"Her şey geçici, ilişkiler kalıcı"
Elif İkiz, kariyerinin zirvesinde bir iş kadını ama "önemli olan insan ilişkileridir" diyor.
Kariyerinizde sizi en çok gururlandıran an hangisi oldu?
Her zaman beni en çok gururlandıran anlar bir görevi bırakıp diğerine geçtiğimde ekip arkadaşlarımın beni uğurladığı anlar olmuştur… Hep söylediğim gibi hedefler, ürünler, cirolar, projeler geçici insan ilişkileri kalıcı olandır.
Profesyonelliğin en önemli sırrı sizce ne?
Önceliklendirmek, planlamak ve ekip yönetimi.
İş hayatında asla yapılmasına tahammül edemediğiniz şeyler neler?
Sorumluluktan kaçmak, çözüme odaklanmak yerine problemi konuşmak ve istenen sonuca ulaşamamanın sebeplerini ardı ardına sıralayıp geri çekilmek.
“Benim çalışma hayatımın vazgeçilmezleri; şeffaf iletişim kurmak, adil olmak ve sonuç odaklı çalışmak.”
Sizin çalışma hayatınızın vazgeçilmezleri neler?
Şeffaf iletişim kurmak, adil olmak ve sonuç odaklı çalışmak.
Şu anda markalarınızın gündeminde olan yenilikler, projeler neler?
L’Oréal Luxe olarak her zaman pazarı geliştirmek ve büyütmek için en son teknolojileri kullanarak en inovatif ürünleri pazara sunmayı hedefl iyoruz. Buna en iyi örneklerden biri, bu sene ekim ayında göreceğimiz Clarisonic markası. Clarisonic ile lüks kozmetik pazarında yeni bir kategori yaratıyoruz ve tüm cilt bakım ürünleri ile kullanılabilecek bir cilt bakım aletini lüks kozmetik tüketicileri ile buluşturuyoruz. Kiehl’s markamız ile büyümeye devam ediyor. Aynı zamanda lüks kozmetik pazarında lider marka olan Lancôme ile cilt bakım pazarında sarsıcı etki yaratacağını düşündüğümüz farklı bir cilt bakım kremi lanse ediyoruz. ‘Dream Tone’ isimli bu ürün makyajsızken bile hayal ettiğiniz cilt tonunu yaratmayı hedefl iyor. Ve tabii ki dijital pazarlama alanında tüm sektörlerin olduğu gibi bizim de projelerimiz var.
L’Oréal Luxe ürünlerinin Türkiye pazarındaki durumunu kısaca değerlendirebilir misiniz?
L’Oréal Luxe için, departmanlı mağaza ve selektif parfümeri kanalında sektörün lokomotifi diyebiliriz. Oldukça geniş, bilinirliği ve imajı yüksek bir marka portföyüne sahibiz.
Son dönemde sizi en çok heyecanlandıran ürünler hangileri?
Kendimi bu konuda gerçekten çok şanslı hissediyorum çünkü her yeni dönemde beni ve piyasayı çok heyecanlandıran yeni ürünlerimiz olabiliyor. Armani markasının yeni kadın parfümü ‘Si’ de beni heyecanlandıran ürünlerden biri. ‘Si’ İtalyanca evet demek ve Armani bu parfüm ile kadınları yaşadıkları tüm duygulara ‘evet’ demeye çağırıyor. Hem konsepti hem de kokunun kendisi beni gerçekten çok heyecanlandırıyor.
Favori beş güzellik ürününüz hangileri?
YSL ‘Forever Youth Liberator’ serumum, Lancôme ‘La Vie Est Belle’ parfümüm, Kiehl’s ‘Activated Sun Protector’ güneş koruyucum, Giorgio Armani ‘Cosmetics Maestro’ fondötenim ve Biotherm roll-on deodorantım.
HAYATA DAİR...
Sabah kaçta uyanırsınız?
Hiç sabah insanı değilim ama oğlum Deniz sayesinde; benim için oldukça erken bir saatte, 6.30-7.00 arası uyanıyorum.
