Sena Yelkencioğlu'nun başarı sırları
Hayatın her anında karmaşadan uzak, sadeliği benimseyen bir bakış açısının mutluluğu getirdiğine inanıyor. Bu konudaki rehberleri Mevlana ve Mahatma Gandhi. Sephora Türkiye Kategori (Satınalma) ve Pazarlama Direktörü Sena Yelkencioğlu ile yaşam felsefesini ve gelecek planlarını konuştuk.
Sena Yelkencioğlu'nun vazgeçilmez 10'u
1. Ailem. Onların varlığı ve desteği benim için çok önemli.
2. Yeğenlerim. Alp ve Selim yaşama sevincim.
3. İkizim Seda ve abim Sarp. Onlar vazgeçilmez parçalarım.
4. Spor. Fitness ve pilates olmadan olmaz.
5. Kitap ve sosyal medya. Sürekli bir şeyler öğrenmeyi ve etrafımda olan bitenden haberdar olmayı seviyorum.
6. Tatil. Özellikle kısa kaçamaklar vazgeçilmez.
7. Çaylarım. Değişik bitki çayları denemeyi çok seviyorum.
8. Arkadaşlarım. Paylaşmayı, eğlenmeyi hiçbir şeye değişmem.
9. Cep telefonum. İletişimde olmayı seviyorum.
10. İş hayatım. Yaptığım işi üretmeyi, geliştirmeyi ekip olarak çalışmayı seviyorum.
Doğal ve etkili makyaj
“Clarisonic, cildimi temizlerken vazgeçilmez. Makyaj yaparken abartıdan uzak, doğal tonları tercih ederim. Urban Decay, Sephora, Nars, Givenchy ve Lancome Hypnose en sevdiklerim. Benefit They’re Real Push-Up Liner, YSL göz altı kapatıcısı, Dior kompakt pudra ve Estee Lauder Pure Color Envy rujdan vazgeçmem.”
Moda hayatımın bir parçası
“Günlük yaşamda tarz olarak sokak modasına yakınım. Pinko, Patrizia Pepe, Victoria Beckham, Zadig&Voltaire, Zara, Made in Love ve J.Crew en sevdiklerim. Ayakkabıda Sergio Rossi, Prada, Gianvito Rossi, Fendi, Miu Miu, Isabel Marant, çantada Chanel, Louis Vuitton, Prada ve Stella McCartney’yi beğeniyorum. Gardırobumun vazgeçilmez parçaları; siyah deri ceket, jean pantolonlarım, tişörtlerim, stiletto’larım, botlarım ve jean gömleklerim.”Yazı: Gülru İncu
Fotoğraf: Nurdan Usta
Sekiz yıldır LVMH grubunun bünyesinde Sephora Türkiye Kategori ve Pazarlama Direktörü olarak çalışan Sena Yelkencioğlu, İstanbul’da yaşayan bir Ankaralı.
‘Rengarenk ve dinamik bir dünya’ olarak nitelendirdiği kozmetik sektöründe olduğu için kendini çok şanslı hissettiğini söyleyen Yelkencioğlu, iş hayatına 2000 yılında perakende sektöründe başlamış. Topshop, Topman, Warehouse, Evans, Miss Selfridge gibi mono brand markaların mağazalarını Türkiye pazarında lanse etmiş. Sonrasında L’Oreal Türkiye Lüks Ürünler bölümünde Giorgio Armani, Emporio Armani, Ralph Lauren, Cacharel, Biotherm, Helena Rubenstein gibi markaları yönetmiş ve Patrizia Pepe ile tekrar perakendeye dönmüş. 2007 yılından beri 32 ülkede 2016 mağazası olan lüks kozmetik devi Sephora’nın bir parçası olarak çalışıyor. Profesyonel hayatta babasının izinden gittiğini söyleyen Sena Yelkencioğlu, “Babamın iş yaşamındaki başarısı kariyerimde iyi bir iş kadını olmam için en büyük örnek oldu” diyerek sürdürüyor sözlerini ama annesini de unutmuyor. Üç çocuklu bir kadın olarak yıllardır hobilerine zaman ayırması, kendine hep yeni bir şeyler katmaya çalışması, resim yapması, sergiler açması kendi deyimiyle bugünkü Sena’nın temellerini atmış.
