"En büyük motivasyon iş aşkı"

P&G Türkiye Pazarı Direktörü Oya Canbaş, çocukluk hayali olan otelcilikten vazgeçip işletme okumayı seçmiş ve alanında parmakla gösterilen isimlerden biri olmuş. Canbaş, “Profesyonellikte önemli olan, yaptığınız işin sorumluluğunu alıp tutkunuzla fark yaratmak” diyor.

"En büyük motivasyon iş aşkı"

OYA CANBAŞ’IN VAZGEÇİLMEZ 10’U
1. Kızım, oğlum ve eşim... Her şey bir yana onlar bir yana hatta her şey onların olduğu yana...
2. Geniş ailem, akrabalarım. 
3. Arkadaşlarım. Her birimiz ailelerimizi kurup dağılmış olsak da onlarla yaptığım sıcak bir sohbeti ve dertleşmeyi hiçbir şeye değişmem. 
4. Hayata keşfetmek için bakmak. 
5. Bugüne kadar çalıştığım ve halen sorumlu olduğum markalar. Çocuklarım gibi hayatıma bir girdiler, bir daha çıkamazlar. 
6. Şehr-i İstanbul. Benim için vazgeçilmez bir yer. 
7. Müzeler. Havasını içime çektiğimde beni bambaşka dünyalara götüren dünyanın en büyük zenginliği. 
8. Kahvaltı. Küçüklüğümden beri en sevdiğim şeylerden biri. İtalyan ailelerini hatırlatan kahvaltı buluşmalarına bayılıyorum. 
9. Mezun olduğum ve halen okumakta olduğum tüm okullar. Tarsus Amerikan Koleji, Boğaziçi Üniversitesi.
10. Galatasaray. Eşimle Galatasaray-Liverpool maçında ilk karşılaşmamızın da etkisiyle sonradan benim için bir tutkuya dönüştü. 
 Yazı: Gülru İncu

Babası turizm sektöründe çalıştığı için Güney Afrika’da dünyaya ‘merhaba’ diyen Oya Canbaş, ailesiyle Türkiye’ye döndükten sonra Mersin’e yerleşmiş, Tarsus Amerikan Koleji’ni bitirdikten sonra da İstanbul’a taşınmış. Her baba, kız çocuğu için bir rol modeldir ya, Canbaş da henüz küçük bir kızken babasına olan hayranlığından dolayı tıpkı onun gibi otelci olmak istiyor ve macera dolu bir hayatın hayalini kuruyormuş: “Babam İskoçya’da otelcilik okumuş. Daha sonra da Avrupa’da iş deneyimi kazandıktan sonra Afrika’daki safari otellerinde uzun yıllar çalıştı. Ben de onun gibi bu meslekte ilerlemek istiyordum ama daha sonra asıl hayalimin otelcilik değil yeni yerler keşfedip yeni insanlar tanımak olduğunu anladım.” Ayrıca babasının ona otelciliğin zorluklarını ve tatillerde bile özveriyle çalışması gerektiğini anlatması da, otelcilik hevesinden vazgeçmesinde hayli etkili olmuş. 
Canbaş, Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümü’nden mezun olduktan sonra Gillette’te Pazar Araştırma ve Medya Asistanı olarak pazarlama kariyerine başlamış. Üniversitedeki üçüncü yılının sonunda Gillette’te stajyer olarak başladığı iş hayatında ilk olarak pazar araştırma ve medya asistanı olarak görev almış. Daha sonra marka müdürlüğü, ticari pazarlama ve satış müdürlüğü gibi görevler üstlenmiş. Geçtiğimiz 17 senede önce Gillette’te, daha sonra da P&G’de pek çok markadan sorumlu olarak çalışmış. Yaklaşık dört sene P&G’nin Londra ve Moskova ofislerinde görev almış. 2008 yılında ise pazarlama direktörlüğü görevine terfi etmiş. Şu anda P&G Türkiye ve Kafkasya Marka Operasyonlarından Sorumlu Pazarlama Direktörlüğü görevini yürütüyor.