Güne nasıl başlarsınız?
Kahvaltı ve oyun seansıyla.
En sevdiğiniz müze hangisi?
Musée d’Orsay.
En son hangi kitabı okudunuz?
İhsan Oktay Anar’ın ‘Yedinci Gün’ adlı kitabı. Az ve öz yazan, hayranlık duyduğum bir yazar.
Hafta sonları neler yaparsınız?
Aileme vakit ayırırım. Evde misafir ağırlamayı, dışarıda yemeyi, yakın mesafe tatiller yapmayı tercih ederim.
En çok sevdiğiniz kafe-restoran hangisi?
Favorim Çengelköy Villa Bosphorus.
Yurt dışında en çok nereye gitmeyi seviyorsunuz?
Roma. İş nedeniyle bir dönem çok sık seyahat ettiğim, alıştığım, kendimi sokaklarında iyi hissettiğim bir yer.Yazı: Sinem Gürleyük
L’Oréal Türkiye, Luxe bölümünün başındaki isim Elif İkiz, kariyerine L’Oréal grubunda başlamış ve zirveye tırmanmış bir isim. İkiz’in kariyerinde en çok gurur duyduğu anlar bir görevi
bırakıp diğerine geçerken ekip arkadaşlarının onu uğurlaması olurmuş: “Hedefler, ürünler, cirolar, projeler geçici, insan ilişkileri kalıcı olandır” diyor.
Çocukken hayallerinizi hangi meslekler süslüyordu?
Uzun süre ressam olmak istedim, renkler ve boyalar beni çok cezbederdi. Daha ciddi düşünmeye başladığım ortaokul yıllarında, iş kadını olmak istedim. “Nasıl yani bankacı mı olmak
istiyorsun?” diye sorarlardı. Tam anlatamazdım ama hedef, sonuç ve insan ilişkilerinin yoğun olduğu bir meslek yapmak istediğimi biliyordum. Üniversite sınavına hazırlanırken bilinçli şekilde işletme eğitimi almak istedim.
Eğitiminizi nerede aldınız?
İlkokuldan lise son sınıfa kadar TED Ankara Koleji’inde okudum. Daha sonra Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümü’nde eğitim aldım.
İş hayatına nasıl başladınız?
Üniversitede, kampüse şirketler gelir, tanıtım yapar ve iş ya da staj başvuru formları dağıtırlardı. L’Oréal çalışmayı çok istediğim şirketlerden biriydi. Dördüncü sınıfta L’Oréal’in sunumuna girdim, bu kez çıkışta İngilizce formlar dağıtıldı. Doldurdum ve görüşmeye çağırıldım. Bir dizi mülakat sonrasında da 1999 yılında L’Oréal Lüks Divizyon’da pazarlama departmanında ürün sorumlusu olarak işe başladım.
İşe başladığınız günden zirveye çıkış sürecinize kadar olan dönemde hangi pozisyonlarda çalıştınız?
Ürün sorumlusu olarak başladığım kariyerime, grup ürün müdürü olarak devam ettim. Sonrasında satış deneyimi kazanmak için zincir mağazalar müdürü olarak çalıştım ve Lancôme’un pazarlamasının başına geçtim. 2006 yılında ise Fransa’da L’Oréal’in genel merkezinde Avrupa’daki havaalanlarından sorumlu bölge müdürü olarak çalıştım. Sonrasında aynı birimde divizyon müdürü olarak görev yaptım. 2010 yılında oğlumun doğumu ile Türkiye’ye döndüm ve L’Oréal Türkiye’de Kozmetik Aktif Bölüm direktörlüğünü aldım. Son bir senedir de L’Oréal Türkiye, Luxe bölümünün başındayım.
Kariyerinizde bu noktaya geleceğinizi başından beri tasarlıyor muydunuz?
Çok sıkıcı biliyorum ama aslında her şey planlıydı. Pazarlamada başlamak istediğimi, iyi bir pazarlamacı olabilmek için satışı çok iyi öğrenmek gerektiğini, sonrasında ulaşmak istediğim yer için yurt dışı tecrübesi gerektiğini biliyordum.