Dengeli hayat
Her zaman üreten, başarılı olmak için uğraşan, kendi ayakları üzerinde duran kadın imajını kendine model almış. Ona göre uzun vadeli hedeflere ulaşmanın en güzel yolu; zamanı kısa vadeli hedeflere bölmek. Kısa dönemdeki hedefi de; Sephora Türkiye’nin kozmetik sektöründeki liderliğini tüm ekip arkadaşlarıyla birlikte gerçekleştirmek. “Güzelliğin kalbinin attığı yer, bir life style markası” dediği Sephora onun için çok özel bir yere sahip. Sephora Türkiye’de bu başarı hikayesinin bir parçası olduktan sonra uzun vadede yine bir takımı yönetebileceğini, müşterileri için potansiyel markaları geliştirebileceği bir kariyer hedefi olarak belirliyor. “Yaptığınız işi sevmek, içselleştirmek ve zamanı iyi yönetmek başarıyı getirir” derken, iş hayatı ile sosyal hayatı iyi dengelemenin, uzun soluklu verimlilik ve mutluluk için bu dengenin çok önemli olduğunu da vurguluyor.
Analitik bakış açısı mutluluk getirir
Sena Yelkencioğlu, analitik bir bakış açısının hem özel hayatta hem iş alanında insana mutluluk getirdiğini söylüyor ve hepimizin bildiği ama uygulamada zorlandığı bir gerçeğin altını çiziyor. “Her gün karşılaştığımız durumları ön yargılardan uzak, objektif bir gözle görmeye çalışmak insanasadeliği getirir, karmaşadan uzak tutar” derken Mevlana ve Mahatma Gandi’nin rehberliğine başvurmayı seviyor. En büyük tutkusu spor. Küçüklüğünden beri profesyonel olarak yüzme, basketbol ve tenisle ilgilenen Sena Yelkencioğlu, iş hayatının yoğun temposunda bile düzenli spor yapmaya çalışıyor, fitness ve pilates dersleri alıyor. Motor sporları, renk renk, model model arabalar hep erkeklerin ilgisini çeken şeyler gibi görünse de Yelkencioğlu’nun yoğun çekim alanında. İşi gereği sosyal medya da hobileri arasında ama bambaşka bir enerji almaksa söz konusu olan; başvuru kaynağı müzik. İnternetten ‘play list’leri takip ediyor, yeni şarkıcıları keşfediyor. Seyahat etmeyi çok seviyor. Roma, New York, Bodrum ve Çeşme gitmekten asla sıkılmayacağı yerler arasında başı çekiyor.
1. Ailem. Onların varlığı ve desteği benim için çok önemli.
2. Yeğenlerim. Alp ve Selim yaşama sevincim.
3. İkizim Seda ve abim Sarp. Onlar vazgeçilmez parçalarım.
4. Spor. Fitness ve pilates olmadan olmaz.
5. Kitap ve sosyal medya. Sürekli bir şeyler öğrenmeyi ve etrafımda olan bitenden haberdar olmayı seviyorum.
6. Tatil. Özellikle kısa kaçamaklar vazgeçilmez.
7. Çaylarım. Değişik bitki çayları denemeyi çok seviyorum.
8. Arkadaşlarım. Paylaşmayı, eğlenmeyi hiçbir şeye değişmem.
9. Cep telefonum. İletişimde olmayı seviyorum.
10. İş hayatım. Yaptığım işi üretmeyi, geliştirmeyi ekip olarak çalışmayı seviyorum.
Doğal ve etkili makyaj
“Clarisonic, cildimi temizlerken vazgeçilmez. Makyaj yaparken abartıdan uzak, doğal tonları tercih ederim. Urban Decay, Sephora, Nars, Givenchy ve Lancome Hypnose en sevdiklerim. Benefit They’re Real Push-Up Liner, YSL göz altı kapatıcısı, Dior kompakt pudra ve Estee Lauder Pure Color Envy rujdan vazgeçmem.”
Moda hayatımın bir parçası
“Günlük yaşamda tarz olarak sokak modasına yakınım. Pinko, Patrizia Pepe, Victoria Beckham, Zadig&Voltaire, Zara, Made in Love ve J.Crew en sevdiklerim. Ayakkabıda Sergio Rossi, Prada, Gianvito Rossi, Fendi, Miu Miu, Isabel Marant, çantada Chanel, Louis Vuitton, Prada ve Stella McCartney’yi beğeniyorum. Gardırobumun vazgeçilmez parçaları; siyah deri ceket, jean pantolonlarım, tişörtlerim, stiletto’larım, botlarım ve jean gömleklerim.”Yazı: Gülru İncu
Fotoğraf: Nurdan Usta
Sekiz yıldır LVMH grubunun bünyesinde Sephora Türkiye Kategori ve Pazarlama Direktörü olarak çalışan Sena Yelkencioğlu, İstanbul’da yaşayan bir Ankaralı.
