde edilen tatmin arasında kendi önceliklerinize göre bir denge sağlamak, kişisel değer yargıları ile uyum içinde olabilmek, insan ilişkilerinde ve yönetim konularında prensip sahibi olmak.
Başarının sırrı ne?
Çalışkanlık, merak, tutku ve denge.
İş hayatında asla yapmayın diyeceğiniz şeyler var mı?
Her zaman arkasında durabileceğiniz sözler verin, kısa vadeli düşünmeyin.
Bu sektörün en büyük zorluğu ne?
Çok rekabetçi ve yenilikçi bir sektör olduğu için her gün başarımızı yeniden yaratmak zorundayız.
Hitap ettiğiniz kadını nasıl tanımlarsınız?
Son derece feminen, güçlü ama aynı zamanda hassas, duygusal, seçimlerinde ve taahhütlerinde ne istediğini iyi bilen, öncü, aurası olan bir kadın olarak tanımlayabilirim.
Ürünleri piyasaya çıkartmadan önce kendiniz de deniyor musunuz?
Mutlaka deniyorum. Çünkü neden bahsettiğimi bilmek ve uzmanlık geliştirmek zorundayım.
Çok alışveriş yapıyor musunuz?
Dönemden döneme fark ediyor. Kendimi ödüllendirmek istediğim anlarda bir çift ayakkabı alırım. Uzun yıllardır var olan bu alışkanlığım sayesinde oldukça ciddi bir koleksiyonum oluştu!
En son ne satın aldınız?
En son çok bir yakınımın düğünü için gece elbisesi satın aldım.