Her zaman beni en çok gururlandıran anlar bir görevi bırakıp diğerine geçtiğimde ekip arkadaşlarımın beni uğurladığı anlar olmuştur… Hep söylediğim gibi hedefler, ürünler, cirolar, projeler geçici insan ilişkileri kalıcı olandır.
Profesyonelliğin en önemli sırrı sizce ne?
Önceliklendirmek, planlamak ve ekip yönetimi.
İş hayatında asla yapılmasına tahammül edemediğiniz şeyler neler?
Sorumluluktan kaçmak, çözüme odaklanmak yerine problemi konuşmak ve istenen sonuca ulaşamamanın sebeplerini ardı ardına sıralayıp geri çekilmek.
“Benim çalışma hayatımın vazgeçilmezleri; şeffaf iletişim kurmak, adil olmak ve sonuç odaklı çalışmak.”
Sizin çalışma hayatınızın vazgeçilmezleri neler?
Şeffaf iletişim kurmak, adil olmak ve sonuç odaklı çalışmak.
Şu anda markalarınızın gündeminde olan yenilikler, projeler neler?
L’Oréal Luxe olarak her zaman pazarı geliştirmek ve büyütmek için en son teknolojileri kullanarak en inovatif ürünleri pazara sunmayı hedefl iyoruz. Buna en iyi örneklerden biri, bu sene ekim ayında göreceğimiz Clarisonic markası. Clarisonic ile lüks kozmetik pazarında yeni bir kategori yaratıyoruz ve tüm cilt bakım ürünleri ile kullanılabilecek bir cilt bakım aletini lüks kozmetik tüketicileri ile buluşturuyoruz. Kiehl’s markamız ile büyümeye devam ediyor. Aynı zamanda lüks kozmetik pazarında lider marka olan Lancôme ile cilt bakım pazarında sarsıcı etki yaratacağını düşündüğümüz farklı bir cilt bakım kremi lanse ediyoruz. ‘Dream Tone’ isimli bu ürün makyajsızken bile hayal ettiğiniz cilt tonunu yaratmayı hedefl iyor. Ve tabii ki dijital pazarlama alanında tüm sektörlerin olduğu gibi bizim de projelerimiz var.
L’Oréal Luxe ürünlerinin Türkiye pazarındaki durumunu kısaca değerlendirebilir misiniz?
L’Oréal Luxe için, departmanlı mağaza ve selektif parfümeri kanalında sektörün lokomotifi diyebiliriz. Oldukça geniş, bilinirliği ve imajı yüksek bir marka portföyüne sahibiz.
Son dönemde sizi en çok heyecanlandıran ürünler hangileri?
Kendimi bu konuda gerçekten çok şanslı hissediyorum çünkü her yeni dönemde beni ve piyasayı çok heyecanlandıran yeni ürünlerimiz olabiliyor. Armani markasının yeni kadın parfümü ‘Si’ de beni heyecanlandıran ürünlerden biri. ‘Si’ İtalyanca evet demek ve Armani bu parfüm ile kadınları yaşadıkları tüm duygulara ‘evet’ demeye çağırıyor. Hem konsepti hem de kokunun kendisi beni gerçekten çok heyecanlandırıyor.
Favori beş güzellik ürününüz hangileri?
YSL ‘Forever Youth Liberator’ serumum, Lancôme ‘La Vie Est Belle’ parfümüm, Kiehl’s ‘Activated Sun Protector’ güneş koruyucum, Giorgio Armani ‘Cosmetics Maestro’ fondötenim ve Biotherm roll-on deodorantım.
HAYATA DAİR...
Sabah kaçta uyanırsınız?
Hiç sabah insanı değilim ama oğlum Deniz sayesinde; benim için oldukça erken bir saatte, 6.30-7.00 arası uyanıyorum.
Güne nasıl başlarsınız?
Kahvaltı ve oyun seansıyla.