‘Rengarenk ve dinamik bir dünya’ olarak nitelendirdiği kozmetik sektöründe olduğu için kendini çok şanslı hissettiğini söyleyen Yelkencioğlu, iş hayatına 2000 yılında perakende sektöründe başlamış. Topshop, Topman, Warehouse, Evans, Miss Selfridge gibi mono brand markaların mağazalarını Türkiye pazarında lanse etmiş. Sonrasında L’Oreal Türkiye Lüks Ürünler bölümünde Giorgio Armani, Emporio Armani, Ralph Lauren, Cacharel, Biotherm, Helena Rubenstein gibi markaları yönetmiş ve Patrizia Pepe ile tekrar perakendeye dönmüş. 2007 yılından beri 32 ülkede 2016 mağazası olan lüks kozmetik devi Sephora’nın bir parçası olarak çalışıyor. Profesyonel hayatta babasının izinden gittiğini söyleyen Sena Yelkencioğlu, “Babamın iş yaşamındaki başarısı kariyerimde iyi bir iş kadını olmam için en büyük örnek oldu” diyerek sürdürüyor sözlerini ama annesini de unutmuyor. Üç çocuklu bir kadın olarak yıllardır hobilerine zaman ayırması, kendine hep yeni bir şeyler katmaya çalışması, resim yapması, sergiler açması kendi deyimiyle bugünkü Sena’nın temellerini atmış.
Dengeli hayat
Her zaman üreten, başarılı olmak için uğraşan, kendi ayakları üzerinde duran kadın imajını kendine model almış. Ona göre uzun vadeli hedeflere ulaşmanın en güzel yolu; zamanı kısa vadeli hedeflere bölmek. Kısa dönemdeki hedefi de; Sephora Türkiye’nin kozmetik sektöründeki liderliğini tüm ekip arkadaşlarıyla birlikte gerçekleştirmek. “Güzelliğin kalbinin attığı yer, bir life style markası” dediği Sephora onun için çok özel bir yere sahip. Sephora Türkiye’de bu başarı hikayesinin bir parçası olduktan sonra uzun vadede yine bir takımı yönetebileceğini, müşterileri için potansiyel markaları geliştirebileceği bir kariyer hedefi olarak belirliyor. “Yaptığınız işi sevmek, içselleştirmek ve zamanı iyi yönetmek başarıyı getirir” derken, iş hayatı ile sosyal hayatı iyi dengelemenin, uzun soluklu verimlilik ve mutluluk için bu dengenin çok önemli olduğunu da vurguluyor.
Analitik bakış açısı mutluluk getirir
Sena Yelkencioğlu, analitik bir bakış açısının hem özel hayatta hem iş alanında insana mutluluk getirdiğini söylüyor ve hepimizin bildiği ama uygulamada zorlandığı bir gerçeğin altını çiziyor. “Her gün karşılaştığımız durumları ön yargılardan uzak, objektif bir gözle görmeye çalışmak insanasadeliği getirir, karmaşadan uzak tutar” derken Mevlana ve Mahatma Gandi’nin rehberliğine başvurmayı seviyor. En büyük tutkusu spor. Küçüklüğünden beri profesyonel olarak yüzme, basketbol ve tenisle ilgilenen Sena Yelkencioğlu, iş hayatının yoğun temposunda bile düzenli spor yapmaya çalışıyor, fitness ve pilates dersleri alıyor. Motor sporları, renk renk, model model arabalar hep erkeklerin ilgisini çeken şeyler gibi görünse de Yelkencioğlu’nun yoğun çekim alanında. İşi gereği sosyal medya da hobileri arasında ama bambaşka bir enerji almaksa söz konusu olan; başvuru kaynağı müzik. İnternetten ‘play list’leri takip ediyor, yeni şarkıcıları keşfediyor. Seyahat etmeyi çok seviyor. Roma, New York, Bodrum ve Çeşme gitmekten asla sıkılmayacağı yerler arasında başı çekiyor.