TUTKUNUZLA FARK YARATIN
Genç yaşta yönetici olmasına rağmen yeni bilgiler edinme, öğrenme arzusu hep devam etmiş Oya Canbaş’ın. İleride de öğrenmeye devam edeceği deneyimler edinmek istiyor. Aynı zamanda deneyimlerini içinde yaşadığı topluma daha büyük faydalar sağlayacak sosyal sorumluluk hareketlerini desteklemekte ve onlara yön vermekte kullanmayı arzu ediyor. Peki, dünyaca ünlü büyük markaların Türkiye operasyonlarının takım liderliğini üstlenmek nasıl bir his? Öncelikle Oya Canbaş işine gerçekten aşık bir kadın. İşini çok seviyor ve sevdiği işi yapmanın pozitif etkisini her sabah P&G’ye mutlu bir şekilde gelirken hissettiğini söylüyor. Çok genç, dinamik bir takımla ve iş ortakları olan ajanslarla beraber bir aile gibi yakın ve ortak hedeflere yönelik çalışmak kendisini motive ediyor. 
Ofiste daha verimli bir çalışma ortamının yanında daha rahat, takım olarak bir araya gelebilecekleri özel bir kat tasarlanmış. Burada ekip olarak kendilerine ilham vermesi için markalarının geçmişten bugüne yolculuğunu görebilecekleri ufak bir müze bile var. Türkiye’deki tüketicilerin yıllar içinde P&G ürünlerini yaşamlarının ayrılmaz birer parçası haline getirdiğini söyleyen Canbaş, “Bugün Türkiye’de her bir dakikada 500’ü aşkın P&G ürünü tüketiciyle buluşuyor. Bu başarıyı artırmak için ben ve ekip arkadaşlarım büyük bir hevesle çalışıyoruz” diyor. Türkiye’nin pazar büyüklüğü ve gelişme kapasitesi nedeniyle P&G için önemli bölgeler arasında yer aldığını ifade eden Canbaş, P&G’nin en önemli bölgesel yönetim ve üretim merkezlerinden biri olduğunun altını çiziyor. Yaptığınız işi tutkuyla yapmak ve işin sahibi olduğunuzu hissettirmek ise Canbaş’a göre profesyonelliğin en önemli sırrı, projenin büyük ya da küçük olması değil: “Önemli olan yaptığınız işin sorumluluğunu alıp, tutkunuzla fark yaratmak.” 

AİLEME AYIRDIĞIM ZAMANDAN ASLA ÖDÜN VERMEM
Oya Canbaş, mesleğinde başarılı bir iş kadını ancak ailesine ayırdığı zamandan da kesinlikle ödün vermiyor. Kızı ve oğluyla geçirdiği birkaç saat ve hafta sonları çok değerli ve bu zamanların değerini iyi biliyor. İnsanın değer verdiği her şeyi doğru denge sağlayarak başarıyla yapabileceğine inananlardan ve buna da imkan sunan bir şirkette çalıştığını söylüyor. Peki bunun püf noktası ne? “Bence bu konuda önemli olan kendi içinizde bir denge kurmak” diyor Canbaş ve ekliyor: “Sabah kalktıklarında ve akşam yatarken mutlaka çocuklarımın yanında olmak istiyorum. İstisnai gecelerde iş yemekleri nedeniyle ya da eşimle dışarıda oluyorum ama haftada 1-2 geceden fazla değil. Özetle kendime kurduğum bu dengede her rolümden tatmin olmam çok önemli benim için. Zaten biraz dengeyi kaçırdığınızda, eğer farkındalığınız güçlüyse gelen sinyallerden yeniden o dengeyi kurabiliyorsunuz.”

HAYAT FELSEFEM BAŞKALARINI DA GÜLÜMSETEBİLMEK
Oya Canbaş, gülmeyi çok seven ve hayata hep pozitif tarafından bakabilen insanlardan. Başkalarını da gülümsetebilmek, mutlu edebilmek onun için hayatın anlamı. Ailesinden ve en yakınlarından başlayarak, işi sebebiyle hayatına dokunabildiği insanların da hayatlarında yaratabileceği küçük mutlulukların büyük farklar yarattığını düşünüyor. En büyük hobisi yeni yerler keşfetmek. İstanbul’u ise ilk durak olarak görüyor. Özellikle yurt dışında yaşadıktan sonra tam bir İstanbul aşığı olarak Türkiye’ye dönmüş. Ayrıca Moskova’da yaşadığı yıllarda da içinde çok büyük bir sanat ve müze tutkusu oluşmuş. “Bir bale gösterisi ya da konser izlemeyi ya da bir sergi gezmeyi her zaman sevmişimdir. Artık İstanbul’da da çok güzel etkinlikler oluyor, müzelere değerli sergiler geliyor. Moskova’daki baleleri, Londra’daki müzeleri ve konserleri de özlüyorum. Ayrıca son zamanlarda vakit ayıramasam da yelken yapmak yine en sevdiğim keşif yöntemlerimden biri. Bu tutkumun İstanbul’da günlük hayatımızın içine daha çok dahil olmasını isterdim.”

BAĞA GİTMEK, PEKMEZ KAYNATMAK...
Oya Canbaş tanıdıkça tanımak isteyeceğiniz, çok renkli insanlardan biri; hem dost canlısı hem de içten bir kadın. İşten vakit bulduğu zamanlarda modayı takip etmeyi seviyor. Eşi Ortahisarlı ve orada ailesinin restore ettiği çok özel bir evleri var. O evde vakit geçirmek, çocuklarla bağa gitmek, pekmez kaynatmak ve vadilerde peri bacalarının büyüsüne kendisini bırakmak ise Canbaş için en güzel tatillerden biri. Bunun dışında Londra, Roma, Paris ve New York gibi büyük şehirlerde daha az turistik yerler keşfetmeyi, akşam caz kulüp, tiyatro ya da bale ve dans gösterilerine gitmeyi de çok seviyor. Hayatta öğrendiği en önemli şey ise sağlık dışında hiçbir şeyi çok da fazla önemsememek gerektiği. “Hayatın akışı içinde sevdiklerimizle geçen anların tadını çıkarmak en önemlisi” diyor.