En sevdiğiniz müze hangisi?
Musée d’Orsay.
En son hangi kitabı okudunuz?
İhsan Oktay Anar’ın ‘Yedinci Gün’ adlı kitabı. Az ve öz yazan, hayranlık duyduğum bir yazar.
Hafta sonları neler yaparsınız?
Aileme vakit ayırırım. Evde misafir ağırlamayı, dışarıda yemeyi, yakın mesafe tatiller yapmayı tercih ederim.
En çok sevdiğiniz kafe-restoran hangisi?
Favorim Çengelköy Villa Bosphorus.
Yurt dışında en çok nereye gitmeyi seviyorsunuz?
Roma. İş nedeniyle bir dönem çok sık seyahat ettiğim, alıştığım, kendimi sokaklarında iyi hissettiğim bir yer.Yazı: Sinem Gürleyük
L’Oréal Türkiye, Luxe bölümünün başındaki isim Elif İkiz, kariyerine L’Oréal grubunda başlamış ve zirveye tırmanmış bir isim. İkiz’in kariyerinde en çok gurur duyduğu anlar bir görevi
bırakıp diğerine geçerken ekip arkadaşlarının onu uğurlaması olurmuş: “Hedefler, ürünler, cirolar, projeler geçici, insan ilişkileri kalıcı olandır” diyor.
Çocukken hayallerinizi hangi meslekler süslüyordu?
Uzun süre ressam olmak istedim, renkler ve boyalar beni çok cezbederdi. Daha ciddi düşünmeye başladığım ortaokul yıllarında, iş kadını olmak istedim. “Nasıl yani bankacı mı olmak
istiyorsun?” diye sorarlardı. Tam anlatamazdım ama hedef, sonuç ve insan ilişkilerinin yoğun olduğu bir meslek yapmak istediğimi biliyordum. Üniversite sınavına hazırlanırken bilinçli şekilde işletme eğitimi almak istedim.
Eğitiminizi nerede aldınız?
İlkokuldan lise son sınıfa kadar TED Ankara Koleji’inde okudum. Daha sonra Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümü’nde eğitim aldım.
İş hayatına nasıl başladınız?
Üniversitede, kampüse şirketler gelir, tanıtım yapar ve iş ya da staj başvuru formları dağıtırlardı. L’Oréal çalışmayı çok istediğim şirketlerden biriydi. Dördüncü sınıfta L’Oréal’in sunumuna girdim, bu kez çıkışta İngilizce formlar dağıtıldı. Doldurdum ve görüşmeye çağırıldım. Bir dizi mülakat sonrasında da 1999 yılında L’Oréal Lüks Divizyon’da pazarlama departmanında ürün sorumlusu olarak işe başladım.
İşe başladığınız günden zirveye çıkış sürecinize kadar olan dönemde hangi pozisyonlarda çalıştınız?
Ürün sorumlusu olarak başladığım kariyerime, grup ürün müdürü olarak devam ettim. Sonrasında satış deneyimi kazanmak için zincir mağazalar müdürü olarak çalıştım ve Lancôme’un pazarlamasının başına geçtim. 2006 yılında ise Fransa’da L’Oréal’in genel merkezinde Avrupa’daki havaalanlarından sorumlu bölge müdürü olarak çalıştım. Sonrasında aynı birimde divizyon müdürü olarak görev yaptım. 2010 yılında oğlumun doğumu ile Türkiye’ye döndüm ve L’Oréal Türkiye’de Kozmetik Aktif Bölüm direktörlüğünü aldım. Son bir senedir de L’Oréal Türkiye, Luxe bölümünün başındayım.
Kariyerinizde bu noktaya geleceğinizi başından beri tasarlıyor muydunuz?
Çok sıkıcı biliyorum ama aslında her şey planlıydı. Pazarlamada başlamak istediğimi, iyi bir pazarlamacı olabilmek için satışı çok iyi öğrenmek gerektiğini, sonrasında ulaşmak istediğim yer için yurt dışı tecrübesi gerektiğini biliyordum.