Hep daha iyinin peşinde!

Zuhal Şeker'in kariyer yolculuğu...

Hep daha iyinin peşinde!


Dönünce işe nereden başladınız?
Reklamcı İzmir Tolga, “Zuhal, Toyota’da pazarlama iletişim müdürü arıyorlar” dedi. Sonra Genel Müdür Hazım Kantarcı ile görüştüm ve o görüşmeden sonra 4.5 yıl keyifle çalıştım. Tek kadın yönetici olarak bir ben vardım. Sonra bir gün beni headhunter (beyin avcısı) aradı ve Turkcell’den iş teklifi aldım. Turkcell’in CEO’su Muzaffer Bey’le görüşmeye gittim. Görüşmenin sonunda teşekkür etti ve oradan ayrıldım. Sonra tekrar headhunter aradı ve yönetim kurulu üyesinin benimle tanışmak istediğini söyledi. Onunla da görüştüm, sonra “Muzaffer’in odasına gidiyoruz” dedi. Ben ne olduğunu anlamaya çalışırken, Muzaffer Bey elimi sıktı ve "hayırlı olsun" dedi!

Turkcell’in en önemli projelerinden biri olan Kardelenler’de sizin de katkınız var…
Ben o projeyi bir pazarlama projesi olarak yönettim. Bu projeyi duyurabilmemiz ve Türkiye’nin projesi haline getirebilmemiz gerekliydi. Ayşe Kulin’i aradım. Ona projeyi anlattık. Projeye ‘Kardelenler’ diyelim dedi. Bu proje için ‘Kardelenler’ isimli bir kitap yazdı. O kitabın satış geliri tamamen bu projeye aktarıldı. Sonra bir gün Sezen Aksu aradı ve “Bu projede ben de olmak istiyorum. Nasıl katkı sağlayabilirim?” dedi. Sonra ‘Kardelen’ şarkısının bestesini yaptı ve tüm Türkiye’de konserler yaptık.

Son 4 yıldır da Ülker’de çalışıyorsunuz. Sizi bu şirkete çeken şey ne oldu?
Ben pazarlama seven biri olduğum için burada o yaratıcılık yönümü çok daha aktif olarak hayata geçirebiliyorum. Ülker büyüyor ve vizyonu değişiyor. Bu değişimin içinde bir kadın yönetici olarak bulunmak bana ayrıca çok büyük bir keyif veriyor. Burada da Türkiye Futbol Federasyonu’yla şöyle bir proje başlattık. İsteyen çocuklara tesislerde bedava spor yapma imkanı sağlıyoruz.Eğitim hayatınızdan bahseder misiniz?
Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Ekonomi Bölümü mezunuyum. Bu bölümü okumaktan çok memnunum. Zaten iletişim işi yapan kişilerin farklı kültürlerde ve disiplinlerde olmalarını çok daha faydalı buluyorum.

İş hayatına nasıl atıldınız?
Üniversite bitince evlenip İstanbul’a yerleştim. Bir yıl bir denetim şirketinde çalıştım. Ama her zaman kreatif işlere merakım vardı. Bir gün gazetede reklam ajansı tanıtımlarını görünce çok heyecanlandım. Sonra bir reklam ajansında çalışmaya başladım. Kısa bir süre RPM Radar Reklam Ajansı’nda çalıştıktan sonra Hürriyet Gazetesi’ne geçtim. Görevim, Yönetim Kurulu’na rapor hazırlamaktı. Sonra bir gün hayatımın ilk iş teklifi ni aldım. Zühtü Sezer’in reklam ajansından sekreteri aradı. “Zühtü Bey sizin özgeçmişinizi Yapı Kredi Sigorta’ya gönderdi ve sizinle görüşmek istiyorlar” dedi. Çok heyecanlandım ve hemen görüşmeye gittim.

Orada ne kadar çalıştınız?
Pazarlama ve halkla ilişkiler yöneticisi olarak 4.5 yıl çalıştım. O zaman genel müdürün talimatıyla bir tiyatro arayışına girdik. Haldun Dormen’i aradım. O da bize Afife Jale Tiyatro Ödülleri’ni projelendirdi. Mesela o hala devam eden bir proje. O çorbada benim de tuzum var.

Çok iyi bir konumdayken kariyerinize ara verip yurt dışına gitmişsiniz…

İngilizcem çok iyi değildi. Arabamı sattım ve üzerine biraz daha para ekleyerek İngiltere’ye gittim. Yapı  Kredi’den “Dönünce koltuğun hazır” dediler, ama ben “Döndüğümde başka ne yapabilirim?” diye düşündüm. University of Westminster’da Pazarlama İletişimi ve Reklamcılık derslerine katıldım. Çok da ucuz bir okul değildi; param tükenince bir ailenin yanında kalmaya başladım. Çocuklarını okuldan almam karşılığında, bana oda ve metro kartı verdiler. Haftada beş gün de restoranda çalışmaya başladım. iki yıl sonra Türkiye’ye geri döndüm.